Göçmen krizi 'birliği' zorluyor

Göç krizi AB'nin birliğini zorluyor ve imajını zedeliyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ortadoğu, Afrika ve Asya'dan gelen yoğun mülteci akışının nasıl idare edileceği konusunda yaşanılan derin görüş ayrılıkları Avrupa Birliği'nin (AB) değerleri ve küresel duruşuna bir tehdit oluştururken, Euro Bölgesinde reformların uygulanması ve Yunanistan'ın borçlarının düşürülmesi konusunda beraber adım atmayı da zorlaştırabilir.

Boğulan çocukların, trenlere indirilip bindirilen ve polisler tarafından şiddet gören mültecilerin yürek parçalayıcı görüntüleriyle mülteci krizi euro bölgesi krizinin manevi eşdeğeri haline geldi. Her iki durumda da birlik prensibi sağlam bir şekilde test ediliyor.

AB'yi verimsiz, dağınık ve kalpsiz gösteren, üye ülkelerin birbiriyle anlaşmazlığa düşmesini, siyasi popülizmi ve Müslüman karşıtlığını alevleyen bu son kriz, Avrupa'nın birleşme idealini tehlikeye sokuyor.

Fakat AB genelde bir düzensizlik ve birbirini suçlama döneminden geçmeden yeni bir probleme ortak bir çözüm üretemiyor. Dayanılmaz zorlukların yaşandığı fotoğrafların ortaya çıkmasının ardından ve ortak bir cevap verilmediği takdirde Avrupa'nın 26 üyesi arasındaki Schengen serbest dolaşım sisteminin tehlikeye girebileceği korkuları üzerine politika değişiyor olabilir.

Almanya Başbakanı Angela Merkel geçtiğimiz hafta Avrupalı partnerlerini Suriye, Irak, Afganistan, Libya ve benzeri yerlerden kaçan göçmenleri kabul etmelerine yönelik ikna çabaları çerçevesinde yaptığı bir konuşmada "Dünya bizi izliyor" dedi.

Merkel, "Eğer Avrupa mülteciler konusunda başarısız olursa, evrensel insan haklarıyla olan sıkı bağı da yok olacaktır ve artık hayalini kurduğumuz Avrupa olmayacaktır" dedi.

Merkel'in euro krizindeki temkinli duruşuna ters olarak bu cesur liderlik girişimi daha fazla göçe karşı muhalefetin güçlü olduğu Fransa gibi ülkelerden ihtiyatlı bir destek görürken, Macaristan ve İngiltere gibi ülkeler tarafından açık bir şekilde reddedildi.

Birçok Avrupalı siyasetçi için seçmenlere ayak uydurarak daha fazla göçü engellemek, yüzbinlerce yabancı ve özellikle Müslüman göçmeni karşılamaktan daha büyük bir öncelik.

gocmenler.jpg

10 yıl sonra ilk kez doğu-batı bölünmesi

Avrupa'nın 10 merkezi ülkesinin Avrupa Birliği'ne katılmasından yaklaşık 10 yıl sonra ilk kez bir kriz doğu-batı ayrımını gözler önüne koyarken, yeni üyelerin çoğunluğu mülteci kotalarını kabul etmiyor, bazıları dini nedenleri buna referans olarak gösteriyor.

Bu durum Avusturya Başbakanı Werner Faymann'ın doğu ülkelerinin yükü paylaşmaması durumunda AB'nin bu ülkelere kalkınma için yaptığı para yardımını yeniden gözden geçirmesi gerektiğini söylemesine neden oldu.

Komunist operasyonlardan 1956 ve 1968 yıllarında Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya'da çok sayıda mülteci kaçarken, bu mülteciler şimdi göçmenlerin zorunlu bir şekilde ülkeler arasında bölüştürülmesine en çok karşı çıkanların arasında.

Macaristan Başbakanı Viktor Orban, göçmenlerin Avrupa'nın "Hristiyan köklerini" tehdit ettiğini söylerken, Slovakya ve Çek Cumhuriyeti az miktarda ve tercihen Hristiyan göçmenleri kabul edeceklerini söylediler.