Ankara’da zararı sınırlama çabası

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan üç yıl sonra ilk kez bir Avrupa Birliği zirvesinde yer alacak

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

BONN- Deutsche Welle'de yer alan habere göre, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan üç yıl sonra ilk kez bir Avrupa Birliği zirvesinde yer alacak.

Haber, Türkiye'nin dış politikada içinde bulunduğu izolasyonu kırmaya çalıştığını vurgulandı.

Thomas Seiber tarafında kaleme alınan haber, Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun son zamanlarda sık sık ülkesinin komşularına ziyaretlerde bulunduğunu ve sünni çoğunluğa sahip bölgesel bir güç olan Türkiye ile son yıllarda iyi ilişkiler içinde olmayan, Şii yönetimi altındaki Irak'ın başbakanı Nuri El Maliki Ankara'ya davet edildiğine dikkat çekiyor.  Şii bölgesel güç İran'ın cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin de yakın zaman içinde Türkiye'nin başkentine gelmesi beklendiğini yazdı.
 
Seiber, Doğu komşusu Ermenistan'a aralık ayı başında yaptığı bir ziyarette Davutoğlu'nun ilk kez, Birinci Dünya Savaşı'nda Ermenilerin Türkler tarafından sürülmesinin “insanî olmadığını” ifade ettiğini ve Kıbrıs sorununda da ufukta yeniden bir hareketlenme göründüğüne dikkat çekti.
 
Haber, Türkiye'nin eş zamanlı olarak Avrupa'ya dönük siyasi çizgisini güçlendirdiğini ve Türkiye ve Avrupa Birliği pazartesi günü Türkiye-AB Vize Serbestîsi Diyaloğu Mutabakat Metni ve Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması'nı imzaladğına vurgu yaptı.

Seiber, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ocak ayında üç yıldır ilk kez tekrar bir Avrupa Birliği zirvesine katılması beklendiğini yazdı.
 
Bölgede çarpıcı kırılmalar
 
Türk hükümetinin resmi diline göre tüm bu temaslar, 2009 yılında göreve geldiğinde Türkiye'nin dış ilişkilerini yeni bir temele kavuşturmak isteyen Davutoğlu'nun “Sıfır Sorun” politikasının mantıksal sonuçları. Komşularla uyum, ülkenin güçlü bölgesel politik bir konuma gelmesine ve yeni ticari pazarlara açılmasına yardımcı olacaktı.
 
Ne var ki bölgedeki gelişmeler çalkantılı oldu. Eski müttefik Suriye bir hasma dönüştü, Mısır'da Türk hükümetine yakın olan Devlet Başkanı Muhammed Mursi ordu tarafından iktidardan uzaklaştırıldı. Irak hükümeti Ankara'yı Kuzey Irak Kürtleriyle, Bağdat'ı pas geçerek yaptığı petrol ticareti sonucunda ülkesini istikrarsızlaştırmakla suçluyor. İsrail ile zaten zor olan ilişkiler 2010 yılında 9 Türk aktivistin İsrail'in bir yardım gemisine yaptığı saldırı sonucu ölmesiyle dip noktaya ulaştı.
 
Türkiye'nin “değerli yalnızlığı”
 
Tüm bunlara ek olarak, farklı durumlarda Türk hükümetinden politikacıların kullandığı ahlakî olarak üstünlük vurgusu yapan ve sivrileşen dil, bölgedeki komşularını Ankara'ya karşı öfkelendirdi. Örneğin Erdoğan Türkiye'den farklı olarak Mursi'nin devrilmesinden sonra Mısır'daki yeni iktidar sahipleriyle işbirliği yapan tüm güçleri lanetledi. Danışmanı İbrahim Kalın bu bağlamda ülkesinin bölgedeki “değerli yalnızlığından” söz etti.
 
Bunun sonucu, Türkiye'nin Ortadoğu'da yaşadığı çarpıcı itibar kaybı oldu. Beş yıldır düzenli olarak bölgedeki ortam üzerine araştırmalar yapan Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) Türkiye hakkındaki sempati değerlerinin 16 Ortadoğu devleti arasında sadece bir yıl içerisinde yüzde 78'den yüzde 59'a gerilediğini açıkladı. Bu anketlere göre uzak doğudaki Çin, Türkiye'den daha çok seviliyor.
 
‘Neo-Osmanlıcı tutum'
 
Yunanistan'dan gelen ve İstanbul'da öğretim görevlisi olarak çalışan siyaset bilimi uzmanı Dimitrios Triantaphyllou Erdoğan hükümetinin bir “Neo-Osmanlıcı tutum” içinde olduğu sapatmasını yapıyor. Osmanlı Devleti'nin bir devamı olan Erdoğan Türkiyesi'nin, aynı ortak kültürel mirasa yaslanan bir yönetim hakkı iddia ettiğini belirtiyor. Mısır gibi kendisiyle gurur duyan devletlerin ise bunu görmek istemediğini belirtiyor.
 
Davutoğlu'nun Türkiye’nin komşularına yaptığı yeni ziyaretler, zararı sınırlama çabası dış politikada yeni bir başlangıcın işaretleri olarak görülebilir.
 
TESEV'den Sabihe Şenyücel Gündoğar ise Türkiye'nin içinde bulunduğu izolasyonu bir gecede ortadan kaldıramayacağını ancak Ortadoğu'daki başarı ihtimalinin o kadar da az olmadığını belirtiyor. Türkiye'nin geçen yıl yaptığı tüm hatalara karşın önemli bir aktör olmaya devam ettiğini ifade eden Gündoğar, “Bu ülkeyi sevseler de sevmeseler de Ortadoğu'daki insanlar Türkiye'yi dikkatle izliyor” diyor.