Brexit'in İngiltere'ye faturası 110 milyar euro

İngiltere'nin AB'den ayrılmak için 110 milyar euro toplu ön ödeme yapması gerekebileceğini söyleyen Bruegel uzmanı Darvas, "Karşıt söylemlere rağmen İngiliz ekonomisi göçmenlerden büyük fayda sağlıyor" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Brüksel'in en önemli düşünce kuruluşlarından Bruegel'in kıdemli uzmanı Zsolt Darvas, İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılmasına (Brexit) ilişkin müzakerelerdeki son durum hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Brexit müzakerelerinin resmi olarak geçen hafta başladığını anımsatan Darvas, AB tarafından gerekli onayların alınabilmesi ve Brexit'in 29 Mart 2019'da gerçekleşmesi için pratikte müzakerelerin 2018 sonuna kadar tamamlanması gerektiğini anlattı.

Darvas, bu sürecin 27 AB üyesi ülke ve İngiltere tarafından ortak alınacak bir karala uzatılabileceğini belirterek, "Eğer İngiltere yapıcı bir şekilde bu müzakereleri sürdürürse ben sürecin uzatılmasında ve ayrılış tarihinin ertelenmesinde bir engel çıkmasını beklemiyorum." diye konuştu.

Brexit sürecin uzamasının bazı sıkıntılara neden olacağına dikkati çeken Darvas, İngiltere'nin AB üyeliğine devam etmesi halinde 2019'da gerçekleşecek Avrupa Parlamentosu seçimlerine dahil olması gerekeceğini, bu durumda seçilecek İngiliz parlamenterlerin görev sürelerinin ne olacağı konusunun karmaşık bir durum ortaya koyacağını söyledi.

Brexit iki aşamada gerçekleşecek

Darvas, müzakerelerin uzaması ve İngiltere'nin üyeliğinin bir süre daha devam etmesi halinde AB bütçesi konusunda da sıkıntılar yaşanacağına işaret ederek, AB bütçesinin 7 yıllık bir mali çerçevede hazırlandığını mevcut bütçenin 2014-2020 yıllarını kapsadığını İngiltere'nin birlik üyeliğinin devamı durumunda 2021-2027 dönemini de kapsayacağını anlattı.

AB bütçesinin 2019-2020 yılında planlanmış ve onaylanmış olması gerektiğini anımsatan Darvas, bütçe planlamasında İngiltere'nin üyeliğe ne kadar devam edeceği ve katkısının ne miktarda olacağı konularının karmaşık bir durum ortaya çıkaracağını ifade etti.

Darvas, AB Konseyi'nin aldığı karar doğrultusunda Brexit müzakerelerinin iki aşamalı olarak gerçekleşeceğini, ilk aşamada İngiltere'nin mevcut üyeliğinin sonlandırılması ile ilgili konuların ele alınacağını, bu alanda AB Konseyi'nin "yeterli ilerleme" sağlandığına karar vermesi halinde ilişkilerin geleceği ile ilgili konulara geçileceğini belirtti.

"Paranın büyük çoğunluğunu geri alacak"

Müzakerelerde öne çıkan konuların başında ayrılık ücreti konusu olduğuna dikkati çeken Darvas, şunları söyledi:

"Ayrılık ücretinin hesaplama metodu ortaya kondu. Şimdi ayrılık ücretini yaklaşık olarak hesap edebiliyoruz. AB Komisyonu bu sayı ile ilgili resmi bir belge yayımlamadı ama hesaplama yönetimini açıkladı. İngiltere'nin AB'den ayrılmak için 110 milyar euro toplu ön ödeme yapması gerekebilir. Bu ön ödemeyle uzun vadeli net ödemeyi ayırmalıyız. Bu noktada AB'de İngiltere'ye bazı iadeler gerçekleştirecek. AB bütçesinden İngiltere'ye harcanacak rakamlar ve İngiltere'nin AB'nin diğer ülkelere verdiği borçlardan alacakları da hesaplanınca ortaya çıkan rakam bunun çok altına inecek.

Bizim hesaplamalarımızda İngiltere'nin ayrılık faturası 25- 65 milyar euro arsında gerçekleşiyor. Yani büyük 110 milyarlık bir ön ödeme sonrasında İngiltere, vereceği paranın büyük çoğunluğunu geri alacak. 65 milyar olması için bunun aşırı uç varsayımlarda bulunmak gerekiyor. Bence daha gerçekçi bir olanı 25-40 milyar euro arasında."

Darvas, müzakerelerde tatmin edici bir sonuç ortaya çıkmazsa, İngiltere'nin "Ben bunu ödemeyeceğim, AB'den anlaşmasız bir şekilde ayrılacağım" şeklinde de yaklaşım gösterebileceğine dikkati çekti.

AB tarafında İngiltere'yi cezalandırmak gibi bir yaklaşım olmadığını söyleyen Darvas, yapıcı ve anlayışlı bir biçimde tamamlanmasının iki tarafın da lehine olduğunu vurguladı.

Darvas, mevcut durumda İngiltere'nin AB bütçesine yüzde 12 civarında katkı sağladığını anımsatarak, "İngiltere, AB bütçesine önemli bir paya sahip durumda. Burada ya AB kesintilerle daha az harcama yapacak ya da katkı veren ülkelerin payları yükseltilecek." diye konuştu.

Vatandaş hakları

Vatandaş hakları ile ilgili Darvas, "Karşıt söylemlere rağmen İngiliz ekonomisi göçmenlerden büyük fayda sağlıyor. Bu vatandaşların hak ve durumları ile ilgili belirsizlik nedeniyle İngiltere'ye göç oldukça azaldı. Mevcut göçmenleri tutmak İngiltere'nin faydasına. İngiltere, AB vatandaşları için mevcut kuralların belirli bir sürede daha devam edeceğini ve 5 yılını dolduranlara devamlı oturum hakkı tanıyacağını açıkladı. Bence bu İngiltere'nin de faydasına olan adil bir öneri." değerlendirmesinde bulundu.

Müzakereler

Geçen hafta Brüksel'de gerçekleştirilen İngiltere'nin AB'den ayrılmasına ilişkin müzakerelerin ilk turunda taraflar, öncelikler ve tarihler konusunda anlaşmaya vardı.

Buna göre, müzakereciler her ay bir hafta görüşme yapacak. İlk aşamada müzakereler, vatandaş hakları, İngiltere'nin AB'ye ödeyeceği parayı kapsayan finansal anlaşma ve diğer konular olmak üzere üç gruba ayrıldı.

Brexit kararı, İngiltere'de yaşayan 3,2 milyon AB vatandaşının yanı sıra AB'de bulunan 1 milyon İngiliz vatandaşının hakları konusunda da belirsizlik ortaya çıkardı. AB, İngiltere'deki birlik üyesi ülke vatandaşlarının haklarıyla ilgili konuların öncelikle çözüme kavuşturulmasını ve bunların güvence altına alınmasını istiyor. Mevcut durumda AB vatandaşları diğer üye ülkelerde olduğu gibi İngiltere'de de yaşama, çalışma, eğitim ve sosyal yardımlardan faydalanabiliyor. Brüksel, bu hakların Brexit sonrasında da devam etmesi konusunda ısrar ediyor.

AB tarafı, İngiltere'nin, üzerinde uzlaşılmış olan 2020 birlik bütçesine ve üye ülkelerin kalkınma programlarına taahhütlerini tam yerine getirmesini şart koşuyor. AB tarafının hazırlayacağı ayrılık faturasının yüksek rakamlara ulaşabileceği iddia ediliyor. İngiltere'nin AB'deki ortak varlıklarının ve alacaklarının düşülmesiyle bu rakamın azalması öngörülüyor.

Brexit

İngiltere, geçen sene haziran ayında yapılan referandumla AB'den ayrılma kararı almış, 29 Mart'ta da Lizbon Anlaşması'nın 50. maddesini işleterek ayrılık sürecini resmen başlatmıştı. AB ise 29 Nisan'da yaptığı özel zirveyle müzakerelerdeki ilkelerini belirlemişti.