Yeni nesil beyin göçünün hedefindeki kitle: Girişimciler

Yeni nesil beyin göçünün hedefinde girişimciler var. Gelişmiş ülkeler girişimcilerin kendi ülkelerine gelmeleri, şirketleşmeleri için oldukça cömert destek paketleri teklif ediyorlar. Hepsinin amacı nitelikli teknoloji girişimcisini -tabiri caizse- kapmak, kendi doğduğu ülkesinden koparmak ve yeni gittiği ülkenin markası, değeri haline getirmek.

Yeni nesil beyin göçünün hedefindeki kitle: Girişimciler

DR. ALİ CİHAN KURT
Synergia Kurucusu

Her yıl ABD Las Vegas’ta düzenlenen CES’e (Con­sumer Electronics Show) katılıyorum. Hatta müm­kün oldukça Türk teknoloji giri­şimcilerinden oluşan bir delegas­yon da düzenliyoruz. Dünyanın en etkili teknoloji ve inovasyon etkinliğinde çeşitli gelişmiş ül­keler girişimciliği destekleyen ajansları ve kurumları ile gelip farklı ülkelerin girişimcilerine kancayı takıp kendi ülkelerine davet ediyorlar. Hatta girişimci­lerin kendi ülkelerine gelmeleri, şirketleşmeleri ve o ülkenin bir şirketi olarak faaliyet gösterme­leri için oldukça cömert destek paketleri teklif ediyorlar. Ofis, yatırım, pazar, network ve daha konforlu bir hayatı sağlayacak unsurlar… Hepsinin amacı nite­likli teknoloji girişimcisini -ta­biri caizse- kapmak, kendi doğ­duğu ülkesinden koparmak ve yeni gittiği ülkenin markası, de­ğeri haline getirmek. Fransızlar La French Tech, İngilizler GRE­AT, ABD’liler ise Select USA gibi programlarla dünyadan girişim­ci çekmeye çalışıyorlar. Yeni ne­sil beyin göçünün hedefinde giri­şimciler var. Peki Neden? Şimdi bu konuyu çeşitli boyutları ile ele alalım.

Modern dünyanın tarihini ye­niden yazacak olsak sanırım göç hareketliğini merkeze almayan bir yakın tarih yazımı hem eksik hem de başarısız olurdu. Tarih boyunca insanlar yaşadıkları coğ­rafyadaki çeşitli olumsuzluklar­dan kurtulmak amacıyla şartların daha iyi olduğu ülkelere, coğraf­yalara doğru hareket etmişlerdir. Savaş, kıtlık, ekonomik zorluklar, daha iyi bir yaşam umudu, eğitim fırsatları göç hareketliliğinin ana sebepleri olmuştur. Özellikle son dönemde dünyanın gelişmiş eko­nomileri çeşitli sektörlerde ni­telikli ve ekonomik insan gücü­ne olan ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kontrollü bir şekilde ka­pılarını yeniden açtılar. Sağlık, üretim, havacılık gibi sektörler­de ülkeler arası personel hareket­liliği yaşanıyor. Ülkemizden çok sayıda doktor, mühendis, hemşi­re, teknik personel başta Alman­ya olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerine göç etmektedirler.

Girişimciler ülkelerin yeni nesil kahramanlarıdır

Bu nitelikli iş gücünün hareket­liliğinden daha az konuşulmasına rağmen çok daha önemli bir kitle var. Onlar bizim teknoloji ve ino­vasyon tabanlı iş yapan girişimci­lerimiz. İyi eğitim almış ve yetiş­miş her bir ferdimiz çok değerli­dir. Ancak girişimcileri çok ayrı bir yere koymak lazım. Fikri, bilgi­yi, Ar-Ge çıktılarını ürün ve/veya hizmet haline getirip topluma bir değer olarak sunan, bütün o zorlu süreçlere katlanarak ticari başarı için mücadele eden girişimciler ül­kelerin yeni nesil kahramanlarıdır. Konfor alanını terk etme cesareti gösterip bütün riskleri alarak kat­ma değeri ve çarpan etkisi yüksek bir işi sıfırdan başlatıp küresel öl­çekte başarı arayışına giren bu seç­kin kitlenin yurt dışına göç etmesi­ne nasıl bakmalıyız?

Uluslararası pazarlara açılma ar­zulanan bir durum olmasına karşın bunun bir nitelikli beyin göçü ha­line gelmemesi gerekiyor. Ülkeler arası rekabetin merkezinde bulu­nan stratejik alanlar vardır. Savun­ma sanayi, enerji, tarım, gıda gü­venliği, sağlık gibi alanların önemi yadsınamaz. Ancak günümüz mo­dern dünyasında stratejik gelişme alanlarındaki ana kaldıraç tekno­lojidir. Artık teknolojik gelişmişlik diğer bütün sektörleri destekleyen ana stratejik alan haline gelmiştir. Çünkü teknoloji bütün diğer sek­törlerin verimliliğini, rekabetçili­ğini, kalitesini, maliyetini, hızını, dağıtımını, satışını derinden et­kilemektedir. Ayrıca çok kısa süre içinde hızlı bir şekilde ölçeklenip büyüyebilme potansiyeline sahip­tir. Haliyle bu tür girişimler ulusla­rarası arenada bulunduğu ülkenin rekabet gücüne büyük katkı sağla­maktadır. Richard Bronson İngilte­re; Selçuk Bayraktar Türkiye, Elon Musk ABD için benzer anlamlar taşıyan başarılı girişimcilerdir. Bu kişiler ülkeleri için yeni nesil kah­ramanlardır. Ayrıca teknolojik gü­ce ek olarak ciddi bir ekonomik de­ğer de üretmektedirler.

Bir gecede başka bir ülkenin kontrolüne geçebiliyor

İşte bu büyük potansiyelin farkı­na varan ülkeler uluslararası arene­da rekabetçiliklerini artırmak, Ar- Ge ve inovasyon giderlerinden ta­sarruf etmek ve pazar için nispeten daha hazır girişimlere sahip olmak amacıyla farklı ülkelerden çıkmış girişimcilere bir misyoner gibi yak­laşarak kendi ülkelerini merkeze alarak çalışma teklifinde bulunu­yorlar. Göçmen girişimcilerle des­teklenmiş, çok uluslu ve çok kültür­lü bir yapıyı hedefliyorlar. Yerli bir girişimin başka ülkelerle ve başka ülkelerde iş yapması ile tamamen işini göç ederek oraya taşıması ara­sında ciddi bir fark vardır. Ülkemiz­de yetişmiş girişimciler, ülkemizin nitelikli iş gücü ile ülkemizde ge­liştirilmiş teknoloji, rekabetçilik, ekonomik potansiyel… Hepsi bir kararla bir gecede başka bir ülke­nin kontrolüne geçebiliyor. Nasıl mı? Girişimin kurucularının alaca­ğı basit bir kararla... Kendilerine ge­len cazip teklifi kabul etmeleri yeti­yor. Hedef ülkede şirket kuruluyor ve kurucular için çalışma ve ikamet izinleri çıkıyor. Ve artık faaliyetler o ülkede devam ediyor. Kazançtan elde edilen vergi bile artık o ülke­ye ödeniyor. Biz de haberlerde iki Türk’ün kurduğu Fransız şirketi, Alman şirketi, Hollanda şirketi di­ye başarılarını dinliyoruz.

Türkiye kendi girişimcilik di­asporası programı olan TechVisa’yı geçtiğimiz yıl tanıttı ve uygulamaya koydu. Başka bir yazıda inceleyece­ğimiz bu program ülkemiz için bir kazanımdır. Ancak biz her şeyden önce kendi girişimcimiz için - ge­rekli yasal düzenlemeleri yaparak - Türkiye merkezli globalleşme mo­deli geliştirmeliyiz. Girişimcileri­miz dünyanın her yerinde başarılı bir şekilde iş yaparken onları kök­lerine bağlı tutacak yeni bir model inşa edilmelidir. Kendi kültürel ve ekonomik yapılarına uygun bir şe­kilde bütün dünyada iş yapan Çin ve ABD’nin destek modelleri ince­lenmeli ve bize özgü bir modelle gi­rişimcilerimizi daha güçlü destek­lemeliyiz. Girişimcilik faaliyetleri­nin uluslararasılaşması sürecinde girişimcilerin önünü tıkayacak bir şeyin yapılmamalıdır. Bir Türk şir­keti olarak büyümek, ölçeklenmek, yurt dışında iş yapmak, hedef ülke­lerde ölçeklenmek özendirilmeli ve bu tür firmaların başarısı için çe­şitli mekanizmalar eş zamanlı ola­rak harekete geçirilmelidir. Bil­hassa dış misyonlarımızdaki ticari ateşelikler birer iş geliştirme mer­kezi olarak konumlandırılmalı ve yeniden organize edilmelidir. Giri­şimcilerimiz için başka bir ülkenin desteği ve güvenine gereğinden faz­la ihtiyaç duymadan hedef pazarda güçlü bir şekilde var olmasını sağ­layacak mekanizmaları hayata ge­çirmeliyiz.

Unutmayalım! Kendi ülkesinin gücünü ve desteğini dünyanın çe­şitli yerlerinde hisseden girişimci­ler başka bir ülkenin teklifini kolay kolay kabul etmeyecektir