”Limanların açılmasında 2009 nihai tarih değil”

Olli Rehn, Türkiye'nin limanlarını bu yıl sonuna kadar Kıbrıs Rum kesimine açması gerekmediğini söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

BRÜKSEL - AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, Türkiye'nin limanlarını bu yıl sonuna kadar Kıbrıs Rum kesimine açması gerekmediğini söyledi.

Avrupa Parlamentosu (AP) Dış ilişkiler Komitesinde konuşan Rehn, limanlarını açma yükümlülüğünü yerine getirmediği için Aralık 2006'da, Türkiye'nin AB üyelik müzakerelerinde "toplam 35 fasıldan tarım, ulaştırma ve dış ekonomik ilişkiler dahil 8 önemli faslı askıya aldıklarını" hatırlatarak, "Herkesçe bilinen bir AB üyesi (Fransa), 5 faslın açılmasını sürekli engelliyor. Bir başka üye ülke diğer bazı fasılların açılmasını engelliyor. Bunlar AB üyelerinin ortak kararıyla değil, (Türkiye ile) ikili sorunlara dayanılarak yapılıyor. Kalan bazı fasıllarda da açılış ve kapanış kriterleri var. Şartlar değişmezse gerçekten kısa süre içinde (açılabilecek) fasıllar tükenecek. Bunu da unutmayalım" dedi.

AB Komisyonunun görevinin durumu gerçekçi ve objektif şekilde rapor etmek olduğunu ve bunu yerine getirdiklerini kaydeden Rehn, limanlar meselesinde kararın üye ülkelere ait olduğuna işaret etti.

Rehn, "Aralık 2006'da alınan (8 faslın dondurulması yönündeki) karar metnini iyi hatırlıyorum. Çünkü bunu ben yazdım. Orada 'Gelecek yıllarda, özellikle 2007, 2008 ve 2009'da AB Konseyi ve AB Komisyonunun Türkiye'nin Ankara Protokolü'ne uyumu konusundaki gelişmeleri gözden geçireceği' belirtiliyor. Bu yılları neden belirttik? Çünkü birçok AB üyesinde bu yıllar içinde seçimler yapılacaktı. Örneğin büyük bir üye ülkede (Almanya) seçimler bu yıl gerçekleştirildi. (Aralık 2006 kararında) bazı dışişleri bakanlarının bazı yılları ima etme isteği vardı. Fakat bu nihai tarih değil. 2009 yılı nihai tarih değil, çünkü (Aralık 2006'da alınan) o kararda 'gelecek yıllarda' ve '2007, 2008 ve 2009' arasında virgül var" şeklinde konuştu.

"Türkiye'nin karşısında toy kaldık"

Rehn'i sert sözlerle eleştiren birçok AP üyesi ise, "AB'nin yıllardır ısrar etmesine rağmen limanlarını açmayan ve açmayacağını açıklayan Türkiye'nin AB'yi takmadığını ve AB'nin Türkiye karşısında toy kaldığını, Rehn'in AB'nin tarafında değil, Türkiye'nin yanında yer aldığını" ileri sürdüler.

Olli Rehn, Kıbrıs konusundaki ısrarlı sorular üzerine, AB'nin Annan Planına "Evet" diyen KKTC'ye söz verdiği Doğrudan Ticaret Tüzüğü'nü hala yerine getirmediğini, AB Konseyinin 2007 yılında, "bu tüzüğün uygulamaya geçirilmesi için çalışmalara derhal başlaması" kararını aldığını, ama hiçbir şey yapmadığını hatırlattı.

Rehn, AP'nin Rum ve Yunan üyeleriyle onlara destek veren Türkiye karşıtlarına hitaben, "Kıbrıs sorununda resmin bütününü görmemiz lazım" dedi.

AB Genişleme Komiseri Rehn, Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkilerin normalleştirilmesi amacıyla imzalanan protokolleri "tarihi kilometre taşı" olarak gördüklerini anlatarak, 1915 olaylarına ilişkin şunları söyledi.

"Bu hassas ve acılı konuda ilk mesajımız Türkiye ve Ermenistan'a gerçek ve samimi bir diyalog çağrısıdır. Şu anda bu yolda ilerleniyor. 1915 yılında yaşanan bütün trajik olaylarda tarihe, gerçeklere ve insanların hafızalarına büyük saygımız var. Bu mesele ciddi akademik çalışmaya dayalı, açık diyalog yoluyla tarihçiler tarafından ele alınmalı. Kalıcı uzlaşmanın tek yöntemi budur."

"Romanya'yı neden üye aldınız?"

AP Dış İlişkiler Komitesinde konuşan Rehn, geçen hafta evinin yakınlarında bir Rumen'in kendisini soymaya çalıştığını belirten Hollandalı bir milletvekilinin "Romanya'yı neden üye aldınız?" şeklindeki tepkisine hedef oldu.

Irkçı ve İslam karşıtı Gert Wilders liderliğindeki Özgürlük Partisi'nden AP üyesi seçilen Barry Madlener, Rehn'e "Sizi iyimser gördüm, ben ise gerçekçiyim. Geçen hafta evime dönerken neredeyse soyulacaktım. Bunu iyi düşünmeliyiz" diyerek Romanya'nın üyeliğinin ardından "hırsızlık kurbanları sayısının arttığını" savundu.

Romanya'yı üye aldığı ve genişleme politikasını sürdürdüğü gerekçesiyle Rehn'e çıkışan Madlener, "Kıbrıs'ı işgal eden İslamcı Türkiye karşısında AB'nin güçsüz kaldığı" ifadesini de kullandı.