Batı ülkeleri ulusal güvenlikte taviz vermiyor

İfade özgürlüğünü savunan Batılı ülkeler de ulusal güvenliklerini ilgilendiren konularda hiçbir şekilde taviz vermiyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - İfade özgürlüğünü savunan Batılı ülkeler de ulusal güvenliklerini ilgilendiren konularda hiçbir şekilde taviz vermiyor.

Aralarında ABD, İngiltere, Fransa ve İsviçre'nin de bulunduğu ülkeler, devlet sırlarının ifşa edilmesini, bilgi ve belgelerin sızdırılmasını önlemek için çeşitli önlemler alıyor.

Ulusal güvenliği tehlikeye sokacak her şeye sert tepki veren ABD, bu konudaki en önemli örneklerden birini oluşturuyor.

ABD'de son yılların en çok ses getiren sızdırmalarından biri de Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı'nın (NSA)  eski sistem analisti Edward Snowden'ın Amerikan hükümetinin istihbarat toplama yöntemleriyle ilgili belgeleri medyayla paylaşmasıyla yaşandı.

NSA'nın sadece ülke içinde değil, yurt dışında da kimi yabancı ülkelerin liderleri dahil telefon dinlemeleri yaptığını ve kayıt tuttuğunu, internet faaliyetlerini izlediğini ortaya çıkararak, ABD ve dünya gündeminde adeta "deprem" etkisi yaratan belgeler, ABD'nin istihbarat metotlarını deşifre etmesi üzerine yönetimin her kademesinden sert tepki gördü.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Snowden'ı vatana ihanet etmekle suçladı.

Nitekim, NSA'nın izleme faaliyetlerini ifşa eden Snowden, ABD'ye getirilebilmesi halinde, gizli bilgilerin ifşası, bunları yetkili olmayan taraflara vermek ve hükümet malını çalmaktan yargılanacak. Bunlardan gizli belgelerin ifşası ve yetkili olmayan taraflara verilmesi, Casusluk Kanunu çerçevesinde değerlendirildiğinden, Snowden casusluktan yargılanacak. Nitekim, Kerry gibi birçok senatör ve bazı kesimler Snowden'ın davranışını açıkça "vatana ihanet" olarak tanımlıyor.

Wikileaks

Konuyla ilgili bir önceki örnek ise WikiLeaks.WikiLeaks'te de ABD yönetimi konuya çok sert tepki gösterdi.

Wikileaks belgeleri 2010 yılında ilk ortaya çıktığında ABD yönetimi güçlü bir kınama yayımlamıştı. Beyaz Saray, WikiLeaks’in "çalıntı ve gizli belgeleri yayımlayarak sadece insan hakları davasını değil, bireylerin hayatlarını ve yaptıkları işi de tehlikeye attığını" belirterek, "Gizli belgelerin ve hassas ulusal güvenlik bilgilerinin yetkisiz ifşaatını en şiddetli şekilde kınıyoruz" ifadesini kullanmıştı.

Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da WikiLeaks’in, ABD Dışişleri Bakanlığı ile yabancı ülkelerdeki Amerikan elçilik ve temsilcilikleri arasındaki yazışmaları açıklamasının, Amerika’nın ulusal çıkarlarını tehlikeye soktuğunu ifade ederek, “Bu, hem belgelerde adı geçenlerin hayatlarını tehlikeye sokuyor, hem ulusal güvenliğimizi tehdit ediyor hem de ortak sorunları çözmek için diğer ülkelerde attığımız ortak adımları zora sokuyor” demişti.

Aynı dönemde, Amerikan basınının bir kısmı WikiLeaks belgelerini yayımlarken, CNN gibi bazı kuruluşlar da ulusal güvenlikle ilgili bu gizli bilgilerin “daha fazla ifşasına araç olmamak” için WikiLeaks’ın içeriklerine dair bilgileri yayınlarında kullanmadı.

Bu arada, Amerikan yönetimi hala bu tip sızdırmalara karşı en üst düzeyde tedbirleri almaya devam ediyor.

Bu noktada, kurumlar içindeki güvenlik önlemlerini artıran ABD yönetimi, ülkenin ulusal güvenliğini tehlikeye attığı gerekçesiyle bu konuya bulaşanları da “casusluk”la suçluyor veya mahkum ediyor. WikiLeaks belgelerini sızdıran Chelsea Manning, casusluk ve diğer suçlardan 35 yıla mahkum edildi. Bu da ABD'nin bu konularda gelecekteki yaklaşımı için ipuçları veriyor.

Robert Levinson olayı

Ülkede ulusal güvenlik tartışmalarını gündemi taşıyan son örneklerden biri de Amerikan AP ajansının, geçen aralık ayında, İran'da 7 yıl önce kaybolan eski FBI ajanı Robert Levinson'ın, olay sırasında CIA için çalıştığını ortaya çıkaran haberi oldu.

ABD yönetiminin "bir iş seyahati sırasında kaybolduğunu" ileri sürdüğü Levinson'ın, aslında CIA için istihbarat toplamak üzere İran'a gittiğinin açığa çıkması, CIA tarihinin en büyük skandallarından birine yol açmıştı. Habere göre AP, Levinson'ın CIA bağlantısını ilk kez 2010'da doğrulattı ancak ABD yönetiminin isteği üzerine haberini son ana kadar yayımlamadı. AP, haberin şimdi yayımlanmasının nedenini ise Levinson'ın ortadan kaybolmasının üzerinden 7 yıl geçmesi ve onu evine getirebilmek için sarf edilen çabaların boşa çıkması olarak açıklamıştı.

Bu gelişmeye Beyaz Saray'ın tepkisi ise gecikmedi. Beyaz Saray Sözcüsü Jay Carney, AP'nin haberini "hayli sorumsuzca" olarak niteleyerek, haberin Levinson'ın hayatını daha fazla tehlikeye attığına işaret etmişti.

İngiltere

İngiltere hükümeti, ülkesine karşı işlenebilecek en ciddi suçların başında casusluk faaliyetlerini görüyor. ABD ile ortaklaşa yaptığı istihbarat faaliyetlerinin ifşa edilerek basına yansıdığı olayları ulusal güvenliğe tehdit olarak değerlendiren İngiltere, bir gazetedeki bilgisayar disklerinin imhasından, basın kuruluşlarına gizlilik uyarısı yapılmasına kadar bir dizi sıkı tedbir uyguladı.

İngiltere'nin ABD ile ortaklaşa birçok telefon ve internet haberleşmesini izlediğinin NSA'nın eski sistem analisti Snowden'ın sızdırdığı belgelerle ortaya çıkması ve bu belgelerin dünya basınında geniş şekilde yer alması, İngiltere açısından ulusal güvenliğe tehdit olarak değerlendirilmişti.

Geçen yıl sızan ve Guardian gazetesinde yayımlanan belgelerde, NSA ile İngiltere'nin dijital istihbarat kurumu GCHQ arasındaki yakın işbirliği gözler önüne serilmiş ve ABD ile İngiliz gizli istihbarat servislerinin birçok ülke lideri ve yetkilisini yasa dışı dinlediği ortaya çıkmıştı.

Sızdırılan belgelerde İngiliz istihbaratının, 2009 yılında Londra'da yapılan G20 zirvesine katılan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'i de dinlediği ortaya çıkmıştı.

Guardian gazetesinde yayımlanan belgelerin ulusal güvenliğe tehdit oluşturduğunu söyleyen İngiltere Başbakanı David Cameron'ın, bu belgeleri imha etmesi için gazeteyle irtibata geçilmesi talimatı verdiği de ortaya çıktı. Bunun üzerine İngiliz hükümet yetkilileri, Guardian'ın Londra ofisine giderek, Snowden'ın belgelerinin bulunduğu bilgisayarların sabit disklerini imha etmişti.

Bu arada İngiliz Yüksek Mahkemesi geçen yıl ağustos ayında, ABD'deki izleme skandalını ilk haberleştiren Amerikalı gazeteci Glenn Grennwald'ın arkadaşı David Miranda'nın İngiliz polisi tarafından ele geçirilen cep telefonu ve bilgisayarındaki bilginin, İngiliz hükümeti ve polisi tarafından "ulusal güvenlik" kapsamında incelenebileceğine hükmetmişti.

Konu, İngiliz Parlamentosu'na da taşındı. Parlamento'nun İstihbarat ve Güvenlik Komisyonu (ISC) casusluk faaliyetleriyle ilgili istihbarat kuruluşlarının şeflerini sorguladı. Şefler, NSA'nın eski sistem analisti Snowden'ın sızdırdığı belgelerin ulusal güvenliğe zarar verdiğini ve operasyonları riske soktuğunu söylediler.

İngiliz İç İstihbarat Teşkilatı MI5’ın açıklamasına göre, İngiltere’nin ulusal güvenliği tehdit edecek bilgi ve belgeleri elde ederek casusluk faaliyetinde bulunanlar ülkenin Resmi Gizli Bilgiler Kanunu’nun ilgili yasaları çerçevesinde 14 yıldan 42 yıla kadar hapis cezalarına çarptırılabiliyor.

Servisin internet sitesinde yer alan bilgiye göre, İngiltere’ye karşı işlenebilecek en ciddi suçların başında casusluk faaliyetlerinin bulunduğu belirtilirken, casusluk amaçlı bilgi sızdıran ve ulusal güvenliği tehdit edenlerin İngiltere’nin 1911 ve 1920 yıllarına ait Resmi Gizli Bilgiler Kanunu’nu çerçevesinde 14 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilecekleri belirtiliyor.

Fransa

Fransa'da ulusal güvenliğini korumak için sıkı önlem alan ülkeler arasında yer alıyor.

Fransız Le Monde gazetesi, geçen ekim ayında NSA'nın, Fransa'da milyonlarca telefon görüşmesini dinlediğini ve elektronik postaları izlediğini duyurmuştu.

Fransız yetkililerin sert tepkisine neden olan istihbarat çalışması, Amerikalı ajanların sadece Aralık 2012-Ocak 2013 tarihlerinde Fransa'da 70,3 milyon telefon görüşmesini kaydettiğini ortaya çıkarmıştı.

ABD'nin Paris Büyükelçisi Charles Rivkin,  iddialarla ilgili bilgi vermesi için Dışişleri Bakanlığı'na çağrılmıştı.

Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, dinleme skandalıyla ilgili “Ortağımız ve müttefikimiz olan bir ülkeden kaynaklanan bu eylemler kabul edilemez” yorumunda bulunmuştu.

NSA dinlemelerinin ardından, kabinede de akıllı telefon ve tablet kullanımıyla ilgili değişikliğe gidilmişti. Yönetmeliğe göre, Fransız bakanların "gizli" sayılabilecek konuşmalar için, sadece özel hazırlanmış kriptolu telefonları kullanabileceğine karar verilmişti. Bakanlara, yazışma ve bilgi paylaşımı için de yine devlet tarafından geliştirilen özel bir internet sistemi kullanmaları talimatı verilirken, kendi aralarında kısa mesajla iletişim kurmamaları tavsiyesinde bulunulmuştu.

İsviçre

İsviçre hükümeti, bilgi güvenliği için yeni bir yasa üzerinde çalışıyor. Verilerin korunması ve yönetimi için federal düzeyde bir çerçeve oluşturulmasını amaçlayan yasa, var olan sistemdeki riskleri ve boşlukları da ortadan kaldırmayı hedefliyor. Yasa hakkındaki görüşmelerin 27 Haziran'a kadar sürmesi bekleniyor.

NSA'nın İsviçre kabine üyelerinin telefonlarını da dinlediğinin ortaya çıkması üzerine yeni telefon güvenliği önlemleri de alındı.

İsviçre hükümetinin çoğunluk hisselerine sahip olduğu Swisscom, verileri ülke içinde depolamak amacıyla "bulut teknolojisi" çalışmalarını hızlandırılmıştı. Swisscom, 2016 yılına kadar verilerinin dörtte üçünü bulut teknolojisiyle depolamayı hedefliyor.

İsviçre Federal Başsavcılığı, ABD'nin Cenevre'de elektronik izleme istasyonu kurduğunun ortaya çıkması üzerine "yabancı bir devlet adına hukuk dışı faaliyet" yürütmek suçlamasıyla soruşturma başlatmıştı. Skandal, eski NSA çalışanı Snowden'ın yayımladığı belgelerle ortaya çıkmış, Snowden, Cenevre'de çalıştığı dönemde başka istihbarat faaliyetlerine katıldığını da itiraf etmişti. BM Cenevre Ofisi'ne yaklaşık 500 metre uzaklıkta bulunan ABD'nin Cenevre'deki büyükelçiliğinin üst katında yer alan elektronik izleme istasyonunun, dinleme araçlarının gizlenmesi amacıyla özel solar yansıtıcılarla kapatıldığı da anlaşılmıştı.

İsviçre Ceza Yasası'na göre, "yabancı bir devlet adına hukuk dışı faaliyet" yürüttüğü sabit olan bir kişi, üç yıla kadar hapis ve para cezasına çarptırılabiliyor.

Hollanda

Hollanda’da ulusal güvenlik ihlal edildiği, devlet ya da istihbarat sırlarının açıklandığı durumlarda belirli yasalar ve mekanizmalar devreye giriyor. Hollanda kanunlarına göre devlet sırrı çerçevesindeki bilgi ve belgelerin sızdırılmasıyla bu yöndeki bilgilerin herhangi bir mecrada açıklanması yasak. Bu suçu işleyenler değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılabiliyor.