İzmir’in gözdesi Göztepe’de futbol reformu
Göztepe futbol takımı iki sezondur farklı bir yönetim modeliyle Süper Lig’de fark yaratmaya çalışıyor. Hedef, İngiltere merkezli Sport Republic’in dünyaya yayılmış ağından seçilen futbolcularla kurulan kadroyla, ligde üst sıralarda yer alıp Avrupa kupalarına gidebilmek…
2007’nin korkunç yağmurlu bir sonbahar günü İzmir’de Göztepe taraftarlarıyla buluştuğumda takım amatör lige düşmüştü. Semtten başlayarak takımın yeniden doğuşu için kolları sıvamışlardı. O zamanki mücadeleyi haberleştiğimde ana mevzu 3’üncü lige dönebilmekti. Süper Lig ise çok uzak bir hayaldi… Aradan geçen 18 yıl ve iki satın almadan sonra Göztepe, Süper Lig’in iddialı takımlarından biri haline geldi. Hatta şu anda ligdeki diğer takımlara örnek olabilecek bir model yaratma peşindeler. İngiltere merkezli spor yatırım firması Sport Republic’in üç yıl önce satın aldığı Göztepe’nin durumunu, kulübün CEO’su Kerem Ertan’la konuştuk.
Sport Republic 2022’de Göztepe'nin yüzde 70’ini portföyüne katmıştı. Göztepe'deki varlıkları ve ilgileri nasıl?
Türkiye'de başarılı olması için çok doğru oluşturulmuş bir model var: Sport Republic yönetim kurulunda kulübümüzde yüzde 70 hissedar olarak bulunuyor. Başkanımız Rasmus Ankersen, onursal başkanımız da diğer yönetim kurulu üyemiz Mehmet Sepil. Aslında 2014'ten Sport Republic’in gelişine kadar kendisi başkandı. Özellikle takım mimarisi açısından Ankersen ve ağının oluşturduğu bir yapı var açıkçası. Türkiye’deki paydaşları iyi bilen Mehmet Bey ile iyi bir koordinasyon da var. Biz de profesyoneller olarak hem bu köprüyü kuruyoruz hem de her yıl mayıs ayında çizilen çerçeveye göre kulübün orta ve uzun vadede başarılı olacak, kendi kendine yetebilecek finansal yapısını kurmaya çalışıyoruz.
Sport Republic'in portföyünde Southampton, Göztepe, Valenciennes gibi kulüpler var. Kulüpler arası doğrudan bir işbirliği var mı?
İdari anlamda tabii ki belli periyotlarda grubun takımları olarak görüşmeler yapıyoruz. Ama tüm takımların hem teknik hem idari tarafları ve sorumlulukları bağımsız şekilde yürütülüyor. Mesela, Göztepe'den bir oyuncu Southampton'a gidecekse veya Southampton'ın kontratlı bir oyuncusu Göztepe'ye gelecekse bunların hepsi belli kurallara ve uluslararası piyasa koşullarına bağlı yapılıyor. Bunlar yerine getirilmeden kardeş takım uygulaması yok. Profesyonel idari kadronun en tepesinde siz varsınız.

Yapı nasıl ilerliyor?
Sport Republic'le beraber çizgisi biraz daha uluslararasına kaymış, daha iyi bir network içinde yer alan, belli kaynaklara daha rahat erişebilen bir yapı var. Bir defa çok şanslı profesyonel çalışanlarız. Gerçekten önemli ölçüde yetkilerle donanmış ve inisiyatif verilen bir idari ve teknik kadro var kulüpte. En önemlisi mayıs ayında bir sonraki sezonun hem iş planı hem de ve teknik bütçeleri belirleniyor. Burada bir sermaye ihtiyacı varsa tüm yönetim kurulu üyeleri de bu konudaki taahhütlerini veriyor. Bundan sonra bizim ana yükümlülüğümüz bir açık varsa bunu mümkün olduğu kadar daraltmak yani gelir kaynaklarını arttırmak ve çeşitlendirmek.
Sportif direktör İvan Mance’nin görevi nasıl?
Çok net sınırlarla belirlenmiş, kimsenin birbirinin işine karışmadığı bir yapımız var. Tesislerimizin orada olması sebebiyle takım tarafını Urla diye adlandırıyoruz. Urla’daki tüm teknik konulardan ve altyapıyla olan ilişkilerden İvan yönetimindeki yapı sorumlu. Bunun akabinde de sahanın patronu teknik direktör Stoilov ve ekibi var. Biz idari kadro olarak sadece futbol takımımızın her anlamda tüm gereksinimlerini karşılamak mükellefiz. Ben gidip bir oyuncuyla veya menajerle hiçbir görüşme yapmam. Son derece uluslararası standartta bir yapı nasılsa Göztepe'deki teknik ve idari anlamda yönetim yapısı da böyle.
Diğer kulüplere umut ışığı
Göztepe'nin başarı için uzun süre bekleyeceğini sanmıyorum demiştiniz. Bunun sebebi Türkiye'de futboldaki kulüp yapılanmasının biraz eksik ve yetersiz olması mı?
Bizim doğru bir modeli başarıya ulaştırma arzusu ve motivasyonumuz var. Haddini bilen, ayağını yorganına göre uzatan, mali disipline önem veren, yabancı kaynaktan ziyade kendi kaynağını üretmeye çalışarak bir yapıyı başarılı kılmaya çalışan bir bünyeyiz. Yoksa bu ortaklık yapısıyla Göztepe de çok rahat 50-100 milyon dolarlık kredi alabilir. Ama böyle bir anlayışımız yok. Aksine hep başkanımız Ankersen’in söylediği gibi artık devrini tamamlamış değil de kendisini geliştirmeye açık veya potansiyel arz eden oyuncularla bir takım kurmaya çalışıyoruz.
Göztepe Türkiye'de diğer kulüplere model olur mu?
Anlamak isterlerse olur. Ama bunun doğru model olduğunu kabul etmek herkesin işine de gelmeyebilir. Çünkü o zaman birçok aksaklık, eksiklik, boşa harcanan para ortaya çıkar. Önemli olan şu: Kamuoyunda futbolda sadece sportif gözle değil aynı zamanda endüstriyel bakan kişiler Göztepe'nin ne yapmak istediğini görüyor. Çünkü endüstriyel anlamda artık 200-300-400 milyon euroluk borçlar hiçbir şekilde çevrilebilir değil. Türkiye bu kadar döviz getirecek hizmet ve sanayi ürünü üretmeye çalışırken, düşünün yurtdışına gönderilen dövizleri. Bir de bizim modele bakın: Bu sene kazandırdığımız döviz rakamı 30 milyon euro.
Peki 4-5 yıl sonra yeni yabancı girişimcilerin de Türkiye'de takım alabileceğine dair bir öngörünüz olur mu?
Tabii ki. Bence yurtdışından gelen fon, yatırımcı veya stratejik ortak sonuçta kulübün tarihine, taraftarına, şehre bakıyor. O kadar çok parametre var ki bir satın alma sırasında veya stratejik ortaklık sırasında… En önemlisi Mehmet Sepil gibi vizyoner, girişimci bir anlayışa sahip bir yöneticinin olması lazım en başta. Çünkü diğer kulüplerde yönetimler 2-3 sene için seçiliyor. Çok da büyük bir sorumluluk taşımadan değişiyorlar. Dolayısıyla yabancı yatırımcı açısından da kolay değil. Transferlerden bonuslar da dahil 25 ila 30 milyon euro kazandınız. Herhalde takımın tüm bütçesinin üzerinde bir rakam girmiş oldu. Öyle bakmamak lazım çünkü sonuçta bu uzun soluklu bir iş. Her sezon bir Romulo çıkartmak kolay değil. Dolayısıyla da tekrar tekrar haddimizi bilerek hareket edeceğiz. 20-25 milyona sattığımızın yerine 10-15 milyonluk bir oyuncu almak istemiyoruz. Başkanımız Ankersen'in de yönetim kurulumuzun da vizyonu bu şekilde. Yine potansiyel arz eden, bize ileride katkısı sağlayabilecek hem sportif anlamda hem de sonu mali anlamda oyuncuları bünyeye kazandırmaya çalışıyoruz.
Ticari gelirler 13 milyon Euro
Göztepe, Süper Lig’e döndüğü geçen sezondan beri gelirlerini artırma peşinde. Tahminlere göre futbol takımının geçen sezonki gelirleri toplam 12- 13 milyon euroydu. Bunun yaklaşık 5,5 milyon euroluk kısmı yayın haklarından geldi. Geri kalan kısmı ise bilet satışı, ürün satışı ve sponsorluklardan. Bu rakam, Süper Lig’deki dört büyüklerle kıyaslandığında çok düşük kalıyor. Buna karşılık Göztepe ucuza kurulmuş bir kadroya sahip. Bu sezonki kadronun vergi dahil maliyeti yaklaşık 11 milyon euro. Yani takımdaki ortalama sezonluk net ücret 300 bin euro civarında. Diğer harcamalarla beraber Göztepe’nin bir sezonluk gideriyse yaklaşık 15 milyon euro. Göztepe’nin en büyük başarısıysa oyuncu satışlarından elde edilen gelirler. Geçen yaz Brezilyalı forvet Romulo’yu Almanya’nın RB Leipzig takımına 20+5 milyon euroya sattılar. Keza Toulouse’a giden Emerson’un transferinden 3.2 milyon euro, Suudi Arabistan’ın El Nacma takımına giden Tijanic’ten de yaklaşık 2 milyon euro kazandılar.