Irak kimyasal silahları bırakıyor
BM Genel Sekreter Ban, Irak'ı kimyasal silahları yasaklayan anlaşmayı imzalamış olmasından ötürü kutladı
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER - Irak hükümeti, kimyasal silahların geliştirilmesi, üretilmesi, stoklanması ve kullanılmasını yasaklayan uluslararası sözleşmeyi kabul ettiğini bildiren belgeyi BM'ye sundu.
BM'den yapılan açıklamada, Genel Sekreter Ban Ki-mun'un Irak hükümetini silahsızlanmaya ve silahların yayılmasına karşı olan tutumundan dolayı kutladı. Açıklamada, Irak'ın sözleşmeyi onaylayan 186. ülke olduğu ve sözleşmenin 30 gün sonra Irak'ta yürürlüğe gireceği belirtildi.
Ban, uluslararası sözleşmeyi imzalamayan ve onaylamayan ülkeleri de uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması kapsamında biran önce sözleşmeyi imzalayıp onamaya çağırdı.
Aralarında Mısır, Kuzey Kore, Somali ve Suriye'nin bulunduğu bazı ülkelerin 1997 tarihli uluslararası sözleşmeyi imzalamadıkları, İsrail ve Myanmar gibi bazı ülkelerin ise sözleşmeyi imzaladıkları ancak onaylamadıkları biliniyor.
Irak'ın Saddam Hüseyin döneminde kimyasal silahlara sahip olduğu 1991'deki Körfez savaşının ardından BM silah denetçileri tarafından ortaya çıkarılmış, ancak 2003 yılında Irak savaşının başlamasından hemen önce BM denetçileri Irak'ta hala bu tür silahların bulunduğuna ilişkin bir kanıt bulamamıştı.
ABD, silah denetçilerinin raporuna rağmen, elinde Irak'ın kitle imha silahları olduğuna dair kanıtlar olduğunu ileri sürerek 2003 yılının mart ayında Irak'a harekat düzenlemişti. Washington yönetimi Irak savaşının başlamasından yıllar sonra, savaşın en büyük gerekçesi olarak gösterdiği kitle imha silahlarının Irak'ta bulunduğuna dair istihbarat raporlarının doğru olmadığını itiraf etmişti.
"İran'ın hala Irak'a karışıyor"
Öte yandan, ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), İran'ın hala Irak'a karışmayı sürdürdüğünü bildirdi.
Pentagon tarafından Irak konusunda hazırlanan bir raporda, yaklaşan seçimler dolayısıyla Irak'ın iç siyasetine nüfuz elde etmek peşindeki İran'ın bu ülkeye karışmayı sürdürdüğü belirtilerek, "İran Irak'ın uzun vadeli istikrarı, siyasi bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü bakımından dikkate değer bir tehdit olmayı sürdürüyor" ifadesine yer verildi.