Tekstil sektöründe sinyaller kötü

Türkiye tekstil sektörü, sürekli büyüyen ve gelişen bir sektör iken üretim maliyetleri, ihracattaki azalma ve birçok firmanın üretimden çekilmesi sektörü sıkıntıya soktu. İlk altı ayda 300 tekstil firmasının konkordato talebi, sektörü konkordato başvurularında lider yaptı. Tek neden kira maliyetleri olmasa da ilk beş ayda 2 bin 300 tekstil firması kapandı.

Tekstil sektöründe sinyaller kötü

UĞUR GÜNDÜZ
Ekonomist - Bankacı

Son dönemde Türk tekstil sektöründe konkordato taleplerinde ve iflaslarda artış yaşanması, bir dizi ekono­mik ve yapısal nedene dayanı­yor. Sektör, global rekabetin yanı sıra iç piyasada da ciddi sorun­larla mücadele etmek zorunda kalıyor. Emek yoğun üretim bi­çimi ile istihdamda önemli bir yer tutan sektörün, sıkıntısı gi­derilmezse işsizlik boyutuyla da olumsuz etki yaratacağı açık.

Türkiye'nin tekstil ve hazır giyim sektörü ihracatı son yıl­larda bazı dalgalanmalar gös­terdi. Genel olarak, sektör 2023 ve 2024'ün ilk aylarında zorlu bir dönemden geçmiş, 2023 yı­lı tekstil ve konfeksiyon ihracatı yaklaşık 28.8 milyar dolar sevi­yesinde gerçekleşmiştir.

Tekstil ve konfeksiyon ihracatı 2024 yılında ise yüzde 5’lik bir dü­şüşle 27,4 milyar dolar olmuştur.

2025 (ilk çeyrek) tekstil sek­törü ihracatı 2025'in Ocak-Mart döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,4 azala­rak 3,8 milyar dolar seviyesine gerilemiştir.

İhracatın loko­motifi ve ihracat büyüklüğün­de 3’üncü sırada olan sektörün dünya ihracatındaki payı yüzde 3, GSMH içindeki pa­yı yüzde 6’dır.

Son dönemde, Afrika ve Asya ülkelerine yapılan ihracatta ar­tışlar gözlemlenirken (örneğin Mısır'a yüzde 44, Afrika ülke­lerine yüzde 24, Asya ve Okya­nusya'ya yüzde 27.6 artış), Av­rupa ülkelerine yapılan ihracat­ta miktar bazında yüzde 2'lik bir artış görülmüştür.

Sektördeki konkordato ve iflas artışının nedenleri

İlk altı ayda 300 tekstil firması konkordato talebinde bulunarak konkordato başvurularında lider sektör olmuştur.

Artan maliyetler: Ener­ji (elektrik, doğal gaz), işçilik ve hammadde maliyetlerindeki yüksek artışlar, üretim maliyet­lerini ciddi şekilde yükseltiyor. Özellikle pamuk, boya ve teks­til makinesi yedek parçaları gi­bi ithal hammaddelerin kurda­ki dalgalanmalar nedeniyle pa­halanması, firmaların kârlılığını olumsuz etkiliyor. Merter bölge­sinde mülk sahiplerinin 5 bin ile 20 bin dolar arasında değişen fa­hiş kira taleplerinde bulunduğu­nu belirten esnaf, bu yük altında ezildiklerini söylüyor. Tek neden kira maliyetleri olmasa da ilk beş ayda 2 bin 300 tekstil firması ka­pandı.

Yüksek enflasyon ve fa­iz oranları: Yüksek enflasyon, hem işletme giderlerini artırı­yor hem de tüketicinin alım gü­cünü düşürerek iç piyasadaki ta­lebi azaltıyor. Ayrıca yüksek faiz oranları şirketlerin finansmana erişimini zorlaştırıyor ve borç­lanma maliyetlerini yükselterek finansal sıkıntıları derinleştiri­yor.

Kur dalgalanmaları ve de­ğer kaybı: Türk lirasının döviz karşısındaki değer kaybı, ithal hammadde kullanan firmalar için maliyetleri artırırken, ihra­catçı firmalar için rekabet avan­tajını da zayıflatabiliyor. Yani ku­ra duyarlı, ithalata dayalı üretim şeklimiz, kur artışlarını avantaj­dan dezavantaja çeviriyor.

İthalat baskısı ve haksız re­kabet: Özellikle Uzak Doğu ve bazı Kuzey Afrika ülkelerinden gelen ucuz ithal ürünler, iç pi­yasada haksız rekabete yol açı­yor. Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında getirilen ürünlerin iç piyasaya sızması da bu rekabe­ti daha da kızıştırıyor.

İhracat pazarlarındaki da­ralma ve rekabet: Avrupa Bir­liği başta olmak üzere gelenek­sel ihracat pazarlarında yaşanan ekonomik durgunluk ve talep da­ralması, Türk tekstil sektörünün ihracatını olumsuz etkiliyor. Ay­rıca Çin, Bangladeş, Vietnam gi­bi ülkelerin yanı sıra Mısır gibi yeni rakiplerin de piyasaya gir­mesiyle rekabet daha da şiddet­leniyor.

Teknolojik yenilik ve diji­talleşme eksikliği: Bazı firma­ların teknolojik yeniliklere yatı­rım yapamaması ve dijitalleşme süreçlerini tamamlayamaması, global rekabette geri kalmaları­na neden oluyor. Bunun en büyük nedeni de yatırımları finanse edecek uzun vadeli, düşük faizli yabancı kaynak bulunamaması.

Çözüm için yapılması gerekenler

Tekstil sektörünün yaşadı­ğı bu sorunlara çözüm bulmak ve sürdürülebilir bir yapıya ka­vuşmasını sağlamak için çeşitli adımlar atılması gerekiyor:

Maliyetlerin düşürülmesi ve destek mekanizmaları:

a) Enerji ve işçilik maliyet­leri: Firmaların enerji ve işçilik maliyetlerini hafifletecek des­tekler sağlanmalı, vergi ve prim yükleri gözden geçirilmelidir.

b) Devlet destekleri: KO­Bİ'ler ve büyük ölçekli işlet­meler için devlet destekleri ve teşvikleri artırılmalıdır. Ana­dolu'daki teşvik programları ge­nişletilebilir.

Kredi imkanları:

Özellikle teknoloji yatırımları için makul faizli, uzun vadeli kre­di imkanları sunulmalı ve finans­mana erişim kolaylaştırılmalıdır.

Haksız rekabetle mücadele:

a) İthalat denetimi: Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamın­daki ithalatın iç piyasaya sızması engellenmeli ve ithalat denetim­leri sıkılaştırılmalı.

b) Vergi düzenlemeleri: İt­hal hammadde vergileri düşü­rülerek yerli üreticinin maliyet avantajı sağlanabilir veya yerli hammadde üretimi teşvik edil­meli.

Pazar çeşitlendirmesi ve yeni hedefler:

a)Yeni pazarlar: Avrupa dı­şındaki pazarlara (ABD, Afrika, Asya) odaklanılmalı ve bu pazar­lara yönelik özel stratejiler ge­liştirilmelidir. Özellikle ABD ile gümrük vergisiz ticaret anlaşma­ları gibi çözümler sektöre önemli katkılar sağlayabilir.

b) Markalaşma: Türk tekstil ürünlerinin katma değerini artır­mak için markalaşmaya ve tasa­rım odaklı üretime yatırım yapıl­malıdır. Bu alanda yatırım yap­mak isteyenlere özel kredi destek programları açıklanmalıdır.

İş gücü ve kalifiye eleman desteği:

Memnun ve kalifiye iş gücü ye­tiştirmek amacıyla ücretsiz eği­tim programları düzenlenmeli, İŞKUR ve Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirlikleri artırılmalıdır.

Rekabetçi maaşlar:

Rekabetçi maaşlarla çalışacak kalifiye elemanların desteklen­mesi için teşvik politikaları uy­gulanmalıdır.

Teknolojik dönüşüm ve Ar-Ge:

Dijitalleşme ve Otomasyon: Firmaların dijitalleşme süreçle­rini hızlandırmaları ve otomas­yon yatırımları yapmaları teşvik edilmelidir.

Teknik tekstil: Katma değeri yüksek teknik tekstil ürünlerinin geliştirilmesi ve üretimi destek­lenmelidir. Nano teknoloji gibi ileri üretim tekniklerine yatırım yapan firmalar desteklenmelidir.

Sürdürülebilirlik ve çevre dostu üretim:

a) Döngüsel ekonomi: Teks­til sektöründe atık yönetimi, geri dönüşüm ve yeniden kullanım gi­bi döngüsel ekonomi modellerine geçiş teşvik edilmelidir. AB'nin sürdürülebilir tekstil stratejileri örnek alınabilir.

b) Çevre standartları: Çevre dostu üretim teknikleri ve stan­dartlarına uyum, uluslararası pa­zarlardaki rekabet gücünü artı­racaktır.

Bu önerilerin hayata geçiril­mesi, tekstil sektörünün mevcut krizden çıkmasına ve gelecekte daha rekabetçi ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşmasına yardım­cı olacaktır.

Daha da güçlenmek mümkün

Sonuç olarak; Türkiye teks­til sektörü, sürekli olarak bü­yüyen ve gelişen bir sektör iken üretim maliyetleri sorunu, ihra­cattaki azalma ve birçok firma­nın üretimden çekilmesi, bu ge­lişimi tersine çevirebilir. Ancak dijital dönüşüm, sürdürülebilir üretim ve yenilikçi teknolojilerin benimsenmesi ile daha da güç­lenmek mümkün. Ayrıca küresel pazarlarda rekabet gücünü artır­mak için kalite ve tasarım odaklı üretim stratejilerinin desteklen­mesi, sektörün güçlenmesinde çok önemli bir rol oynayacaktır.