Birleşmiş Milletler meteliğe kurşun atıyor
Paris İklim Anlaşması ve Dünya Sağlık Örgütü’nden çekilen ABD Başkanı Donald Trump’ın, hızını alamayıp ABD’yi Birleşmiş Milletler’den de çıkarması durumunda kuruluş iflasa kadar gidebilir.
İpek YEZDANİ
ABD’nin Irak’ı işgalinden bir yıl önce, New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’nin bulunduğu ikiz kulelere düzenlenen 11 Eylül saldırılarından bir yıl sonraydı. 2002 yılında Birleşmiş Milletler’in (BM) tüm dünyada sadece üç gazeteciye verdiği bursu kazanıp BM’de gazeteci olarak çalışmak üzere New York’a gittiğimde, BM’nin Manhattan’nın Doğu Nehri yakasında uzanan kulelerine hayranlıkla bakmış ve “İşte dünyadaki en önemli kararlar bu binada alınıyor” diye düşünmüştüm.
O köprünün altından çok sular aktı. Birleşmiş Milletler artık ne eski prestijine ne de eski gücüne sahip. Daha da kötüsü, BM’nin bütçesi hızla erimekte.
Dünyada siyasi çatışmalar tüm hızıyla sürerken, özellikle de Sudan, Ortadoğu ve Rusya-Ukrayna Savaşı’nda kan gövdeyi götürürken, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak, kalkınmayı ve insan haklarını geliştirmek amacıyla tam 80 yıl önce kurulan Birleşmiş Milletler’in sorunlar karşısında yetersiz kaldığı artık uluslararası kamuoyu tarafından da kabul edilmiş bir gerçek. Ancak işin mali boyutuna baktığımızda BM’nin zayıflamasının ve etkisini kaybetmesinin nedenleri çok daha iyi anlaşılıyor.
Aslında alarm zilleri çalmaya başlayalı çok oldu. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, geçen yıl Eylül ayında Financial Times gazetesine verdiği bir röportajda BM’deki erimeye dikkat çekmiş ve “Dünyanın bütün sorunlarını biz çözemeyiz. Ne paramız var, ne de gücümüz” demişti.
ABD’nin BM’den çekilmesi ihtimali
BM’ye bağlı yardım kuruluşların fonu her geçen yıl daha da azalıyor. Nitekim geçen ay İsviçre’nin Cenevre kentinde bulunan Birleşmiş Milletler’in çalışanları, BM’deki kapsamlı bütçe kesintilerini protesto etmek için büyük bir gösteri düzenledi. Yüzlerce kişinin katıldığı gösteride konuşan BM Cenevre İşçi Sendikası Başkanı Ian Richards, “BM personelinin sayısının azaltılması, kıtlıkla mücadele, eğitim ve yerinden edilmiş aileler için hayatta kalma araçlarının azaltılması anlamına geliyor” dedi.
Ancak görünen o ki dünyada yaşanan tüm bu zorluklar ABD Başkanı Donald Trump’ı hiç ilgilendirmiyor. Nitekim küreselleşme karşıtı politikalarıyla bilinen Trump’ın 20 Ocak 2025’te iş başına gelmesiyle birlikte durum daha da vahim bir hal aldı.
Beyaz Saray’ın Nisan 2025 tarihli bir notunda, ABD'nin BM ve barış gücü misyonlarına, NATO ve 20 diğer kuruluşa sağladığı finansmanın sonlandırılması önerildi.
Trump ayrıca 4 Şubat'ta, ABD'nin BM üyeliğinden çekilmesi ve ülkenin çeşitli uluslararası kuruluşlardaki katılımının gözden geçirilmesi için bir yürütme emri de imzaladı.
Bazı üye ülkelerin ödemelerini geciktirmesi ve diğerlerinin yükümlülüklerini yerine getirmemesi de, finansman krizine katkıda bulundu. BM'nin 193 üye ülkesinden sadece 49'u 2025 yılında zorunlu aidatlarını zamanında ödedi.
Dünyanın en büyük iki ekonomisi olan ve aynı zamanda BM'ye en büyük iki katkıyı sağlayan ülkeler ABD ve Çin, örgütün toplam finansmanının yaklaşık yüzde 20'sini karşılıyor. Ancak ABD’nin BM’ye ayırdığı bütçeyi kısması halinde, hali hazırda ödemelerde gecikmeye başlayan Çin de ödemeleri kısabilir.
Maaşlar ödenemeyebilir
Hali hazırda ödeme yapamayan devletler nedeniyle zaten bir bütçe sıkıntısı içinde olan BM, ABD'nin BM'ye zorunlu katkılarını durdurması söz konusu olursa, Eylül ayına kadar personel ve tedarikçilerine, 2025 sonuna kadar ise BM barış gücü askerlerine ödeme yapamayabilir.
Beyaz Saray’dan çıkan önerinin Amerikan Kongresi'nden geçip geçmeyeceği henüz belli değil. Ancak Cumhuriyetçi Parti’nin çoğunlukta olduğu kongreden bu yönde bir karar çıkarsa, BM iflasa kadar gidebilir.