Küresel iş dünyası istikrar için Merkel diyor

Almanya, 22 Eylül'de genel seçimler için sandığa gidiyor. Son anketler Başbakan Merkel'in üçüncü dönem için başbakanlık koltuğuna oturacağına işaret ediyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Evrim KÜÇÜK

DIŞ HABERLER
Dünya genelinde iş dünyası Almanya Şansölyesi Angela Merkel'in 22 Eylül'deki seçimleri kazanmasını ve üçüncü dönem için iktidarını korumasını umuyor. Çünkü iş dünyası, Merkel'in görevini sürdürmesinin Euro Bölgesi'nin geleceği açısından çok önemli olduğuna inanıyor. Ağustos ayında start verilen seçim kampanyalarında daha çok asgari ücretler, iş politikaları ve Suriye gibi daha yerel konular ön plana çıkıyor. Euro krizi, Avrupa bankacılık birliği, Yunanistan gibi krizin göbeğindeki ülkelerin geleceği konuları ise öteleniyor. Almanya'da hükümet, seçimler sonuçlanıncaya kadar bu konularda önemli kararlar almak istemiyor. Hal böyle olunca, iş dünyası Euro Bölgesi krizinin yeniden gündeme alınması ve önlerini görmek için seçimin tamamlanmasını bekliyor. Merkel'in yeniden başbakanlık koltuğuna oturması ise istikrar için önemli olarak görülüyor.

İş dünyasına göre Merkel güven veriyor

Financial Times/Economist Küresel İş Dünyası Barometresi çeyrek dönemlik anketinin sonuçlarına göre katılımcıların yüzde 60'ı Merkel'i yeniden Şansölye olarak görmek istiyor. Bu kesim Merkel'in yeniden seçilmesinin Avrupa'nın ekonomik görünümü konusunda kendilerine güven vereceğini söylüyor. Sadece yüzde 16'lık kısım Merkel'in seçilmesinin güvenlerini sarsacağını söylerken, ankete katılanların geri kalanı konu hakkında fikir beyan etmedi. Ancak her ne kadar küresel iş dünyası Merkel'i kendi üzerlerinde güvenilir bir el olarak görse de, geçtiğimiz haftalarda Alman endüstrisi hükümeti ekonominin sağlığına tam olarak kavuşması için daha fazla yatırıma, daha az tüketime ihtiyaç olduğu konusunda uyarmıştı. Euro Bölgesi ekonomisi haziran ayına kadarki üç aylık dönemde, son altı çeyreğin ardından ilk kez büyüme kaydetse de, ankete katılanların sadece yüzde 7'si bunun Euro krizinin sona erdiği anlamına geldiğini düşündüğünü söyledi. Yüzde 83'lük bölüm bölgede karmaşanın hala devam ettiğini düşünüyor. İşdünyası yetkililerine göre siyasi risklerin yanında ekonomik riskler ve piyasalardaki çalkantılar en büyük tehditler olarak ortada durmaya devam ediyor.

Avrupa'da kriz büyüdükçe ve Euro Bölgesi'nin sorunlarına çözüm bulma arayışları koordineli bir şekilde yürütüldükçe, bölgenin ekonomi lokomotifi Almanya, Avrupa'nın liderliğine soyundu. Bu da Almanya'da sandıktan çıkacak sonucu, Almanya dışında yaşayan 250 milyondan fazla kişinin hayatı için de önemli kılıyor. Angela Merkel, geçtiğimiz günlerde Rendsburg'da yaptığı bir konuşmada Yunanistan'ın Euro Bölgesi'ne alınmasının hata olduğunu söyledi ve bunun için Almanya eski başbakanı Gerhard Schroeder'i suçladı. Avrupa'nın Almanya için büyük bir önem taşıdığının da altını çizdi. "Bu nedenle euro bir para biriminden daha fazlası. Her zaman dayanışma içinde olduk" diyen Merkel, fakat dayanışmanın yardım ettiğimiz ülkelerde bireysel sorumluluk ve reformlarla birleştirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Euro Bölgesi'ndeki kurtarma paketlerinin Avrupa'nın en büyük ekonomisi üzerinde oluşturduğu yük, Alman seçmenin en çok önem verdiği konulardan biri olarak öne çıkıyor. Merkel'e verilen kamuoyu desteğinde, kurtarma paketi alan ülkelere karşı Berlin'in gösterdiği katı tavır da büyük rol oynuyor.

Eurobondlara hayır diyecek

Ancak daha önce 500 milyar dolarlık Avrupa İstikrar Mekanizması'nın altına ve iki kez de Yunanistan'ı kurtarma paketine imza atan Merkel'in, sandıklar kapandıktan sonra Yunanistan için üçüncü kurtarma paketine de evet demesi bekleniyor. Merkel'in diğer yandan Bundesbank'ın Avrupa Merkez Bankası'ndan borçlananlara ucu açık destek vermesine karşı çıkması da beklentiler içinde. Bu nedenle gözlemciler, euronun geleceğinin Merkel'in elinde olduğunu söylüyor. Uzmanlara göre açık olan bir şey var ki; Merkel bazı kesimlerin istediği gibi federal bir Avrupa'ya hiç bir zaman sıcak bakmayacak ve bankacılık birliği gibi alanlarda entegrasyonun hızlanmasına evet dese bile, Euro Bölgesi'nin kolektif kararlar alınan ancak ülkelerin kendi kararlarını da verdiği bir para birliği olmaya devam etmesini isteyecek. Merkel Almanya'nın refahının euronun sürdürülebilir olmasından geçtiğine inanıyor.

Uzmanlar, "'Merkel'in üçüncü döneminde eurobondları unutun ancak Merkel gevşek para polikasını desteklemeye devam edecektir. Diğer yandan yapısal reformları hayata geçirme konusunda ciddi olan ülkelerin bütçe açıkları konusunda daha esnek de olabilir" diyor.

Merkel zengine vergiye karşı

İktidarı döneminde ekonomik verilerin genel olarak iyi olduğunu, işsizliğin düşürüldüğünü ve 1.9 milyon yeni iş imkanı sağlandığını savunan Merkel, yüksek gelir düzeyindeki mükelleflerin daha fazla vermesini kabul etmeyeceklerini söylüyor. Vergilerin yatırımları ve istihdamları etkileyeceğini savunan Merkel, asgari ücretin sadece toplu sözleşmelerle ücretlerin belirlenmediği iş kollarında geçerli olacağını belirtiyor. Merkel’in çizdiği olumlu tabloya karşı çıkan SPD adayı Peer Steinbrück ise, Merkel ve partisi CDU’nun bilinçli olarak sadece genel bazı verileri gösterdiğini ileri sürüyor. Almanya’da 7 milyon insanın saati 8.5 eurodan az kazanmasına ve Avrupa’da en kötü sıralarda olduğuna dikkat çeken Steinbrück, konut sorunu, emeklilik, çocuk bakımı ve eğitimi, enerji fiyatları artışı ile alt yapı sorunlarına dikkat çekiyor. Milyonlarca insanın da tüm gün iş bulamadığını söylüyor. Satın alma gücünün korunması için çalışan ücretlerinin arttırılması, asgari ücretin yeterli düzeye çıkarılması ve tüm sektörleri kapsaması gerektiğini söyleyen Steinbrück, yüksek gelir grubundaki mükelleflerin daha fazla vergi ödemesinin gereklilik olduğunun altını çiziyor. İktidar partilerinin ve medyanın bir kesiminin ‘SPD’nin toplumu vergilerle zora sokacağı’ imajı yaratmak istediklerini savunan Steinbrück, yerel yönetimlerin ihtiyaçlarının karşılanması için adil bir vergilendirme sisteminin gerektiğini vurguluyor.

Anketlere göre şans Merkel'den yana

Almanya'da 22 Eylül'deki genel seçimler öncesi anketler Angela Merkel'in başbakanlık koltuğunu koruyacağını gösteriyor. Almanya'da 22 Eylül'de yapılacak genel seçimler öncesinde gözler kamuoyu yoklamalarına çevrildi. Forsa’nın yaptığı son ankette Hıristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) bir puan kayıpla yüzde 39, Hür Demokrat Parti (FDP) ise bir puan kazanarak yüzde 6’ya ulaştı. Stern dergisi ve RTL televizyonu için yapılan araştırma en çok ana muhalefet SPD'nin yüzünü güldürdü. İki puanlık artış kaydeden bu partinin oyları yüzde 25’e yükseldi. SPD’nin hükümet ortağı olarak görmek istediği Birlik 90/Yeşiller ise oy kaybetmeye devam ediyor. Bu araştırmada iki puanlık kayıpla yüzde dokuza gerileyen Yeşiller, diğer araştırma kurumlarının anketlerinde de yüzde on ila yüzde 12 arası oy alabiliyor. Haziran ayında çevreci partinin oyları yüzde 15, Japonya'daki Fukuşima nükleer afetinden sonra ise yüzde 20’lere kadar ulaşmıştı. Yeşiller kan kaybederken, Sol Parti oylarını yüzde ona yükseltti. Korsanlar ile Almanya için Alternatif (AfD) partilerinin oyları yüzde üçte kaldı. Böylece muhalefetteki üç sol partinin toplam oyu yüzde 45’i oluştururken, Siyah-Sarı koalisyon yüzde 46 ile kıl payı hala önde. Euronews, seçimlere katılan adayların profilini hazırladı. Euronews'un haberinde de Merkel sahip olduğu popülarite sayesinde başbakanlıkta 3. dönemini yaşayabileceği ifade edildi.

* Angela Merkel - Hristiyan Demokratlar Birliği
2005 Kasım ayından beri başbakan olan Merkel, 3. dönemi için yarışacak. Merkel, 2000 yılından beri CDU Partisi'nin başkanlığını yürütüyor. Asıl ismi Angela Dorothea Kasner olan Merkel 1954'te Hamburg'da doğdu ve Doğu Almanya'nın Brandenburg bölgesinde büyüdü. 2 kardeşi olan Merkel'in annesi öğretmen babası da Protestan Kilisesi'nde din bilimcisiydi. Eğitim hayatında ise fizik okumayı tercih etti. Ulrich Merkel'le 5 yıl evli kaldıktan sonra boşandı. 1984'te şu anki eşi Joachim Sauer'le tanıştı ve 1998'de evlendiler. 1989'da sonradan CDU ile birleşen Demokratik Yenilenme Partisi'ne dahil oldu. Almanya'nın birleşmesinden sonraki yeni parlamentoda yerini aldı. Merkel, ülkenin en kuzey bölgesi olan Stralsund-Rügen-Grimmen bölgesinden seçildi ve hala o bölgeyi temsil ediyor. 1990 Kasım ayında dönemin başbakanı Helmut Kohl, Merkel'e Kadın İşleri ve Gençlik Bakanlığı görevini teklif etti. 4 yıl sonra Çevre ve Nükleer Güvenlik Bakanı oldu. 1998'de CDU seçimleri kaybedince Merkel partinin genel sekreteri oldu. Merkel sahip olduğu popülarite sayesinde başbakanlıkta 3. dönemini yaşayabilir.

* Peer Steinbück - SPD
Steinbrück eğitimini ekonomi üzerine aldı ve bölgesel hükümette bakan olmadan önce çeşitli federal birimlerde görev yaptı. 2005'te Maliye Bakanı olmadan önce Bavyera eyaletindeki North Rhine-Westphalia'da bölgesel hükümeti yönetti. Medya, milletvekilliği sırasında hem yaptığı konuşmalardan hem de birkaç şirkete yapmış olduğu danışmanlıktan aldığı paralar konusunda kendisini epey eleştirdi. Merkel hükümetinin eski maliye bakanı olan Peer Steinbrück eğer Merkel hükümeti tekrar seçimleri kazanırsa kendisine teklif edilebilecek hiçbir bakanlık pozisyonunu kabul etmeyeceğini belirtti.

* Gregor Gysi - Die Linke, Sol Parti
Almanya Parlamentosu'ndaki Sol Parti'nin lideri olan Gregor Gysi, partisinin öne çıkan 8 adayından bir tanesi. İç anlaşmazlıklar yüzünden Sol Parti kendi içinden 1 veya 2 aday üzerinde uzlaşma sağlayamadı. Gysi, Doğu Almanya kökenli ve 1967'den beri tek parti olan SED partisinin üyesiydi. Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra, SED'in devam etmesi için çok çalıştı ve sonrasında Sol Parti'ye katıldı. Avukat olan Gysi'nin bu seçimlerden beklentisi partisi için 2 haneli oy oranlarına ulaşabilmek. Gysi iki kere evlendi ve 3 çocuğa sahip.

* Sarah Wagenknecht - Die Linke, Sol Parti
Gysi'den sonra partinin 2 numaralı ismi konumunda olan Sarah Wagenknecht, gerek giydiği kırmızı elbiselerden gerekse Komünist Platform'a üyeliğinden dolayı 'Kırmızı Sarah' olarak da tanınıyor. Annesi Alman babası İranlı olan Sarah Wagenknecht, babası hakkında çok az şey biliyor çünkü babası ülkesine dönmeye zorlanmış. Eğitim olarak felsefe ve ekonomi okuyan Sarah Wagenknecht'ın okuma hakkı belli bir süre engellenmişti. Seçim kampanyası sırasında kendi partisiyle SPD arasında hiçbir şekilde bir 'sol koalisyonu' kurulamayacağını belirten Sarah Wagenknecht, Angela Merkel ile milyoner Peer Steinbrück arasında sosyal politikalar açısından hiçbir farkın olmadığını belirtti. Eşinden boşanan Sarah Wagenknecht şu an sol siyasetçi Oskar Lafontaine ile birlikte yaşıyor.

* Jürgen Trittin - Yeşiller
Jürgen Trittin 2009'dan bu yana Yeşiller'in eşbaşkanlığını yürütüyor. Gerhard Schröder hükümeti sırasında 1998'den 2005'e kadar Çevre Bakanı olarak görev yaptı ve çoğunlukla nükleer reform ile ekolojik vergi reformunun çıkarılması için mücadele etti. Sosyal bilimer alanında eğitim alan Trittin geçmişte çeşitli Komünist gruplara katılmıştı. Şu an Alman Yeşilleri'nin sol kanadında bulunuyor fakat hükümete hiçbir şekilde katılmayacaklarını belirten Fundis veya Fundamentalistlerin bir parçası değil. Trittin evli ve bir çocuğa sahip.

* Katrin Göring - Eckardt - Yeşiller
Katrin Göring - Eckardt ve Jürgen Trittin Yeşiller'in seçim dönemindeki 2 önemli ismi. Katrin, Alman Parlamentosu'nun uzun yıllar başkan yardımcılığını yaptı. Ayrıca Alman Protestan Kilisesi'nde yönetim komitesinde bulunuyor, fakat bu görevine seçim kampanyası boyunca ara verdi. Bundestag'da 1998'den beri yer alan Eckardt evli ve iki oğlu var. Yeşiller'in SPD'li Gerhard Schröder'le koalisyon kurduğu dönemde Agenda 2010 ve Hartz IV reformlarında imzası olmuş ve kesintilerin gerekli olduğunu belirtmişti. O zamandan beri partisinin sol kanatlı üyeleri onu oldukça muhafazakar bulduklarını söylüyor.

* Rainer Brüderle - FDP ( Liberaller)
2009'dan 2011'e kadar Ekonomi Bakanlığı görevini yürüten ve Almanya Parlamentosu'ndaki Liberallerin başkanı olan Rainer Brüderle seçim kampanyasının ilk aylarında geçirdiği bir kazadan dolayı ortalıkta pek görünmedi. Partinin başkanı Philipp Rösler ve Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle FDP'nin uluslararası alanda en çok tanınan simaları. Anketlere göre Liberaller yüzde 5 oranında oy alacak gibi gözüküyor. Parlamentoya girebilmek için oy barajını geçmeleri gerekiyor. Geçtiğimiz haftalarda, ülkenin kırsal kesimlerinden birinde SPD'li Steinbrück'e sözlü saldırıda bulunmuş ve "Sen Fiat Punto'nun hızına sahipsin ama kendini BMW'de gibi hissediyorsun" demiş, bunun üzerine Fiat tarafından eleştirilmişti.

* Bernd Lucke - AdF (Almanya İçin Alternatif)
Bernd Lucke 30 yıldan daha faza süre CDU üyesiydi. Lucke, َeuroyu kurtarma politikasının manasız olduğu gerekçesi ile 2011'de Angela Merkel'in partisinden ayrıldı. Sağ popülist AdF partisinin ana eğilimi euro bölgesinin dağıtılması ve Avrupa'da tekrar ulusal para birimlerine dönülmesi. Bernd Lucke AdF'nin üç başkanından biri, fakat Alman politik sahnesinde ulusal olarak en çok tanınanı. Lucke 24 Ağustos 2013'te Breme'deki parti toplantısında yaptığı konuşma sırasında saldırıya uğradı, yaralanmadı.