Millî Mücadele Tarihi: 1908-1923

Dünyanın önde gelen tarihçilerinden biri olan Halil İnalcık'ın yazdığı Milli Mücadele Tarihi kitabı, milli mücadele dönemi, Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı ve tarihin akışının değiştiği önemli bir zaman dilimini inceliyor.

Haber Merkezi
YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Türkiye'nin inkılâp tarihini kavramak için, 1908 yılındaki II. Meşrutiyet'in ilanı ile başlayan süreci anlamak gerektiğini belirten İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu'nun içinde bulunduğu zorlu koşullar ve değişimlerle şekillenen bir dönemi olduğunu söylüyor.

1908-1918 arasındaki tarihte, Osmanlı İmparatorluğu'nda çeşitli ideolojik akımların ortaya çıktı ve siyasi yapıda önemli değişikliklerin yaşandığını belirtiyor. Osmanlılık ve Türkçülük akımları, imparatorluğu kurtarma arayışında önemli rol oynadı. Aynı dönemde İttihat ve Terakki Cemiyeti, siyasi arenada etkisini arttırmış ve iktidar sürecine hâkim oldu. Ancak I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesi, Osmanlı İmparatorluğu'nu daha da zorlu bir sürece soktuğunun altını çiziyor.

Savaş döneminde, Osmanlı İmparatorluğu'nun taraf değiştirerek Almanya ve İttifak Devletleri'nin yanında savaşa girmesi, ülkenin içinde bulunduğu durumu daha da karmaşık hale getirdi. Ancak savaşın sonunda Osmanlı İmparatorluğu'nun mağlup olması ve işgalci güçlerin Anadolu'yu işgal etmeye başlaması, millî mücadelenin fitilini ateşledi.

İzmir’in işgali ve sonrasında Mustafa Kemal’in Anadolu’ya geçişi ile başlayan süreç Türk Kurtuluş Savaşı’nın odağını oluşturmaktadır. Bu çerçevede İnalcık, millî iradenin hâkim olması için Erzurum ve Sivas kongreleri ile başlayan mücadelenin 23 Nisan 1920’de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışı ile ivme kazandığını ve sonrasında Doğu, Güneydoğu ve Batı Anadolu’da Mustafa Kemal liderliğindeki Türk ordusunun elde ettiği başarılar ile saltanatın kaldırılması ile neticelendiğini ortaya koyuyor. İnönü Muharebeleri, Sakarya Muharebesi ve Büyük Taarruz’dan başarılı bir netice elde eden Ankara Hükümeti’nin 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması ile siyasi olarak mevcudiyetini dünya kamuoyuna tescil ettirdiğini gösteriyor.