'Hissedar Baharı' şirketlere dalga dalga yayılıyor
Hissedarlar, 'Bizim için çalışıyorsunuz, ne kadar kazanacağınıza biz karar veririz" diyerek yönetimlerin hazırladığı ikramiye ve ödeme planlarına 'hayır' demeye başladı.
Evrim KÜÇÜK
İSTANBUL - Dünya son yıllarda diktatör yönetimlere karşı ayaklanmalara sahne oldu. Bazı Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerdeki halk ayaklanmaları 'Arap Baharı' olarak nitelendi. Sonra Vladimir Putin yönetimine karşı Rus Baharı ve Batı ülkelerindeki kemer sıkma politikalarına karşı Avrupa Baharı geldi. Ülke yönetimlerinden sonra artık şirketlerde de mevsim değişiyor ve 'Hissedar Baharı' yönetimleri dize getiriyor.
Birçok şirketin CEO'sunun ya da üst kademedeki diğer yöneticilerinin aldığı astronomik maaşlar ve ikramiyeler hissedarların tepkisini çekiyor. Tepe yöneticiler ile altta çalışanlar arasında oluşan büyük eşitsizlik ve şirketlerin zor bir dönem geçerken bile yöneticilerin büyük paralar kazanmaya devam etmesi hissedarları öfkelendiriyor.
Küresel mali krizin baş göstermesinden sonra özellikle banka yöneticilerine yapılan ödemelere karşı başlayan isyan dalgası sonrasında giderek hem Avrupa hem ABD'ye yayıldı ve üst düzey şirket yöneticilerin kazançları da mercek altına alınmaya başlandı.
Son aylarda aralarında Aviva, AstraZeneca, Yahoo gibi şirketlerin CEO'ları hissedarlardan gelen tepkiler sonrasında koltuklarını terk etmek zorunda kalırken; Citigroup, Barclays, UBS, Yahoo sektörlerinin önde gelen şirketlerinin yöneticileri ödeme planları konusunda geri adım etmek zorunda kaldı.
CEO'lar ücret ve diğer yan haklarla donatılmış paketlerle birlikte iyi gelir elde ediyor. ABD'de bazı CEO'ların yıllık geliri 100 milyon doları aşıyor. Dünyanın her tarafında gelir, ücret, zam araştırmaları büyük ilgi görüyor. Önde gelen dergilerin yaptığı araştırmalar uzun süre konuşulup tartışılıyor ve bazen de tepiler yükseliyor. Birçok şirketin hissedar toplantısı hissedarların ayaklanmalarına sahne oldu. Özellikle İngiliz şirketleri sarsan ayaklanmalar ilk olarak finans grubu Barclays'de başladı.
HİSSEDAR İSYANI İNGİLİZ BANKALARINI VUDU
Hissedarların yüzde 26.9 gibi büyük bir bölümü ikramiye ödemelerine karşı çıktı. Konuya yakın kaynakların verdiği bilgiye göre, hissedarların ikramiye planlarına destek vermemesinin yönetim kurulunda sert tartışmalara yol açmasının ardından CEO Bob Diamond, kendi priminden vazgeçti. Diamond, 2010 yılında geçen yıl toplamda 10.58 milyon dolar ikramiye ve Barclays hisselerinin daha önceki yıllarla bağlantılı olarak elde ettiği başarılara bağlı olarak aldığı yaklaşık 20 milyon dolarla, ülkenin en çok kazanan banka patronu olmuştu.
Barclays Yönetim Kurulu Başkanı Marcus Agius, bankanın ödeme stratejisinin yanlış ele alındığı gerekçesiyle özür diledi ve hissedarların aldığı temettüyü artırma sözü verdi. Bu açıklamalar sonrasında bankanın hisseleri yüzde 4 değer kazanmıştı. İngiliz bankacılık grubu geçtiğimiz yıl 1.1 milyar dolar (660 milyon sterlin) temettü dağıtmış, yatırımcı bankacılığı bölümündeki personelin ikramiye tutarı ise 1.5 milyar sterlini bulmuştu. Performansa göre yapılan ödemelerin büyüklüğü ise 2.5 milyar sterlin olmuştu. Diamond, geçtiğimiz yıl evine 17 milyon sterlin götürmüştü.
İngiltere'nin en büyük bireysel bankası Lloyds'un hissedarlar toplantısında da öfke vardı. 2011 yılını büyük bir zararla kapatan ancak bu duruma ödenen tazminatların yol açtığını savunan bankanın yıllık toplantısında bazı hissedarlar Lloyds kredi kartlarını kesti. Ancak hissedarlar bankanın dağıttığı ikramiyelere yaptırım getiren ödeme planını yüzde 98 oyla kabul etti. Vergi mükelleflerinin 20 milyar sterlini ile kurtarılan ancak geçtiğimiz yıl 3.5 milyar sterlin kaybeden banka neredeyse 4 yıldır temettü dağıtmıyor.
İngiltere'nin bir diğer büyük bankası Royal Bank of Scotland'da da (RBS), prim tartışmaları bitmiyor. Finansal krizde devlet denetimine geçmiş olan RBS'in CEO'su Stephen Hester, siyasi öfkenin artması nedeniyle bu yılın başlarında prim ödemelerinden vazgeçeceğini açıklamıştı. RBS'in yönetim kurulu başkanı Philip Hamton'ın 1.4 milyon sterlinlik hisse hakkından feragat ettiğini açıklamasının ardından, bankanın CEO'su Hester da tırmanan öfkeye dayanamadı ve 963 bin sterlinlik prim ödemesinden vazgeçti. 51 yaşındaki Hester, 27 Ocak'ta 1.2 milyon sterlinlik maaşının yanı sıra 3.6 milyon değerinde hisse de alacağının açıklanmasından bu yana, yönetici maaşları ve prim ödemeleri konusundaki siyasi fırtınanın merkezine oturmuştu.
Muhalefetteki İşçi Partisi, Parlamento'yu RBS'nin performansının zayıflamasına dikkat çekerek, Hester'ın prim ödemesinin durdurulması için oylamaya çağırmıştı. Hissedarların, üst düzey yetkililerin ödemelerini sınırlamadaki rolüne ilişkin öğütlerinden ötürü, hükümete daha büyük görev düştüğünü savunan İşçi Partisi lideri Ed Miliband, kimsenin Hester'ın iyi iş çıkarmasından şüphesi olmasını, ancak bunun prim ödemesi için yeterli seviyede olup olmadığı konusunda herkesin kafasında soru işaretlerinin bulunduğunu söylemişti.
Stephen Hester'ın prim ödemeleri konusu, tam da işsizlik oranının 17 yılın zirvesine tırmandığı, maaşların dondurulduğu ve ekonominin ikinci bir resesyon eşiğine geldiği zamanda ortaya çıktı. Hester, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, yaklaşık 1 milyon sterlinlik priminin şu an bankada yaşanmakta olan hissedar ayaklanmasının katalizörü olduğunu belirtti. Hester, bu gelişmeler nedeniyle görevini bırakmasını ramak kaldığını söyledi ve üzerinde oluşturulan baskının 'haksız' olduğunu dile getirdi.
CREDIT SUISSE VE UBS DE NASİBİNİ ALDI
İngiliz bankalarındaki isyan dalgası İsviçreli bankalara da sıçradı. Barclays'de bu gelişmeler yaşanırken aynı gün İsviçreli bankacılık grubu Credit Suisse'in hissedarları da banka yönetiminin ödeme planı reddetti. İsviçreli bankada hissedarların yüzde 31.6'sı plana 'hayır' derken, toplantıda Rudolf Weber'in "Bizden bu kadar çok para aldığınız için kendinizden utanmalısınız. Bizler bu bankanın sahibiyiz ve siz bizim için çalışıyorsunuz. Sizin ne kazanacağınıza biz karar veririz" şeklindeki konuşması diğer hissedarlardan büyük bir alkış aldı.
Yönetim Kurulu Başkanı Urs Rohner, oylamanın sonrasında verdiği demeçte, hissedarların tepkisinin ödeme metodu üzerinde çalışması gerektiği konusunda önemli bir sinyal olarak değerlendireceklerini belirtti. Credit Suisse'in CEO'su Brady Doughan 2011'de bankanın en fazla kazananı değildi aslında. Şirketin en çok kazanan kişisi, vergi öncesi karını yüzde 10 artıran varlık yönetimi bölümünün başkanı Robert Shafir oldu. 2011'de Shafir 8.5 milyon frank kazandı.
Küresel mali krizin baş göstermesinden sonra, üst düzey şirket yöneticilerin kazançları da mercek altına alınmaya başlandı. Bu süreçte dikkatleri çeken bankalardan bir diğeri İsviçreli UBS. Bankanın hissedarlarının yüzde 37′si yönetime 2011 için verilemesi planlanan ödemelere karşı çıktı. Bir çalışanın, yetkisi dışında yaptığı işlemler yüzünden bankanın yaklaşık 2 milyar dolar kaybettiğini açıklaması ve bu yılın ilk çeyreğinde bankanın karının yüzde 54 düşmesinin yarattığı öfkenin de etkisiyle hissedarların, yeni Yönetim Kurulu Başkanlığı'na gelecek Almanya Merkez Bankası (Bundesbank) eski başkanı Alex Weber'e yapılacak ödemeleri da kapsayan planı reddetti.
Milyonlarca dolarlık ödeme planlarına karşı öfke yatırımcı kuruluşları arasında da artıyor. İsviçreli hissedar grubu Ethos ve Actares, hissedarlara, önlerine konan planları reddetmesi çağrısı yaptı. UBS Yönetim Kurulu Başkanı Kaspar Villeger, Weber'in 4 milyon İsviçre Frangı (4.4 milyon dolar) büyüklüğündeki imza harcını ise, Weber'in banka ile uzun yıllar birlikte olma taühhüdüne istinaden savundu.
Villeger hissedarlara, 1 Temmuz'dan itibaren yatırım bankacılığı eş başkanlığını üstlenecek Andrea Orcel'e oaha önce çalıştığı Bank of America'da Merrill Lynch'ten ayrıldığı için tazminat niteliğinde bir ödeme yapıldığını fakat kendisine 'hoş geldin' ödemesi yapılmayacağını bildirdi. Orcel, Weber, CEO Sergio Ermotti ve ABD'daki brokerlık iştirakinin başkanı Robert McCann hissedarların en çok eleştirdiği üst düzey yetkililer oldu.
2011 yılını kabaca 200 fazla personelle tamamlayan UBS, ikramiye havuzunu yüzde 40 küçülterek 2.57 milyon franga indirdi. Yatırım bankacılığı başkanı Carsten Kengeter, 2 milyar dolarlık skandal sonrasında 2011 yılı priminden vazgeçti. CEO Ermotti, geçtiğimiz yıl 6.4 milyon frank kazandı. Diğer İsviçreli bankacılık grubu Credit Suisse'in CEO'su Dougan'ın kazancı, bankaların hisselerinin yüzde 41 değer kaybetmesiyle yarı yarıya azalarak 5.8 milyon franga inmişti.
ASTRAZENECA'NIN CEO'SUNU AYRILIĞA İTTİ
Hissedar Baharı'nın sarstığı bir diğer firma ise ilaç üreticisi AstraZeneca geçirdi. Şirketin satışlarının düştüğü bir dönemde sunulan ödeme planı hissedarların yüzde 8.6'sı tarafından reddedildi. Altı yıldır CEO'luk koltuğunda oturan David Brennan, yıllık hissedarlar toplantısından birkaç saat kala istifasını açıkladı. AstraZeneca'nın birinci çeyrekte yüzde 11 oranında düşen satışları tepe yöneticinin ayrılmasında önemli bir etken oldu.
Şirket ayrıca 2012 yılındaki hisse başına gelir tahminini de düşürdü, yıllık gelir artışında da çift haneli düşüş öngörüsünde bulundu. Dev firmanın kısa bir süre önce yeni ilaçlar konusunda önemli anlaşmalar imzalamasına rağmen hissedarlar tecrübeli yöneticiyi daha erken davranmamakla suçluyorlardı. Son zamanlarda Brennan'ın liderliği sorgulanır hale gelmişti. Brennan, görevi süresince tenkisata gitti ve maliyetleri azalttı fakat 2007 yılında MedImmune şirketini 15.6 milyar dolara satın alması hissedarları öfkelendirdi.
Söz konusu satın alma anlaşması, AstraZeneca'nın yeni ürün geliştirmesinde faydalı olamadı ve şirket bu sorunla mücadele etmek için 1.26 milyar dolara Ardea Biosciences'ı bünyesine kattı.
%54 'HAYIR' DEDİ AVİVA'NIN CEO'SU İSTİFA ETTİ
İngiltere'nin ikinci büyük sigorta şirketi Aviva da Hissedar Baharı'nın son kurbanlarından. 2007'den beri şirketin dümeninde bulunan Andrew Moss geçtiğimiz haftalarda istifa etti. 3 Mayıs'ta yapılan genel kurulda hissedarların yarıdan fazlası yöneticinin maaşının şirketin performansına göre yüksek olduğu şikayetinde bulunmuştu. Aviva'nın piyasa değerinin yüzde 60 oranında eridiği 5 yıl boyunca Moss'un baz maaşı yüzde 19 oranında arttı. Ancak hissedarlar artık yöneticilerin maaşlarındaki büyük artışlara tepki vermeye başladı.
3 Mayıs'ta yapılan yıllık toplantıda şirketin, üst düzey yöneticilere yapılan ikramiye ödemeleri nedeniyle hissedarlardan güven oyu alamamasının yarattığı rahatsızlığın ardından Andrew Moss'un görevi bıraktığını açıkladı. Toplantıda Aviva hissedarlarının yüzde 54'ü şirketin yıllık ikramiye raporuna karşı oy verdi. Hissedarlar, yeni İngiltere'nin CEO'su Trevor Matthews'un göreve başladığında aldığı ödemenin miktarından ve son 12 ay içinde şirket hisselerinin yüzde 25'ten fazla oranda düşmesinden oldukça rahatsızdı.
Mart sonunda Aviva CEO Moss için 2.69 milyon sterlin ödeme yapılmasını öngören planının taslağını başlıca yatırımcılarına göndermiş fakat hisseleri son beş yılda sert bir gerileme gösteren Aviva'nın üçüncü büyük hissedarı Legal & General, konuya yakın kişilerin verdiği bilgiye göre planı reddetmişti. Asıl büyük isyan ise mayıs ayındaki toplantıda yaşanmıştı.
Moss, daha önce adının karıştığı bir aşk skandalı nedeniyle zaten dikkat üzerine çekmişti. Evli ve 4 çocuk sahibi olan Moss'un, yardımcı kadrosunda çalışan bir kadınla aşk yaşadığı ortaya çıkmış, şirketin Avrupa İnsan Kaynaklarından Sorumlu Direktörü'nün karısı ile ilişkisi ortaya çıkan CEO'nun görevden alınması gündeme gelmişti. Aviva Başkanı Lord Sharman, “Bu ilişkinin CEO olarak Andrew'un görevlerini yerine getirmede bir etkisi olmadığını düşünüyorum" diyerek Moss'u görevden almayı reddetmişti.
CITI HISSEDARLARI ÖDEMELERDE ARTIŞA KARŞI
Avrupa'da birçok şirket hissedarların isyanına sahne olurken, Atlantik'in öteki yakasındaki şirketler de hissedarlar tarafından protesto ediliyor. Yakın zamandaki en önemli örneklerden biri ABD'nin en büyük finans kuruluşlarından Citigroup. Bankanın CEO'su Vikram Pandit'in maaşının 15 milyon dolara çıkarılmasını öngören paket, hisse sahiplerinin sadece yüzde 45'inin desteğini aldı. BBC'nin haberine göre Citigroup yönetim kurulu, "ciddi bir sorun" olarak ifade ettikleri bu konuyu hissedarlarla konuşacaklarını açıkladı.
Citigroup, kriz sırasında kurtarma paketi sunulan bankalardan biri oldu. Bu bankaya 2008'de ABD hükümet fonlarından 45 milyar dolarlık kurtarma paketi tahsis edilmişti. Yale Üniversitesi işletme bölümünden Jeffrey Sonnenfeld, "bu, yöneticiler için bir utanç kaynağı ve açık bir eylem çağrısıdır; ödemeleri belirlemek için kullandıkları kriterleri açıklamaları gerekiyor" dedi. Ancak hissedarların oylarının bağlayıcı bir özelliği bulunmuyor.
Hissedarları, üst düzey şirket yöneticilerine ödenen ücretleri sorgulamaya iten nedenler var. Citigroup, Salı günü yaptığı açıklamada, geçen yılın aynı dönemine oranla bu yılın ilk çeyreğinde net gelirinin yüzde 2 azalmayla 2.9 milyar dolara düştüğünü belirtmişti. Bankanın hisseleri de son bir yıl içerisinde yüzde 24 düşüş gösterdi. Menkul değerleri ise son beş yıl içerisinde yüzde 90 oranında değer kaybetti.
Dahası Citigroup, bu yıl başlarında hükümet yetkililerinin yaptığı dayanıklılık testinde başarısız olan dört büyük Amerikan bankasından biri oldu. Bu sınavda bankaların mali piyasalardaki olumsuz gelişmelere dayanıklılığı ölçülmüştü. Bu durum, bankanın hisselerini tekrar satın almak ve daha fazla kar payı ödemek için ABD Merkez Bankası'na (Fed) yaptığı başvurunun geri çevrilmesine neden oldu. Uzmanlar, yatırımcılar zarar ederken bankanın üst düzey yöneticilere ödemeleri arttırması konusunda hissedarların hoşnut olmadığını belirtiyor.
Asya-Pasifik mali piyasalarında komisyoncu şirket CLSA'nın banka uzmanı Mike Mayo Citigroup'un, üst yönetime verilen teşvikler ile hissedarların kar payı arasındaki büyük kopukluğa en iyi örneklerden biri olduğu yorumunu yaptı. Mayo, "Büyük bankaların sahipleri, yani hissedarlar nihayet seslerini yükselterek daha büyük sorumlululuk üstleniyorlar" dedi.
AKTİVİST HİSSEDAR YAHOO CEO'SUNU KOLTUĞUNDAN ETTİ
Hissedarların istifaya götürdüğü isimlerden biri de dünyanın en çok ziyaret edilen internet portallarından olan Yahoo'nun kurucularından Jerry Yang. Microsoft'un 47.5 milyar dolarlık teklifini geri çevirerek pek çok hissedar ve yatırımcının öfkesini kazanan Yahoo'nun yönetim kurulu üyesi Yang'ın küresel krizle birlikte koltuğu iyice sallanmaya başlamıştı. Yahoo'nun piyasa değeri, Microsoft'un teklif verdiği dönemle kıyaslandığında üçte bir oranında eridi.
Yahoo'nun böylesi bir teklifi geri çevirmesi 'tarihi fırsatı tepti' değerlendirmesine neden oldu. Yang, 2007 ve 2009 arasında şirketin başkanlığını üstlenmişti. Grubun 2008′de Microsoft tarafından satın alınmasına karşı çıkmasıyla tanınan Yang, bu nedenle gözden düşmüş, Ocak 2009′da görevden alınmıştı. Son aylarda üzerindeki baskı iyiden iyiye artan Yang, ocak ayında yönetim kurulundan ayrıldığını açıklamıştı.
Jang'ın istifasının üzerinden çok zaman geçmeden Yahoo'da yeni bir skandal patladı. Son zamanlarda pek de iyi günler geçirmeyen Yahoo, yaşanan CV skandalı sonrası CEO'sunu kaybetti. Skandal, CEO Scott Thompson'ın, CV'sinde belirttiği bazı bilgilerin yalan olduğunun ortaya çıkmasıyla patlak vermişti.
CEO'nun özgeçmişinde kayıtlı olan bilgisayar mühendisliği diplomasını aslında almadığı iddia ediliyordu. Thompson'la ilgili iddiaları ortaya atan ise aktivist hissedar Daniel Loeb idi. Özellikle Yahoo hissedarlarının büyük tepkisini çeken bu olay sonrasında Thompson fazla direnemedi ve iki hafta önce CEO'luk görevi ile birlikte yönetim kurulundan istifa ettiğini duyurdu. Scott Thompson, kısa süre önce, Carol Bartz'ın yerine Yahoo CEO'su olarak göreve gelmişti.
BLACKBERY'DE İSYANI YATIŞTIRMAK İÇİN YENİDEN YAPILANMA
Hissedarlar sadece ikramiyeler konusunda değil, kötü performans karşısında da harekete geçiyor. Blackberry marka akıllı telefonların üreticisi Kanada'nın Research in Motion (RIM) şirketi, Apple'ın iPhone ve Google'ın Android işletim sistemiyle çalışan modeller karşısında rekabet etmekte zorlanınca hisselerinde meydana gelen düşüş karşısında hissedarlarını sesini yükseltmeye başladı. Şirketin hissedarlarından Kanada merkezli Jaguar Finans Grubu'nun CEO'su Vic Alboni geçtiğimiz yıl RIM yönetim kuruluna gönderdiği mektupta eleştirilerde bulundu. Tüm RIM hissedarları adına bu mektubu gönderdiğini belirten Alboni, RIM'in mevut teknolojileri takip etmekte ve ayak uydurmakta çok yavaş kaldığını, bu yüzden de şirketin sürekli değer kaybettiğini belirtti.
Blackberry markalı ürünlerin artık kullanıcıyı heyecanlandıramadığını vurgulayan hissedar, artık bir değişimin kaçınılmaz olduğunu belirtti. Yönetimi eleştiren en etkili RIM yatırımcısı Jaguar Financial daha sonra diğer BlackBerry hissedarlarının da desteğini alarak sesini yükseltti. Böylece RIM'i karşısında alan hissedarların oranı firmanın toplam hisse değerinin yüzde 8'ine ulaşmış oldu. Geçen yılın sonlarına doğru bu tartışmalar sonrasında RIM bu yıl hissedarların ayaklanmasını yatıştırmak için stratejisinde "küresel bir revizyona" gitme kararı aldı.
Krizle kapanan bir yılın ve başarısız bir ilk çeyreğin ardından şirketteki strateji değişikliği, şirketin kurucularından ve uzun süredir yönetim kurulu başkanlığı yapan Jim Balsillie'nin istifasının ardından geldi. Şirketin yönetim kurulu eş başkanı Thorsten Heins, RIM'in bundan böyle, hisselerinin azami değer kazanması için olası ortaklıklar ya da patent satışları dahil stratejisinde tümden bir değişiklik yapacağını belirterek, yönetimin şirketin satış olasılığını da değerlendirebileceği imasında bulundu.
Buffett, CEO'ları hissedarlara şikayet etmişti
Dünyanın en zengin işadamlarından Warren Buffett profesyonel yöneticilerin astronomik ücretler kazandıklarını söyleyerek, hissedarlara yöneticilere karşı ayaklanmaya çağırmıştı. Buffett, milyonlarca dolar kazanan üst düzey yöneticileri eleştirdi ve yatırımcılara bu konuda ayaklanma çağrısında bulundu.
Yatırımcı ve sigortacılık gurusu olarak tanınan Berkshire Hathaway şirketinin sahibi Buffett, hissedarlar toplantısında, "CEO'lar, yönetim kurulunda ayrılık var mı yok mu ilgilenmiyorlar. İlgilendikleri, ne kadar para kazandıkları" dedi. 10 binden fazla hissedara konuşan Buffett "Üst düzey yönetici ile altta çalışanlar arasında gelir açısından büyük bir eşitsizlik söz konusu" dedi. Mütevazi hayatı ile tanınan Buffett konuşması sonunda hissedarlara seslenerek "ayaklanın" dedi. Sahibi olduğu şirketin CEO'suna geçen yıl milyonlarca dolar değil, sadece 400 bin dolar ikramiye ödeyen Buffet 30.5 milyar dolarlık servete sahip olmasına rağmen 31 bin dolarlık bir evde yaşıyor.
Buffett'ın çağrısına ilk cevap veren Motorola hissedarı olduMotorola yatırımcıları dünyaca ünlü hisse senedi yatırımcısı Warren Buffett'ın çağrısına uydu ve Yönetim Kurulu Başkanı Christoper Galvin'in aldığı 2.8 milyon dolarlık ücrete karşı ortak tavır sergilediler. Motorola yatırımcıları dünyaca ünlü hisse senedi yatırımcısı Warren Buffett'ın çağrısına uydu ve Yönetim Kurulu Başkanı Christoper Galvin'in aldığı 2.8 milyon dolarlık ücrete karşı ortak tavır sergilediler.
Motorola hisseleri geçen yılın başından bu yana yüzde 48 değer kaybetmişken CEO Galvin'in 2001 yılında 1.3 milyon dolar olan ücretini 2002'de 2.8 milyon dolara yükseltmesi yatırımcıları çileden çıkardı. Hissedarlar toplantısında teker teker söz alan yatırımcılar, Galvin'i ağır bir dille eleştirdiler ve "Bu kadar yüksek bir ücret almaya hak etmediğini" savundular. Jim Cook isimli bir yatırımcı "Ben bu parayı 10 ömür tüketsem yine kazanamam. Bu maaş ve ikramiyede binlerce işsiz insanın parası var" sözleriyle tepkisini dile getirdi. 2000 yılında 150 bin çalışanı bulunan Motorola, bu yılsonunda bu rakamı 90 binlere çekmeye hedefliyor.