‘Öte yaka’da gastronomik tur
Pera, Osmanlı’dan beri yeme-içme ve eğlencenin önemli merkezlerinden biri. Bugün de çeşitliliği ve lezzetleriyle tek başına gastronomik bir tura çıkmayı hak ediyor.
AYDİL DURGUN
aydil.durgun@dunya.com
Pera yüzyıllardır konaklama, yeme içme ve elbette eğlence sektörünün kalbi olagelmiş. Farklı kültürlerin buluşması bu bölgeyi her anlamda zenginleştirmiş. Karşı yaka, öte anlamına gelen Pera aslında Beyoğlu’nun eski adı. Bugün ise Beyoğlu’nun küçük bir bölgesi olarak bildiğimiz yer.
19’uncu yüzyılın son çeyreğinde İstanbul’un Avrupa’ya açılan kapısı konumunda. Bu nedenle İstanbul’a gelen turistleri ağırlayabilecek ve o yıllar için lüks sayılabilecek ilk oteller Pera’da açılıyor. Mesela ünlü Pera Palas oteli (1885) ve Tokatlıyan (1897).
Günümüzde de değişen bir şey yok. Pera hala İstanbul’un gastronomik açıdan en zengin bölgelerinden biri. İtalyan’dan Tay mutfağına dünya yemeklerini, şehrin en ünlü meyhanelerini, Michelin rehberine giren fine dining restoranlarını, en keyifli ocakbaşı/kebap lahmacun seçeneklerini ve eğlence mekanlarını bu küçük alanda bir araya getirmeyi başarıyor.
Michelin’lisinden mağara peynirlisine
Meşrutiyet Caddesi’nin sonlarına doğru, bu şehirde görmeye alışık olduklarımızdan farklı olarak, orijinalinin hakkını teslim eden restorasyon sonrası tüm ihtişamıyla yeniden aramıza katılan Adahan Decamondo binasını görürsünüz. Bina, 19’uncu yüzyılda Kamondo ailesinin ihtiyaçlarından doğan mimari harikalarından biri. Kamonda ailesinin en ünlü mimari miraslarından biri Bankalar Caddesi’ni Karaköy’e bağlayan Kamondo Merdivenleri. Dönemin önemli banker ailelerinden biri olan Kamondo ailesinin İstanbul’a kattığı değerlerden biri olan bu bina beş yıllık restorasyonun ardından 2012’de yeninden açıldı.

Özellikle yılın bu zamanlarında karşısındaki bir mekana oturup kahve eşliğinde sadece izlemesi bile keyifli. Bu tarihi binanın alt katındaki Aheste de bu mimari harikayı hissedebileceğiniz bir mekan. Michelin rehberinde fiyat ve yemek kalitesi açısından değerlendirildiğinde denemeye değer olarak görülen restoranları kapsayan 'bib gourmand' kategorisinde yer alıyor. Aheste Türk mutfağını merkezine alan bir mekan. Modern teknikler ve şef dokunuşlarıyla hazırladıkları tabaklar tanıdık ama bir o kadar da yeni ve heyecan verici. Dudi pilavı (700 lira) denemeye değer başlangıçlardan. Mevsimi geçmeden yakalamanız gereken bir diğer başlangıç Urla enginar konfi (1000 lira). Rakı kalamar tabağı gerçek kalamar severlerin yüzünü güldürecek cinsten. Kereviz (800 lira) ise internet gazeteciliğinde “Kerevizi daha öne hiç böyle görmediniz” başlığıyla ‘tıkladığınıza’ değecek bir lezzet. Son olarak gerçek kokoreç severlere bir not: Burada denediğinize pişman olmazsınız. . Ayrıca vejetaryen opsiyonu da bulunan 3600 liralık tadım menüsünü denemek de bir seçenek.
Yine Decamondo binasında 13 yıl önce, restorasyon sonrasındaki açılışından bu yana tanıyıp sevdiğimiz Comedus, yaklaşık iki yıl önce yeni yerine, hemen yan sokak General Yazgan’a taşındı. Başka mekanlarda kolay kolay bulamayacağınız yerel peynirler ve şarküteri tipi etlerden oluşan menüleri sade ama tatmin edici. Çoğunluğu Kars, Niğde, Nevşehir, Kırklareli, Antakya, Ayvalık, Ezine, Menemen, Elazığ gibi Türkiye’nin farklı yerlerinden gelen yerel lezzetler olmak üzere yaklaşık 30 çeşit peynir var. Miralem eskitilmiş keçi peynirleri, tabal peyniri, Kapadokya mağara peyniri, divle obruk, Niğde beyazı ve mavisi her yerde karşılaşamayacağınız özel tatlar. Örneğin Niğde ve Kapadokya peynirleri doğal soğuk hava mağaralarında, yerin metrelerce altında saklanıyor ve olgunlaşıyor. İsli Çerkes peyniri ise Kandra’daki Çerkes kadınların emeği. Etoburlar için de yaklaşık 20 çeşit dana, kuzu ve domuz şarküteri ürünleri var. Bütün bunlara eşlik edecek doğru şarabı bulmamanız ise neredeyse imkansız çünkü yaklaşık 200 şarap raflarını süslüyor. 50 gram porsiyonda peynir çeşitlerinin fiyatları 90-380, etlerde 245- 305 lira arasında değişiyor. Mustafa Kahramanoğlu’nun vizyonuyla hayata geçen ve yıllardır işletmecisi Arzu Çapar Tabak'la var olan, İstanbul’da eşine az rastlanır bu konseptteki bu mekan Pera’yı özel kılan gastronomik duraklardan.

Gelenekselden şaşmayanlara
Daha geleneksel tatlar içinse Pera’da sizi bekleyen iki adres var. Klasik lezzetleri bulabileceğiniz Kevok'ta ocakbaşında oturup etlerinizin usta ellerde pişmesini izlerken mezelerini denemeniz tavsiye edilir. Hemen karşısında yıllardır Osmanbey’de sevdiğimiz Mahir Lokantası’nın yeni şubesi var. Kurucusu Mahir Nazlıcan babasının işi dolayısıyla lokantada doğdum ve büyüdüm diyebilenlerden. Fiyatları 500-680 lira arasında değişen kebap çeşitlerinin hakkını veriyor. Türk mutfağından klasik tencere yemeklerini de bulmak mümkün. Ancak lahmacun (190 lira) ve içli köftesinden (87 lira) ayrıca bahsetmek şart. İstanbul’da yiyebileceğiniz en iyi örnekleri.
Pera için eğlencenin de kalbi dedik. Bu seçeneklerden birinde tatmin edici bir akşam yemeğinden sonra Baylo’da dans ederek yediklerinizi yakmayı deneyebilirsiniz.