İngiltere Viyana Sözleşmesi'ni zorluyor
Uluslararası hukukçular Ekvador Büyükelçiliği'ne yönelik olası bir baskının ya da zor kulllanmanın Viyana Sözleşmesi'nin ihlali anlamına geleceği görüşünde.
ANKARA - İngiliz yönetiminin, Ekvador'un Londra'daki Büyükelçiliği'nde bulunan Wikileaks kurucusu Julian Assange'ı tutuklama ısrarı, diplomatik dokunulmazlığı olan büyükelçiliğe karşı zor kullanma yoluna gidip gitmeyeceği tartışmalarını beraberinde getirdi. Uluslararası hukuk uzmanları ise, büyükelçiliklerin diplomatik dokunulmazlığına ve İngiltere'nin 1961 Viyana Sözleşmesi'ne uymakla yükümlü olduğuna vurgu yapıyor.
Londra'daki Ekvador Büyükelçiliği'ne 19 Haziran'da sığınan ve önceki gün siyasi sığınma talebi Ekvador tarafından kabul edilen Wikileaks kurucusu Assange, İngiliz yönetiminin yakın takibinde. Ekvador Dışişleri Bakanı Ricardo Patino, Assange'ın iade edilmemesi durumunda, Ekvador büyükelçiliğine saldırı düzenleyeceği yönünde İngiltere'den tehdit aldıklarını söylemiş, ancak İngiliz yönetimi bu tür bir tehdidin söz konusu olmadığını açıklamıştı. İngiltere son olarak, Assange'ın İngiltere'den ayrılmasına izin verilmeyeceğini bildirmişti.
İki ülke arasındaki ilişkiler gerilirken, İngiltere'nin tutuklama işlemi için büyükelçilik binasına karşı zor kullanma ihtimali de çeşitli yayın organlarında tartışılmaya başladı. Uluslararası hukuk uzmanları ise İngiltere'nin özellikle 1961 Viyan Sözleşmesi'ne uymakla yükümlü olduğunu ve olası bir müdahalenin uluslararası hukukun ihlali sayılacağı görüşünde.
"Tutuklama uluslararası hukuk açısından mümkün değil"
Uludağ Üniversetesi Öğretim Üyesi ve Devletler Hukuk Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kamuran Reçber, Assange'ın Ekvador'un Büyükelçiliği'nde İngiliz makamlarınca tutuklanmasının uluslararası hukuk açısından mümkün olmadığını, ancak büyükelçilik binasından uzaklaştırılması ya da ayrılması halinde bu tür bir işlemin söz konusu olabileceğini söyledi.
Konuyla ilgili 1961 Viyana Diplomatik İlişkiler Sözleşmesi'ne atıfta bulunan Reçber, "İngiliz makamlarının Assange'ı tutuklamak için Ekvador'un Londra Büyükelçiliği'ne girmesi demek, Ekvador'a ait bir kara parçasını işgal etmeleri demektir. Büyükelçiliklere ancak doğal afet, yangın veya insan yaşamını kurtarmak gibi olağanüstü durumda girmek mümkün olabilir. Ama bu tür durumlarda dahi mutlaka büyükelçilik yetkililerinden izin alma yükümlülüğü vardır" değerlendirmesinde bulundu.
Reçber, İngiltere'nin uluslararası hukuku ihlal ederek büyükelçilik binasına girmesi halinde ise Ekvador'un İngiltere'ye uluslararası hukuk çerçevesinde yaptırım uygulatmanın güç bir olasılık olduğunu kaydetti. Lahey Uluslararası Adalet Divanı'ndaki davaların tarafların ortak rızası ile ele alındığına işaret eden Reçber, Ekvador süreci Divan'a taşısa dahi İngiltere'nin itirazı nedeniyle sonuç alamayacaktır. Yani süreç uluslararası hukuk çerçevesinde her iki taraf açısından da sonuçsuz kalacaktır. Baskın olayı olursa birkaç ülkeden kınama gelir, daha etkili bir şey çıkmaz" dedi.
"Binaların mutlak dokunulmazlıkları var"
Gazi Üniverstesi Öğretim Üyesi ve uluslararası hukuk uzmanı Prof. Dr. Emin Çağıran, diplomatik misyonlarla ilgili olarak temsilcilerin, bina ve personelin mutlak dokunulmazlıklarının bulunduğuna dikkati çekti. 1961 Viyana Diplomatik İlişkiler Sözleşmesi'ne değinen Çağıran, İngiliz makamlarının büyükelçilik binasına girmesi halinde bunun uluslararası teamüllerin de ihlali anlamına geleceğini bildirdi. Çağıran, "İngiltere için büyükelçiliğe girmek intihar saldırısı gibi bir durum olur. Böyle bir şeyi göze almaz ve yapmaz" ifadelerini kullandı.
"İngilizlerin haklı gerekçesi yok"
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Devletler Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dalar da, Viyana Sözleşmesi kapsamında tüm büyükelçiliklerin dokunulmazlığa sahip olduğunu vurguladı. Julian Assange hakkındaki suçlamanın "adi suç" kapsamında olduğuna işaret eden Dalar, "Başka bir devlete iade edilmesi için terör veya işkence ile ilgili bir suçlama olması gerekir" dedi. Dalar, Assange'ın elçilikten dışarıya Ekvador misyonuna ait bir araçla çıkması halinde de, dokunulmazlığı olan bir araçta olacağı için uluslararası hukuka göre İngiliz makamlarının herhangi bir müdahalede bulunma haklarının bulunmadığını ifade etti.