”İsrail'in kurduğu komisyon bizi tatmin etmez”

Çiçek, "Tek yanlı olarak İsrail'in kurduğu komisyon bizi tatmin etmez." dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısıyla ilgili, "Tek yanlı olarak İsrail'in kurduğu komisyon bizi tatmin etmez. Komisyonun tarafsız olması lazım ve herkesin (BM) Genel Sekreterin kurmuş olduğu bu komisyonda ne düşüncesi varsa, ne delili varsa ortaya koyması lazım" dedi.

Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Başbakanlık Yeni Bina'da yapılan Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, bazı dış gelişmeler hakkında Bakanlar Kurulu üyelerini bilgilendirdiğini anlatan Çiçek, toplantıda özellikle Gazze'ye yardım götüren konvoy, İran ve Kırgızistan'daki gelişmelerin ağırlıklı gündem konuları olduğunu belirtti.

Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırının hala basının gündeminde yer aldığını ifade eden Çiçek, şunları kaydetti:

"Olay bir Türkiye-İsrail meselesi değildir, İsrail ile uluslararası hukuk arasındaki bir sorundur. Çünkü olayın, terörün cereyan ettiği alan, uluslararası sulardır. Dolayısıyla uluslararası bir hukuki sorun var ve bu sorunun birinci derecede muhatabı İsrail'dir.

Kaldı ki bu konvoyda bulunanlar, sadece Türk vatandaşları değil, 32 ülkeden çok değişik statüde insanlar, Gazze'deki insanlık dışı ablukaya dikkati çekmek amacıyla bir sivil inisiyatif başlatmışlardır. Bu bir sivil inisiyatiftir, kimsenin iznine ve onayına tabi değildir. Dolayısıyla bir sivil inisiyatife karşı, insani mülahazalarla yapılan bir çabaya, bir gayrete karşı bunun mukabili silah olmamalıydı, vahşet olmamalıydı, terör olmamalıydı. Dolayısıyla esas sorun da buradadır."

"Bu vahşeti nasıl savunacaklarsa bu komisyonda gelip savunurlar"

Cemil Çiçek, Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırıda yaralıların ve hayatını kaybedenlerin çoğunun Türk vatandaşı olması dolayısıyla "Türkiye Cumhuriyeti olarak bu kanunsuzluğu, bu terör eylemini uluslararası hukuk çerçevesinde dünyanın ve uluslararası kuruluşların gündemine taşıdıklarını" ifade etti.

Bu konuyu gündemine alan kuruluşların, düşüncelerini ve kınama niteliğindeki kararlarını dünya kamuoyuna açıkladıklarını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da bazı ülke devlet başkanlarıyla bu konuyu görüştüğünü anımsatan Çiçek, Türkiye dahil 32'ye yakın ülkenin vatandaşının bir tehditle karşı karşıya kaldığını söyledi. Çiçek, "Yaralananlar vardır, hayatını kaybedenlerimiz Türk vatandaşıdır ama netice itibarıyla bir devlet terörü ve devlet korsanlığı herkesin üzerinde durması gereken bir konu" dedi.

Başbakan Yardımcısı Çiçek, konunun bütün yönleriyle araştırılması için bir an evvel tarafsız ve hukuk çerçevesinde bir komisyonun kurulmasını arzu ettiklerini ve BM Genel Sekreterinin ortaya koyduğu teklifi kabul ettiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Henüz İsrail buna cevap vermedi. Şayet İsrail bu teklifi kabul ederse bu konu bu komisyonda tüm yönleriyle incelenir, herkesin elinde ne bilgi, ne belge varsa neyi nasıl ortaya koyacaklarsa, bu vahşeti nasıl savunacaklarsa bu komisyonda gelir bunu savunur. Şayet İsrail, BM Genel Sekreterinin bu teklifini kabul etmezse o zaman bunu kabul etmemesi durumunda alınacak tedbirleri görüştük bugün biz. Çünkü hayatını kaybeden insanlar bizim vatandaşlarımızdır. Yaralananların önemli bir kısmı bizim vatandaşlarımızdır.

Tek yanlı olarak İsrail'in kurduğu komisyon bizi tatmin etmez. Komisyonun tarafsız olması lazım ve herkesin genel sekreterin kurmuş olduğu bu komisyonda ne düşüncesi varsa, ne delili varsa ortaya koyması lazım. Temennimiz bunun kabul edilmesidir. Kabul edilmemesi durumunda alınacak tedbirleri görüştük. Bu tedbirlerin neler olduğu gelişmelere bağlı olarak zaten size ifade edilir."

Çiçek, başta, bir vatandaşını kaybeden ABD olmak üzere diğer ülkelerin de bu konuda dayanışma içerisinde olmalarını, bu haksızlığa, hukuksuzluğa karşı birlikte hareket etmelerini istedi.  

 

Türkiye'nin eksen kayması yok

Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, "Türkiye'nin eksen kayması yok. Türkiye'nin ekseni yerinde duruyor, Türkiye temel tercihini baştan yapmıştır. Biz AB'ye tam üye olmak istiyoruz" dedi.

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısında ele alınan konularla ilgili basın mensuplarına bilgi verdi. Bakan Çiçek, toplantıda, spor yasalarında, şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanunda değişiklik öngören tasarının da aralarında olduğu birçok konunun ele alındığını söyledi.

Çiçek, şöyle devam etti:

"Hatırlanacağı üzere, 2004 yılında bu konuyu ilk defa düzenledik. 2004 yılından 2010 yılına kadar geçen sürede 6 yıllık uygulamasında maalesef istenen sonuçlar elde edilememiştir. Onun için halen şiddet, olumsuzluklar bu alanda devam ediyor. Sporun da toplum hayatımızdaki yeri önemli. Müsabakalarda şiddetin ve düzensizliğin önlenmesi açısından bu kanunun uygulanmasındaki tecrübeyi ve ortaya çıkan boşluğu dikkate alarak bu kanun tasarısını yeni baştan Meclise sevk etmek mecburiyeti hasıl olmuştur. Bugün buna önem verdik, bunu imzaya açtık. Meclisin yeni yasama yılına başladığı dönemde bu yasayı öncelikle çıkarmak imkanımız olabilir."

Kurulda, Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı'nın da ele alındığını bildiren Çiçek, tasarının AB müktesebatı ile de ilişkili olduğunu ifade etti.

Cemil Çiçek, biyolojik çeşitliliğin; o ülkenin en önemli zenginliği olduğunu ve korunmasının önemine işaret etti. 

Bu alanda yapısal ve yasal olarak boşluklar bulunduğunu ve yeniden ele alınması gerektiğine işaret eden Çiçek, tasarının, tabii kaynakların ve biyolojik çeşitliliğin korunması, kullanılması ve bilimsel esaslara göre yönetilmesinin sağlanması, bu alandaki düzensizlik ve disiplinsizliğin kaldırılması ve bununla ilgili bir komitenin kurulması gibi önemli yapısal değişikliler getirdiğini ve imzaya açıldığını kaydetti.

Toplantıda Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın, AB ile ilişkiler konusunda yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdiğini ve fasılların değerlendirildiğini ifade eden Çiçek, gıda güvenliğiyle ilgili yasanın da Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini anımsattı.

Rekabet politikası ile ilgili faslın açılabilmesi için, devlet yardımlarının izlenmesi ile ilgili bir kanun tasarısının çıkarılması gerektiğine dikkati çeken Çiçek, bu konunun TBMM gündeminde olduğunu ve parlamentoda gerekli desteği göreceğini ümit ettiğini söyledi.

Bilgi toplumu ve medya fasılı ile ilgili olarak RTÜK yasasının da çıkarılması gerektiğini kaydeden Çiçek, bununla ilgili tasarının ilk olarak 3 Haziran 2010'da TBMM AB Uyum Komisyonunda görüşüldüğünü ve şu an Anayasa Komisyonunda bulunduğunu anımsattı.

İşletme ve sanayi politikası ile ilgili olarak Türkiye Sanayi Strateji Belgesinin hazırlanması gerektiğine dikkati çeken Çiçek, ilgili bakanlık ve kuruluşların bu konuda önemli çalışmalar yaptığını ve Yüksek Planlama Kurulu kararına sevk edilmiş olacağını söyledi.

Bütün bu çalışmaların, hükümetin AB konusuna verdiği önemi gösterdiğini anlatan Çiçek, son günlerde "Türkiye'de eksen kayması var" şeklinde tartışmalar yapıldığına işaret ederek, şöyle konuştu:

"Türkiye'nin eksen kayması yok, Türkiye'nin ekseni yerinde duruyor, Türkiye temel tercihini baştan yapmıştır. Biz AB'ye tam üye olmak istiyoruz.

İnsafla düşünüldüğünde de AB'ye üyelik noktasındaki en yoğun çaba ve çalışmayı da AK Parti iktidarı göstermiştir. Biz iktidara geldiğimizde aday ülkeyken bugün müzakere eden ülke haline gelmiştir. Belli sayıda başlıkta da müzakereye başlandı.

Eğer bu konuda daha hızlı bir çalışma yapılamıyorsa bu Türkiye'den kaynaklanmıyor. Maalesef şu an Avrupa'yı yöneten bir kısım ülkelerin yöneticilerinin Türkiye'ye şaşı bakışından ve açılış kriterleri içerisinde olmadığı halde Türkiye'nin önüne Kıbrıs meselesinin getirilip konmasından kaynaklanıyor. 8 fasıl ondan dolayı kapalı, 5 tanesi Fransa'nın bloke etmesi sebebiyle kapalı ama her gün bir kısım Avrupa ülkeleri, verdikleri taahhütlerin arkasında durmayarak ahdi vefa göstermeyerek, Türkiye'nin AB üyeliğini engelleme noktasında maalesef işi ağırdan alıyorlar."

Türkiye'de bu konuları değerlendirenlerin, Avrupa'nın bu noktadaki ön yargısını, ahdi vefasızlığını göz ardı ettiğini söyleyen Çiçek, "Sanki biz AB'yi bir konjonktürel mesele olarak kabul ediyormuşuz ve AB hedefinden vazgeçmişiz, başka arayışlar içerisindeymişiz gibi eksik, yanlış ve doğru bir bilgi ve temele dayanmadan değerlendirmeler yapıyorlar" dedi.

Çiçek, hedeflerinin AB olduğunu ve bu hedeften sapma ya da işi ağırdan almanın söz konusu olmadığını da söyledi.

"İsrail'in BM'nin kurduğu komisyona üye vermesini bekliyoruz"

 

 Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Türkiye'nin İsrail'den beklentisinin belli olduğunu belirterek, "Biz, İsrail'in BM Genel Sekreterinin kurduğu komisyona üye vermesini bekliyoruz. Biz bu teklifi kabul ettik ve bunu da bildirdik. Vermediği takdirde ne olacaksa bu birkaç gün içinde ortaya çıkacaktır. Ona göre de bu tedbirleri merhale merhale gündeme getirmiş olacağız" dedi.

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısına ilişkin açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Çiçek, "İsrail konusunda uluslararası hukuktan doğan haklarıyla ilgili Türkiye bu noktada nasıl değerlendirecek? Başbakan bunu daha önce defalarca belirtmişti, İsrail'e yatırım konusunda özellikle silah adımları konusunda... Bundan sonraki anlaşmalar ne boyutta? Savunma Sanayi Müsteşarı geldi. Bununla ilgili bir değerlendirme yaptınız mı" sorusu üzerine, Savunma Sanayi Müsteşarı'nın kendi alanlarıyla ilgili sunuşu olduğunu, ancak vakit yetmediğini söyledi. İsrail'in saldırısıyla ilgili olarak iç hukuk açısından İstanbul'da bir soruşturma başlatıldığını anımsatan Bakan Çiçek, saldırıda hayatını kaybeden vatandaşların otopsilerinin yapıldığını, yaralıların üzerindeki izlerin ve yaralarının da tespit edildiğini ifade ederek, "Bununla ilgili teknik bulgular toplandı. İç hukuk açısından, delillerin toplanması açısından zaten Türkiye belli bir çabayı sürdürdü ve sürdürmekte" dedi.

Çiçek, şöyle devam etti:

"Bizim adli tıp kuruluşumuz zaten akredite bir kuruluş. İstanbul protokolü çerçevesinde ortaya koyduğu bilgi ve belgeler tüm dünyada kabul edilen nitelikte, kabul edilen bilgi ve belge niteliğinde... Adli tıp kurumu zaten bu araştırmaları yaptı. İstanbul Bakırköy Başsavcılığı ve İstanbul Savcılığında bir soruşturma var. İşin iç hukuk yönüdür. Zaten hayatlarını kaybedenlerin yakınlarının münferit başvuruları vardır ya da olabilir. Kaldı ki bu suçlar şikayete bağlı suçlar da değil, doğrudan Cumhuriyet savcıları da kendileri de harekete geçebilirler.

Uluslararası hukuk açısından konuya baktığımızda sadece işin tazminat ve hukuk yönü değil, diğer konularla ilgili olarak da bir çalışma yürütülüyor. Dışişleri Bakanlığımız koordinesinde Adalet Bakanlığımız ve diğer ilgili bakanlıklardan temsilci almak suretiyle bunu yakından takip ediyoruz. Kabul etmek gerekir ki bu bir gecede olup bitecek iş değil, gelişmelere bağlı olarak da bu alınacak tedbirleri her gün güncelleştirmemiz gerekmektedir. Elimizde çok detaylı bir çalışma, olayın vuku bulduğu andan itibaren yapılmıştır. Gelişmelere göre, yapılması gereken işler ve alınması gereken kararlarla ilgili kapsamlı bir çalışma yapılmıştır. Neyin nereye gideceğinin tarihini hukuk ölçüleri içinde onu biliyoruz ama öbür taraftan da işin siyasi, ekonomik ve askeri başkaca boyutları biraz da İsrail'in tutumuna bağlıdır. Türkiye'nin beklentileri bellidir. İsrail olumlu bir tavrın içine girdiği takdirde bu tedbirler de ona göre değerlendirmemiz söz konusu olabilecektir. Biz, İsrail'in BM Genel Sekreterinin kurduğu komisyona üye vermesini bekliyoruz. Biz bu teklifi kabul ettik ve bunu da bildirdik. Vermediği takdirde ne olacaksa bu birkaç gün içinde ortaya çıkacaktır. Ona göre de bu tedbirleri merhale merhale gündeme getirmiş olacağız."

Artık insanların vicdanı kanamalıdır

Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Gazze'ye uygulanan ambargoyla ilgili olarak, "Artık insanların vicdanı kanamalıdır, sızlamalıdır ve bu insanlık dramına da herkes bir şekilde son vermek için bir çabanın ve gayretin içine girmelidir" dedi.

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısına ilişkin açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

"İHH Vakfı'nın Başbakanlığa yaptığı başvuruda ölen vatandaşların şehit sayılması konusunda... Bu başvurunun son durumu nedir" şeklindeki soru üzerine Çiçek, "Birilerinin şehit sayılıp sayılmaması Allah'ın bileceği bir iştir. Biz şehit olduklarına inanıyoruz ve hep de öyle ifade ediyoruz. İşin dini boyutu ayrıdır, bizim düşüncemiz ayrı. Bu konu gündeme gelmedi" diye konuştu.

Bakan Çiçek, Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can'ın "Anayasa Mahkemesi'nin Anayasa değişikliğiyle ilgili verebileceği karara rağmen hükümetin referanduma gidebileceği" görüşünün sorulması üzerine de "Ben devam eden davalarla ilgili bugüne kadar hiç konuşmadım. Bu ister adli yargıda ister idari ister Anayasa yargısında, konuşmayı da doğru bulmuyorum" dedi.

Yaptığı bu işin doğru olduğu kanaatinde olduğunu anlatan Bakan Çiçek, "Bırakalım Anayasa Mahkemesi kararını sağlıklı bir şekilde versin. Başkaları ne söyler bilmiyorum, onu yorumlamak gibi bir görevim de yok. Anayasa Mahkemesi, zaten işleyen bir süreç var, referandum süreci onu da dikkate alarak yakın bir gelecekte kararını verecektir, onun için bırakalım onlar sağlıklı bir karar versinler" diye konuştu.

Bakan Çiçek, "İsrail'in BM'de kurulacak komisyona üye vermesi konusuyla ilgili bir zaman sınırlamanız var mı" sorusuna da şu yanıtı verdi:

"Bunlar uzun süre gündemde tutulacak konu değil. Ya üye verecektir ya da vermeyecektir. Bu aylar sürecek bir konu değil. Çünkü konu sıcaklığını koruyor. Tüm dünyanın gündeminde, Türkiye'nin gündeminde... Makul bir süre içinde cevap verir ya da vermez onu hep beraber göreceğiz. Aylar sürecek ve sürüncemede bırakılacak bir konu olmadığını düşünüyoruz."

Filistin yönetiminin ABD Başkanı Barack Obama'ya, Gazze'deki ablukanın dikkatli ve aşama aşama hafifletilmesi gerektiğini söylediğine dair iddialar olduğunun belirtilmesi üzerine Çiçek, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Ablukanın kaldırılması noktasında kimsenin hızlı hareket ettiği söylenemez, orada insanlar hayatlarını kaybediyor, birçok insan belli bir hayati riski taşıyor, sıkıntılar içinde, ilaç yok, gıda yok, sağlıklı içme suyu yok. Ne kadar zor şartlar altında orada hayatın devam ettiğini hepimiz biliyoruz. Dünya kamuoyu da biliyor. Onun için 'yeteri kadar da ağır davranıldı, yavaş davranıldı' eğer öyle olmasaydı bu sıkıntılar da yayılmazdı. Ümit ederim bu olup bitende hayır vardır. Artık insanların vicdanı kanamalıdır, sızlamalıdır ve bu insanlık dramına da herkes bir şekilde son vermek için bir çabanın ve gayretin içine girmelidir. Biz kendi üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz."

Bakan Çiçek ayrıca, Jandarma Teşkilatının kuruluş yıl dönümü olduğunu belirterek, ülkenin barış ve huzuru için hayatını ortaya koyarak vatan görevi yapan jandarma mensuplarına şükranlarını ifade etmek istediğini bildirdi. Bu uğurda şehit olanlara Allah'tan rahmet dileyen Çiçek, gazilere de şükranlarını dile getirdi.

Türkiye güvenilir ülkedir

Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, BM'de İran'a yönelik oylamaya ilişkin, "Türkiye, güvenilir ülkedir, Türkiye politikalarında dürüst bir ülkedir. Akşam farklı, sabah farklı değil, kiminle ne konuştuysa, ne söylediyse onun arkasında durarak bu politikaları sürdürüyor. Onun için bu mutabakata sadık kalarak BM'de oylamada 'hayır' oyu vermiştir" dedi.

Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Başbakanlık Yeni Bina'da yapılan Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. 

Toplantının ikinci önemli konusunu İran'a yönelik gelişmelerin oluşturduğunu belirten Çiçek, Türkiye'nin, bölgesindeki sorunların barışçıl yollardan, diplomatik usullerle sürdürülmesini istediğini ifade etti.

Türkiye Cumhuriyeti'nin temel politikasının, "yurtta sulh, cihanda sulh" olduğuna dikkat çeken Çiçek, sulhu temin etmek adına barışçıl yolların, diplomasinin öne çıkmasının Türkiye'nin temel politikası olduğunu kaydetti. Çiçek, şunları söyledi:

"Bunun dışındaki politikaların, ülkemize ve bölgemize ne büyük sıkıntılar çıkardığını halen biliyoruz ve yaşıyoruz. Onun için yaptığımız bu, İran'ın nükleer faaliyetlerle ilgili konulardaki çalışmalarını da konuşulması gereken ülkelerle konuşarak, en başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, her safhada gerekli istişareleri yaparak, gerekli bilgilendirmeleri yaparak götürdük. Ve 17 Mayıstaki çaba, gayret ve ortaya çıkan Tahran Mutabakatı, böyle bir istişarenin, arzunun ve isteğin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. O nedenle herkesin olayı değerlendirirken, son kareye bakarak değerlendirme yapmak yerine oraya gelinceye kadar Türkiye'nin iyi niyetle yaptığı çabaları göz ardı etmemesi gerekir. Türkiye, güvenilir ülkedir, Türkiye politikalarında dürüst bir ülkedir. Akşam farklı, sabah farklı değil, kiminle ne konuştuysa, ne söylediyse onun arkasında durarak bu politikaları sürdürüyor. Onun için bu mutabakata sadık kalarak BM'de oylamada 'hayır' oyu vermiştir."

Sürecin devam ettirilmesi telkinleri

Hükümet Sözcüsü Çiçek, Tahran Anlaşmasının altında Türkiye'nin imzasının bulunduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin imzası, öyle bir haftada, on günde kuruyan, üç gün sonra yırtılıp atılacak bir imza değil. Çünkü Türkiye işi o noktaya getirinceye kadar çok önemli çaba sarf etmiş ve müzakere kapısını açık bırakmıştır. Yaptırımlar konusunda 'evet' oyu verenlerin bile 'Aman bu süreci devam ettirin' şeklinde telkinleri vardır. Bir taraftan 'evet' oyu, bir taraftan 'dağılan bu süreci açık tutalım, işletelim' tarzındaki beklentiler, talepler, bizim yaptığımız işin doğruluğunu açıkça ortaya koymaktadır."

Türkiye'nin yanı başındaki ihtilaflar çözüme kavuşmazken, tüm dünyadaki barışı ve istikrarı etkileyecek uluslararası sorunlar dururken Türkiye'nin barışa gidecek yolu aralayan kapıyı açık tutma noktasında inanılmaz bir çaba sarf ettiğini ifade eden Çiçek, "Viyana Grubu üyelerine ve İran'a buradan ifade ediyoruz ki; Tahran Anlaşması çerçevesinde uranyum takası için iyi niyetli müzakereleri hemen başlatması gerekmektedir. Tahran Mutabakatı, hem İran'a hem bunun karşısında olanlara ve sorumlu olan her ülkeye bu manada önemli sorumluluk yüklemektedir. Bunun gereği olarak da müzakerelerin süratle başlaması icap etmektedir" dedi.

Türkiye'nin bu konudaki aktif çabasını, gayretini sonuna kadar sürdüreceğini bildiren Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Unutulmaması gereken husus, Türkiye, diğer ülkelerden farklı olarak İran ile komşu olan ülkedir. Meydana gelebilecek olumsuzluktan en başta etkilenen ülke de Türkiye olur. Nitekim Irak'ta sorunlar var. Irak'ın geldiği noktaya bir bakalım; Irak'ın bu noktaya gelmesinde hiç sorumluluğu olmayan ülke biziz ama en çok etkilenen ülke de biziz. Yaşadığımız derslerin ışığında İran ile ilgili gelişmeleri değerlendirdiğimizde daha sağlıklı bir sonuca varabiliriz diye düşünüyoruz."

Kırgızistan'a heyet gidecek

Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu'nda Kırgızistan'da yaşanan üzücü olayların da ele alındığını belirterek, "Türkiye'nin, işin normal bir mecraya dökülebilmesi açısından üzerine düşen çaba ve gayreti gösterdiğini" ifade etti.

Bu konuya ilişkin Dışişleri Bakanlığı ve Bişkek Büyükelçiliğinde kriz masası oluşturulduğunu, bu ülkeye bu akşam uçakla 15 ton ilaç ve yardım malzemesi gönderileceğini bildiren Çiçek, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çatışmalardan zarar görmemesi için Kırgızistan nezdinde her türlü teşebbüste bulunulduğunu ve 24 saat bu temasların sürdüğünü, ayrıca tahliye için 2 uçak gönderildiğini kaydetti.

Çiçek, Dışişleri Bakanlığından diplomatik ve ekonomik kurum temsilcilerinden oluşan bir heyetin de bu ülkeye bu akşam gönderileceğini ifade ederek, uluslararası temasların sürdürüldüğünü, Kazakistan ile eş güdüm içerisinde Kırgızistan'ın normalleşmesi açısından çaba gösterdiklerini söyledi.