ABD Raporu: Savcılar, taciz etti

ABD, 2010 İnsan Hakları Raporu'nun Türkiye bölümünde basın özgürlüğünün yıl içinde gerilediğine vurgu yaptı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

WASHINGTON - ABD Dışişleri Bakanlığı 2010 İnsan Hakları Raporu'nun Türkiye bölümünde, Türkiye'de basın özgürlüğünün geçen yıl içinde gerilediği belirtilerek, "Savcılar, basın özgürlüğünü kısıtlayıcı çeşitli yasalar altında, mahkemelere onlarca dava açarak yazarları, gazetecileri, siyasi şahsiyetleri taciz etti" denildi.

Davalar, aşırı derece uzun sürdü

"Davaların aşırı derece uzun sürdüğü" belirtilen raporda, ifade özgürlüğünün, Anayasa ve pek çok yasa kullanılarak kısıtlandığı ileri sürüldü.

Basın özgürlüğünün yıl içinde "gerilediği" ifade edilen raporda, internet özgürlüğüne yönelik de sınırlamalar bulunduğu ve mahkeme kararlarıyla sık sık internet sitelerine erişimin engellendiği kaydedildi.

Özgürlükler sınırlanmaya devam edildi

Raporun ayrıntılarına bakıldığında, "Basın ve İfade Özgürlüğü" bölümünde, kanunların basın ve ifade özgürlüğünü teminat altına aldığı, ancak "devletin/hükümetin önemli sayıdaki olayda bu özgürlükleri sınırlamaya devam ettiği" ifade edildi.

AB'nin Kasım ayındaki ilerleme raporuna atıfta bulunulan raporda, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301. maddesine değinildi. Raporda, "savcıların ideolojik güdümlü soruşturmalar yürütmeye devam ettiği" ifade edilerek, terörle mücadele, basın ve seçim ile ilgili yasaların da ifade özgürlüğünü kısıtladığı kaydedildi. Raporda, Adalet Bakanlığına yıl içinde 301. maddeyle alakalı 352 konu geldiği, ancak bakanlığın bunlardan 342'sini reddettiği anımsatıldı.

Raporda, "Birçok vakada bireyler, devleti ya da hükümeti, kendilerine dava açılma riski olmadan kamu önünde eleştiremedi ve hükümet, Kürt milliyetçiliği ile bazı dini, siyasi ve kültürel bakış açılarına sempati duyan kişilerin ifade özgürlüklerini kısıtlamaya devam etti" ifadesi kullanıldı.

Özellikle "ordunun rolü, İslam, siyasi İslam, Kürtler, Aleviler ve Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemindeki Türk-Ermeni sorununun tarihine yönelik konular olmak üzere insan hakları ve hükümet politikaları üzerindeki aktif tartışmaların kamuoyunda devam ettiği" belirtilen raporda, ancak "bu konularda yazan veya konuşan birçok kişi, özellikle de orduyu, Kürt ya da Ermeni sorununu eleştiren kesimler, artık daha az olsa da yine soruşturma riskiyle karşı karşıya kaldı" denildi.

Ergenekon davasını izleyen gazetecilere beş bin dava

Raporda, "Ergenekon soruşturmasını izleyen gazetecilere karşı 5 binden fazla dava açıldığı yönünde Türk medyasında haberler bulunduğu" ifade edilerek, bunlardan 20 gazeteciye mahkumiyet kararı verildiği, kalanların davalarının ise halen devam ettiği kaydedildi.

Bazı vergi cezaları kaygı verici

Doğan Medya grubuna karşı 2009'da getirilen vergi cezasının büyük çoğunluğunun askıya alındığı hatırlatılan raporda, "Bazı gözlemciler, hükümetin, kendisini eleştiren medya gruplarını cezalandırmak için büyük vergi cezalarını kullanmasından kaygı duyuyor" denildi.

Raporda, 2010 yılında, çok sayıda yayının nihai mahkeme kararı verilmeden geri çekildiği belirtilerek, yazarlar ve yayıncılara yönelik kovuşturmaların da devam ettiği hatırlatıldı.

Raporda, kanunların ideolojik ve siyasi güdümlü kovuşturmalara imkan veren çok geniş bir suç tanımı içerdiğine yönelik raporlara işaret edilerek, yıl içinde polis ve yargının BDP üyelerine "baskıyı artırdığı" ileri sürüldü.

 Yargı bazen dış etkiye maruz

Raporda, "yasaların bağımsız yargıyı koruma altına aldığı ancak yargının bazen dış etkiye maruz kaldığı" ileri sürüldü. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) yapısına yönelik değişikliklere değinilen raporda, "Bu değişikliklerin destekçileri, bu gelişmeyi bağımsız yargı yolunda atılmış bir adım olarak överken muhalifler ise hükümetin HSYK'ya adayların seçilmesinde, yargıç ve savcılar arasında etkisini kullanacağı ve Cumhurbaşkanının hükümet yanlısı adayları seçeceğinin muhtemel olduğu iddiasında bulunuyor" denildi.

Ordunun siyasi etkisi azaldı

Raporda, geçen yıl erişimi engellenen internet sitesi sayısının, 2009 yılına göre artış gösterdiğine dair rapora değinildi.

"Yasaların toplanma, dernek kurma, seyahat, siyasi faaliyet özgürlüğü gibi konuları koruma altına aldığını ama bazı durumlarda devletin bu hakkın kullanımını pratikte kısıtladığının görüldüğü" ileri sürülen raporda, "ordunun ise resmi ve gayri resmi mekanizmalarla siyasi etkisinin yıl içinde azaldığı" kaydedildi.

Anayasa değişikliğine övgü

Raporda, zaman zaman 12 Eylül'de referandumdan geçen Anayasa değişikliği maddelerine değinilerek, olumlu atıflarda bulunuldu.

HSYK'nın yapısında meydana gelen değişiklikler ile Anayasa Mahkemesine bireysel başvurunun yolunun açıldığından bahsedilen raporda, değişikliklerle askeri personele sivil mahkeme yolunun da açıldığı hatırlatıldı.

Raporda, değişikliklerin işçi haklarının tanınmasını sağladığı, özel hayatın gizliliğini koruduğu hatırlatıldı.

Raporda, anayasa değişikliklerinin bağımsız bir insan hakları komisyonu ve ombudsmanlık ofisi kurulmasını öngördüğü ancak yıl sonuna kadar bu konuda yasal adım atılmadığı belirtildi.

2011 raporunda da yer alacak

ABD Dışişleri Bakanlığının Demokrasi, İnsan Hakları ve Çalışmadan Sorumlu Bakan Yardımcısı Michael Posner, Türkiye'de bu yılın önceki aylarında "Ergenekon" davasıyla alakalı olarak bazı tanınmış Türk gazetecilerin tutuklandığına işaret ederek, "Bu hususa dair kaygılarımızı Türk hükümetine ilettik. Bunu yapmaya da devam edeceğiz ve bu olaylar 2011 raporumuzda yer alacak" dedi.

Posner, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 2010 İnsan Hakları Uygulamaları Ülke Raporları'nın açıklanmasının ardından bakanlıkta düzenlediği basın toplantısında bir gazetecinin, "Türkiye'de son haftalarda meydana gelen ve raporda yer almayan kitap toplatma gibi birtakım olayları" hatırlatarak, Türkiye'nin durumuna ilişkin yorumunu sorması üzerine, raporun Türkiye ile ilgili "karışık bir resim" sunduğunu ve bunun böyle de olması gerektiğini belirtti.

Michael Posner, "Sizin de söylediğiniz gibi, bu yılın önceki aylarında 'Ergenekon' davasıyla alakalı olarak bazı tanınmış Türk gazeteciler tutuklandı. Bu hususa dair kaygılarımızı Türk hükümetine aktardık. Bunu yapmaya da devam edeceğiz ve bu olaylar 2011 raporumuzda yer alacak" dedi.

Bir gazetecinin, "Türkiye'de gazetecilerin Terörle Mücadele Yasası altında tutuklandığını, ancak Türk yetkililerin bu yasada değişiklik yapılmasını öngörmediği" şeklindeki yorumu üzerine Posner, "Terörle Mücadele Yasasında, bizde kaygı uyandıran bazı hükümler olduğu gibi, yer almasından memnun olduğumuz bazı hükümler de var. Örneğin, bu yasa, yüzlerce gencin hapisten salıverilmesini sağladı. Bu yeni bir yasa, geçen yıl kanunlaştı. Hükümetle iletişim halinde olacağız. Reform yönelimli olan yönlerini desteklemeye çalışıyoruz, aynı zamanda da temel insan haklarını kısıtlayan unsurlara karşı dikkat gösteriyoruz" diye konuştu.

Bu konularda ilginizi çekebilir