İspanyollar sandığa gidiyor

İspanya'da siyasi dengeleri değiştiren ekonomik kriz, 20 Aralık'ta yapılacak genel seçimlerde de İspanyolların oylarını belirleyecek. İspanyolların en büyük sorunu yüzde 23 oranındaki işsizlik.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İspanya'da 20 Aralık'ta yapılacak genel seçimler, ülkenin geçirdiği ekonomik krizden dolayı geçmişte örneği olmayan bir siyasi tabloyu ortaya çıkardı.  

Diktatör Francisco Franco'nun 1975 yılında ölümünden bu yana sağ ve sol görüşlü iki büyük siyasi partinin iktidar yarışında geçen İspanyol siyaseti ilk kez iki partililikten çıkarak 4 siyasi partinin iktidar olabilme iddiası olduğu yeni bir döneme girdi. 

Mevcut durumda iktidardaki muhafazakar sağ görüşlü Halk Partisi (PP) ve ana muhalefetteki Sosyalist İşçi Partisi'nin (PSOE) yanı sıra ilk kez genel seçimlere katılacak Ciudadanos (Vatandaşlar) ve Podemos (Yapabiliriz) partileri de yarışa dahil oldu.  

2006 yılında Barcelona'da kurulan Albert Rivera'nın liderliğini yaptığı Ciudadanos'un, gelecek pazar günkü seçimlerde sürpriz yapma olasılığı siyasi otoritelere göre yüksek. Ekonomik krizin etkisiyle kendiliğinden ortaya çıkan "Öfkeliler" adlı halk hareketinin siyasi uzantısı olan ve 2014 yılında kurulan Podemos ise PSOE ve komünist görüşlü Birleşik Sol (IU) partilerinden alacağı oylarla İspanya'da yeni alternatif sol iddiasıyla ön plana çıkıyor.  

2008 yılında başlayan İspanya'daki ekonomik kriz, o dönem tek başına ülkeyi yöneten PSOE'yi muhalefette bırakarak  2011 yılında yüzde 44,68'lik rekor oy oranı ile PP'yi tek başına iktidar yapmıştı. Geçen 4 yılda çok ciddi kemer sıkma politikaları uygulayan PP'nin ekonomik krize karşı kendisini savunduğu en büyük icraatı, Yunanistan, İrlanda ya da Portekiz'den farklı olarak "ülkeyi dış finans yardımı almaktan kurtarmak" olsa da, 2012 yılında İspanyol bankalarını kurtarmak için AB'den alınan 40 milyar Euroluk finans yardımı paketi muhalefet partilerine göre "kurtarma" olarak değerlendiriliyor. 

Ekonomik krizden dolayı ciddi oy kaybına uğrayan PP'nin 20 Aralık'taki seçimlerde oy oranının yüzde 27'ye kadar düşeceği tahmin edilirken, tek başına iktidar olamasa da PP'nin seçimlerden yine 1. parti olarak çıkacağına kesin gözüyle bakılıyor.  

İşsizlik yüzde 23

Euro Bölgesinde Yunanistan'dan (yüzde 25,7) sonra en büyük işsizlik oranı yüzde 23 ile (yaklaşık 4,9 milyon kişi) İspanya'da bulunuyor. Ülkedeki tüm kamuoyu anketleri İspanyolların en büyük sorununun işsizlik olduğunu belirtiyor.

Ekonomi uzmanları da kısa ve orta vadede işsizliğe bir çözüm beklemediklerini vurguluyor. AB tahminlerine göre normal şartlarda 2017'den önce işsizlik oranının yüzde 20'nin altına inmesi öngörülmüyor. Seçimler öncesinde siyasi partilerin en önemli mesajları da işsizlik üzerine olurken, PP yılda 500 binden gelecek 4 yılda 2 milyon kişiye istihdam sağlayacağını ve geçici sözleşmeleri sabit sözleşmeye dönüştüren işverenlere aylık 500 Euro vererek, 4 yıl için bu kişilerin sosyal güvenlik katkı paylarını ödemeyeceklerini vaat etti.  

PP'nin 2012 yılında çıkardığı iş reformunu tamamen iptal edeceğini savunan PSOE ise geçici kontratın 1 yıldan daha uzun bir süre tekrarlanmasını yasaklayacağını seçmenlerine garanti etti. PSOE ayrıca mevcut durumda 648 Euro olan asgari ücretin 2 yasama döneminde (8 yıl) 860 Euroya çıkarılmasının sözünü verdi.  

Ekonomik krizden dolayı PP ve PSOE'nin bu zamana kadar uyguladıkları politikaları sorumlu tutan ve geçmiş dönemlerde yapılan iş reformlarını iptal edeceğini öne süren Podemos ise haftalık çalışma saatini 40'tan 35'e indirmek, Yenilebilir Enerji Projesi ile 300 bin kişiye istihdam sağlamak, asgari ücreti 2 yıl içinde 800 Euroya 4. yılın sonunda 950 Euroya çıkarmak, hiçbir geliri olmayanlara aylık 600 Euro sabit maaş bağlamak gibi vaatlerde bulunuyor.  

Bu arada "Frente a crisis" (Krize karşı) adlı kurumun başkan yardımcısı ve ekonomist Antonio Gonzalez AA'ya yaptığı değerlendirmede, "Ekonomik krizin başladığı 2008 ile 2013 yılları arasında sabit sözleşmesi çalışanların yarısından fazlası işlerinden çıkarıldı. Ve daha sonra yeni iş bulmayı başaranların çoğunluğu geçmişe nazaran yüzde 40 daha az maaşla çalışmayı kabul etmek zorunda kaldı. AB içinde en çok iş kaybı da İspanya'da yaşandı" yorumunu yaptı ve şöyle devam etti: 

"İspanya'da yasalar uzun süreli geçici sözleşme yapılmasına izin vermese de 30 yıldır bu sistem yasa dışı olarak kullanılıyor. 2015 yılında işsizlik oranı düşmeye başladı ama şunu unutmamak lazım; bu yıl yapılan iş sözleşmelerin yüzde 90'ı geçici sözleşmeler ve bunların yüzde 25'i sadece haftalık sözleşmeler. Beklentiler İspanya'da gelecek 4 yıllık yasama döneminde işsizliğin düşeceği yönünde.Burada önemli olan konu ne tür sözleşme yapıldığı ve maaşların ne kadar olduğu"  

Yüzde 3,1'lik büyüme beklentisi 

Oviedo Üniversitesi Ekonomi Fakültesi profesörü ve Fedea adlı ekonomik çalışmalar vakfının araştırmacısı Florentino Felgueroso da kayıt dışı olanların da hesaba katıldığında, İspanya'da işsizliğin yüzde 31,7'ye kadar çıktığını savundu. 

İstatistiklere göre özellikle 45 yaş üstü kişiler ve kadınlarda 2 yıl ve üzerinde işsiz kalmaya devam edenlerin sayısının çok fazla olduğuna dikkati çeken Felgueroso, 2012 yılında "AB'nin zorlamasıyla hükümetin kabul ettiği iş reformundan dolayı tazminatlar düşürüldü, toplu sözleşme hakları küçültüldü ve işten çıkarmalar kolaylaştırıldı" dedi. 

Öte yandan 2008-2013 yılları arasında küçülme yaşayan İspanyol ekonomisi son iki yıldır tekrardan büyümeye geçerken, Avrupa Komisyonu'nun 2015 yıl sonu tahminleri göre İspanya'da yüzde 3,1'lik büyüme bekleniyor. Buna rağmen 2016'da kamu açığını yüzde 3'ün altına indirme hedefini tutturamaması beklenen İspanya'nın yine Avrupa Komisyonu'nun verilerine göre kamu açığının gayri safi yurt içi hasılaya oranı 2015 için yüzde 4,7, 2016 yılı için ise yüzde 3,6 olarak öngörülüyor.