"Kıbrıs meselesinde çözüm BM himayesinde olmalı"

AB Komisyonu Genişleme Genel Müdürü Leigh, Türkiye'nin AB süreci ve Kıbrıs sorununa ilişkin bir soruyu yanıtladı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

WASHINGTON - AB Komisyonu Genişleme Genel Müdürü Michael Leigh, Kıbrıs sorununun AB değil, BM himayesi altında çözüm bulması gerektiğini, olası bir çözümün tüm bölgede "muazzam bir fark" yaratacağını söyledi.

Washington'daki Woodrow Wilson Merkezinde konferans veren Leigh, Türkiye'nin AB süreci ve Kıbrıs sorununa ilişkin bir soruyu yanıtladı.

Türkiye'nin AB sürecinin her iki tarafın da çıkarına olduğunu, yayınladıkları raporlarda da bu çıkarlardan bahsettiklerini vurgulayan Leigh, Türkiye'nin bugün hem bölgesinde hem bölgesel çatışmaların üstesinden gelmede hem de enerji alanında çok önemli rol oynadığını ifade etti.

Enerji ve bilhassa enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi konularının AB'nin gündeminin en üst sıralarında yer aldığına dikkati çeken Leigh, Nabucco projesine ilişkin Ankara'da imzalanan hükümetler arası anlaşmaya olan desteklerini dile getirdi.

Türkiye'nin medeniyetler arası diyalog sağlanması ve kutuplaşmaların önlenmesine oynadığı rolün de çok önemli olduğunu kaydeden Leigh, "Dolayısıyla Türkiye ile AB arasındaki ilişkiyle bağlantılı olan herkese, geniş jeopolitik çıkarların önemini hatırlatmanın zamanı" dedi.

Kıbrıs meselesinin çözümünün ise AB değil, BM himayesi altında olması gerektiğini belirten Leigh, adada yeni bir müzakere sürecinin devam ettiğine dikkati çekti.

Adadaki iki toplum liderinin de bu süreçte ciddi olduklarının görüldüğünü söyleyen Leigh, Türkiye ve Yunanistan'ın desteğiyle iki tarafın bir anlaşmaya varmasını umduklarını kaydederek, "Çözüm, hem bölgenin geneli, hem Avrupa, hem Türkiye, hem de bu meseleyle bağlantılı herkeste muazzam bir fark yaratacak" dedi.

Türkiye'nin, Gümrük Birliği Ek Protokolü'nden kaynaklanan yükümlülüklerinin ise diğer tüm konulardan bağımsız, katılım müzakerelerinin bir parçası olduğunu söyleyen Leigh, Annan Planı'nın adanın kuzeyinde kabulü, güneyinde ise reddedilmesinin ardından, AB'nin, Kıbrıslı Türklere ilişkin izolasyonu sona erdirmeye yönelik adımlar atmaya hazır olduğunu ve bu çerçevede üç tedbir önerdiğini hatırlattı.

İlk tedbirin 259 milyon euroluk yardım paketi olduğunu anımsatan Leigh, son üç yıldır verdikleri destek sayesinde, Kıbrıslı Türkler ile AB arasında büyük çapta etkileşim sağlandığını, Kıbrıslı Türklerin, AB'de eğitim görebilmeleri ve idari kapasitenin geliştirilmesine yönelik altyapı projelerinin önünün açıldığını ve Kıbrıslı Türklere, AB yasalarının anlatıldığını belirtti.

İkinci tedbir olarak, Yeşil Hat Tüzüğü'nün onaylandığını ve bunun adanın iki kesimi arasında ticarete imkan verdiğini kaydeden Leigh, KKTC ile AB arasında doğrudan ticarete olanak sağlayacak üçüncü tedbirin ise henüz onaylanmadığına dikkati çekti.

Teklifin hala masada olduğunu, geri çekilmediğini ve AB Komisyonu'nun bu konuda tam desteğini ortaya koyduğunu kaydeden Leigh, tüm bunların ötesinde esas BM himayesi altında yürütülen müzakerelere odaklanmak ve bu müzakerelerin başarıya ulaştığını görmeleri gerektiğini ifade etti.

"Farklı fikirler normal karşılanmalı"

Leigh, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda gerek AB üyesi ülkelerde, gerekse Türkiye'de birbirine zıt fikirlerin ortaya atıldığına, bazı Avrupalı siyasi liderlerin açıklamalarının Türkiye'de hayal kırıklığı yarattığına işaret etti.

Demokratik toplumlarda bu tür farklılıkların normal karşılanması gerektiğini söyleyen Leigh, önemli olanın tarafların birbirlerine karşı davranışları olduğunu belirtti. Leigh, katılım müzakerelerinde iki tarafta da rastlanan tüm tereddütlere rağmen, sürece sıkı sıkıya bağlı kaldıklarını ve yol aldıklarını vurguladı.

Şu ana kadar 35 müzakere başlığından 11'ini açtıklarını ve her dönem başkanlığında yeni başlıkların açılması için çaba gösterdiklerini kaydeden Leigh, İsveç dönem başkanlığında da yeni başlıklar açmayı umduklarını, ancak bunun için gerekli kriterlerin yerine getirilmesi gerektiğini belirtti. Leigh, Türk hükümetinin bu konuda sıkı bir çalışma yürüttüğünü bildiğini, AB Genel Sekreterliği'nin güçlendirildiğini, bu süreçte daha da ilerleme sağlamayı umduklarını söyledi.

Leigh sonuç olarak, Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilgili farklı görüşlerin olduğunu yineleyerek, her iki tarafın kamu oylarındaki bazı tereddütler yerine, Türkiye ve AB'nin iki ortak olarak neleri başarabilecekleri üzerinde odaklanması gerektiğini sözlerine ekledi.