"İran konusunda Türkiye ile daha fazla görüşeceğiz"
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Crowley, İran'daki gelişmelerden en çok Türkiye'nin etkileneceğini, olası yaptırımlara dair bir karar taslağı çıkardıklarını belirtti.
WASHINGTON- ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü , Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile ABD Dışişleri Bakanı Clinton arasındaki görüşmede İran'a olası yaptırımlara dair bir karar taslağı ortaya çıkarken, Türkiye ile daha fazla görüşmeler yapacaklarının ve yakın görüş alışverişinde bulunacaklarının sözünü verdiklerini söyledi.
Crowley, Dışişleri Bakanlığında düzenlediği günlük basın toplantısında, Davutoğlu ile Clinton'ın dün kapsamlı ve uzun bir görüşme yaptığını bildirdi. İki bakanın aynı hafta içinde ikinci kez görüşmesine atıfta bulunarak, "O kadar çok konuşulacak konu vardı ki, bunların hepsini Nükleer Güvenlik Zirvesi sırasındaki görüşmeye sığdıramadık" diyen Crowley, görüşmede Ermenistan ve Türk-Ermeni ilişkilerinin normalleştirilmesi, Bosna ve Bosna'nın Avrupa içinde gelecekteki rolünün ele alındığını belirtti.
Görüşmede, "İran ve nükleer programının yarattığı zorluğun çözümündeki karşılıklı çıkarların" da ayrıntılı biçimde konuşulduğunu ifade eden Crowley, ABD ve Türkiye'nin ekonomik sıkıntılar yaşayan Yunanistan'a nasıl yardım edebileceklerinin yolları ile Kıbrıs ve Irak konularının da masaya yatırıldığını kaydetti.
"Türkiye Yunanistan'a yardım etmek istiyor"
Crowley, bir gazetecinin, "Türkiye ve ABD'nin Yunanistan'a nasıl yardım edebileceklerine" ilişkin sorusu üzerine, Türkiye'nin bu konuda ne gibi bir hazırlık içinde olduğunun Türk tarafına sorulması gerektiğini söyledi. Ancak Davutoğlu'nun, Türkiye'nin Yunanistan'a yardım edebilmenin bir yolunu bulmak istediğini söylediğini aktaran Crowley, "Ancak bunun hangi şekilde olacağını Türkiye'ye sorun" dedi. Crowley, Yunanistan ile kendilerinin de benzer diyaloglar kurduğunu ve bu süreçte en iyi yardımı nasıl sağlayabilecekleri üzerine odaklandıklarını kaydetti.
"İran'deki gelişmeler en çok Türkiye'yi etkiler"
Bir başka soru üzerine Crowley, Türkiye'nin İran konusunda kesinlikle yardımcı olmak istediğini ve olduğunu belirtti. "Türkiye'nin ne yaparak yardım ettiği" sorusu üzerine Crowley, Türkiye'nin atabileceği spesifik adımları tarif etme işini Türkiye'ye bıraktığını söyledi.
Crowley, Davutoğlu'nun İran'ı ziyaret planlarını görüşmede dile getirdiğini kaydederek, şöyle devam etti:
"Çok çok güçlü bir anlayış içinde olduğumuzu düşünüyorum. Şunu hatırlayalım: İran'ın içinde olduğu tüm gelişmelerin etkisini en çok hissedecek ülkeler arasında komşusu Türkiye geliyor. Dolayısıyla buna saygı duyuyoruz. Türkiye'nin bu süreçte bu kadar derin angaje olmasının nedeni de bu. Bu noktadan nelerin olması gerektiği konusunda Türkiye ile anlayış içindeyiz. Orta Doğu'da İran'ın nükleer bir devlet olarak ortaya çıktığını hiç kimsenin görmek istemediği yönünde paylaşılmış bir hedefimiz var. Bu, Türkiye'nin de, ABD'nin de, uluslararası toplumun da pozisyonu...
Diplomasi ve diyalog ya da baskı açısından yapabileceğimiz şeyleri, 'ya biri ya diğeri' şeklinde değil, karşılıklı olarak birbirlerini destekleyen unsurlar olarak görüyoruz. Türkiye, İran ile diyalog yolunu bulmaya ve bu ülkeyi Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) altındaki uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmeye ikna edebilme uğraşını vermeye devam edeceğini belirtti. Biz de, Türkiye ile görüş alışverişinde bulunduğumuzu ve İran'ın uluslararası yükümlülüklerine uymaması ya da geçen eylülde masaya konulan öneriye anlamlı yanıt vermemesinin bir sonucu olacağını gösteren uygun bir Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararıyla ilgili olarak konseyde birlikte çalıştığımızı açıkça ortaya koyduk."
"Her iki cephede eyleme ihtiyaç var"
Bir gazetecinin, "Ancak Türkiye, yaptırımlar konusunda henüz aynı sayfada değil" şeklindeki yorumu üzerine Crowley, "Ben bu sonucu çıkarmazdım. Türkiye, bir yaptırım kararı üzerine çalışma yürütülmekte olduğunun farkında ve bu sürecin bir parçası ve nihayetinde bu konuda oy kullanma fırsatına sahip olacak. Aynı zamanda Türkiye, bu konunun diplomasi üzerinden çözümünün yolunun olup olmadığı yönündeki arayışını devam ettirmek istediğini belirtiyor ve tabii ki sonunda önemli olan sadece İran'ın ne yaptığı değil, aynı zamanda önemli olan uluslararası güvenilirlik, çünkü hepimizin bunda çok önemli bir payı var" diye konuştu.
İran'ın sorumlulukları bulunduğunu net biçimde dile getirdiklerini yineleyen Crowley, "Şurası açık ki, İran, bu sorumluluklarını yerine getirmede başarısız oldu ve hem bugünkü, hem diğer görüşmelerimizde, bu noktada her iki cephede eyleme ihtiyaç olduğu düşüncemizi açıkça ifade ettik" dedi.
"Clinton, görüşmede Davutoğlu'na yaptırım paketinin bir taslağını gösterdi mi" şeklindeki soruya Crowley, "Hayır. Görüşme, İran'a stratejik bir yaklaşımla ilgiliydi. Bir yaptırım kararının ayrıntıları üzerine değildi" yanıtını verdi.
Davutoğlu'nun, yaptırım paketinin içeriğine dair kendilerine bilgi verilmediği yönündeki şikayetinin hatırlatılması üzerine Crowley, "Görüşme sırasında, bir karar taslağı ortaya çıkarken Türkiye ile daha fazla görüşmeler yapacağımızın ve yakın görüş alışverişinde bulunacağımızın sözünü verdik" diye konuştu.
"İran kurallara göre hareket etmiyor"
Crowley, bir gazetecinin, "Eğer İran'a yönelik yaptırımlar devreye girerse, Türkiye'ye bir tür yardımda bulunma konusu görüşüldü mü ya da bu konuda Türkiye'den bir talep geldi mi" şeklindeki sorusunu da yanıtladı.
Konu sivil nükleer enerjinin geliştirilmesine geldiğinde uluslararası hak ve sorumlulukların bulunduğuna işaret eden Crowley, "Kurallara göre hareket eden ülkeler var, İran ve Kuzey Kore gibi kurallara göre hareket etmeyenler de var" ifadesini kullandı.
Crowley, bu noktada Libya örneğini vererek, bu ülkenin nükleer program tasarlamaktan farklı bir yol seçtiğini hatırlattı. Libya'nın bu adımını memnuniyetle karşıladıklarını ve bunun Libya ile ABD arasında farklı bir ilişki türü için kapıyı açtığını anımsatan Crowley, şöyle devam etti:
"Aynı şekilde, İran ya da Kuzey Kore gibi bir ülke için, uluslararası yükümlülüklere bağlı kalmayı seçmeleri halinde fırsatlar var. Ancak aynı zamanda, uluslararası sistemin güvenilirliği de söz konusu. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (NPT) altında açık hak ve sorumluluklar bulunuyor. 'Nükleer Görünüm Gözden Geçirme' planında belirttiğimiz gibi, kurallara uyanlar yarar sağlayacak. Kurallara uymamayı seçenlerin ise uluslararası toplumun katı, birleşik eylemiyle yüzleşmesi gerekiyor."
Crowley, Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun, uluslararası toplumun sergileyeceği herhangi bir hareket tarzının İran'ın komşusu olarak Türkiye'yi de etkileyeceğini ifade ettiğini aktararak, "Bunu gerçekten anlıyoruz" dedi.
Dışişleri Bakanı Clinton'ın buna ne cevap verdiği sorusu üzerine de Crowley, "Paylaşılmış hedefimiz Orta Doğu'da, diğer ülkelerle birlikte Türkiye'yi de derinden etkileyecek bir silahlanma yarışını önlemekse, şimdi uluslararası toplumun bir araya gelmesi, tek bir bütün olarak hareket etmesi ve İran gibi ülkelere, yükümlülüklerini yerine getirmemelerinin bir sonucu olacağını göstermesinin gerektiği bir zamandayız" ifadesini kullandı.
"Türkiye'nin sorumlulkları var"
Uluslararası toplumun bir üyesi ve bölgenin kilit bir lideri olarak Türkiye'nin de sorumlulukları bulunduğunu söyleyen Crowley, tıpkı Kuzey Kore bağlamında uluslararası toplumun bir araya gelerek, sadece katı yaptırımlar geçirmekle kalmayıp bunları uygulamasında da görüldüğü gibi, Türkiye de dahil olmak üzere tüm ülkelerden sorumluluklarını yerine getirmesini beklediklerini kaydetti.
Crowley, "Ancak aynı zamanda, bunu yapmanın bir etki doğuracağının da bilincinde olacağız. Ancak uluslararası toplumun güvenilirliğinin de söz konusu olduğunu düşünüyoruz" dedi.
Crowley, Davutoğlu-Clinton görüşmesinin Bosna boyutuna dair bir soru üzerine de Bosna konusunu ele almak üzere görüşmenin bir bölümüne ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı James Steinberg'in de katıldığını bildirdi. Bosna'da reformların teşvikine yardım etmede Türkiye'nin tam bir partner olduğunu ifade eden Crowley, Davutoğlu'nun, Estonya'nın başkenti Tallin'de gelecek hafta düzenlenecek gayri resmi NATO dışişleri bakanları toplantısından önce Avrupa'da bu konuda daha fazla diyaloglarının olacağını söylediğini ve bunu memnuniyetle karşıladıklarını belirtti.
Bosna'nın ilerleme sağladığını, bölgedeki ülkelerin daha fazla entegrasyon ve işbirliği içinde olduğunu görmek istediklerini kaydeden Crowley, "Ancak bu ülkelerin yapmaları gerekenler de var, bugün ve dün gördüğünüz adımları ve temel reformları cesaretlendirebilmenin, bu ülkeler arasındaki meselelerin çözümünün ve onlara ilerleme fırsatları sağlamanın yollarını aramaya devam edeceğiz" diye konuştu.