Avrupa "L", ABD "U", gelişen ülkeler "V" şeklinde büyüyecek

Ernst&Young CEO'su Turley,Ortadoğu ve Hindistan'ın genç nüfusları sayesinde büyük önem kazanacağını belirtti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Didem Eryar ÜNLÜ

İSTANBIL-Ernst & Young CEO'su Jim Turley, ekonomik toparlanmanın Avrupa'da "L", Kuzey Amerika'da "U", gelişmekte olan ülkelerde ise "V" şeklinde devam edeceğini söylüyor. Bu sürecin artan enerji fiyatlarından çok fazla etkilenmeyeceğini söyleyen Jim Turley, Ortadoğu ve Afrika pazarlarının büyük potansiyel sunduğunu kaydediyor. Turley, "2020 yılında dünya genelindeki nüfusun yaş ortalamalarına bakarsak, ABD ve Çin'de 37-38; batı Avrupa ve Japonya'da 47-48; Ortadoğu ve Hindistan'da ise 27-28 olacak.

Dolayısıyla, bu derece genç bir nüfusa sahip olan Ortadoğu ve Hindistan büyük önem kazanacak" yorumlarında bulunuyor.

Turley'nin, Financial Times gazetesinde yer alan söyleşisinde küresel ekonomi, ABD ekonomisi ve Ortadoğu'ya yönelik yorumları şöyle:

Ortadoğu'da yaşananların iş dünyası ve dünya ekonomisine yönelik etkileri neler olacak? Gergin bir dönem mi yaşıyoruz?

Gergin bir zaman olduğunu düşünmüyorum; bu gelişmeler her şeyin global anlamda birbiri ile ne derece bağlı olduğunu ortaya koyuyor. Ernst&Young'un Ortadoğu'da önemli faaliyetleri var. Dolayısıyla bu piyasaların her birinde çalışanlarımız mevcut. Burada gördüğümüz ise ekonomilerin küresel olarak birbirlerine bağımlı oldukları. İnsanlar, Ortadoğu'da büyük bir dünya olduğunu fark ettiler; bu bölgenin büyük fırsatlar sunduğunu fark ettiler. Fakat bölgede aynı zamanda fakirlik de yaşanıyor. Bunun sonucunda da her an alev alacak bir durum ortaya çıkıyor.

İnsanlar, bu devrimlerin sonunda iki farklı durum yaşanabileceğini ve iki farklı modelin gündeme gelebileceğini ifade ediyorlar. Bunların birincisi Endonezya gibi olumlu bir süreç. Diğer ise İran gibi olumsuz bir süreç. Sizin beklentiniz nedir?

Ben iyimserim. Bu bölge, global olarak daha fazla yer tutmaya başlayacak. İnsanların büyük bir bölümü de benzer bir gelişim beklentisinde. Eğer nüfusun dünya için ne kadar önemli olduğunu düşünürseniz, oldukça ilginç bir tablo ortaya çıkıyor. 2020 yılında dünya genelindeki nüfusun yaş ortalamalarına bakarsak, ABD ve Çin'de 37-38; batı Avrupa ve Japonya'da 47-48; Ortadoğu ve Hindistan'da ise 27-28 olacak. Dolayısıyla, bu derece genç bir nüfusa sahip olan Ortadoğu ve Hindistan büyük önem kazanacak.

Kısa vadede, yükselen enerji fiyatları dünya ekonomisini etkileyebilir. Artışın büyüme önünde bir engel oluşturacağını düşünüyor musunuz?

Belki oldukça sınırlı şekilde etkileyebilir, fakat ekonomik faaliyetler ve büyümeye yönelik iyimserlik oldukça güçlü olmaya devam ediyor. Dünyanın farklı bölgelerinde farklı büyüme hızları göreceğimizi düşünüyorum. "LUV" şeklinde kalkınmayı duydunuz mu? Ekonomik toparlanma Avrupa'da "L", Kuzey Amerika'da "U", gelişmekte olan ülkelerde ise "V" şeklinde oluyor. Bu süreç devam edecek, artan enerji fiyatları belli bir ölçüde hissedilse de, fakat çok büyük bir etki yaratmayacak

Özellikle ABD'ye bakacak olursak? Yeni iş fırsatlarının ve istihdamın desteklenmesine yönelik genel bir uzlaşma var, fakat bu noktaya nasıl gelineceğine dair bir karar bütünlüğü yok.

ABD'de olan iki şey var. Wisconsin ve Ohio gibi bölgelerde tartışılan konu şuydu; kamuda çalışmak daha istikrarlı olmasına rağmen, ücret daha düşüktü. Bugün gördüğümüz ise kamu pozisyonlarında daha yüksek maaşların gündeme gelmesi ve özel sektörde çalışanların buna tepki göstermeye başlaması. Aslı önemli konu ise, girişimcilerin risk alarak ve inovasyona öncelik vererek tekrar oyuna dahil olmaya başlamaları. Bu da bir yandan istihdamın artmasını sağlarken, diğer yandan da büyümeyi tetikliyor.

ABD bunu gerçekleştirmek için doğru şartlara sahip mi? Eğer değilse, ihtiyacı olan nedir?

ABD'nin hala dünyanın en büyük inovasyon makinesi olmaya devam ettiğini düşünüyorum. Bu bu yenilikçilik ve girişimciliğin yarattığı etkileri dikkate aldığımızda, ABD'nin oldukça iyi bir konumda olduğunu görüyoruz.

Ernst&Young Yılın Girişimcisi 2011: Hyflux Limited Başkanı ve CEO'su Olivia Lum

Ernst&Young 2011 yılın girişimcisi olarak Singapur merkezli Hyflux Limited CEO'su ve Başkanı Olivia Lum'u seçti. Olivia Lum 49 aday arasında Yılın Girişimcisi ödülü olmaya layık görüldü. Bu seneki finalistlerin arasında, kadınların sayısı ilk kez 6'ya ulaşarak, rekora imza attı. Yetim ve yoksul büyüyen Olivia Lum'un hayatı gerçek bir başarı hikayesi.

Teneke damlı bir kulübede yaşlı bir kadın tarafından büyütülen yetim bir kız çocuğu olan Olivia Lum, azmi ve cesareti sayesinde Singapur'un en zengin iş kadını olmayı başardı. Lum, 1989 yılında kurduğu su arıtma tesisi Hyflux, bugün Çin'den Ortadoğu'ya geniş pazara sahip çokuluslu bir şirket. Lum, aynı zamanda Singapur'da girişimcilik ruhunun da simgesine dönüşmüş bir isim.

 Şirket 2001 yılında borsaya kote oldu ve hisseler ilk başta işlem gördükleri fiyatın tam kırk katına ulaştı. Dünyanın lider su artıma şirketlerinden Hyflux'un geliri 450 milyon dolara ulaşıyor. Şirketin güneydoğu Asya, Çin, Hindistan, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da 2 bin 300 çalışanı bulunuyor. Ernst & Young Başkanı Jim Turley ise, Lum'un seçilmesine yönelik şunları söylüyor: "Yılın Girişimcisi Ödüllerini vermeye 1986 yılında başladık. Bu sene tam çeyrek asır oluyor. Son 25 yıldır, girişimciler inovasyonu desteklemek, istihdam ve refah yaratmak açısından herkesten daha fazla çaba gösterdiler. Olivia'yı da farklı kılan bu vizyon ve kararlılık oldu."

Geçmişi 19. yüzyıla dayanıyor

Arthur Young ve Alwin C. Ernst tarafından kurulan Ernst & Young'ın geçmişi 19'uncu yüzyıla uzanıyor. Şirketin internet sitesinde yer alan tarihçesi kısaca şöyle:

1863 yılında İskoçya'nın Glasgow kentinde doğan Arthur Young, üniversite eğitimini hukuk dalında tamamlamış olmasına rağmen, bankacılık ve yatırımkonularına ilgi duydu. 1890 yılında kariyerini muhasebe dalında sürdürmek üzere ABD'ye yerleşti ve 1906 yılında erkek kardeşi Stanley ile birlikte Arthur Young &- Company'yi kurdu. Alwin C. Ernst ise, ABD'nin Cleveland eyaletinde doğdu. Liseyi bitirdikten sonra muhasebeci olarak çalışan Ernst, 1903 yılında erkek kardeşi Theodore ile birlikte, Ernst & Ernst adında küçük bir serbest muhasebecilik firması kurdu. Yenilikçi görüşleri olan Arthur Young ve A.C. Ernst, kalite kavramına çok önem verdiler. A.C. Ernst, iş kararları alırken muhasebe bilgilerinden yaralanılabileceği ve bu şekilde müşterilerin şirketlerinde fark yaratılabileceği fikrini ilk kez ortaya attı ve çalışanlarını müşterilere daha iyi hizmet verme konusunda teşvik etti.

Arthur Young da, müşterilerinin nezdindeki pozisyonunu, hem bir muhasebeci, hem de bir iş danışmanı olarak belirledi. Ernst ve Young, çalışanların ne denli önemli olduğunu biliyorlardı. 1920 yılında Ernst & Ernst'ün çalışma felsefesi şu sözlerle ifade ediliyordu: "Ernst & Ernst'ün başarısı tamamiyle çalışanların karakterlerine, yeteneklerine ve çalışkanlıklarına bağlıdır." Profesyonel çalışanların gelişimini destekleyen Young ise, 1920'lerde bir meslek okulu kurdu ve 1930'larda ilk kez Young'ın firmasında üniversite kampuslarından işe eleman aldı.

Her iki firma da hızla dünyaya açıldı ve henüz 1924 yılında, önde gelen İngiliz firmaları ile işbirliğine girdi. (Young, Broads Paterson & Co. ile, Ernst ise Whinney Smith & Whinney ile). İki firma da daha sonra çok sayıda işbirliği yapmaya devam etti ve uluslararası müşterilere hizmet vermek üzere dünyanın çeşitli yerlerinde ofisler açtılar. Yaşamları boyunca birbirleriyle hiç karşılaşmayan A.C. Ernst ve Arthur Young, 1948 yılında, birkaç gün arayla hayatlarını kaybettiler.

Ancak, çalışma felsefeleri yaşamaya devam etti ve 1989 yılında iki firma Ernst & Young adı altında birleşerek ortak bir anlayışa imza atıldı. Yeni organizasyon hızla kendini yeni iş teknolojileri, hızlı globalleşme ve iş hayatında sürekli değişim konularında atılım yapacak bir boyutta konumlandırdı. A.C. Ernst ve Arthur Young, dünya çapındaki müşterilerinin işlerini daha iyi yapmalarını sağlamak için ideallerini ve tutkularını paylaşan 141.000 kişilik global bir kuruluşu görebilselerdi, mutlaka büyük gurur duyarlardı.