Yapay zekâ ve sektörel dönüşüm: E-ticaret

Yapay zekâ, e-ticarette yalnızca bir destek teknolojisi değil, sektörün geleceğini belirleyen ana eksen haline geliyor. E-ticaret yapay zekâ dönüşümünden hem kısa hem uzun vadede hızlı geri dönüş alan sektörlerden. Türkiye’de de hem büyük oyuncular hem de KOBİ’ler için rekabetçi kalabilmenin kilit faktörü olacak.

Yapay zekâ ve sektörel dönüşüm: E-ticaret

BARIŞ SAZAK / Yönetim Danışmanı

Günümüzdeki çoğu ku­rum, yapay zekâyı (YZ) mevcut iş akış menüsü­nün garnitürü konumunda, “yar­dımcı” bir unsur olarak kullanı­yor. McKinsey’nin geçtiğimiz ay­larda yayımlanan araştırmasına göre her on şirketten sekizi, üret­ken yapay zekâyı (gen AI) kullan­masına rağmen, aynı oranda elle tutulur anlamlı bir fayda görme­diğini belirtmiş. Bu durum, “üret­ken yapay zekâ paradoksu” ola­rak tanımlanmakta. İşin doğası gereği, iş süreçlerinde verilerini uzunca süredir teferruatlı biçim­de tutan ve işleyen alanlar YZ kul­lanımında ve fayda sağlamada ön plana çıkmakta. İmalat, bakım-o­narım, lojistik optimizasyon, si­ber güvenlik ve kalite kontrol gibi alanların YZ uygulamalarını ha­yata geçirme ya da aldıkları hiz­metlerden kısa sürede geri dönüş sağlamaları söz konusu. Strateji, riskler ya da içeriklere dönük pro­jelerin bütçeden pay koparabil­mesi daha ikinci planda kalıyor. Bu durum da daha geniş yelpaze­de YZ yatırımı yapan şirketler­de “üretken YZ paradoksu” algı­sını pekiştirmekte. Boston Con­sulting Group’un 2025 ortasında yaptığı bir anket, finans ve mu­hasebe süreçlerine dönük YZ ya­tırımlarının medyan getirisinin yalnızca yüzde 10 seviyesinde ol­duğunu; yöneticilerin üçte biri­nin ise sınırlı ya da hiç fayda gör­mediğini ortaya koymakta.

YZ’ye yönelik bu algı, her sek­tör için geçerli değil elbette. YZ yatırımlarında özellikle fintek, medya, e-ticaret ve telekomüni­kasyon gibi sektörlerde elle tu­tulur yatırım geri dönüşleri söz konusu. IDC ve Microsoft işbir­liğinde gerçekleşen yakın tarihli bir araştırmaya göre, şirketler ya­pay zekâya yatırdıkları her 1 do­lar karşılığında ortalama 3,5 dolar geri dönüş sağlıyor. Hatta araş­tırmaya katılan her 20 kurum­dan biri, yatırımlarından 8 katlık bir getiri elde ettiğini belirtmiş. Morgan Stanley birinci çeyrekte yayımladığı araştırmasında, YZ destekli verimlilik artışının 2025 yılında S&P 500 şirketlerinin net kâr marjlarına 30 baz puan ekle­yebileceğini öngörüyor.

Her ne kadar YZ’nin doğrudan getirisi ve algısı farklılık göster­se de küresel ölçekte yatırımlar hız kesmeden sürmekte. Küresel araştırma şirketi Gartner, 2025 yılında üretken YZ’ye yapılacak yatırımların önceki döneme göre yüzde 76 artarak 644 milyar do­lara ulaşacağını öngörüyor. Bi­zim gibi gelişmekte olan ülkelerin sermaye kısıtları göz önüne alın­dığında; kısa vadede sonuç alı­nan verimlilik ve ciro artışlarına dönük YZ projelerinin bütçelen­mesi de daha kolay olmakta. Bel­li branşlarda YZ’yi sonuca dönük farklı uygulamalarla hayata geçi­ren çok iyi hizmet sağlayıcı start-up şirketlerimiz de var.

E-ticaret de küresel çalışma­larda belirtildiği gibi YZ dönüşü­münden hem kısa hem uzun va­dede hızlı geri dönüş alan sek­törlerden. Bilhassa “Agent AI” olarak tanımlanan YZ uygulama­larının yaygınlaşmasıyla kurum içi iş süreçlerinin dönüşümü­nün yanında orta vadede sektö­rün ana oyuncularının da değiş­tiğine tanık olabiliriz. Çünkü ajan YZ, üretken YZ gibi yalnızca tep­ki veren değil; otonomi, planla­ma, hafıza gibi unsurları harman­layarak, karmaşık iş süreçlerini otomatikleştiren; hedef odaklı, proaktif bir sanal iş ortağı.

Bu tür YZ çözümlerini sıradan teknolojilerden ayıran bazı kritik unsurlar var. Bunlardan birincisi gerçek zamanlı ve otonom karar verebilmeleri. YZ sistemleri, se­pete ürün ekleme, ödemeye yön­lendirme, stok yenileme gibi “tav­siye verme” seviyesinden, aksiyon almaya eviriliyor. Diğer tarafta metin, görüntü, kullanıcı davra­nışı, tıklama, sosyal medya, hari­ci veriler (hava durumu, ekonomi göstergeleri vb) gibi birçok bilgi de birleştiriliyor. Bu sayede zenginle­şen modeller daha bağlayıcı karar­lar alabiliyor. Ajan YZ uçtan uca entegrasyon sağlayarak ayrık bir modülden ziyade; sipariş, lojistik, pazarlama, müşteri deneyimi gi­bi süreçlerle birlikte çalışıyor. Ör­neğin müşteri önerisinden, sepet­teki ürünün stok kontrolü sonrası sipariş verilip kargo süreci başla­tılıyor. Ayrıca A/B testleri ve sü­rekli öğrenme ile modeller iş akı­şına adapte olurken, öneri algo­ritmaları, fiyatlama, promosyon optimizasyonları, deneysel altya­pılarla iyileştiriliyor.

Orta ve uzun vadedeki etkileri

Bahse konu “agentic commer­ce” boyutunun derinleşmesi, dü­şük maliyetle ölçeklenebilirliği mümkün kılmakta. Özellikle ser­vis sağlayıcılar tarafından sağla­nan hazır yazılım altyapısı ile kü­çük ve orta ölçekli satıcılar oyu­na daha fazla dahil olabilecek. Hiç şüphesiz YZ modellerinin hatalı öneri ve açıklama üretimi, uydur­ma bilgi türetme gibi riskleri var. Bu yüzden doğrulama, içerik filt­releme, insan denetimi katman­ları da göz ardı edilmemesi ge­reken kısımlar. Şirketlerin başı­na kamusal itibar ve marka imajı açısından belalar açabilecek olası içerik ve mesajlar ciddi bir risk.

YZ’nin e-ticaret sektörüne da­ha derinden uzun vadeli tesirleri­nin olacağı aşikâr. Olası ihtimal­lerin başında maliyet düşüşüy­le birlikte birim kâr marjlarının iyileşmesi gelmekte. Stok fazla­sı ya da yetersizliği gibi durumlar azalırken, pazarlama bütçesi da­ha etkin kullanılabilir öte yandan müşteri hizmetleri otomasyonu maliyetleri azaltacaktır. Rekabet açısından YZ altyapısı güçlü bü­yük pazar yerleri, YZ altyapısını kendi bünyesinde tutarak satıcı­ları kendine bağlamasıyla reka­bet açısından ciddi bir hâkimiyet kurabilir. Ancak ucuzlayan ve öl­çeklenebilir hazır YZ modülleri düşük stok, mikro-markalar, hızlı ürün döngüleri gibi yeni iş model­leriyle doğru konumlanmış an­cak mütevazi girişimlere bir anda segment atlatabilir. Bir diğer tesir de kullanıcı deneyiminde yaşana­cak. Ses ya da görsel yoluyla ürün arama ve anlık alışveriş mümkün olacak. Çevrimiçi mağazalar ar­tık “statik vitrin” yerine “aktif ve öğrenen organizmalar” haline ge­lecek.

İşin regülasyon tarafı da bu bağlamda dönüşüm geçireceğe benziyor. Bir taraftan pazarın be­lirli platformlar tarafından kon­solide edilmesi diğer taraftan da YZ modellerinin şeffaflığı, kulla­nıcı verilerinin kullanımı, yanlış öneriler gibi riskler, düzenleyici kurumların ana ilgi alanına gire­cektir. Bu yüzden YZ modelleri­nin performansını değerlendir­me, davranış modelleme, “expla­inable AI” (açıklanabilir YZ) gibi konular stratejik önem kazana­caktır.

Türkiye’deki uygulamalar

Hali hazırda Türkiye’deki YZ uygulamaların sektördeki derin­liği dünyadan biraz geride. Birçok şirketin YZ uygulamalarını fiili­yatta kullandığından daha fazla slogan tadında günlük dolaşıma soktuğunu düşünmekteyim. Yi­ne de bu alana ciddi yatırımlar ya­pan ve günlük operasyonlarında kullanan önemli markalarımız var. Trendyol ve Hepsiburada ki­şiselleştirilmiş öneri sistemleri ve müşteriye özel ürün modelleri aktif biçimde kullanılmakta. YZ tabanlı “chatbot” ve sesli asistan­lar LCW, Migros gibi çeşitli pe­rakende markaları tarafından e-ticaret kapsamında uygulama­ya alındı. Sahibinden ve Trend­yol’un YZ tabanlı görsel ile içerik üretimi ve değerlendirme özetle­ri çok başarılı biçimde uygulama­da. Hizmet sağlayıcı tarafında da birçok girişim var. Fal AI, HubX, CBOT, Orbina gibi bu alanda ger­çekten başarılı örnekler. Bu alan­da daha da artan sayıda yeni gi­rişimin ortaya çıkacağını düşün­mekteyim.

Yapay zekâ, e-ticarette yalnızca bir destek teknolojisi değil, sek­törün geleceğini belirleyen ana eksen haline geliyor. Türkiye’de de hem büyük oyuncular hem de KOBİ’ler için rekabetçi kalabil­menin kilit faktörü olacak. Yer­li platformlar küresel oyuncular­la rekabet edebilmek için YZ ya­tırımlarını hızlandıracaktır. Öte yandan işin e-ihracat boyutunun da her geçen gün katlanarak arta­cağı gerçeği es geçilmemeli. Özel­likle Avrupa’ya satış yapan Türk KOBİ’leri, YZ ile ürün listeleme, fiyatlandırma ve müşteri deste­ğinde avantaj kazanmak zorun­dalar. Aksi takdirde dünyadaki bu kırılmanın neticesinde ciddi ma­nada pazar paylarını kaybedebi­lirler.

Yapay zekâ ve sektörel dönüşüm: E-ticaret - Resim : 1