Küresel ticaretin yeni jeopolitik mecrası: Kutup İpek Yolu
Çin yönetimi uzun süredir Rusya ile “Kutup İpek Yolu” projesine önem veriyor. Kutup İpek Yolu kullanımının yaygınlaşmasındaki temel engel hiç şüphesiz uzun kış mevsimi ve buzullar. Böyle bir rotanın taşımacılık için aktif mevsim süresini uzatmasının, küresel jeopolitik dengede bugüne kadar deneyimlenmemiş yeni bir sayfa açacağı kesin.
Yönetim Danışmanı Barış SAZAK
Yeni İpek Yolu olarak projelendirilen Kuşak Yol Girişimi (KYG), Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC), yanı başımızda Irak’ta şekillenen “Kalkınma Yolu” gibi uluslararası ticaret yollarının global ve dönüştürücü etkileri tartışıladursun, geçen yıl Arktik Rotası’nda çarpıcı bir gelişme yaşandı.
“Flying Fish 1” isimli konteyner gemisi, Baltık Denizi-Şangay rotasını 3 haftada tamamlayarak, Süveyş Kanalı'ndan gerçekleştirilen geleneksel güney rotasına kıyasla, yaklaşık iki hafta tasarruf sağladı. Gemi, buz kırıcı olmadan 8 bin mil yol alarak, geleneksel rotadan 4 bin mil daha kısa bir mesafe kat etti. Bu mesafe, aynı zamanda Ümit Burnu Rotası’na göre 8 bin mil kısa. Bu durum yaz aylarıyla sınırlı olsa da rotanın ticari potansiyelini arttırmıştı.

Türkiye, orta koridor ve deniz İpek Yolu
Türkiye, Resmî Gazete’de 7 Haziran 2017 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İpek Yolu Ekonomik Kuşağının, 21. Yüzyıl Denizdeki İpek Yolunun ve Orta Koridor Girişiminin uyumlaştırılmasına İlişkin Mutabakat Zaptı” ile KYG’ye iştirak etmek isteğini resmi olarak beyan etmişti. Temel olarak Çin ve Avrupa pazarını, aradaki altyapı ve tedarik zinciri koşullarının iyileştirilmesiyle entegre etmeyi planlayan girişimin, Rusya-Ukrayna savaşı sonrası en öne çıkan ayağı Orta Koridor oldu.
Orta Koridor; Çin, Türki Cumhuriyetler, Gürcistan ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya uzanmakta. Son yıllarda bu hattın, doğrudan ve dolaylı, elle tutulur birçok sonucuna tanık olduk. Bu bağlamda Türkiye; Çin ile blok tren işletmeciliği mutabakatı, bölge ülkeleriyle transit geçiş anlaşmaları, Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun aktive edilmesi gibi önemli adımlarını başta Ulaştırma Bakanlığı’nın iştirakiyle hayata geçirdi. Ülke içinde de lojistik merkezler, demiryolu iyileştirmeleri ve Kumport gibi liman yatırımlarıyla da altyapı Orta Koridor kapsamında güçlendirildi. Kazakistan, Gürcistan ve Azerbaycan da elle tutulur biçimde son dönemde bu rüzgârdan pozitif ayrışan ülkeler oldu. Bu ülkeler önemli anlaşmalarla altyapılarını güçlendirirken, hatırı sayılır miktarlarda dış ticaretlerini de arttırdılar.
Orta Koridor güzergahı, üzerindeki ülkelerde gerçekleşecek olası altyapı projeleri ve finansman olanaklarıyla birçok sektörün ve karar alıcıların iştahını kabartıyor. Washington'da 8 Ağustos'ta Ermenistan, Azerbaycan ve ABD arasında imzalanan “Trump Uluslararası Barış ve Refah Yolu” ile hattın stratejik bir noktasına ABD de dahil oldu. Anlaşmanın sonuçlarını ve Orta Koridoru nasıl etkileyeceğini önümüzdeki dönemde gözlemleyeceğiz.
Her ne kadar Orta Koridor gündemde daha çok yer kaplasa da büyük hikâyenin ana kolonu “Deniz İpek Yolu”. Çin ile Avrupa arasındaki ticaret, yüzde 90’ın üzerinde denizyolu üzerinden gerçekleşmekte. Kara ve demiryolu ise henüz küçük ama büyümekte olan bir alternatif. Bu sebeple deniz yollarını daha fazla mercek altına almakta fayda var.
Çin, Yunanistan’da Pire, Pakistan’da Gwadar, Sri Lanka’da Hambantota liman yatırımları aracılığıyla bu hattı stratejik şekilde güçlendirdi. Bu ağ sayesinde Çin ihracatının yanında enerji tedarik güvenliğini (Basra Körfezi’nden petrol, Afrika’dan nadir metaller, doğal kaynaklar vb) garanti altına almayı hedefliyor.
Rota kapsamında Çin’in güney sahillerinden başlayan hat, Güneydoğu Asya, Hint Okyanusu, Orta Doğu, Afrika Boynuzu, Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı üzerinden Akdeniz’e ulaşmakta. Akdeniz’den de Avrupa limanlarına (Pire, Trieste, Rotterdam gibi) uzanarak aynı zamanda küresel ticaretin ana arterlerinden birini oluşturmakta. Ancak transit süresi çok uzun. Buna ilaveten başta Kızıldeniz geçişi olmak üzere geçtiğimiz dönemde de jeopolitik riskler arttı ve transit süreler daha da uzadı.
Alternatif kuzey rota ve ‘İstanbul Bridge’
Çin’in ticaretinin çok büyük kısmının gerçekleştiği Deniz İpek Yolu rotası transit süre dışında birçok riski de barındırmakta. Buna bir alternatif son dönemde teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıktı. Geçtiğimiz yıl yazının başında belirttiğim “Flying Fish 1” gemisiyle ses getiren rota yani Avrupa ve Asya arasındaki Kuzey Kutbu üzerinden yapılan deniz taşımacılığının sezonu dört aylık bir zaman dilimiyle sınırlıydı. Bu rotanın uzaması, artık söz konusu.
Geçtiğimiz günlerde Çin menşeli konteyner taşımacılığı şirketlerinden “Sea Legend Shipping”, bağlı olduğu Safetrans Line ile, Çin ile Kuzey Avrupa arasında Rusya’nın Kuzey Deniz Rotası üzerinden işleyecek yeni sezonluk hat başlatacağını açıkladı. İlk seferin bu ay yapılması planlanıyor.
İlginç bir tesadüf bu noktada karşımıza çıkıyor. Bahse konu yeni hizmet, 4.890 TEU kapasiteli buz sınıfı “Istanbul Bridge” gemisiyle gerçekleştirilecek. Hat; Qingdao, Şanghay, Ningbo, Felixstowe, Rotterdam, Hamburg ve Gdańsk limanlarına uğrayacak. Tahmini seyir süresinin 18 gün olacağı belirtilirken, bu süre Süveyş Kanalı (veya Ümit Burnu) üzerinden yapılan ortalama 40 günlük geleneksel rotalara kıyasla ciddi bir zaman avantajı sağlıyor. Şirketin öncelikli hedefi, daha kısa teslimat sürelerinden fayda sağlayacak yüksek değerli ve zaman hassasiyeti yüksek ürünlerin taşınması. Ancak uzmanlar, bu girişimi şimdilik geniş çaplı bir dönüşümden ziyade sınırlı bir deneme olarak değerlendiriyor.
Çin yönetimi uzun süredir Rusya ile “Kutup İpek Yolu” projesine önem veriyor. Buz tabakası ve koşullarındaki belirsizlik, yetersiz arama-kurtarma altyapısı, aktarma limanlarının sınırlı sayıda olması hattın önemli zaafları. Jeopolitik riskler de rotanın yaygın biçimde kullanılmasıyla belirginleşecektir. Nitekim 2024’te Kuzey Deniz Rotası üzerinden taşınan toplam yük hacmi 3 milyon ton seviyesinde kalırken, bu rakam 2023’te Süveyş Kanalı’ndan geçen 1,57 milyar tonluk hacimle kıyaslandığında oldukça mütevazi. “Sea Legend”, 2025 yılında bu güzergâhta sadece bir sefer gerçekleştirmeyi planlıyor. Şirket, söz konusu seferin şimdiden tam kapasite dolduğunu duyurdu.
Kutup İpek Yolu kullanımının yaygınlaşmasındaki temel engel hiç şüphesiz uzun kış mevsimi ve buzullar. Bu sebeple rotanın büyük kısmını deniz münhasır bölgesinde bulunduran Rusya, uzun süredir buz kıran teknolojilerine yatırım yapmakta. Project 22220, bu kapsamda geliştirilen nükleer buz kırıcı gemi sınıfının adı. Bu nükleer buz kırıcılar hali hazırda 3 metre derinliğe kadar inmekte.
Rusya böylelikle hem küresel mal ticaretine yeni bir boyut kazandırmak hem de Arktik doğal kaynaklara erişmeyi amaçlıyor. Böyle bir rotanın taşımacılık için aktif mevsim süresini uzatmasının, küresel jeopolitik dengede bugüne kadar deneyimlenmemiş yeni bir sayfa açacağı kesin. Buna karşın Atlantik aksının da Hindistan, Japonya ve Avustralya da alternatif deniz koridorları üzerinde çalışmalar yürüttüğünü göz önüne almakta fayda var.
Sürecin nasıl seyredeceğini gözlemleyeceğiz. Taş devrinin taş stoklarının bitmesiyle sona ermediği gibi günümüzde de yeni çıkan kavramlar ve teknolojilerin neticesinde ticari kırılmalar yaşanacak. Teknolojik atılımların üstel bir hızla yol almasıyla gelişecek buz kırıcı gemilerin, kısa sürede tahmin edilenden çok daha büyük tesiri olabilir.
Bu konunun mal ticaretinden ziyade jeopolitik sonuçlarıyla daha çok ses getireceğini düşünenlerdenim. İlaveten buzulların erimesi ve bilhassa global jeopolitik sorunların tıkadığı Bab-el-Mandeb ve Süveyş yolları göz önüne alındığında, gelecekte daha fazla operatör bu rotadan istifade edebilir. Yalnızca 10 yıl önce Rusya'nın Kuzey Deniz Rotası üzerinden düzenli yaz sezonu konteyner taşımacılığı fikri çoğu kişi için imkânsız görünüyordu.