”Bankacıları suçlamayıp, anlamak lazım”

Kriz ortamında gelişmeleri yorumlayan TMSF Başkanı, bankacılık sektörünün geçmişten dersler aldığına dikkat çekti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

  

İSTANBUL - Krizi tetikleyen gelişmenin; finans sektörünün, ekonomide değer yaratan tek kesim haline gelmiş bulunması olduğunu ileri süren Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk, Bankacıları suçlamak değil, bankacıların bu pozisyonlarını anlamak gerekir" diye konuştu. Satışlarının krizden bir yıldan fazla bir süredir etkilendiğini belirten Ertürk, "Alacak tahsil hızımız biraz zayıfladı. Alınacak olan tedbirler, yapılacak olan işlemler, düzenlemeler başta bizi olumlu etkileyecektir" dedi.

Ertürk, İstanbul Üniversitesi Bankacılık Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen "Küresel Riskler ve Bankalarda Sermaye Yönetiminde Yeni Arayışlar " sempozyumunda yaptığı konuşmada, krizi tetikleyen gelişmenin; finans sektörünün, aracılık fonksiyonu dışında ekonominin tek değer yaratan, üreten kesimi haline gelmiş bulunması olduğunu belirtti.

Yeni finansal mimari arayışın en temel konularından birinin finans sektörünün yeniden nasıl aracılık tarafına gönderileceği, ekonomiye hizmet edeceği ve ekonominin diğer sektörlerine katkı sağlayacağı olduğunu ifade eden Ertürk, ekonominin finans sektörünün fonksiyonunu yapamaz duruma gelişinin reel sektörü çok ciddi biçimde etkileme işaretleri verdiğini söyledi.

Ertürk, şunları kaydetti:

"Bu fonksiyon, bugün Türkiye'de, bütün dünyada yaşadığımız kredi mekanizmasının çökmesidir. Asli fonksiyonu olan bu mekanizma çalışmadığı için bugün bankalar, Türk finans piyasası da dahil, ihtiyaç sahibi reel sektöre kredi verme işlevlerini azaltmış bulunmaktadırlar. Burada bankalara ya da diğer finansal kurumlara 'neden böyle yapıyorsunuz', bunların üstüne gitmek, bunları suçlamak, bunları hırpalamak gibi bir yol değil, bunu anlamak gerektiğini düşünüyorum. Bankacıları suçlamak değil, bankacıların bu pozisyonlarını anlamak gerekir. Hangi ekonomik aktör bu durumda olsa aynı reaksiyonu gösterecektir. Çünkü öyle bir piyasa şartı oluşmuştur ki hiçbir ekonomik birim, ekonomik ünite kendi geleceğini öngöremez duruma düşmüştür."

Ekonomideki bütün parasal akımların, fon akımlarının durduğu, aksadığı bir dönemde bankacılık sektörünün bunu dikkate alarak çok ihtiyatlı biçimde çalışmasının şart olduğunu vurgulayan Ertürk, bugün herkesin çok daha dikkatli ve ihtiyatlı olmak zorunda bulunduğunu, bunun da topluma ve ekonomiye çok ciddi bir maliyeti olduğunu söyledi.

"Bankacıları suçlamak dışında yollar bulmak lazım"

Ahmet Ertürk, "Bu maliyeti aşağıya çekmenin bankacıları suçlamak dışındaki yollarını bulmamız gerekir. Bu, bütün dünyanın başvurduğu kurtarma paketleri olarak tanımlanan çözüm yollarından hangisinin bize uygun olduğunu, hangisinin bizim sorunlarımıza cevap verdiğini inceleyerek, görerek izlenecek bir yolla mümkün olacaktır" diye konuştu.

Finansal krizin önemli bir özelliğinin de büyük ölçüde öngörülemezliği olduğunu belirten Ertürk, bütün dünyanın bir kurtarma paketi süreci yaşadığını, herkesin kendi paketini ilan ettiğini hatırlattı.

Ertürk, "Türkiye'de de bu artık bir beklenti halinde... 'Türkiye'de finansal otoriteler, kamu otoriteleri ne yapacaklar' beklentisi içinde... Eminim ki hepiniz de bu merakı taşıyorsunuz" dedi.

Türk finans sektörünün yaşanan krizin benzerini, belki daha 'küçüğünü', 'fazlasıyla yolsuzluğa' bulaşmış olanını geçmişte yaşadığını ifade eden Ertürk, söz konusu dönemde alınan tedbirler ve TMSF'nin yaptığı çalışmaların buna göre şekillendiğini, ancak bugünkü çözüm tarzlarının 'biraz daha farklılık' taşımak durumunda bulunduğunu, Türkiye'de bunun özellikle daha belirgin olduğunu kaydetti.

Bankacılık sektörünün geçmişten ders aldığının açıkça görüldüğünü, bugün içinde bulunulan bütün olumsuzluklara karşın şartların hala yönetilebilir olmasının bunu gösterdiğini belirten Ertürk, bunun, hiçbir şey yapılmaması anlamına gelmemesi, krizin Türkiye'ye etki etmeyeceği ya da Türkiye'nin "güvenli bir liman" olduğu gibi iyimser bir yargıya yol açmaması gerektiğini savundu.

Şartlar çok ciddiye alınmalı

TMSF Başkanı Ertürk, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bugünkü finansal gelişmeler böyle lükslere izin verecek durumda değildir. Gerçekten çok ciddiye alınması gereken şartlar yaşıyoruz. Türkiye için bunun en önemli sonuçları, gelecek dönemlerde bu kredi mekanizmasının işlemeyişinin reel sektöre olumsuz etkileri şeklinde olacaktır. Onun için bu tedbirler her ne olacaksa... Bu tedbirler bankacılık sisteminin bu kredi mekanizmasının yeniden çalıştırmasını sağlayacak rahatlığa onları kavuşturmaktır. Bu hiçbir zaman banka sistemine kamu kaynağı aktarmak ya da banka sistemini kurtarmak gibi değil, ekonominin tümünü tekrar normal fonksiyonlarını yapar hale getirmektir. Onun için burada kamu algılaması çok önemlidir. Bu paketlere karşı... Özellikle Türkiye'de kamuoyunun bu konudaki algısının düzgün kurulmuş olması çok önemli, bizi de etkileyen bir olgu olacaktır. Kamu, banka sisteminin kendi kusurlarından dolayı değil, dünyada olan bu gelişmelerden dolayı işlemez hale geldiğini görmek durumundadır." 

"Dünyadaki krizin tohumları burada yok"

Ertürk, sempozyum sırasında gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Mevduat garantisi ile ilgili yetkinin mevcut Bankalar Kanununa göre TMSF Fon Kurulu'nda olduğunu hatırlatan Ertürk, uluslararası piyasalarda meydana gelen gelişme ve kamuoyu beklentilerinin bu konuda yeni bir düzenleme yapma ihtiyacını ortaya koyduğunu, şu anda Fon Kurulu'na ait olan yetkinin daha da genişletilerek, söz konusu sınırdan kurtarılarak Bakanlar Kurulu'na verileceğini bildirdi. Bakanlar Kurulu'nun nasıl bir karar vereceği ve bu konuyu nasıl düzenleyeceğinin şu anda bilinmediğini dile getiren Ertürk, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Burada belki parça parça önlemler geliştirmekten çok, bir paket halinde, toplu ve etkisini daha maksimize etmek amacıyla bütüncül bir paket halinde, bir önlemler paketi oluşturmak daha doğru olabilir. Şimdi o konuda bir çalışma yapılıyor. Dışarıdaki yerleşiklerin ya da Türk vatandaşlarının, yurt dışında ve yurt içinde daha çok kayıt dışı, sistem dışı kalmış varlıklarının Türkiye'deki finansal sisteme kazandırılması amacıyla bir düzenleme Meclis'te bekliyor. Bu düzenlemenin bir parçası olarak da, buna eklenecek bir ilave düzenlemeyle mevduat sigortası konusu düzenlenecek."

Türk bankacılık sistemindeki gelişmelere de değinen Ertürk, "Dünyadaki krizin tohumları burada yok. Orada oluşan kriz, Türkiye bankacılık sistemini etkileme kapasitesine sahip değil. Ama bu Türk bankacılık sisteminin hiç etkilenmediği ya da etkilenmeyeceği anlamına gelmiyor. Türkiye'deki bankacılık sisteminin de küresel piyasanın bir parçası olması dolayısıyla bazı tedbirler alınması gerekiyor" diye konuştu.

Amaç, kredi mekanizmasını düzgün çalıştırmak

Ahmet Ertürk, uluslararası kurtarma paketlerinin ortaya çıktığını, şu anda Türkiye'de de, bütün dünyada da temel amacın, bankacılık sisteminin yeniden aracılık fonksiyonunu yapar hale getirmek, kredi mekanizmalarını tekrar düzgün bir şekilde çalışmasını sağlamak olduğunu vurguladı.

Türkiye'de bunun araçlarının ne olacağına ilişkin bir soru üzerine de Ertürk, "Bunlardan bir tanesi mevduat güvencesi olabilir. Mevduat güvencesinin bir beklenti haline dönüşmesi, bunun artırılmasının ya da sınırsız hale getirilmesinin bir beklenti haline dönüşmesi ve diğer ülkelerde bu yönde bazı tedbirlerin alınmış olması Türkiye'de hepimizin, bütün finansal otoritelerin ve politik sistemin düşündüğü, dikkate aldığı bir gelişmedir. Bunu yok sayamayız" şeklinde konuştu.

Bir gazetecinin "Türk finans sektörü için şu anda kredi mekanizması durdu diyebiliyor muyuz?" sorusuna da Ertürk, şu karşılığı verdi:

"O kadar sert bir duruş söz konusu değil. Ama tabii ki bir etkilenme söz konusu. Bu da bankaların normal risk yönetim anlayışları çerçevesinde, likidite yönetimleri gereği yaptıkları bir şeydir, aldıkları bir tedbirdir. Bankacılar böyle dönemlerde özellikle likiditelerini ve finansal yapılarını çok ihtiyatla yönetmek durumundadırlar. Tabii ki bu konuda başka güvence mekanizmaları söz konusu.

Şu anda bizim alacağımız ya da bundan sonra alınacak olan tedbirler aslında bu ihtiyatlılığın devam etmesine, piyasa kredi mekanizmalarının tekrar eskiden olduğu gibi normal bir şekilde çalışmaya başlamasını sağlamaya çalışmaktır. Ama tabii ki şu anda 'krediler durmuştur ya da hiç kimseye kredi verilmiyor' diye bir şey söylemek mümkün değil. Tabii ki bu piyasada, reel sektörde bir yavaşlama, onların da kendileri açısından, likidite yönetimleri açısından daha ihtiyatlı davranmaları söz konusu. Bu karşılıklı... Sadece bankacılık sektöründen gelen bir ihtiyatlılık değil, aynı şekilde reel sektörde de benzer bir ihtiyatlılık söz konusu. Tarafların bu kadar çok ihtiyatlı olması sistemin biraz aksamasına yol açıyor. "

TMSF'nin satışları yavaşladı

TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, küresel krizden dolayı satış takvimlerinde bir değişiklik olup olmadığı yönündeki soru üzerine de, "TMSF'nin satış süreçleri, bu krizden son bir yıldan fazla bir süredir etkilendi. Türkiye'de son birkaç aydır bunun şiddetini hissetmeye başladık" dedi.

2007'nin Haziran-Temmuz aylarından bu tarafa küresel piyasalarda bir rahatsızlığın söz konusu olduğunu, bir talep daralması ve fiyatlarda gerileme bulunduğunu ifade eden Ertürk, uygun bir konjonktürde tekrar hızlanmak üzere ihtiyatlı davranmaya başladıklarını, şu anda bir satma zorunlulukları bulunmadığını, ucuz fiyatlara varlık satmak yerine, daha uygun zamanda, daha uygun konjonktürde satış süreçlerini hızlandıracaklarını bildirdi.

Ertürk, "İhalelerde ertelenme demeyelim ama biraz ağırdan alma, biraz şartların olgunlaşmasını, düzelmesini bekleme gibi bir politika, tutum içindeyiz. Bu, alacaklarımızın tahsil kabiliyetini de olumsuz etkiliyor. Bütün piyasalar bundan etkilendiğine göre, bizim borçlularımızın da bundan etkilenmesi çok doğal. Alacak tahsil hızımız biraz zayıfladı. Bu alınacak olan tedbirler, yapılacak olan işlemler, düzenlemeler başta bizi olumlu etkileyecektir. Bizim alacak tahsil kabiliyetimizi artıracak, satış politikamızı tekrar hızlandırmamızı sağlayacaktır" diye konuştu.

Lehman Brothers'a devredilen alacaklar

Alacak tahsilinin bir kısmını devrettikleri kuruluşla ilgili gelişmelerin ne olduğuna ilişkin soru üzerine de Ertürk, bir sözleşmeleri bulunduğunu hatırlatarak, şöyle dedi:

"Orada öyle bir durumun ortaya çıkması halinde karşı tarafa belli bir süre verileceği... Bu engelin giderilmemesi halinde de hem bizim hem BDDK'nın alacağı önlemler var. Bizim alacağımız önlemler sözleşmenin feshedilmesi. BDDK'nın alacağı önlem ise lisansın iptaline giden bir süreç. Bu süreç başladı. Ama bu durumun düzelmesi için verilen süre henüz dolmadı. Onu bekliyoruz. Bu ayın ortalarına doğru sürenin dolduğunu hatırlıyorum.

Orada iki yol var. Bunlardan biri bu durumun ortadan kaldırılması, bu iflas durumunun ki bunun mümkün olması ihtimali zor görünüyor. İkinci durum ise bu portföyün belli şartlara haiz başka bir yatırımcıya devredilmesi. Bu devri hem karşı taraf yapabilir, bize böyle bir teklifle gelebilir hem de biz portföyü geri aldıktan sonra bunu yapacağız. Şimdi bu süreç çalışıyor. Bu konuda bazı isim, bazı öneriler söz konusu. Bu önerilerin olgunlaşmasını bekliyoruz."

TMSF, alacak tahsilinin bir kısmını, zor günler geçiren Lehman Brothers'a ihale etmişti.