Rekabet hukuku senfonisi: Playlist’ten makroekonomiye
Rekabet Kurumu’nun Spotify hakkında başlattığı soruşturma şaşırtıcı olmadı. Dijital pazarlarda az sayıda dev şirket pastadan kimin ne kadar pay alacağını belirliyor. Bu şirketlere “geçit bekçisi” (gatekeeper) deniyor ve konumlarını rekabeti bozmayacak şekilde kullanmaları bekleniyor. Makroekonomik olarak bakıldığında ise konunun bambaşka bir boyutu var.
RECEP GÜNDÜZ / Rekabet Hukuku Danışmanı
Rekabet otoriteleri hem ekonominin genelini hem de kullandığımız mal ve hizmetlerin bize sunuluş biçimlerini giderek daha fazla etkileyen kararlar alıyor. Dünyada da Türkiye’de de durum böyle. Bu köşede bundan böyle, rekabet hukuku alanındaki kararların ekonomiyi ve hayatımızı nasıl şekillendirdiğini ele alacağız. Bazen alınan kararları değerlendireceğiz, bazen de dijital pazarlardan işgücü piyasalarına kadar farklı alanlardaki politikalara bakacağız. Alınan mikro kararların makro etkilerine odaklanacağız. Bu yolculuğun ilk durağında dijital alemin müzik evrenine uğrayalım ve Spotify soruşturmasına yakından bakalım.
Spotify soruşturması
Geçtiğimiz haftalarda Rekabet Kurumu, Spotify hakkında soruşturma başlattığını duyurdu. Kurumu yakından takip edenler için bu şaşırtıcı olmadı. Son 10 yılda dijital ekonomi alanında dünyada en aktif otoritelerden biri olan kurum, sadece Google hakkında altı ayrı soruşturma yürüttü. Spotify dosyası da bu çizginin devamı niteliğinde.
Ayrımcılık iddiası
Kurumun duyurusuna göre Spotify hakkında soruşturma açılmasının ilk nedeni Spotify’ın ayrımcı uygulamalarda bulunduğu şüphesi. Malum, tüm dijital şirketler belirli algoritmalara göre işler. Kullanıcılar olarak bizim hangi şarkıyı göreceğimiz, şarkıların listede hangi sırada yer alacağı bu algoritmalar tarafından belirleniyor. Kurum, Spotify’ın eser sahipleri arasında ayrımcılık yaparak bazılarını dezavantajlı konuma düşürdüğü ihtimali üzerinde duruyor. Bu ayrımcılığın nedenini henüz bilmiyoruz; sürecin sonunda hazırlanacak raporda net olarak göreceğiz. Reklam verenlerin ya da özel sözleşme şartlarını kabul edenlerin üst sıralarda yer alması ayrımcılık iddialarına yol açmış olabilir.
Birçok kişinin aklına “Google’da da reklam veren üst sırada çıkmıyor mu, ne var ki bunda?” sorusu gelebilir. Bu konu dijital pazarlarda rekabet otoritelerinin neyi dert ettiği ile doğrudan ilişkili. Dijital pazarlarda az sayıda dev şirket pastadan kimin ne kadar pay alacağını belirliyor. Google, Amazon, Trendyol ya da Spotify kimi öne çıkarırsa en çok talep oraya yöneliyor. Bu yüzden bu şirketlere “geçit bekçisi” (gatekeeper) deniyor ve konumlarını rekabeti bozmayacak şekilde kullanmaları bekleniyor.
Rekabet Kurumu belli ki bu hassasiyetini Spotify’a da yöneltmiş. Spotify’ın algoritmaları aracılığıyla tüketici tercihine dayalı sağlıklı rekabeti bozduğu; sıralama ve görünürlüğü tüketici tercihlerine göre değil Spotify’ın faydasını maksimize edecek biçimde belirlediği iddiasının peşine düşmüş. Kurum bu durumun, bazı eser sahiplerinin ekonomik faydalarını, normal rekabetin olduğu duruma göre suni olarak azalttığı iddiasını da dikkate alıyor olabilir. Tabii Spotify’ın bu özellikli konuma gerçekten sahip olup olmadığı soruşturma bakımından önemli bir diğer konu. Örneğin Spotify’ın ayrımcı uygulamalarından mustarip bir hak sahibi, Apple Music ya da YouTube Music’te aradığını bulamıyor mu ya da Spotify hangi özellikleri ile bu mecralardan ayrılıyor? Bunlar biraz da teknik sorular ve yanıtını soruşturma raporu ile öğreneceğiz.
Yıkıcı fiyatlama iddiası
Soruşturmanın ikinci boyutu ise daha ilginç: “Yıkıcı fiyatlama” iddiası. Duyuruya göre Kurum, Spotify’ın Türkiye’deki abonelik fiyatlarının rakiplerini veya hak sahiplerini zor durumda bırakacak ölçüde düşük olup olmadığını araştırıyor. Bu kulağa paradoks gibi gelebilir: Rekabetin amacı zaten düşük fiyat değil mi? Düşük fiyat sağlıklı rekabetin tek olmasa da önemli sonuçlarından biri. Fakat bazı özel durumlarda rekabet otoriteleri çok düşük fiyatlara da şüphe ile yaklaşabilir. Örneğin pazarı domine eden ve finansal güçleri olan firmalar düşük fiyatları rakiplerini pazardan dışlamak için kullanabilir. Böyle olunca kısa vadede iyi bir şey gibi görünen düşük fiyatlar uzun vadede pazardaki rekabetin azaltılmasına ve rakiplerini saf dışı eden oyuncunun fiyatları istediği gibi yükseltmesine neden olabilir.
Yıkıcı fiyatlamanın rekabet hukukunda az rastlanan ama kritik bir başlık olduğunu da söylemeliyiz. Bu incelemelerde önce fiyatların gerçekten “yıkıcı” olup olmadığına, ardından da rakiplerin bu nedenle dışlanıp dışlanamayacağına bakılır. Dolayısıyla bu soruşturmada Rekabet Kurumu’nun önce Spotify fiyatlarının yıkıcı fiyat kriterini sağlayacak kadar düşük olup olmadığına, ardından da rakiplerini dışlama kudretine sahip olup olmadığına bakacağını söyleyebiliriz. YouTube Music veya Apple Music’in Spotify fiyatları yüzünden pazardan silinmesi düşük ihtimal. Ancak mesele, küçük hak sahiplerinin eserlerini satma imkanlarının daralıp daralmadığı da olabilir. Süreç sonlandığında bunların hepsini öğreneceğiz.
Müziğin ötesinde ekonominin geleceği
Spotify 2019 yılında Apple’ı AB Komisyonu’na şikâyet ederek, alternatif abonelik yöntemleri konusunda İOS kullanıcılarını bilgilendirmesine izin vermediği gerekçesi ile Apple’ın 2024 yılında cezalandırılmasına neden olmuştu. Bu defa kendisi farklı nitelikte iddialarla da olsa Türkiye’de rekabet hukuku süreçlerine muhatap olan taraf konumunda. Bu arada Apple hakkında AB Komisyonu’nunkine benzer bir soruşturmanın Türkiye’de de yürütüldüğünü hatırlatalım.
Makroekonomik olarak bakıldığında ise konunun bambaşka bir boyutu var. Dijital ekonomi alanında dünya ikiye ayrılmış durumda: Dijital devleri yaratanlar ve bunları düzenlemeye çalışanlar. Rekabet otoritelerinin yoğunlaşmanın olumsuz etkilerine karşı verdikleri çabalar göz ardı edilebilir cinsten değil. Ama inovasyon olmadan, start-up’ların kurulup büyüyebileceği ekonomik ortam yaratmadan, sadece düzenlemelere güvenmenin, sürdürülebilir büyüme için yeterli olmadığını “hasta adam” Avrupa net olarak gösteriyor. Türkiye’de de Rekabet Kurumu mevcut devlerin rekabeti bozmamaları için stoper görevini layıkıyla yerine getirse de maç gol atmadan kazanılamıyor.