'Türkiye Transatlantik anlaşmasının dışında kalmamalı'
Türkiye AB Karma İstişare Komitesi toplantısında AB ile ABD arasında devam eden ticaret ve yatırım ortaklığı görüşmelerinin Türkiye'ye olası etkileri tartışıldı
İZMİR - İzmir'de dün başlayan Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi'nin 33'üncü toplantısı, AB-ABD Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı anlaşmasının Türkiye'ye olası etkilerinin tartışıldığı panelle sona erdi. Panelde Türkiye'nin konumuyla ilgili teknik analizlerin yanında soruna yönelik farklı bakış açıları da tartışıldı.
Panelde konuşan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türk Amerikan İş Konseyi Yürütme Kurulu Başkan Yardımcısı Ekim Alptekin, AB ve ABD arasında görüşmeleri devam eden serbest ticaret anlaşmasına Türkiye'nin dahil edilmemesinin ekonominin ötesinde sonuçlar doğuracağını savunarak, "Türkiye'nin bu anlaşmanın dışında bırakılması 'Afganistan'da, Somali'de, Bosna'da sizinle ölürken batılıyız ama ticaret yaparken batılı değiliz' izlenimine neden olacaktır" dedi.
Türkiye'nin Transatlantik Ekonomik Bölgesi'nin doğal bir üyesi olduğunu belirten Alptekin, bu alanı içeren bir serbestleştirme anlaşmasının dışında bırakılması halinde "yokluğunun fark edileceğini" ifade etti. AB ve ABD arasındaki görüşmeler sonucu oluşacak yapıyı "NATO'nun ekonomik kolu" olarak değerlendirenlerin bulunduğuna dikkati çeken Alptekin, şöyle konuştu:
"Bence Türkiye sadece coğrafi konumunun getirdiği etkiyle değil Gümrük Birliği'nin bir parçası, AB adayı, NATO'daki stratejik üyeliği nedeniyle farklıdır. Bu anlaşmaya öylesine üye olmaya çalışan ülkelerden biri değildir. İşin stratejik boyutu da var. Bu boyutu 2. Dünya Savaşı'nın sonuna benzetiyorum. Sovyet etkisi çok güçlü olduğunda batılı karar vericiler Türkiye'yi batıya çektiler. Burada maalesef bu stratejik bakış açısı kaybediliyor gibi görünüyor.
Ben bu sorunu çözme konusunda siyasi irade görüyorum, sorunun çözülme olasılığı çok yüksek. Eğer Türkiye dahil olmazsa ve tamamen dışarıda kalırsa biliyorum ki diplomatlarımız, bürokratlarımız başka alternatifler arayacaktır. Ancak Türkiye'nin dışarıda bırakılması 'Afganistan'da, Somali'de, Bosna'da sizinle ölürken batılıyız ama ticaret yaparken batılı değiliz' izlenimine neden olacaktır. Bu duygusal bir yaklaşım ancak doğru yönleri var."
'Türkiye cezalandırılmış olur'
Türkiye'nin bu sürecin dışında bırakılması için hiçbir mantıklı nedenin bulunmadığını, bunun gerçekleşmesi halinde Türkiye'nin cezalandırılmış olacağını savunan Alptekin, AB'nin bu konuda hiçbir şey yapmayarak "Bunu Türkiye kendisi halletsin" demesinin de haklı bir yöntem olmadığını ileri sürdü.
Alptekin'in sözlerine yanıt veren Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi Ra Jacek Krawczyk, öne sürülen varsayımın yürütülen diyaloğa katkısının olmadığını, burada Türkiye'yi cezalandırma gibi bir amacın bulunmadığını söyledi. Krawczyk, "Bu konuyu Afganistan'daki, Irak'taki katılımla karşılaştırmak tamamen yanlıştır. Biz de katıldık ama bizim tercihimizdi. Tamamen yanlış karşılaştırmalarla görüşmelerin üzerine gölge düşürmenin doğru olmadığını düşünüyorum" dedi.
'Türkiye'nin AB üyeliği daha uzak bir hedef'
Komite rapörtörlerinden Sandy Boyle ise Alptekin'in yorumunun talihsiz olduğunu, Türkiye ile uzun zamana yayılan iki tarafın birbirini karşılıklı desteklediği bir ticari işbirliğinin bulunduğunu belirterek "Biz bunun gelişerek devamını istiyoruz. Tabii AB ile ABD arasında yürütülen görüşmeler konusunda Türkiye açısından önemli sorunlar var. İşin feci yanı bunun çözümü Türkiye'nin AB üyesi olmasından geçer. Ama ne yazık ki 2002'de yola çıktığımızda bu daha yakın bir hedef gibi gözüküyordu, şu anda ise bana göre daha uzak bir hedef" dedi.
'Tercihimiz kesinlikle AB'
Panelde konuşan Ekonomi Bakanlığı Müsteşar Yardımcı Vekili Hüsnü Dilemre ise AB ile ABD arasında yürütülen ortaklık görüşmelerinin Türkiye gibi ülkelerin aleyhine olacağını belirterek bu ortaklığa Türkiye'nin dahil olmaması halinde Gümrük Birliği'nin sürdürülebilirliği ile ilgili sorunların yaşanacağını söyledi.
Gümrük Birliği ile ilgili karar mekanizmalarında Türkiye'nin de söz sahibi olması gerektiğini, tarım, hizmetler ve kamu ihaleleri gibi alanlarda yeni adımların atılmasının zorunlu olduğunu ifade eden Dilemre, Türkiye ile ABD arasında karşılıklı ticaretin serbestleştirilmesi konusunda yüksek düzeyli bir komite oluşturulduğunu ifade etti.
ABD Ticaret Odası ve TOBB'un iki ülke arasındaki olası bir serbest ticaret anlaşmasını desteklediklerini açıkladıklarına dikkati çeken Dilemre, "ABD ile STA anlaşmasını imzalayabileceğiniz konusunda nasıl bu kadar iyimsersiniz" sorusu üzerine ise şöyle konuştu:
"Türkiye ne yaparsa yapsın sonuç itibarıyla hep aynı hedefe ilerleyecek. Ya ABD ile AB arasında yürütülen sürecin parçası olacak ya da ABD ile bir serbest ticaret anlaşması için ilerleyecektir. Bunlar iki ayrı yoldur. Ancak ikisi için yapılacak hazırlıklar da aynıdır. Bizim tercihimiz kesinlikle AB ile Gümrük Birliği'nin üyesi olarak hareket etmektir. Umarım bunu yaparız. Temel amacımız Gümrük Birliği'ni sekteye uğratmamaktır, önüne ket vurmamaktır."
Dilemre, AB ve ABD arasındaki ortaklık görüşmelerini Türkiye'ye kasti olarak uygulanan bir ceza olarak görmediklerini "Ancak kasti olmayan bir biçimde bizim kaygılarımızı dikkate almazsanız sonuç olarak Türkiye'yi cezalandırmış olursunuz" dedi.