Obama’nın yeni IŞİD stratejisinin ipuçları

ABD Başkanı Obama, IŞİD'e karşı yeni planını yarın açıklayacak ama şimdiden stratejisinin ipuçlarını verdi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

WASHINGTON – ABD Başkanı Barack Obama, yarın açıklayacağı Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) terör örgütüyle mücadelede yeni planının ipuçlarını vermeye başladı. IŞİD ile yalnız başına değil, uluslararası koalisyonla baş etmeyi amaçlayan Obama, sahada sıcak çatışmaları, Irak’ta federal ve Kürt güçlere, Suriye’de de "ılımlı muhaliflere" bırakmayı, askeri, ekonomik, insani yardım desteği gibi diğer konulardaki sorumlulukları da koalisyon ülkeleriyle paylaşmayı hedefliyor. 

Ülkede iki hafta önce "IŞİD'e karşı henüz stratejimiz yok" diyerek birçok kesimden tepki çeken Obama, şimdi 11 Eylül saldırılarının yıl dönümünün bir gün öncesinde açıklayacağı stratejiyle "atağa geçmenin" planlarını yapıyor.

Pazar günü katıldığı bir televizyon programında, IŞİD’e karşı planını yarın açıklayacağını duyuran Obama, röportajda yeni stratejisinin ana unsurları hakkında da ipuçları verdi.

Bu kapsamda, ABD yönetiminin stratejisinin ana ayağını, IŞİD'e karşı uluslararası bir koalisyonun yaratılması oluşturuyor. Washington'daki genel kanı, IŞİD’in yok edilmesinin "uzun soluklu" süreç olduğu ve bu noktada da askeri, ekonomik ve siyasi alanlarda yeterli adımlar için en önemli ayağın, farklı kapasitelerin ortaya konduğu geniş tabanlı bir koalisyonun kurulabilmesi.

Bir süredir bu fikri zaten dillendiren yönetim, bunu ilk kez NATO zirvesi yoluyla uluslararası platformda ciddi teklif olarak sundu ve sırf bu konuda özel bir oturum düzenledi.

Oluşturulacak koalisyonda kimi ülkelerin IŞİD'e karşı istihbarat desteğinde, kimilerinin IŞİD'in finansal kaynaklarının kurutulmasında, kimi ülkelerin ise Sünni aşiretlerin IŞİD'e karşı tavır almaya iknasında katkı sağlayabileceği belirtiliyor. Bazı ülkelerin IŞİD'e karşı Suriyeli muhalifler ile Kürt ve Irak güçlerine silah ve teçhizat desteğinde bulunabileceği, bazılarının IŞİD militanlarının Suriye ve Irak'a giriş-çıkışlarını engellemede rol alabileceği, bazı ülkelerin ise hava saldırılarının yürütülmesinde etkin olabileceği ifade ediliyor. Tabi tüm bu sürecin maliyetli olacağı göz önüne alındığında, ülkelerin ekonomik anlamdaki destekleri de önem taşıyacak gibi görünüyor.

Çok cepheli savaş için uzun soluklu koalisyon şart

Bunların hepsi de "çok cepheli savaş" olarak tanımlanan IŞİD ile mücadelenin, belirli aşamalara ve zamana yayılarak yürütülebileceğini gösteriyor. Obama’nın da röportajında belirttiği gibi ilk aşama IŞİD’e karşı hava saldırıları ve Irak’ta siyasi birliğin sağlanmasına yönelik adımlarla yerine getirildi. Şimdi, IŞİD’e karşı daha kapsamlı ve agresif saldırı ve siyasi duruş aşamasına geçiliyor. Nihayetinde de IŞİD'in tamamen yok edilmesinin sağlanması hedefleniyor. 

Bu nedenle Obama yönetimi, şimdi müttefikleri ve bölge ülkelerini ikna turunda. 

IŞİD’e Avrupa’dan katılanların dikkate değer olması nedeniyle, Avrupa ülkeleri kısa vadede olmasa da orta ve uzun vadede bu militanların kendi ülkelerine dönerek terör eylemlerine devam etmesinden endişeli. Aynı endişeyi ABD de uzun vade için paylaşıyor. Dolayısıyla, şimdiden İngiltere, Fransa, Almanya, Avustralya ve İtalya destek vermede istekli.

Yönetim, Arap ülkelerinin de bu sürece dahil olmasını kritik önemde görüyor. ABD Dışişleri Bakanı Kerry'nin Suudi Arabistan ve Ürdün'e yapacağı ziyaret de bu çabanın bir parçası. Bölgede ılımlı muhaliflere fon desteği sağlayan ve Irak ile Suriye'deki Sünni aşiretler üzerinde etkisi bulunan Suudi Arabistan, hava saldırılarına destek vermeye istekli olduğunun işaretlerini veren Birleşik Arap Emirlikleri ile istihbarat desteği önerisinde bulunduğu belirtilen Ürdün, şimdiden potansiyel koalisyonun birer parçası olabileceklerini gösteriyor. 

ABD’nin diğer bölgelerde, özellikle de Ortadoğu’da yeni bir savaş batağının içine girmesini istemeyen Obama, eski başkan George W. Bush’un El Kaide’ye karşı başlattığı savaş ve Amerikan ordusunu bölgeye göndermesi gibi bir yönteme IŞİD için girişmeyecek. 

Obama’nın röportajda, “Bu bir asker gönderme duyurusu olmayacak. Bölgeye 100 bin Amerikan askeri filan göndermeyeceğiz” sözleri de buna işaret ediyor.

Ancak Obama’nın stratejisinde IŞİD ile sahada çatışmayı, Irak’ta federal hükümet ile Kürt güçleri, Suriye’de ise ılımlı muhalifler yürütecek gibi görünüyor. Obama da röportajında, "Irak'ta sahadaki askerler Iraklı, Suriye'de sahadaki askerler Suriyeli olmalı" diyerek bunun sinyalini verdi.

Obama’nın askeri anlamda IŞİD ile mücadelede planı ise şu anda olduğu gibi zaman zaman insansız hava uçakları da kullanılarak IŞİD hedeflerini havadan vurmak ve Irak ordusuna askeri donanım sağlamak, bunu yanında istihbarat, danışmanlık ve eğitim desteği vermek şeklinde görünüyor.  

Obama'nın röportajında, “Bu, son 6-7 yıldır düzenli olarak yürüttüğümüz terörle mücadele kampanyasına benzer bir yaklaşım olacak. Sahadaki Irak ve Kürt askerlerini desteklemek için hava saldırıları düzenleyen uluslararası bir girişimin parçası olacağız” ifadesini kullanması, bu yaklaşımın sinyallerini veriyor.

Ancak bu, ABD’nin Irak’a hiç asker göndermeyeceği anlamına da gelmiyor. Şu anda zaten ülkede Bağdat Büyükelçiliği ve Erbil Konsolosluğu'nun korunmasından sorumlu 820 civarında, Bağdat ile Erbil'de kurulan ortak operasyon merkezlerinde de Iraklı ve Kürt güçlere IŞİD'le mücadelede danışmanlık ve istihbarat desteği vermekle görevli 300 civarında Amerikan askeri bulunuyor. Irak ordusundaki zafiyetler, Irak askerlerinin IŞİD’le savaşmak yerine bulundukları bölgeleri terk etmeyi seçmesiyle açıkça ortaya çıkmıştı. Irak askerlerinin eğitilmesi ve onlara istihbarat ve danışmanlık desteği verilmesi gerektiği noktasında da yeni planda, eğitim ve danışmanlık amaçlı olarak ilave ABD askeri personelinin bu ülkeye gönderilmesi yer alabilir.

Bunun yanında, Obama, askeri eylemlerde de yalnız hareket etmek değil, yükü paylaşmak istiyor. Obama'nın, uluslararası koalisyon sayesinde bu sorumlulukları üyelere dağıtmayı amaçladığı belirtiliyor.

Sünni ülkeleri ön plana çıkarmak

Oluşturulmak istenen koalisyonda her bir ülkenin, kapasiteleri doğrultusunda, askeri, ekonomik, istihbarat, insani yardım ya da diğer alanlarda olsun farklı katkılar sunmasını temel alan Obama’nın stratejisinde, IŞİD ile mücadelede kritik noktalardan biri de Ortadoğu ülkeleri, özellikle de bölgedeki Sünni ülkeler. Yani, Obama’nın “oyun planı”nın en önemli ayaklarından biri, bölgedeki Sünni ülkelerin koalisyona katılması olacak gibi görünüyor. Kimi uzmanlar da IŞİD'e karşı savaşın kazanılmasının anahtarının, bölge ülkelerinin desteğinin alınması olduğu yorumunda bulunuyor.

Özellikle Irak’ta kapsayıcı bir hükümetin kurulması ve bu hükümetin diğer Sünni ülkelerce desteklenmesinin önemini bilen Obama, bu ülkelerin Irak hükümetine askeri, ekonomik ve siyasi alanlarda destek vermesini bekliyor. Obama yönetimi, bölgedeki Sünni ülkelerin birlik halinde IŞİD’in “İslam’ı temsil etmediğini” vurgulamasının, IŞİD’e katılımı azaltacağını ve örgütün "yalnızlaşmasını" artıracağını umuyor.

Obama’nın röportajda kullandığı, “Sünni bölgede Sünnilerle çalışmadığımız müddetçe, bu problemler olmaya devam edecektir. Dolayısıyla hem Irak hem Suriye’deki stratejimizde amaç, IŞİD üyelerini ve varlıklarını ele geçirmek. Türkiye, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Ürdün gibi Sünni ülkelerin adım atmalarına ihtiyaç var. Onların da müdahil olması lazım. Bu onların bölgesi. (IŞİD) onlara, bizden daha çok tehdit oluşturuyor" ifadesi dikkati çekiyor.

Suriye kilit ülke

Obama, IŞİD ile savaşan Esed ile aynı cephede görünüp ittifak yapar duruma düşmemekte kararlı. Obama aynı zamanda, Suriye’de IŞİD’in zayıflatılmasının Esed’i güçlendirip ılımlı muhalifleri daha da ezmesine yol açacağının farkında.

Suriye'de IŞİD hedeflerine karşı olası bir hava saldırısı düzenlenmesi ve IŞİD militanlarının ele geçirdikleri bölgelerden dışarı atılması halinde, Batı destekli muhalefet unsurlarının kapasitelerinin sınırlı olması nedeniyle, buralarda oluşacak boşluğu Esed rejimine bağlı güçlerin doldurabilmesi, endişe yaratıyor. Bu yüzden, Obama yönetiminin Suriye'de askeri eyleme geçmeden önce, "ılımlı muhaliflere" eğitim ve teçhizat desteği sağlayarak sahada kendisiyle eşgüdüm içerisinde olabilecek "sağlam bir güç" oluşturmak istediği yönünde haberlere de rastlanıyor.

Bununla birlikte, yetkililer, Suriye'ye bir hava saldırısı düzenlenmesi yönünde hareket edebileceğinin sinyallerini de veriyor. Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest, dünkü basın brifinginde, "Başkan Obama, hava saldırılarını Suriye'ye de genişletme kararı aldı mı?" şeklindeki soruyu, Obama'nın, "Amerikalıları tehdit eden herkesi hedef almak için gerekli her yere gitmeye hazır olduğu" şeklinde yanıtladı.

Obama’nın Suriye’deki IŞİD hedeflerine hava saldırısı düzenlemeyi planlayıp planlamayacağı yarın belli olacak ama şu açık ki Obama, sahada ABD olarak IŞİD ile doğrudan savaşmak yerine, bunları ılımlı muhalifler üzerinden yürütmeyi planlıyor.

Buradaki diğer önemli adım ise Suriye’deki diğer Sünni aşiretleri ikna edebilmek. Obama’nın bölgedeki Sünni ülkeleri ön plana çıkarmayı istemesinin nedenlerinden biri de burada yatıyor. Obama yönetimi, Sünni aşiretleri ikna etmeyi, bölgedeki Sünni ülkeler üzerinden yapmayı hedefleyeceği işaretini veriyor. 

Obama’nın stratejisinin ayrıntıları yarın belli olacak ve sonrasında da bu koalisyon çabalarının ne kadar başarıya ulaşabileceği önümüzdeki haftalarda, stratejinin genel anlamda başarısı ise önümüzdeki ay ve yıllarda belli olacak.

Bu konularda ilginizi çekebilir