AB-ABD ticaret bloku dinleme skandalının kurbanı olabilir

Avrupalı yöneticiler, yükselen Asya'ya karşı dev ticaret bloku oluşturmaya çalıştıkları ABD'den ticaret müzakereleri öncesinde tatminkar bir açıklama bekliyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

BRÜKSEL/WASHINGTON - ABD'nin Avrupa Birliği (AB) kurumlarını dinlediği iddiası, günlük 2 milyar avro ticaret hacmine sahip olan dünyanın en büyük iki ekonomisinin yükselen Asya'ya karşı ortak blok oluşturma girişimine sekte vurabilir. Avrupalı yöneticiler, ticaret müzakereleri derinleşmeden Amerikan yönetiminden skandalla ilgili net bir açıklama bekliyor.

2012 verilerine göre 500 milyar avrosu mal ve 300 milyar avrosu hizmet ticareti olmak üzere yıllık yaklaşık 800 milyar avro ticaret hacmine sahip AB ve ABD'nin, "Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı" (TTIP) adı altında ticari bariyerleri kaldırmak ve karşılıklı yatırımları kolaylaştırmak için müzakere hazırlıkları sürüyor. Londra merkezli Ekonomi Politikaları Araştırma Merkezi'nin tahminine göre muhtemel bir AB-ABD serbest ticaret bölgesinin AB ekonomisine yıllık katkısı 119 milyar avro ve ABD tarafına yıllık katkısı 95 milyar avroyu bulacak. İddialı ve kapsamlı bir serbest ticaret anlaşmasının tarafların ekonomilerini yüzde 0,5 - 1 aralığında büyütebileceği hesaplanıyor. Küresel ekonominin yaklaşık yarısını oluşturan AB ve ABD'nin teknik standartlarını birbiriyle uyumlu hale getirmesinin dünya genelini etkilemesi ve şirketleri belli nitelikte üretmeye zorlayarak küresel ticareti ucuzlatması ve kolaylaştırması bekleniyor.

Ancak bu aşamada, ABD'nin müttefik ülkelerin kurumlarında da telefon, internet ve diğer yollarla büyük bir dinleme ve izleme faaliyetinde bulunduğunun eski CIA çalışanı Edward Snowden tarafından ifşa edilmesi, İngiliz The Guardian gazetesi ile Alman Der Spiegel dergilerinin yayınladığı haberlerin Amerikan yönetimi tarafından yalanlanmadan bunların olağan faaliyetler olduğu savunmasının yapılması, ilişkileri gerilime sürüklüyor.

Dinlemeler yoluyla AB tarafının müzakere pozisyonu hakkında önceden bilgi sahibi olacak ABD'yle pazarlıklardan nasıl sonuç alınabileceği Brüksel'de kafaları kurcalıyor. AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Viviane Reding, "Ortaklarımız Avrupalı müzakerecilerin ofislerini dinliyorsa büyük Transatlantik pazarı için müzakere yapamayız" sözleriyle bu endişeyi ortaya koyarken, Avrupa Parlamentosu (AP) Sosyalist Grup Başkanı Hannes Swoboda, karşılıklı güvene dayalı müzakereleri dinleme iddialarının doğru çıkması halinde bu süreci sonlandırmak gerekebileceği görüşünde.  AP'de çoğunluğu oluşturan Sosyalistler, Hristiyan Demokratlar ve Yeşiller, ABD'den dinleme skandalıyla ilgili tam bir izahat gelene dek ticaret müzakerelerinin ertlenmesini isterken Liberaller, tahkikat komisyonu kurulmasını istiyor.

Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande da ABD ile müzakereleri ancak gerekli güvenceleri aldıktan sonra yapabilecekleri uyarısında bulunurken, Brüksel ve ABD gibi merkezlerde binalarda böcek araması yapan AB Komisyonu bir yandan da ticaret müzakerelerine hazırlanıyor.

Brüksel'deki AB Konseyi binasının telefon ve elektronik posta ağına sızma hedefli 5 yıl önceki bir operasyonun merkezinin NATO karargahındaki Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) ofisi olarak tespit edildiği ileri sürülmesi, iletişim güvenliği konusunda AB yetkililerinde derin rahatsızlık yaratmış durumda.

Almanya'dan ölçülü tepki

ABD Ulusal Güvenlik Kurumu NSA'nın başta Almanya olmak üzere AB kurumlarını dinlediğinin ortaya çıkmasının ardından Almanya'dan özellikle muhalefetten sert açıklamalar gelse de hükümet, bu aşamada ABD'yle ticaret müzakerelerini dondurmaya sıcak bakmıyor. Dünyanın en büyük ticaret anlaşması olarak ifade edilen ABD-AB Serbest Ticaret Anlaşması görüşmeleri için G-8 zirvesinde karar alınmıştı. Almanya'da muhalefet partilerinden Yeşiller müzakerelerin dondurulması konusunda ısrarcı olurken  Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert, sürecin devamından yana olduklarını bildiriyor. Öte yandan NSA'nın Alman şirketlerini de gözetim altında tuttuğu iddiası iş dünyasında adil rekabetin ihlali endişesi doğuruyor.

Stratejik ortak İngiltere sessiz

İngiliz hükümeti, ABD'nin küresel casusluk faalitlerinin ifşa edilmesinden sonra Snowden'ın sızdırdığı belgelerle ilgili genelde sessiz kalmayı tercih ediyor. Snowden'ın sızdırdığı belgeleri yayımlayan gazeteler arasında, İngiliz Guardian da bulunuyor. "ABD'nin aralarında Türkiye'nin de bulunduğu mütteffiklerini dinlediği" iddiasının ardından, İngiltere hükümetinden halen bir açıklama gelmedi.

Haberlere göre ABD'nin dinlediği ülkeler arasında İngiltere bulunmuyor. Ayrıca İngiltere, ABD ile istihbarat konularında çok sık bilgi paylaşımında bulunduğunu bildiriyor. İngiltere Başbakanı David Cameron bu konuyu geçen ay G8 zirvesinde yaptığı açıklamada da doğrulamıştı. Cameron, İngiltere'nin istihbarat kurumu GCHQ ile ABD'nin Ulusal Güvenlik Kurumu (NSA) arasında işbirliği olduğunu ve bu işbirliğinin "yasalar ihlal edilmeden yürütüldüğünü" bilgisini vermişti.

Sızdırılan belgelerde, GCHQ'nun Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'i 2009 yılında Londra'da yapılan G20 zirvesinde dinlediği iddia edilmişti. İngiltere Dışişleri Bakanlığı bu iddialarla ilgili, "Prensip olarak, istihbarat konularında yorum yapılmayacağını" bildirerek yanıt verdi.

İngiliz basını, Snowden'ın sızdırdığı belgelerin ardından özellikle ABD ve AB ülkelerinden gelen tepkilere geniş yer veriyor ancak, İngiliz hükümetinin konuya ilişkin büyük bir tepkisi bulunmuyor.

Bu arada, Wikileaks'in kurucusu Julian Assange'ın bir yılı aşkın süredir Ekvador'un Londra Büyükelçiliği'nde bulunduğu dikkate alındığında, İngiltere'nin benzer bir olayın Snowden'da yaşanmaması için müttefikleriyle iletişim halinde olduğu basına yansıyor. İngiliz polisi, Assange'ı Büyükelçilikten çıkması halinde tutuklamak için bir yıldan fazla süredir Ekvador'un Londra Büyükelçiliği önünde 24 saat nöbet tutuyor. Bu durumun maliyetinin milyonlarca sterlini bulduğu bildiriliyor.


ABD'ye göre AB'yi dinlemek normal
[PAGE]
ABD'ye göre AB'yi dinlemek normal

Obama yönetimi ise hala dinlemeleri savunuyor. Skandal ilk ortaya çıktığında, güvenlik ile özel hayatın gizliliği arasındaki dengeyi gözetmeye çalıştıklarını belirten Obama, NSA'nın yürüttüğü, internet izleme ve telefon dinlenemelerine ilişkin programlarının yasalara uygun ve şeffaf olduğunu söylemişti. Ancak, bu konuda denetim yapmak üzere, Yabancı İstihbarat İzleme Kanunu (FISA) uyarınca kurulan mahkemenin kararlarının gizli kalması ülkede, yönetimin üzerinde durduğu şeffaflık konusunda şüpheleri artırıyor.

ABD'nin ülkedeki yabancı elçilikleri dinlediğinin ortaya çıkmasıyla işler iyice karmaşıklaştı. ABD Başkanı Obama'nın AB kurumlarının da dinlendiğinin ortaya çıkmasına yaklışımı ise "her ülkenin bunu yaptığı" yönünde oldu. Obama, "Avrupa, Asya ve dünyanın diğer yerlerinde her istihbarat servislerinin dünyayı en iyi şekilde anlamaya çalıştığını" belirterek, dinlemeleri bir nevi haklılaştırırken, müttefiklerinin konuya ilişkin tüm bilgi taleplerinin karşılanacağını da ifade etti. Ancak, Obama'nın dinlemeyi "uygun gören" bu yaklaşımının Avrupa'da nasıl bir karşılık göreceği merak konusu.

 Snowden havaalanda sıkışıp kaldı

Önce Çin'in özel statülü bölgese Hong Kong'a giden, ardından Rusya'ya geçerek havalimanınında transit bölgede "sıkışan" Snowden, ABD ile Çin'in ardından şimdi de ABD ile Rusya arasında gerilimine neden oluyor. Snowden'ı hala geri isteyen ABD, bu konuda ülkelere yönelik baskısını da sürdürüyor.

Bu noktada geçen haftalarda Snowden'ın ilticasına sıcak bakan Ekvator, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın telefonunun ardından tutumunda değişiklik göstermeye başladı. Ancak, Güney Amerika ülkelerinden Venezuela hala Snowden'a kapıları açık tutuyor izlenimi veriyor.

Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin'in, sızdırmalara devam etmemesi halinde Snowden'ı kabul edebileceğine yönelik sözleri ise günün en dikkat çekici gelişmelerinden biri oldu.

NSA krizinin önümüzdeki günlerde hangi boyutlara çıkacağı belirsiz ama şimdiden müttefikleri gözünde ABD'nin imajına gölge düşürdüğü yorumları hakim.