Akıncı: Cenevre'nin yolu açılmış oldu
KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı, BM Genel Sekreteri'nin davetiyle gerçekleşen görüşmeye ilişkin, "Akıl yolunda buluşuldu, mantık çizgisinde buluşuldu, ön koşullar ortadan kalktı, dolayısıyla Cenevre'nin yolu da açılmış oldu." dedi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres'in davetiyle gerçekleşen dün akşamki görüşmede akıl yolunda ve mantık çizgisinde buluşulduğunu, ön koşulların ortadan kalktığını ve Cenevre'de yapılacak Kıbrıs Konferansı'nın yolunun açıldığını söyledi.
Akıncı, BM'deki temaslarının ardından New York'ta Türk gazetecilerle bir araya geldi.
BM Genel Sekreteri Guterres'in daveti üzerine New York'ta Rum lider Nikos Anastasiadis ile üç buçuk saatten fazla görüştüklerini çünkü 17 Mayıs tarihinde Kıbrıs'ta yapılan son liderler görüşmesinde, Cenevre'nin yolunu açacak bir sonuç elde edemediklerini hatırlattı.
BM Genel Sekreteri'nin Özel Danışmanı Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide'nin yürütttüğü mekik diplomasininin de bir sonuç üretemediğini belirten Akıncı, bunun temel nedeninin kuşkusuz bugüne kadarki uzlaşmalara ve 12 Ocak Cenevre Konferansı'nın sonuç bildirgesine de uygun düşmeyen bir tarzda Rum liderliğinin koşullar ortaya koyma tavrı olduğunu kaydetti.
Önce güvenlik ve garantiler başlığının görüşülerek tamamlanmasını ve sonrasında toprakta tümüyle her şeyin bitirilmesini ve sonra diğer 4 başlığın kendi içinde değerlendirilmesini öngören ön koşul anlayışı sergilendiğini söyleyen Akıncı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim bu çabamıza rağmen maalesef bu yanlış tavırdan vazgeçilmemişti. Sayın Genel Sekreter'in davetiyle gerçekleşen dün akşamki görüşmede akıl yolunda buluşuldu, mantık çizgisinde buluşuldu, ön koşullar ortadan kalktı, dolayısıyla Cenevre'nin yolu da açılmış oldu. Ortak açıklama metninde de görüleceği gibi elbette güvenlik ve garantiler de ele alınacak ve görüşülecek ama paralel bir süreçte diğer tüm açıkta kalan konular da ele alınacak. 5'li olarak toplanıldığında güvenlik ve garantiler konuşulacak, diğer konularda iki toplumun ele alacağı konulardır. Zaten başından beri de kurgu buydu. Dolayısıyla şunu söylemek istiyorum. Ortaya çıkan bu tabloyu Kıbrıs'ın geleceği için tüm tarafların kazançlı çıkabileceği, yeni bir dönüşüm projesinin hayat bulabileceği, gerek Kıbrıs'ta iki toplum arasında gerekse eğer başarabilirsek oluşturabileceğimiz siyasal eşitlik içinde federal bir Kıbrıs'ın Türkiye ile olan ilişkileri gerekse Türk-Yunan ve Türkiye'nin Avrupa ile olan ilişkilerinin yeni ve daha verimli bir döneme girmesini sağlamak mümkündür."