Sokakları açık hava galerisi: Zagreb
Bu hafta rotamızı Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’e çeviriyoruz. Dubrovnik’in masmavi denizi ya da Split’in taş sokakları kadar popüler olmasa da, Zagreb’in kendi ruhu, samimiyeti ve keşfedilmeyi bekleyen hazineleri var.
İki üç günlüğüne kaçıp Zagreb’i arşınladım. Size, sanki kahve içip sohbet ediyormuşuz gibi, Zagreb’in gezilecek yerlerini, lezzet duraklarını, aktivitelerini ve sanat kokan köşelerini anlatacağım. Hazırsanız, başlayalım!
Zagreb’e adım atar atmaz kendimi Ban Jelačić Meydanı’nda buldum. Burası şehrin kalbi, buluşma noktası. Ortada at üstünde Josip Jelačić’in heykeli, etrafta Art Nouveau tarzı binalar... Meydan, sabahın erken saatlerinde bile cıvıl cıvıl. Bir banka oturup kahve içtim, tramvayların telaşını, yerli halkın sabah koşuşturmasını izledim. İlk önerim, Zagreb’e gelirseniz bu meydanda biraz vakit geçirin. Şehrin ritmini hissetmek için birebir! Meydanın hemen yanındaki Manduševac Çeşmesi’ne bozuk para atıp dilek tutmayı da unutmayın; rivayete göre Zagreb’i unutamıyormuşsunuz.
Yukarı Şehir (Gornji Grad): Tarih ve huzur
Zagreb, Yukarı Şehir (Gornji Grad) ve Aşağı Şehir (Donji Grad) diye ikiye ayrılıyor. Ben tarihi dokuya bayıldığım için Gornji Grad’a âşık oldum. Dar taş sokaklar, renkli evler, Ortaçağ’dan kalma binalar... İlk durağım St. Mark Kilisesi oldu. Rengârenk mozaik çatısıyla adeta bir sanat eseri. Çatısında Hırvatistan ve Zagreb’in armalarını görmek beni etkiledi. Kilisenin yanı başındaki meydan sakin, çevresinde Parlamento Binası gibi önemli yapılar var.
Biraz ilerleyince Lotrščak Kulesi’ne ulaştım. Her öğlen saat 12’de top atışı yapılıyor; ben de tam vaktinde oradaydım, kulaklarımı tıkadım tabii! Kuleye çıkıp Zagreb’in panoramik manzarasını seyretmek muhteşemdi. Gornji Grad’da dolaşırken Kırık Kalpler Müzesi’ni (Museum of Broken Relationships) de ziyaret ettim. Eski sevgililerden kalan eşyaların sergilendiği bu müze, hüzünlü ama bir o kadar da yaratıcı. Bir çiftin ayrılık mektubuyla yazılmış notu okurken gözlerim doldu, ama gülümseten hikâyeler de vardı. Mutlaka uğrayın, farklı bir deneyim.

Aşağı Şehİr (Donji Grad): Modern ve yeşil
Aşağı Şehir, daha modern. Ilica Caddesi, Zagreb’in İstiklal’i gibi. Tramvaylar, mağazalar, kafeler derken hareket hiç bitmiyor. Alışveriş yapmak isterseniz burası tam size göre. Ben Ilica’da dolaşırken Dubrovica adlı bir fırına uğradım, patatesli börek yedim; o kadar lezzetliydi ki, bir dilim daha aldım.
Zrinjevac Parkı, Aşağı Şehir’de mola vermek için ideal. Çimlere uzanıp kitap okuyanlar, sokak sanatçıları, tarihi çeşmeler... Baharda ya da yazın burası cıvıl cıvıl oluyormuş. Botanik Bahçeleri’ne de uğradım; Zagreb Üniversitesi’ne ait bu bahçe, bilimsel bir alan ama aynı zamanda huzur dolu. Binlerce bitki türü arasında yürüyüş yapmak ruhumu dinlendirdi.
Lezzet durakları: Zagreb’in mutfağı
Zagreb’in mutfağı, bizim damak tadımıza çok yakın. Yufka, sarma, kebap... Hırvatlar da yemek işini ciddiye alıyor! İlk önerim, Tkalčićeva Caddesi’ndeki restoranlar. Bu cadde, renkli evleri ve şirin mekânlarıyla tam bir gastronomi cenneti. Lanterna na Dolcu’da akşam yemeği yedim. Et ağırlıklı menüsü ve taze malzemeleriyle beni mest etti. Istarski Fuzi (etli ya da mantarlı bir tür makarna) ve siyah risotto (crni rizot) denedim; ikisi de şahaneydi. Ortalama bir öğün için 20-30 Euro ödedim, ama değdi
Daha uygun fiyatlı bir şeyler arıyorsanız, Pivnica Medvedgrad’a gidin. Hem yerel biralar hem de geleneksel Hırvat yemekleri var. Ahtapot yemeği brodet’i burada tatmak isteyenler için not düşeyim, efsane! Kahve molası içinse Cogito ve Eli’s Caffe favorilerim. Zagreb’de kahve kültürü çok güçlü; her köşede kaliteli bir kahveci bulabilirsiniz.
Dolac Pazarı’na da mutlaka uğrayın. Ban Jelačić Meydanı’nın hemen yukarısında, taze meyve, sebze, peynir ve bal satan tezgâhlarla dolu. Yerel üreticilerden Hırvat peyniri aldım, eve dönerken hediyelik olarak da götürdüm. Pazarın enerjisi, renkleri insanı mutlu ediyor.

Aktiviteler: Zagreb’de ne yapılır?
Tramvaylarla şehri turlamak bile başlı başına bir aktivite. Şehir küçük, çoğu yere yürüyerek ulaşabilirsiniz, ama tramvayların nostaljik havası başka. Zagreb Card alırsanız (yaklaşık 12 Euro), toplu taşıma sınırsız, müzelerde de indirim var.
Doğa severler için Medvednica Doğa Parkı’na günübirlik bir kaçamak yapabilirsiniz. Şehir merkezinden otobüsle ulaşılıyor. Yürüyüş yolları, manzaralar harika; kışın kayak bile yapılıyormuş. Ben yazın gittiğim için yürüyüş yaptım, Sljeme Tepesi’nden Zagreb’i seyretmek nefes kesiciydi. Maksimir Parkı, şehir merkezinde bir vaha gibi. İçinde hayvanat bahçesi bile var! Aileyle ya da arkadaşlarla piknik yapmak için süper bir yer. Jarun Gölü’nde bisiklet sürmek ya da yazın yüzmek de popüler aktivitelerden.

Sanat ve kültür: Zagreb’in yaratıcı yüzü
Zagreb, sanatseverler için tam bir cennet. Hırvatistan Ulusal Tiyatrosu, Mareşel Tito Meydanı’nda sarı renkli, neo-barok binasıyla göz kamaştırıyor. Bilet alıp bir bale ya da opera izlemek isterseniz, Kuğu Gölü gibi klasikleri burada yakalayabilirsiniz. Ben tiyatronun içini gezdim, tavan resimleri ve dekorasyonu büyüleyiciydi.
Mimara Müzesi, Rembrandt ve Renoir gibi ustaların eserlerini barındırıyor. Antik Yunan ve Roma’dan kalma objeler de var. Sanat tarihine meraklıysanız burayı es geçmeyin. Zagreb Şehir Müzesi, şehrin tarihini merak edenler için güzel bir durak. Arkeoloji Müzesi’nde ise Hırvatistan’ın en ilginç kalıntılarını görebilirsiniz.
Zagreb’in sokakları da bir açık hava galerisi gibi. Opatovina Caddesi’ndeki sokak sanatı çizimleri, Mirogoj Mezarlığı’nın estetik mezar taşları... Mirogoj, sıradan bir mezarlık değil; Katolik, Ortodoks, Müslüman sembolleriyle bir mozaik gibi. Hermann Bolle’nin tasarladığı bu yer, adeta bir sanat parkı. Sessiz bir yürüyüşle hem tarih hem huzur buldum.
Zagreb’in festival ruhu
Zagreb, yıl boyunca festivallerle hareketli. Ocak’ta Müze Geceleri’nde müzeler gece yarısına kadar ücretsiz. Mart’taki Restoran Haftası’nda özel menüler indirimli. Yazın, mayıstan eylüle kadar süren Yaz Festivali’nde müzik ve dans etkinlikleri var. Ben gittiğimde bir sokak konserine denk geldim; meydanda toplanan kalabalıkla birlikte Hırvat şarkılarına eşlik ettim, dilini anlamasam da keyfi bambaşkaydı.

Zagreb’e ne zaman gidilir?
Zagreb, dört mevsim güzel ama yaz akşamlarının enerjisi bir başka. Temmuz ve Ağustos kalabalık ve biraz pahalı, o yüzden Haziran ya da Eylül’ü tercih edebilirsiniz. Kışın karlı Zagreb de masalsı, ama yağmur ihtimaline hazır olun. Şehir küçük, 2-3 gün her şeyi keşfetmek için yeterli. Bütçe dostu bir gezi için hostelde kalıp toplu taşıma kullanırsanız günlük 50-70 Euro yeter.
Zagreb, beklediğimden çok daha sıcak, samimi ve renkli bir şehir çıktı. Sokaklarında kaybolurken, bir kahvecide mola verirken ya da tarihle doğanın iç içe geçtiği parklarında dolaşırken kendimi evimde hissettim. Umarım siz de bu şehri keşfeder, onun ruhunu içinizde hissedersiniz.