'Yaptırımın kalkması üretime hızlı yansımaz'
Doç.Dr. Macit, 'İran'a uygulanan yaptırımların kalkması ile birlikte İran, hızla petrol üretimini artıramayacak' açıklamasını yaptı.
Hazar Strateji Enstitüsü Enerji Merkezi Uzmanı Doç. Dr. Fatih Macit, İran'a uygulanan yaptırımların kalkmasının tek başına, petrol üretimini artırması için yeterli olmayacağını bildirdi.
Macit, yaptığı açıklamada, "İran, 2015 yılında 1,1 milyon varile yakın bir ihracat yaptı. İran'ın yaptırımlar sonrası çok hızlı bir şekilde üretimini artırması aslında çok da mümkün değil, çünkü İran'ın petrol yatırımlarına ihtiyacı var. Yabancı yatırımların yanında teknolojiye de ihtiyacı var. Bu anlamda İran'ın üretimi beklendiği gibi 1 milyon varillere yakın artırması kolay değil" dedi.
2016 yılının ilk 6 ayında İran'ın petrol üretiminin 400-450 bin varile yakın bir artış kaydetmesinin mümkün olduğunu belirten Macit, "2016'nın tamamında ise İran'ın petrol üretiminde 700-750 bin varile yakın bir artış yaşanabilir. Yılın tamamına baktığımızda İran'ın ihracatı sene sonunda 1,8 milyon varillere kadar ulaşabilir" diye konuştu.
'Dünyadaki rezervlerin 9.3'üne sahip'
İran'ın 157,8 milyar dolarlık kanıtlanmış petrol rezervleriyle dünyadaki rezervlerin yüzde 9.3'üne sahip olduğunu belirten Macit, İran'ın küresel petrol endüstrisinde önemli bir ülke olduğunun altını çizdi.
Macit, "İran denince akla gelen önemli konulardan bir tanesi de petrokimya sektörü. 2006'dan sonra Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinin uyguladığı yaptırımlar nedeniyle İran'ın petrol ihracatı ciddi anlamda zarar gördü. İran ekonomik alanda ciddi anlamda yaptırımlarla karşılaştı ama baktığımızda İran bu dönemde bile petrokimya sektörünü geliştirmeyi başardı" ifadelerini kullandı.
'Petrokimya ihracından Türkiye'de etkilenebilir'
2000'li yılların başında İran'ın toplam petrokimya kapasitesinin yaptırımlara rağmen 9 milyon ton civarında olduğunu ve 2009 yılında İran'ın bu rakamı 40 milyon tona kadar çıkardığını söyleyen Macit şunları kaydetti:
"Bundan sonra muhtemelen yaptırımların kalkmasıyla birlikte İran bu alanda daha hızlı bir ilerleme kaydedecek. Şu anki petrokimya kapasiteleri yaklaşık olarak 60 milyon ton civarında. Belki belirlenen hedefler çok cesur olabilir ama 2020 başlarında İran petrokimya kapasitesini 100 milyon tonun üzerine çıkartmayı planlıyor. Özellikle 2011'den sonra uygulanan yaptırımlar nedeniyle Çin, Hindistan, Türkiye gibi ülkeler İran'ın petrokimya ihracatında ana pazar olmuşlardı. Bundan sonra muhtemelen Avrupa pazarları da artık İran'ın petrokimya ihracatında önemli bir aktör haline gelecek. Burada tabi Türkiye üzerine etkilerine de kısaca değinmekte fayda var çünkü Türkiye'nin dış ticaret açığı ve cari açık problemi var. Bu problemlerin kaynağına baktığımızda enerjide dışa bağımlılık ham petrol ve doğalgazdan sonra en büyük kalem olarak kimyasal madde ve ürünler karşımıza çıkıyor. Bu da bir alt kırılma olarak petrokimya sektörü olarak karşımıza çıkıyor. 2002 ile 2014 arası dönemde, 12 yıllık bir süreçte Türkiye ekonomisi toplamda petrokimya sektöründe 160 milyar dolara yakın dış ticaret açığı verdi."
'Türkiye pazar kaybına karşı önlem almalı'
Macit, İran'ın petrokimya sektörüne dönüş yapması, yatırımlar yapıyor olması ve kapasitesini artırmasının Türkiye açısından dikkatlice izlenmesi gerektiğini de belirtti.
Türkiye'nin petrokimya sektöründe ithalata bağımlı olduğunu ve İran'ın petrokimya kapasitesinin artışlarla birlikte Türkiye'nin ithalata bağımlılığının daha da artabileceğini söyleyen Macit, "Özellikle petrokimyanın downstream tarafında plastik, kauçuk üreticileri gibi şu an için ucuz ham maddeden fayda sağladıklarını düşünüyorlar. Ama şunu da göz önüne almakta fayda var. Bugün petrokimyanın ham madde tarafında yatırımlarını yapan İran, muhtemelen önümüzdeki dönemde downstream tarafında da yatırımlarını artıracak. Türkiye'nin bu anlamda da pazar kaybı yaşama ihtimaline karşı önlemlerini alması lazım" şeklinde konuştu.