Avrupa basketbolunda yeni güç savaşları
Avrupa basketbolunda âdeta bir yer kapma savaşı yaşanıyor. NBA, Avrupa’da yeni bir lig kurmak için kolları sıvadı. Üç milyar dolarlık potansiyeli olduğu düşünülen bir ticari pazarda halihazırda en üst düzey lig olan EuroLeague ise yerini korumaya çalışıyor.
Yıllardır konuşulan mevzuydu ama geçen 25 Mart’ta New York’taki ortak basın toplantısıyla olay tekrar gündeme geldi. Amerikan basketbol ligi NBA’in baş yöneticisi Adam Silver ile FIBA genel sekreteri Andreas Zagklis medyanın karşısında çıkıp Avrupa'da yeni bir profesyonel erkek basketbol ligi kurmak için ortak araştırma yaptıklarını duyurdu. Ayrıca basketbolun kıta genelinde büyümesini hızlandırmaktan da söz ettiler.
Bu ortak açıklama basketbol gündemini allak bullak etti. Öyle ya, dünyanın belki en yaygın oynanan bu takım sporu bir türlü sağlıklı bir ekonomiye kavuşamamıştı. Belki bu yeni girişim değerlendirilemeyen potansiyeli hayata geçirirdi. Çünkü kimi araştırmalara göre yıllık 3 milyar dolara ulaşacak bir pazardan söz ediliyordu.
Ancak bu potansiyeli bir anda hayata geçirmek öyle çok kolay gözükmüyor. Bir kere Avrupa’da 2000 yılından beri süre gelen iki başlı bir yapı var: Bir yanda 26 sezondur oynanan EuroLeague, diğer yanda FIBA’nın kendi turnuvaları. Fenerbahçe Beko ve Anadolu Efes’in de hissedarı olduğu EuroLeague’de 18 takım yarı kapalı bir sistem uygulanırken FIBA’nın kulüp turnuvaları kalan takımlarla yoluna devam ediyor.
Çeyrek yüzyıldan fazladır devam eden bu iki başlı sistem sebebiyle hem takvim karmaşası çıkıyor hem potansiyel gelir elde edilemiyor. Mesela Fenerbahçe Beko gelecek hafta sonu Abu Dabi’de yapılacak dörtlü finalde ikinci kez EuroLeague şampiyonu olmak için sahaya çıkacak. Avrupa dışında oynanacak bu ilk dörtlü finalde şampiyon olurlarsa kazanacakları para ödülü yaklaşık 1.8 milyon euro. Pazarlama havuzundan alacakları miktarı da eklesek Fenerbahçe’nin eline geçecek rakam son derece düşük. Çünkü bu sezonki tüm giderler dahil bütçelerinin 33.5 milyon euro olduğu tahmin ediliyor. Toplam bütçeleri içinde turnuva gelirinin bu kadar düşük kalması çok çarpıcı. Aynısı EuroLeague’in büyük bütçeli diğer takımları için de geçerli.
Giderler hanesi kabarık
Hâlbuki giderler hanesi son derece kabarık. EuroLeague’de iddialı, en azından playoff’a yükselecek bir kadro kurmanın sezonluk maliyeti neredeyse 30 milyon eurodan başlıyor. Bu sezon EuroLeague’de en yüksek bütçeli takım 45 milyon euro ile Real Madrid. Buna karşılık İspanyol basketbol devi her sezon yaklaşık 20 milyon euro zarar ediyor.
Basketnews sitesinin araştırmasına göre EuroLeague’de 18 takımın toplam harcaması 500 milyon euro’ya yakın.
Halbuki EuroLeague yeterince doğrudan gelir yaratamıyor. Mevcut sezonda EuroLeague’in toplam yayın hakları geliri yaklaşık 51 milyon euro, başta THY olmak üzere sponsorluk gelirleri ise yaklaşık 21 milyon euro. Bu toplam 72 milyon euroyu masraflar çıkarıldıktan sonra 18 takıma dağıtınca takım başına büyük bir rakam kalmıyor zaten. Elbette, takımların bilet, ağırlama ve sponsorluk ile ülke içi yayın haklarından gelen gelirleri de var. Zaten bu sebeple 20 milyon euro karşılığında bu yılki dörtlü finali Abu Dabi’de düzenlemeyi kabul ettiler.
Hal böyle olunca yüksek giderleri karşılamak için iki yol kalıyor: Ya Real Madrid, Barcelona, Bayern Münih ve Fenerbahçe’deki gibi arkada destek veren bir futbol kulübü olacak ya da Panathinaikos, Olympiakos, Armani Milano ve Anadolu Efes’teki gibi cömert bir şirket ya da kulüp sahibi takımı finanse edecek.
İşte tam da bu nedenle NBA’in Avrupa’da yeni bir lig kurmak için kolları sıvadı. NBA, basketbolda yayın hakları ve sponsorluk konusunda dünyadaki gelirleri âdeta tek başına emen dev bir lig. Yıllık toplam gelirinin 11 ila 12 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bunun yanında pazarlama konusunda müthiş bir deneyimleri var.

Yapısal sorunların çözülmesi şart
Bununla beraber Avrupa’da bir mini NBA yaratıp bir anda 3 milyar dolarlık pazar yaratmak pek gerçekçi gözükmüyor. Henüz bir potansiyel yeni ligde hangi takımların yer alacağına dair bilgi bile yok. Mesela NBA Avrupa’nın direktörü Yorgos Ayvazoğlu “İspanya'da Madrid, Barselona, İngiltere'de Londra ve Manchester, Fransa'da Paris ve Lyon, İtalya'da Milano ve Roma, Almanya'da Münih, Frankfurt ve Berlin gibi şehirlerle ilgileniyoruz. Ayrıca Türkiye pazarıyla da ilgileniyoruz” diyor.
Tüm bu şehirlerde birer takımla anlaşılsa ya da yeni takım kurulsa bile önce Avrupa’da basketbolun yapısal sorunlarının çözülmesi şart. NBA’in her biri devasa salonlara sahip ve ticari mantıkla yönetilen takımlarını taklit etmekle bu iş çözülmez. Önce o kapasiteye yakın salon bulunacak, buna uygun idari ve ticari kadro oluşturulacak, son olarak da seyirciler tamamen kapalı ve belki sezonda 60 maçlık bir lige ikna edilecek… Bunun kısa vadede gerçekleşmesi pek de mümkün görünmüyor.

AVRUPA BASKETBOLUNU BEKLEYEN 3 RİSK
1-Yetersiz sürdürülebilirlik
NBA Avrupa da kurulsa EuroLeague de devam etse basketbolun gelirlerini bir şekilde artırması lazım. Avrupa’da yaklaşık 25 milyar dolarlık spor sponsorluğu pazarı var. Basketbol bundan daha fazla pay almalı. Ayrıca İngiltere’nin yer almadığı bir spor turnuvasının medya geliri kaçınılmaz olarak kısıtlı kalıyor. Bunlar yapılmadıkça Avrupa’da basketbol hep ikinci planda kalacak.
2- Diğer liglerin yok oluşu
Mevcut durumda EuroLeague’in diğer turnuvalara karşı büyük bir üstünlüğü var. Bir de NBA destekli yeni bir lig kurulursa bunun dışında kalan ulusal liglere ve diğer takımlara ticari olarak nefes alacak hiçbir alan kalmaz. Yeni oluşum Avrupa’daki pastanın tamamına yakınını emer. Sadece yeni ligde oynayacak takımlar sebebiyle ulusal liglerin bazıları tamamen önemsiz hale gelir.
3- Milli takımlar riskte
Avrupa basketbolunun çok önemli ayağı da milli takım turnuvaları. Özellikle son 20 yılda takvim sıkışıklığı sebebiyle sorunlar yaşansa da Avrupa basketbol şampiyonası hâlâ önemli bir turnuva. NBA Avrupa kurulduğu andan itibaren bu turnuvanın geleceği tehlikeye girer. Eleme maçları için takvimde yer kalmaz. Finallerin çekiciliği da azalır.