Kötü şeyler, kötü liderlerin başına gelir
New York Times yazarı Thomas L. Friedman, Dünya Gazetesi okurları için kaleme aldı.
Thomas L. FRİEDMAN
Bugünlerde Vladimir Putin’le Benjamin Netanyahu’nun bu kadar ortak noktasının olması şaşırtıcı: İkisi de kendilerini, herkesin dama oynamayı bildiğini düşündükleri bir dünyada muhteşem satranç ustası olarak görüyorlar.
Keza ikisi de içinde bulundukları dünyayı kesinlikle yanlış okuyorlar. Hatta o kadar kötü okuyorlar ki, ne satranç ne dama, ikisi de Rus ruleti oynuyor! Örneğin Putin, Kiev’i birkaç güne alacağını ve AB ile NATO’nun genişlemesine karşı Rusya’nın genişlemesini Ukrayna’yı da dahil edeceğini düşünüyordu.
Belki de yapabilirdi ama yaşadığı izolasyon, her şeyi; kendi ordusunu, Ukrayna ordusunu, NATO müttefiklerini, Joe Biden’ı, Polonya’yı, Almanya’yı, AB’yi, yanlış anlamasına neden oldu.
Sonunda Rusya’yı Çin’in enerji kolonisini ve İran’ın dronelarını isteyen dilenciye çevirdi. 1999’dan bu yana Kremlin’in başında olan biri için, çok fazla yanlış var bu durumda. Netanyahu ve koalisyonu da yargı reformu adı altıdaki yargıç darbesini hızlıca hayata geçireceğini düşünüyordu.
İlginç olan, Netanyahu’nun Aralık ayındaki ilk kabine toplantısında hükümeti 4 önceliğini şöyle sıralamıştı: İran’ı bloke etmek, her İsraillinin güvenliğini sağlamak, hayat pahalılığını azaltmak ve komşu Arap ülkelerle olan barış çemberini genişletmek…
O gün mahkemeleri altüst edeceğinden hiç bahsetmemişti. Yanlış! İsrail toplumunun çoğunluğu hemen olayın farkına vardı. Muhalefet de İsrail toplumunu aştı: Netanyahu da kendi ordusunu, teknoloji start-up toplumunu, Joe Biden’ı, İsrailli seçmeni, yanlış okudu.
Kendi partisinin tabanını bile yanlış okudu.Muhafazakar Ameikalı Yahudi destekçilerini de… Örneğin milyarder eşi Sheldon’un gazetesi olan Israel Hayom’da yazan Miriam Adelson, Başbakan’ı değişiklik yapmak için darbe vurmakla suçladı.
Altıncı kez başbakanlık yapan biri için çok fazla yanlışlar var… Peki sonra ne oldu? Tahmin ettiğiniz gibi, Netanyahu da Putin de provakatörleri ve yurtdışı fonları suçladı. Putin kendi askeri başarısızlıkları için sıkça ABD ve NATO’yu suçlarken; İsrail basınına göre Netanyahu ve ailesi de protestoların arkasında ABD Dışişleri’nin olduğunu dillendirmeye başladı.
Bu kadar yıl iktidarda olan bu iki lider nasıl olur da bu kadar hata yapar? Cevap soruda gizli: Bu kadar yıldır iktidarda oldukları için… İkisi de kendi düşmanlarını ve yapılması gereken bir şey olarak düşündükleri yolsuzluk izleri oluşturdu.
Netanyahu birden fazla yolsuzluk suçlamasıyla karşı karşıya. Suçlu bulunursa, ömür boyu hapis cezası yiyebilir, siyasi hayatı bitebilir. Putin’in olayı ise düşmanlarının elinde ölmek olur. Bana ilginç gelen ise, ikisinin de kendi ordusunu yanlış okumaları…
Onbinlerce Rus erkeği orduya katılmamak için yurtdışına kaçarken, Putin mahkumlar ve paralı askerlere güvenmek zorunda kaldı. İsrail’de de havacı pilotlar, ordu doktorları ve siber savaşçılar, İsrail Savunma Güçleri’nin bir diktatöre selam vermeyeceği yönünde tehditler savurdu.
Netanyahu’nun eski savunma bakanı ve ordunun eski genelkurmay başkanı olan Moshe Ya’alon bakın ne diyor: “Allah korusun, İsrail’in bir diktatörlük olmasından korkuyorum. Ülkeyi savunmak için canını verebilecek yeterli asker bulamayabiliriz.”
Bir diğer benzerlik de şu: İki lider de etrafını “Evet efendim”cilerle doldurdu. Etraflarında ayağa kalkıp “Ne yapıyorsunuz? Bu yanlış” diyebilecek kimse yok. Rusya, Rus ruleti oynayan bir lidere dayanabilir. Ancak İsrail dayanamayabilir.