Bir daha görür müyüz öyle yazı?
İstanbul çok iyi konserlerle yazı karşılıyor. Guns N’ Roses: 32 yıl sonra, 2 Haziran’da yeniden İstanbul’da.
Birkaç jenerasyon bir arada gidecektir Guns N’s Roses konserine. 93 yazının mucizesini yaşayanlar bir kez daha İnönü’de aynı coşkuyu yaşayacaklardır.
Çok acayip bir yazdı gerçekten. Tatile gidememiştik, konser takip etmekten. Beyoğlu bugünkü gibi değil, gençlik seli olarak akıyordu. AKM’nin önünde buluşuyor, İstiklal’e çıkıyorduk. Cep telefonu çıkmıştı ama kullanım çok sınırlıydı, kafelerde ‘burada cep telefonu kullanmayın’ posterleri vardı. Bir kez sözleştin mi mecbursun gitmeye. İptal etme şansın yok, bazen haftalar öncesinden sözleşilir, buluşulurdu. Biletler internetten değil, gişeden alınırdı. Zor yani.
Guns’N Roses, Elton John, Metallica, Sting, Bon Jovi, Scorpions, Michael Jackson, Madonna 93 yazında Ahmet San prodüksiyonlarıyla İstanbul’daydı.
‘Bir daha da görmedik öyle yazı.’
Yılın en büyük bombası
Benim için yılın en büyük bombası Alan Parsons Project. Pink Floyd’un “The Dark Side of the Moon” albümündeki dahiyane ses mühendisliğinden, The Alan Parsons Project’in “Eye in the Sky”, “Time” ve “Don’t Answer Me” gibi zamansız parçalarına uzanan bir müzik yolculuğu…
Benim favorim “Gaudi” albümünden “La Sagrada Familia”. Gece dönüşlerinde arabada çok dinlediğim, uyku kaçıran bir albüm. Parsons, yalnızca müziğin değil, içimizde hissettiğimiz seslerin de ustası, kaçırmayın. Harbiye Açıkhava’da 11 Haziran’da.
“I am the eye in the sky, looking at you / I can read your mind…”
İstanbul’da yaz güzeldir. Boğaziçi şıngır mıngır oluverir. Tekneler çoğalır, meraklı turistler kıyıyı fotoğraflar, düğünler, davetler derken yaz bitiverir. Bu yüzden iyi planlanmalıdır. Ağustos bazen çok sıcak, bazen çok rüzgarlı, bazen yağmurlu olur, güvenilmez. Ama İstanbul’un Haziran ve Temmuz ayları yazı en güzel haliyle yaşatır. Tatilciler gider, tatilciler gelir. Hem kaçmak istersin, hem kalmak…

Konser öncesi
● TERE, GÜMÜŞSUYU: Konserlerden öncesi ve sonrası için tavsiyelerim var. İnönü’ye en yakın yeme içme noktası, belki de İstanbul’un en güzel manzarası eski Topaz, yeni Tere. 16.00’dan itibaren açık. İnönü Stadyumu’na (ısrarla İnönü diyeceğim) yürüyerek 5 dakika. Uykuluk var, uykuluklu pide var, şahane Adana usulü içli köfte, nefis mezeler ve çok iyi kebap var. Soğana sarımsağa dikkat, konserde dans ederken bir iki karanfil cebinde dursun.
● ADANA İL SINIRI, Nişantaşı: Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’na birkaç dakika yürüme mesafesinde ise Adana İl Sınırı var. Adana Kebabı İstanbul’da en güzel yapan kebapçılardan. Pencerelerinin yemyeşil Habitat parkına açıldığı, Nişantaşı’nın gizli saklı ama popüler mekanı. Eski kibar Park Şamdan. Turist yok, maç günü Beşiktaşlılar var, Nişantaşı sakinleri ve gezginleri var.
Konser sonrası
Konserden sonra ise İstanbul’un en güzel roof barları seni bekliyor. Hızını alamayanlar, ama ne konserdi muhabbetini devam ettirmek isteyenler için hem serin hem çok havalı. Kokteyl menüleri de çok güzel.
The Marmara’nın 20’inci katında Upperist. 360 derece İstanbul manzarası; eşi benzeri yok.
Biz İstanbul, AKM’nin çatısında flörte uygun tasarımı ile gecenin devamda tercih edilebilir, kokteyl fiyatları makul. Bir klasik, bir imza kokteyl deneyin, evlenme teklifi için hâlâ erken, acele etmeyin.

Şehir kısa zamanda eski ritmine dönsün
İstanbul restoranları son sürat yaza hazırlanıyor. Yaz menüleri denemeleri, tadımları yapılıyor, kokteyl bardakları sayılıyor, bahçeler elden geçiyor, şallar seçiliyor ve daha hafif, daha paylaşımlı yemekler menülere ekleniyor.
Yaz demek arkadaşlarla sofrada buluşmak demek, paylaşmak demek. Patlıcan, kabak kızartmasına, bol sarımsaklı yoğurtlu soslara, mezelere daha çok şans vermek demek.
Mart ayından bu yana morali bozuk, neşesi kaçmış İstanbullular için baharı görmeden yaz gelip geçmesin. Cıvıl cıvıl olsun sokaklar, neşeyle kurulsun sofralar; şehir ritmine eski havasına dönsün kısa zamanda dilerim.