Polonya, AB’nin en hızlısı
Komünizmin ülkeyi terk etmesinin ardından hızla liberalleşen Polonya, yavaş büyüyen durgun Avrupa ülkelerinin arasından pozitif ayrışarak en hızlı büyüme rakamlarını elde ediyor
HİLAL SARI
VARŞOVA -Polonya’nın politik liderleri, iş adamları ve 50 farklı ülkeden gazeteciler Varşova’da Poland Today tarafınden organize edilen 'Poland Transformed' (Polonya Dönüşüm Yaşadı) konferansında ülkenin komünizm sonrası 25 yıllık dönüşümünü tartıştı. Kızıl Ordu’nun ülkeyi terketmesinin 25. yılını kutlayan Polonya aynı zamanda NATO üyeliğinin 15. ve Avrupa Birliği (AB) üyeliğinin 10. yılını kutlamaya devam ediyor. 2. Dünya Savaşı sonrası ilk özgür seçimlerinin gerçekleştiği, ülkenin kurtuluş günü olarak da anılan 4 Haziran Çarşamba günü ABD Başkanı Barack Obama da kutlamalara katılıyor olacak.
Stratfor Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı George Friedman, The Economist Genel Yayın Yönetmeni Edward Lucas, eski Polonya Başbakanı Jan Krzysztof Bielecki, Endorfina Sarayı’nda gerçekleşen konferansta Polonya’nın 25 yıllık başarısının ardında yatan etkenler, iş dünyasının ülkenin dönüşümündeki rolü, Polonya’nın yurtdışındaki imajı ve küresel anlamda Polonya’nın yeri ve önemini tartıştı.
‘25 yılın politik reformları, ekonomik reformları getirdi’
Polonya’nın 1990-91 yılları arasında Başbakanlık koltuğunda oturan ve konferansın açılış konuşmasını yapan Jan Krzyzstof Bielecki ülkenin ekonomik başarısına yardımcı olan temel etkenlerden bahsettiği konuşmasında “Gerçekleştirilen politik reformlar ekonomik reformların gerçekleşmesini sağlayan en önemli etkendi” diye konuştu. Dünya Bankası’ndan Xavier Devictor da “Konu ekonomik reformlar olunca Polonya bir şampiyon” dedi. Dönüşüm sürecinde oligarkların, rantçıların ve rüşvetçilerin bu büyümeden bazı faydalar sağladığını kabul eden Başbakan Yardımcısı Bielecki “Fakat tüm bunlar geride kaldı, artık rekabetçi bir ekonomiye sahibiz” dedi.
Polonya son 22 yıldır hiçbir çeyrekte resesyon görmedi
Konferansa konuşmacı olarak katılan PwC Polonya şef ekonomisti ve Profesör Witold Orlowski insan faktörünün 25 yıllık başarının arkasında yatan en önemli etken olduğunu vurguladı. Polonya ekonomisinin insan sermayesinden tam fayda sağladığının altını çizen Orlowski “25 yılda Avrupa’nın GSYH’sinin yüzde 30’undan yüzde 60’ının üzerine çıktık” diye konuştu. Son 22 yıldır hiçbir çeyrekte küçülme görülmediğini ifade eden Orlowski, Polonya’nın 1989- 2013 yılları arasındaki GSYH büyümesinin Avrupa lideri olduğunu ifade etti. Orlowski Polonya’nın artık ucuz iş gücü olarak görülmediği ‘rekabetçi fiyatlardaki insan sermayesi’ olarak görüldüğünü de vurgulayarak, ülkenin yatırımlar için önem taşıdığını ifade etti.
Varşova Borsası LSE'den sonra halka arzda Avrupa lideri
Varşova Borsası (WSE) CEO’su Adam Maciejewski Polonya’nın sermaye piyasalarının hızlı büyümesinin ülkenin ekonomik dönüşümü için büyük önem taşıdığını söyledi. 210 milyar dolar değerindeki Varşova Borsası’nın 60 milyar dolarını yabancı şirketlerin hisseleri oluşturuyor. WSE'nin Londra Borsası'ndan sonra en fazla halka arzın gerçekleştiği Avrupa borsası olduğu belirtiliyor.
Yeşile saygılı inşaat yatırımları çok uluslu şirketleri çekiyor
Polonya çokuluslu şirketlere ofis inşaat yatırımlarıyla ve 38.5 milyonluk nüfusuyla cezbedici bir pazar oluyor. 10 yıldır AB üyesi olan ülkenin başkenti Varşova’nın üzerinde birçok vinç çalışıyor. İnşaat yatırımlarının şehrin yeşil alanlarına zarar vermeden yapılıyor olması ülkenin çevre bilincinin yüksek olmasına dikkat çekiyor.
Öte yandan 2014 yılı Polonya- Türkiye diplomatik ilişkilerinin tesisinin 600. yıldönümü olarak kutlanıyor.
'Erdoğan Rusya konusunda çok dikkatli davranıyor’
Poland Transformed konferansında Stratfor Başkanı George Friedman ve The Economist Senior Editörü Edward Lucas’ın gerçekleştirdiği son oturumda Polonya jeopolitik olarak ele alındı. Özellikle Ukrayna gerginliği ve enerji konuları çevresinde süren oturumda George Friedman ve Edward Lucas Türkiye ile ilgili yorumlarda da bulundu. Friedman, bir NATO ülkesi olan Türkiye’nin soğuk savaştaki konumunun ne olduğu sorusu üzerine “Soğuk savaşın çoğu Karadeniz hakkındadır. Sivastopol, Moldovya, Gürcistan, Ukrayna hakkındadır. Rusların vazgeçemediği Boğazlar hakkındadır. Erdoğan jeopolitik olarak çok dikkatli davranıyor, çünkü Avrupa Birliği Rus enerjisinden bağımsız olmak için çözümler buldu fakat Erdoğan bulamadı. Türkiye ağır şekilde Rus enerjisine bağımlıdır. Diğer yandan Kürdistan sorununu da çözene kadar herhangi bir hamle yapabileceğini düşünmüyorum” ifadelerini kullandı. Edward Lucas ise Türkiye’nin İsrail’i NATO’ya kabul etmiyor oluşunun ABD’yi böglede zorladığını söyledi.