Yönsüzleştik, bekliyoruz

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Bilmiyorum farkında mısınız, piyasalara bir sükûnet geldi. Neredeyse “alışmıştık” diyebileceğimiz bir çırpınma hali yerini daha sakin bir iklime bırakmış gibi görünüyor. Alışmıştık demem boşuna değil. Geçtiğimiz iki yılı aşkın süreyi yoğun belirsizlik ortamında geçirdik. Bir yanda bizim seçim telaşlarımızın ürettiği yoğun sis yüklü bir atmosferde yaşadık. Bir yanda da dışarıda kemer sıkma- parasal genişleme politikaları arasındaki salınımın yarattığı türbülanslardan geçtik. Çoğu zaman koyu karamsarlıklar egemen oldu. Kimi zamanda nafile rallilerin kısa süren coşkuları yaşandı. Bütün bunlar aktörleri fazlasıyla yordu. Riskten kaçar hale geldiler. Son bir ay içinde bu koşullar değişti. Bütünüyle ortadan kalkmasa da belirsizlikler bir miktar azaldı. İktisadi iklim de biraz yumuşamış gibi görünüyor. 

Yumuşama görüntüsünün altında belirsizlik üreten unsurların bir kısmının etkisini kaybetmesi yatıyor. Belirsizlik üreten etkenlerin başında peş peşe gelen seçimlerin yarattığı siyasi belirsizlik geliyor. Kolay değil, Türkiye söz konusu dönemde yerel yönetim, seçimi, genel seçim, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve son halkada hiç alışık olmadığı şekilde yenilenen bir seçimle pek de sık görülmeyecek bir seçim maratonunu tamamladı. Sonucu iyi kötü kestirilse dahi siyasi seçim süreçleri hep belirsizlik ve risk üretir. Kim iktidar olacak sorusu bile kendi başına bir belirsizlik unsurudur. Seçim sonucu az çok kestirilse dahi seçim sonrasında yönetici kadroların, özellikle de ekonomi yönetiminin kimlerden oluşacağı soruları belirsizlik yaratır. Aktörler haklı olarak bunu risk olarak algılarlar. İktidarın değişme olasılığı varsa belirsizlik daha da koyulaşır, risk algısı büyür, herkes pozisyonunu buna göre ayarlamaya çalışır. Türbülans değilse de ufak çaplı bir fırtına oluşabilir. 

Dikkat ederseniz son seçim bu soruların cevabını ortaya çıkarttı. Seçim maratonuna noktayı koyan seçimin ardından siyasi belirsizlik büyük ölçüde azaldı. Günlük hayatımızı esir almış olan siyasi gerilim yumuşadı. Risk algısı geriledi. Bunun sonuçları hemen ortaya çıktı. Yüksek risk marjları yüklenmiş olan ulusal mali fiyatlar geriledi. Normalleşme yönünde mesafe alındı. Bütün bunlar içerideki risk unsurlarının bütünüyle ortadan kalktığı anlamına gelmiyor kuşkusuz. Örneğin jeopolitik risk hala duruyor. Bu bağlamda da bir gerileme olduğu belki söylenebilir. Jeopolitik riskin ana unsuru haline gelmiş olan IŞİD’ın eylemini bizim batımıza kaydırmış olması bize dönük riski en azından paylaşılan bir risk haline getirdi. Bu gelişmenin bizim risk algılamamızda bir doz yumuşama yarattığı söylenebilir. Öte yandan, PKK ile olan çatışmanın sürüyor olmasının ciddi bir risk unsuru olarak varlığını koruduğuna da dikkat etmek gerekiyor. 

İçeride belirsizliğin azalması dışarıdaki gelişmelerden de önemli destek aldı. Örneğin, ABD Merkez Bankası’nın (FED) uzun zamandır devam eden kararsızlığının sonlanıyor olduğuna dair işaretlerin ortaya çıkmış olması içerideki risk algısının daha da gerilemesine neden oldu. FED’in gelecek ay faiz arttıracağının neredeyse kesinleşmiş olması bu hamlenin kimi, nasıl ve ne kadar etkileyeceğine ilişkin hesapları da gündem getirdi. İlk bulgular etkilenmenin beklenenden daha düşük dozda olacağına ve beklenenden daha az sayda ülkenin ciddi ölçüde etkileneceğine işaret ediyor. İlk görüntü bizim bu ülkeler arasında olmadığımız izlenimini veriyor. Öte yandan, FED’in faizi yükseltmesi sürecinde Avrupa ve Japonya gibi iki önemli Merkez Bankasının parasal genişlemeye gitmesi FED etkisini yumuşatacak kuşkusuz. Henüz izlenim dahi olsa bunun FED beklemenin bizde yarattığı gerilimi önemli ölçüde azaltacağını söylemek mümkün. 

Etki dozları henüz tam anlamıyla netleşmiş olmasa da bütün bu gelişmelerin bir araya gelmesinin içeride belli bir gevşeme yarattığı, risk algısını daha da gerilettiği söylenebilir. Seçim sonrasında ortaya çıkan rahatlama görüntüsünün ana nedeni budur. Bu önemli bir gelişme tabii ama sorunun bütünüyle çözüldüğü anlamına da gelmiyor. Seçim sonrasındaki rahatlamanın aynı zamanda piyasaları yönsüzleştirdiğini de gözden kaçırmamak gerekir. Ana karakterini bol para düşük faiz rejiminin belirlediği dönemin kapanacağı az çok belli ama yerini neyin alacağı henüz belli değil. Bu nedenle aktörler de piyasalar da yön bulamıyor. Bekleyişe geçtiğimiz bir dönem bu. Umarım bu yönsüzlük ve bekleyiş fazla uzun sürmez.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018