"Yazın bittiği her yerde söylenir"
Eylül şiirlerin mevsimi, şiir gibi bir mevsim.
Ebru Köktürk KORALI
Ülkü Tamer’in başlıktaki dizesi Murathan Mungan’ın ‘’Yaz Bitti ‘’şiirinde de söylenir, Haydar Ergülen’in ‘’Yalnızca Üşüyorum Şimdi’’ şiirinde de. Haydar Ergülen bir gecede hazirandan eylüle götürür sizi.
Eylül şairlerin sevgilisi, yazlık işletmelerin son çabası, sardalyanın en iyi zamanıdır. Üzüm, incir sofrada, ince merserize hırkalar omuzda, biraz hüzün de var havada elbet.
Hasat zamanı, tarlalar, bağlar toplanıyor, kiler hazırlıkları tamamlanıyor ve belki yağmur da yağar.
Suya hasret, kuraklığı hissettiğimiz, bazı meyveleri hiç görmeden bir yaz geçti. İklim krizi değil, büyük bir felaketi yaşadık bu sene. Önlem almazsak daha da kötüye gidecek bundan sonra. Belki bu müsibet iyilikleri de getirir beraberinde.
Eylül şehre dönmektir, yazlıklardan, yaylalardan, denizlerden dönmektir. Eylül festivaller, şölenler, kutlamalar mevsimdir. Eylül flörtlerin, romantizmin bahardan beter mevsimidir. Eylül İstanbul’da aşk mevsimidir.
Biz bu canım memlekette oradan oraya savrulurken, neredeyse doğum günümüzü kutlamaya utanırken geldi Eylül.
Türkiye, 2023 Mutluluk Raporu’nda 137 ülke içinde 106’ncı sırada yer alıyor. 2012’den bu yana Türkiye’nin bu endeksten aldığı puanlar incelendiğinde, yıllar içerisinde Türkiye’nin mutluluk düzeyinin düşme eğilimine girdiği ve düzenli olarak azaldığı gözlemleniyor. 2012’de bu endekste 77’nci sırada yer alan Türkiye, güncel olarak 106. sıraya gerilemiş durumda.
Colombia Üniversitesi merkezli düşünce kuruluşu Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı’nın yayınladığı Dünya mutluluk raporu bu konuda en sık kullanılan ve referans alan endekslerden biri.
Mutluluğun formülü çok açık oysa, biraz daha iyi bir ekonomi ve adil dağılım bizi mutlu edecek, kaygılardan kurtaracak, neşeye pay bırakacak.
Bu ekonomik krizin ardından umarım bastırılmış tüm potansiyeller ortaya çıkar, özellikle yaratıcı endüstrilerde çalışanlar bir patlama yaratır. Müzik, sinema, sanat ve yaratıcı gastronomi beklediği zamanı yakalar. Güney Kore’nin dünya da estirdiği Hallyu dalgası gibi bir kuvvetli rüzgar da biz yakalarız.
Hallyu, 1999'da önemli bir kültürel fenomen olarak ortaya çıktığından beri istikrarla ve katlanarak büyüdü. Ancak bu dalganın büyümesi tamamen kendiliğinden ve plansız değil. Beş ana faktör, Kore'nin kültürel ortamını şekillendirdi ve bu da Kore dalgasının doğuşuna yol açtı. Benzer şekilde, bu dalganın sürekli büyümesi ve popülaritesi, tüm ana paydaşları tarafından iyi yönetildi.
Beş faktör şöyle sıralanabilir:
Güney Kore Markalarına yatırım yapılması: Kimchi’den, K-Pop’a, dizilere, teknoloji ve kozmetiğe yapılan planlı ve devlet destekli yatırımlar.
Kore markalarının artan popülaritesi: Üstün kalite, son teknoloji tasarımlar ve ürün ve hizmetlere çağdaş bir his. Bu ders neredeyse tüm iş sektörleri tarafından benimsendi.
Temas noktalarında etkili yönetim: 2018 PyeongChang Olimpiyatları ve Kış Paralimpik Oyunları gibi büyük etkinlik organizatörleri de Kore hakkında daha olumlu bir algı oluşturulmasına yardımcı oldu. Tüm bu aktörler, Kore kültürünün ilgi çekici yönlerinin kendi medyalarında yansıtılmasını sağladı ve Hallyu'nun daha fazla tanınması için yeni Koreli ünlülerin kullanımını etkili bir şekilde optimize etmişlerdir.
Güney Kore hükümetinden sürekli destek: Kore Kültür Bakanlığı (tam olarak Kültür, Spor ve Turizm Bakanlığı) Popüler Kültür Endüstrisi Bölümü, Kore pop müziği, modası, kitle eğlencesi, çizgi romanlar, çizgi filmler ve diğer önemli ürünlere odaklanmaktadır. Kültürel İçerik Ofisi vardır, yönetilir. Ayrıca, Kore hükümeti popüler kültürü beslemek ve ihraç etmek için ayrılmış 1 milyar ABD doları tutarındaki yatırım fonunun yüzde 20-30'unu finanse etmektedir.
Barış: Komşularla her zaman barış; tarih, garip bir şekilde, Kore'ye ve Hallyu'nun büyümesine olumlu katkıda bulunuyor. Çinliler, Kore kültür ürünleriyle daha yakın ilişki kurabilmekte ve herhangi bir düşmanlık ve nefret duygusu taşımamaktadır. Bu, Kore kültürünün Çin anakarasında hızla yayılmasında önemli bir etken olmuştur. Japonya’nın eski bir kolonisi ve bu da Japon pazarı açısından önem taşıyor.
Şiirle başladık şiirle bitsin, Apollinaire’in zamanı hatırlatan Mirabeau Köprüsü şiirinden birkaç dize ile kapatayım:
Mirabeau köprüsünün altından Seine nehri akar
Ve bizim aşklarımız
Neşenin kederden sonra geldiğini
Hatırlamış olsam da ne çıkar
Çal ey saat gel ey gece
Günler gelip geçiyor
Bense olduğum yerde