Adaletli denetim, akıllı sistem
Vergi Denetim Kurulu’nun cesur adımları, Gelir İdaresi’nin teknolojik vizyonu ve meslek mensuplarının sahadaki deneyimi birleştiğinde, Türkiye vergi sisteminin dünyada örnek gösterilen bir modele dönüşebilir. Bu yeni dönemin başarısı, teknolojinin doğru yorumlanması, verilerin adalet terazisinden geçirilmesiyle mümkün olacaktır.
YAŞAR ZENGİN / İzmir Yeminli Mali Müşavirler Odası Başkanı
Türkiye ekonomisinin en kalıcı sorunlarından biri olan kayıt dışılık, artık klasik önlemlerle mücadele edilemeyecek kadar karmaşık bir yapıya bürünmüştür. Bu nedenle Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı Vergi Denetim Kurulu (VDK) tarafından 1 Ekim 2025 itibarıyla devreye alınan yeni “Sahte Belge ile Mücadele Stratejisi” yalnızca idari bir uygulama değil, aynı zamanda vergi adaletinin ve ekonomik güvenin yeniden tesisi anlamına gelmektedir.
Bu yeni dönemin özünde basit ama güçlü bir fikir yatıyor: “Talep olmazsa arz da olmaz.” Vergi Denetim Kurulu’nun odağı artık sahte belge düzenleyicilerinden çok, bu belgeleri kullananlara yönelmiştir. Yani artık mücadele, sahte fatura piyasasının beslenme kaynaklarını kurutmaya odaklanmaktadır. Bu, teknik olduğu kadar toplumsal bir dönüşüm hamlesidir.
Dijital çağın adaleti: Akıllı denetim, akıllı ekonomi
Bu strateji yalnızca yön değişikliğini değil, aynı zamanda teknolojik bir sıçramayı da ifade ediyor. Vergi Denetim Kurulu ve Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB), yapay zekâ destekli analiz sistemleriyle milyonlarca işlemden olağanüstü sonuçlar üretebilmekte, riskli mükellefleri kısa sürede belirleyebilmektedir.
Bu dönüşüm, Türkiye’nin veri temelli vergi yönetimine geçişinin en güçlü göstergesidir. Ancak unutulmamalıdır ki yapay zekâ yalnızca bir araçtır; nihai adalet, hâlâ insan muhakemesinin ve vicdanının eseridir.
Dolayısıyla bu yeni dönemin başarısı, teknolojinin doğru yorumlanması, verilerin adalet terazisinden geçirilmesiyle mümkün olacaktır.
İyi niyetli mükellef, adaletin teminatıdır
Vergi sistemine olan güvenin temelinde adalet duygusu yatar. Bu nedenle sahte belgeyle mücadelede en hassas nokta, “iyi niyetli mükellefi koruma ilkesidir.”
VDK’nın yayımladığı ve sahte belgenin bilerek kullanılıp kullanılmadığının tespiti için geliştirilen 18.04.2025 tarihli genelgede yer alan kriterler, bu noktada kritik öneme sahiptir. Ancak asıl önemlisi, bu kriterlerin müfettişler tarafından titizlikle ve vicdani dengeyle uygulanmasıdır.
Hiçbir iyi niyetli işletme, farkında olmadan kullandığı bir belgeden dolayı cezalandırılmamalıdır. Vergi Denetim Kurulu’nun, bu süreçte delile dayalı, ölçülü ve adalet merkezli bir denetim anlayışını benimsemesi, iş dünyasının devlete olan güvenini güçlendirecektir.
Meslek mensupları: Bu mücadelenin akıl ortağı
Kayıt dışılıkla mücadelede Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler (SMMM) ve Yeminli Mali Müşavirler (YMM), sistemin en stratejik paydaşlarıdır.
Bir işletmenin defterini tutan, beyanlarını hazırlayan SMMM’ler ile bu beyanların doğruluğunu tasdik eden YMM’ler, ekonominin görünmeyen “kontrol hattını” oluşturur.
Bu nedenle vergi idaresi, bu iki meslek grubunu denetimin değil, önleyici sistemin merkezine almalıdır.
Özellikle Yeminli Mali Müşavirler, büyük çoğunluğu geçmişte vergi müfettişliği yapmış, Gelir İdaresi kültürünü özümsemiş uzmanlardır.
Bu bilgi birikiminin yeniden sisteme entegre edilmesi, önleyici denetim modelinin güçlendirilmesini sağlayacaktır.
Yeni bir sayfa: Tam tasdik denetimiyle önleyici vergi modeli
Belirli bir ciro veya aktif büyüklüğe ulaşan işletmelerde tam tasdik denetiminin zorunlu hale getirilmesi, kayıt dışılıkla mücadelede çarpan etkisi yaratacaktır.
Tam tasdik; vergi doğmadan önce hatayı tespit eder, düzeltmeyi sağlar ve cezalı sürece gerek bırakmaz. Yani devletin gelirini korur, mükellefi ise cezadan, faizden, itibar kaybından kurtarır.
Bu model, “ceza sonrası adalet” değil, “önceden adalet” anlayışını temsil eder.
Vergi Denetim Kurulu’nun etkin saha gücü ile Yeminli Mali Müşavirlerin denetim yetkinliği birleştiğinde, sistemin denge noktası güçlenecektir.
Bu yalnızca mali bir önlem değil, ekonomik istikrarın sigortasıdır.
Toplumsal seferberlik ve paydaşların rolü
Kayıt dışı ekonomiyle ve onun en önemli aracı olan sahte faturayla mücadele, sadece Vergi Denetim Kurulu'nun veya Gelir İdaresi Başkanlığı'nın omuzlayabileceği bir yük değildir. Bu, meslek odalarının, iş dünyası örgütlerinin ve vergi bilinci yüksek her bir vatandaşın ortak sorumluluğudur. Tüm duyarlı meslek odaları gibi, İzmir Yeminli Mali Müşavirler Odası olarak, VDK'nın bu kararlı duruşunu sonuna kadar destekliyor ve bu mücadeleye her türlü katkıyı sunmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz.
Bu süreçte dijital teknolojinin ve yapay zekânın sunduğu imkanlar şüphesiz çok değerlidir. VDK ve Gelir İdaresi Başkanlığı'nın bu alandaki yetkinliği takdire şayandır. Ancak unutulmamalıdır ki yapay zekâ güçlü bir analiz aracıdır, fakat insan muhakemesinin ve vicdanının yerini tutamaz. Yapay zekânın bulgularının, uzmanların süzgecinden geçirilerek nihai karara bağlanması, olası hataları önleyecektir.
Sonuç: Birlikte güçlü, adalette kalıcı
Sahte belgeyle mücadelede başlatılan bu yeni dönem, yalnızca bir denetim reformu değil, vergi bilincinin ve ekonomik ahlakın yeniden inşasıdır. Vergi Denetim Kurulu’nun cesur adımları, Gelir İdaresi’nin teknolojik vizyonu ve meslek mensuplarının sahadaki deneyimi birleştiğinde, Türkiye vergi sisteminin dünyada örnek gösterilen bir modele dönüşmesi mümkündür. Bu süreçte hepimize görev düşüyor: Kurumlar doğru stratejiyi, meslek mensupları doğru rehberliği, mükellefler ise doğru beyanı üstlenmeli. Ancak o zaman “adil denetim – güçlü ekonomi” dengesi kalıcı hale gelir.
İnanıyorum ki bu işbirliğiyle, hem vergi adaletini sağlayacak hem de kayıt dışılığı tarihe gömecek bir dönemi hep birlikte yaşayacağız.