Üretim ve ihracat gündemine dönerken…

Hakan GÜLDAĞ - Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Türkiye, 15 Temmuz'da önemli bir dönemeçten geçti.

Gelişmeler, olay sırasında oldukça belirsiz görünür çoğu zaman…

Bir zaman sonra, geriye dönüp bakınca ise tarihin akışı çok daha açık bir biçimde görünür.

Tarihin yönünü tanımlamak tabii ki bir bakış açısı meselesi…

Ama 15 Temmuz, pek tartışmaya yer vermeyen net mesajlar verdi dünyaya…

Türkiye, bir bütün oldu, darbe girişiminin boşa çıkmasını sağladı.

Hiç şüphesiz, Türkiye'nin 90 yılı aşan Cumhuriyet dönemi birikimleri, 70 yılı bulan demokrasi deneyimi açısından çok önemli bir kilometre taşı oldu.

★ ★ ★

Toplumlar, belirli değerlere birlikte inandığı ve sahip çıktığında büyük bir güç topluyor.

Şimdi 15 Temmuz sonrasında geniş kesimler demokrasinin güçlenip gelişeceğine inanıyor.

Bundan sonra işlerin daha iyi gideceğine inanıyor.

Bu inancın yarattığı güç, önümüzdeki dönemde Türkiye'nin yepyeni bir başarı hikayesi yazması için sağlam bir zemin oluşturuyor.

Ve bunun etkileri sadece Türkiye ile de sınırlı değil…

★ ★ ★

Türkiye, son 35 yılda bir tarım ülkesinden bir sanayi ülkesine dönüştü.

1980'de Türkiye'nin ihracatı 3 milyar doları bulmuyordu. Bu ihracatın yüzde 90'ını da fındık, tütün, pamuk gibi tarımsal ürünlerden oluşuyordu.

Bugün Türkiye'nin ihracatı 150 milyar doları aştı. İhraç ettiği ürünlerin yüzde 90'ını ise sanayi ürünleri oluşturuyor.

Avrupa'da satılan her dört televizyondan, her beş beyaz eşyadan biri Türkiye'de üretiliyor.

Türk müteahhitleri ‘dünyanın en büyük 250 müteahhitti' sıralamasında 43 firmayla Çin'den sonra ikinci sırada yer alıyor.

İslam dünyasındaki en büyük 100 şirketin yaklaşık dörtte birini Türk şirketleri oluşturuyor.

Petrol şirketleri dışarıda bırakılırsa İslam dünyasındaki en büyük 10 şirketin 8'i Türk şirketi…

★ ★ ★

Şimdi bu başarı öyküsünü yeni bir faza taşımanın, Türkiye'nin yarınlarına ilişkin artan özgüvenin yeni ekonomik hamlelerle taçlandırmanın tam zamanı…

Dünyadaki ekonomik konjonktür de, Türkiye ekonomisini destekler konumda.

Amerikan Merkez Bankası konumundaki FED'in faiz artırsa bile bunu küçük oranlarda yapacağı anlaşılıyor. Beklentiler bu yıl ve gelecek yıl FED'den toplamda 25 ile 75 baz puan arasında…

Düşük faiz ortamının devam ettiği ve emtia fiyatlarının da düşük kaldığı bir ortam, hammadde değil mamul ihracatçısı olan Türkiye ekonomisine yarar.

★ ★ ★

Ama yeni ekonomik hamleler konusunda faize takılıp kalmak doğru değil.

Özellikle bürokraside gerekli görülen temizliği ekonomik işleyişte aksamalara yol açmadan yaparak kamu düzenini bir an önce yerli yerine oturttuğunda...

Her alanda kural hakimiyetinin öne çıktığı bir işleyişle hukukun üstünlüğü yeniden oluşturulduğunda…

Ve yatırım ortamını güçlendirecek adımları hızla attığında…

Yeni ekonomik hamleler için 15 Temmuz öncesine göre çok daha sağlam bir zemini elde edecek.

★ ★ ★

Bu zemin, dünyayı iyi okuyan doğru bir üretim ve ihracat stratejisiyle birleştiğinde Türkiye'nin önünde yepyeni ufuklar açılacak.

Eğri oturalım, doğru konuşalım.

Türkiye'nin doğal kaynakları sınırlı. Dünyaya hammadde satarak zenginleşemez.

Sanayi ürünü satmak zorundayız.

Bugün dünyada büyük bir değişim var.

Malların sınırları aştığı bir dünyadan fabrikaların sınırları aştığı bir dünyaya geçiş yaşanıyor.

Transatlantik Yatırım ve Ticaret Anlaşması'ndan (TTIP) Sanayi 4.0 trendine kadar dünya ekonomi gündeminde öne çıkan pek çok konu ve kavram bu gelişmeyle ilgili.

Türkiye'nin bu süreçte dünya ile entegrasyonunu daha da güçlendirmesi şart.

★ ★ ★

Kritik soru da bu:

Türkiye, dünya ekonomisi ile entegrasyonunu önümüzdeki dönemde nasıl artıracak?

Özellikle de herkesin ihracatını artırmaya çalıştığı bir dönemde…

Ve üstelik biraz önce vurguladığımız gibi hammadde ihracatçısı değilse…

Nasıl yapacak bunu?

Bana göre yanıt belli:

Sadece kendisinin değil, başkalarının ihracatına da katma değer sağlayacak ürünler üreterek.

Açıkçası, diğer ülkelerin ihracatına, demir-çelikten yüksek teknolojili ürünlere geniş bir yelpazede daha fazla sanayi ürünü ara girdi sağlamamız gerekiyor.

★ ★ ★

Pek bu nasıl olacak?

Bana göre yine yanıt belli:

Bugün var olandan farklı bir teşvik sistemi kurgulayarak. Çünkü var olanlar bu hedefi karşılamada yetersiz.

Artık bu tür teşvikler her yerde var. Bizim var olanın bir adım ötesine geçmemiz gerekiyor.

Onun için, Türkiye'nin başkalarının ihracatına da katkı yapacak, katma değer sağlayacak yatırımlara pozitif ayrımcılık yapan, başta vergi düzenlemeleri olmak üzere yeni nesil teşvikler kurgulaması hayati önemde.

★ ★ ★

Memnuniyetle görüyoruz ki, bu konular son dönemde ekonomi yönetiminin de gündeminde yer alıyor.

Henüz tam şekillenmemiş olmamakla birlikte hazırlanan üretim ve ihracat paketlerinde bu yönde çalışmalar dikkat çekiyor.

Etrafımızdaki büyük sıkıntılara, terör sarmalına rağmen, hazırlıklar doğru bir perspektif ve kararlılıkla uygulanırsa, Türkiye yeni bir başarı hikayesi yazmaya başlayabilir.

Yeter ki, bir an önce üretim ve ihracatta atılması gereken adımları, güvenlik kaygılarına kurban etmeden gündemin ön sıralarına taşıyalım.