Günümüzde, taşı toprağı altın şehir Dubai mi ?

Hem ticareti hem yaşamı kolay kılan düzen, hukuki güvenlik ile desteklenince dünyanın her yerinde güvende yaşamak isteyen çok uluslu nitelikli insan gücü Dubai’yi tercih ediyor. Bu da Dubai’yi İstanbul için yakıştırılan o güzel söz gibi “taşı toprağı altın” bir şehir yapıyor.

Günümüzde, taşı toprağı altın şehir Dubai mi ?

AV. DR. UMUT METİN
EPTALEX MTN Hukuk Yönetici Ortağı

Hem ticareti hem yaşamı kolay kılan düzen, hukuki güvenlik ile desteklenin­ce dünyanın her yerinde güvende yaşamak isteyen çok uluslu nite­likli insan gücü Dubai’yi tercih edi­yor. Bu da Dubai’yi İstanbul için yakıştırılan o güzel söz gibi “taşı toprağı altın” bir şehir yapıyor.

"İstanbul'un taşı toprağı altın" sözü, ülkemizde özellikle 1950'li yıllarda büyük kentlere göçün başladığı ve bu göçün sürekli arttı­ğı dönemde, İstanbulluların kente duyduğu iyimserliği ve güzel şeh­rimizin insanlarımız için fırsatlar sunduğuna dair inancı yansıtan bir anlatımdır. Yani, taşa topra­ğa altın benzetmesi, İstanbul’un o tarihlerde sunduğu zenginlik­leri, fırsatları ve umudu ifade et­mek için kullanılıyordu. Kıtala­rın birleştiği, fethi çağ değiştiren, tarihiyle, kültürüyle, eşsiz boğa­zıyla yabancılar tarafından da çok iyi bilinen İstanbul yıldızını sabit tutuyor. Bu sabit hal karşısında; Körfez ülkelerinde bambaşka bir dinamizm gözlemleniyor. Bu di­namizmde; Dubai özel dikkat çe­kiyor. Öyle ki sabit durmak şöyle dursun, tüm ışıltısı ile her gün bi­raz daha parlayan bir şehir olma­ya devam ediyor. Dubai’yi, Türk iş dünyası açısından özellikle ticari yatırım ortamı ve hukuki güvenlik çerçevesinde izaha başlayayım;

Çölden cennet yaratılır mı? Ya­ratılır.

Yaratan olmuş mu? Olmuş.

Adı nedir? Kesinlikle Dubai

Ticaret için ne iyi ise Dubai için de o iyidir sözü, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki vizyonu ortaya koyuyor. Sadece bölgeden değil, dünyadan aldığı taleple her gün daha çok yıldızlaşıyor. Çöl kumla­rı üzerinde develer değil, dev gök­delenler boy gösteriyor. Uçak yol­culuğunda, uzun ve ıssız çölleri geçip Dubai’ye yaklaştıkça mun­tazam bir şehir planlaması dikka­timi çekiyor. Çölden yeşili yarat­mak zor iş, yapmışlar. Bunca ye­şilin yüksek emekle var olduğunu anlamak ise zor değil. Yüksek bi­nalar, geniş ana yollar, spor alan­ları, şehir bölümlerinin tepeden görüldüğü beni inince ne bekli­yor diye merak uyandıran bir şe­hir burası.

Zihinde marka olan Dubai ya­şamak için de ticaret için de ya­rınları büyütmek için de fırsat­larla dolu. Her kültürden insan­lar, işletmeler, restoranlar, özenle yapıldığı belli markalı yüksek bi­nalar dikkat çekiyor. Dubai’deki ortağım Av. Ramy Torbey, mes­lektaşlarımız Carl Daou ve Jad Akoum ile sohbete başlıyorum. Neden Dubai sorusuna cevap ilk cümlede net cevabı, Carl “Dünya buraya geliyor” diyerek veriyor.

Vergi düzenlemesi cazibesinden öte

Sohbetimizin devamı, dünya vatandaşlarının buraya gelme­sinin önemli bir uluslararası ti­caret gücü sağladığını teyit edi­yor. Farklı ülkelerden iş insanla­rı, dünyanın farklı şehirlerinden şirketler merkezlerini buraya ta­şıyor. Dubai’de olmak istiyorlar. Vergi konusundaki düzenlemeler elbette cazip ancak bundan da öte fırsatlar var.

“Ticaret için ne iyi ise Dubai için de o iyidir” yaklaşımın sade­ce tatlı bir slogan değil, arkasın­da durulan bir gerçek olduğu ha­yata geçen uygulamalardan anla­şılıyor. Sevdiğim ve son zamanda çokça tekrar ettiğim bir sloganım var “Ne yaparsak, insanların mut­luluğu için yapmalıyız” diye. San­ki Dubai, zihnimdeki bakışı uygu­lamaya koymuş. Hemen her şey dijitalize edilmiş durumda. Örne­ğin, bir şirket mi kurmak istiyor­sunuz, yine hemen her şeyi elekt­ronik ortamda tamamlayabiliyor­sunuz. E-toplantılar bürokrasiyi, zaman kaybını, kurumlarda uzun sıralarda beklemeyi, insanlar üze­rindeki stresi ortadan kaldırıyor. E-toplantılar ile birçok konu or­ganize edilebiliyor. Elbette doğası gereği fiziksel olarak hazır olmak gereken işler de var; biyometrik verilerin verilmesi, kan testi... ki bunlar da çok hızlı yapılabiliyor.

Mali avantajlar dikkat çekici

Çalışanların herhangi bir gelir vergisine tabi olmaması her mil­letten her seviyeden, yani beyaz yakalı, mavi yakalı çalışanların Dubai’de çalışmayı tercihini teş­vik ediyor. Böylelikle özellikle ye­tişmiş insan gücü ile Dubai (BAE) çok kolay buluşuyor. Özel sigorta sistemi uygulanıyor. Dubai’de ku­rallara ve sisteme saygılı hiç kim­senin gitmesi değil, bu yaklaşım­daki herkesin gelmesi hedefleni­yor. Kaybetmek değil kazanmak hedefleniyor. Ülke ve şehir bu at­mosferle kazanıyor.

Sosyal yaşam renkli ve güvenli

Dünyada az şehirde sunulabi­lecek çeşitlilikle isteyen istediği­ni, bir diğerini rahatsız etmedik­çe yapabiliyor. Sosyal yaşam, su parkları, kayak, spor faaliyetle­ri, çöl eğlenceleri, şehirde sayısız mekân ve işletme dileyene diledi­ği gibi davranma imkânı veriyor. Özgür hissediliyor. İnsanlar ev­lerinin, arabalarının kapısını ki­litlemeden kendilerini güvende hissediyor. Ev kapısında anahta­rı bırakanlar hatta kapısını açık unutanlar, eve birisi girmiş olma ihtimalini düşünmüyor. Arabayı çalışır unutmak mümkün, kimse bir diğerinin eşyasına el uzatmı­yor. Her milletten bir parça göze çarpıyor. Kim olursan ol, nereden gelirsen gel, camiye giden camiye, kiliseye giden kiliseye gönül rahat­lığı ile gidebiliyor.

Hukuk herkese eşit uygulanmaya hedefli

Dört hukukçu bir arada olun­ca, sohbetimiz bir ülkenin olmaz­sa olmazı hukuki güven konusuna odaklanıyor. İlk dikkatimi çeken; caddelerde polis, jandarma benze­ri kolluk görevlisi görmemek olu­yor. Ancak bir olay olunca anında müdahale edebiliyorlar.

İnsanlar birbiriyle konuşurken tedirginlik yaşamıyor. Sokaklarda dilenciler yok. Her yerde kamera­ların olması ise tüm yaşamın kont­rol altında olduğunu gösteriyor. Kurallara uymayanların ülkeden deport edildiği hallere idare karar veriyor. Hukuk ve kurallar herke­se eşit uygulanıyor. Yabancı düş­manlığı ve ayrımcılık yaşanmıyor. Anahtar kelimeler; özgürlük, gü­venlik, ticaret, özgür yaşam tarzı, çok kültürlülük oluyor.

Mahkemelerdeki yargılama hı­zı şaşkınlık yaratırcasına olumlu. Çok zaman birer hafta aralıkla du­ruşma günü veriliyor. İlk derece mahkemelerinde bir hukuk dava­sının, uzman görüşü alınması da­hil üç-dört ayda sonuçlandığı gö­rülüyor. Temyiz dahil olmak üzere bir davanın başlangıcı ve bitişi için 1,5 yıl ortalama süre olarak ifade edilebiliyor.

Hukuki hız çok önemli

Yargıdaki hemen her şey online olarak ilerleyebiliyor. Hukuki hız çok önemli. Hakimler, savcılar adil ve hızlı kararlar vermek için çaba gösteriyor. Avukatlar bu sisteme tam uyum sağlıyor. Uyuşmazlık çözümünün hızlı çalışması, ticari hayatı ve ticaretteki hız beklentisi­ni destekliyor.

Vatandaş kendini her an ve ya­şayacağı bir sorunda hızlıca polis ve yargıya erişebileceğini biliyor. Acil hallerde, doğrudan polis mer­kezine giderek başvuru imkânı da var. Genel olarak eğer acil bir konu değilse bir başvuru için polislerden gelen linke deliller ekleniyor. Bu­rada deliller ve fotoğraflar, sunul­mak istenen her ne varsa mağdu­riyet yaşadığını iddia eden (şika­yetçi) tarafından yükleniyor. Çok pratik bir şekilde whatsapp’tan linkle olaya ilişkin açıklama talebi bir suç numarası (bizdeki ceraim no gibi) veriliyor. Böylelikle polis istasyonlarında, adliyelerde kala­balıklara, yoğunluğa, zaman kayıp­larına engel olunuyor. Sonuçta her dijital imkânın ucunda insanlar ol­makla, buradaki resmi görevliler de konuya süratle yaklaşıyor. Ya­ni polis merkezine gitmeden on­line platform üzerinden başvuru imkânı var. Sistem öyle kolay şe­killenmiş ki bu aşamada ilk başta kim olduğunuzu -turist/yerleşik vs olarak giriyorsunuz. “Follow Up” isimli bölüm daha önce yapılmış başvurunun akıbetini öğrenmek için kullanılabiliyor. Her şey çok hızlı ilerliyor. Adalet arayanın ada­let ararken, bir de polis merkezin­de derdini anlatmak için saatlerce beklemek zorunda kalacağı bir tab­loya ihtiyaç kalmıyor.

Özetle hem ticareti hem yaşamı kolay kılan bu düzen, hukuki gü­venlik ile desteklenince dünyanın her yerinde özgürce, güvende ya­şamak isteyen çok uluslu nitelikli insan gücü Dubai’yi tercih ediyor. Bu da Dubai’yi İstanbul için yakış­tırılan o güzel söz gibi “taşı toprağı altın” bir şehir yapıyor.