Suudi Arabistan'ın ABD'nin silahlarına bağımlılığı artıyor

Suudilerin, petrol alımını azaltan Washington’un silahlarına bağımlılığı giderek artarken, ABD varlıklarına da ilgisi sürüyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Son dönemde ABD ile Suudi Arabistan ilişkilerinde kilit rol oynayan Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın ABD ziyareti, iki ülke arasındaki yatırımları ve yeni nesil silah satışlarını gündeme getirdi.

Dünyanın en büyük ekonomisi ABD'nin petrol konusunda dış alımının azalmasına karşın Suudi Arabistan'ın, Washington’un silahlarına bağımlılığı artarken, ABD varlıklarına da ilgisi sürüyor.

ABD ile Suudi Arabistan arasında son beş yılda 250 milyar dolarlık ticaret yapıldı. İkili ticaret 2012’de 73,6 milyar dolar iken, 2017’de bu rakam 35 milyar dolara geriledi. ABD'nin 2012’de yaklaşık 39 milyar dolar olan dış ticaret açığı, 2017’de 2 milyar 605 milyon dolara düştü. Bunda, ABD'nin teknolojinin gelişmesiyle ülkede kaya gazı ve petrol üretimini artırarak, Suudi Arabistan’dan petrol alımını azaltması ve petrol fiyatlarında gerilemenin etkisi oldu.

ABD Hazine Bakanlığına göre, bu yılın ocak ayı itibarıyla Suudi Arabistan’ın elinde 143 milyar 600 milyon dolar değerinde ABD devlet tahvili bulunuyor. Suudi Arabistan'ın, 11 Eylül saldırılarıyla ilişkilendirildiği tasarılar nedeniyle 2016’da ABD'yi, elindeki tahvilleri satmakla ve doların değerini düşürmekle tehdit ettiği iddia edilmişti.

ABD’nin en büyük müşterisi Suudi Arabistan

İki ülke arasındaki mal ticaretinin büyük bölümünü ise silah satışları oluşturuyor.

ABD Savunma ve Güvenlik İşbirliği Ajansının verilerine göre, Suudi Arabistan’a, Donald Trump'ın başkanlık koltuğuna oturduğu günden bu yana (20 Ocak 2017- 22 Mart 2018) toplamda 18 milyar 763 milyon dolarlık silah satışı onaylandı.

Bu rakam, ABD'nin 20 Ocak 2017- 22 Mart 2018 döneminde satışını onayladığı toplam 51,4 milyar dolarlık silahın yüzde 36,5’ini Suudilerin sipariş ettiğini ortaya koydu. Suudi Arabistan, bu payla ABD'nin en büyük silah müşterisi niteliğini kazandı.

Suudi Arabistan’ın siparişlerinin 15 milyar dolarlık kısmı, Bölge Yüksek İrtifa Hava Savunma Sistemlerine (THAAD) yönelik olurken, ABD Dışişleri Bakanlığının Ekim 2017’de verdiği onayla, Suudi Arabistan'a 44 THAAD füze rampası, 360 THAAD füzesi, 16 Ateş Kontrol ve Komünikasyon İstasyonu ve 7 radarın teslim edilmesi için çalışmalara başlandı.

1 milyar dolarlık satış daha

Silah satışlarının, 1 milyar doları aşan son bölümünün, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Washington ziyareti sırasında onaylanması da dikkati çekti.

ABD Başkanı Trump’ın Suudi Arabistan’a 2017 yılının mayıs ayında yaptığı ziyarette yaklaşık 100 milyar doları kısa vadede gerçekleşmek üzere toplam 380 milyar dolarlık iş birliği anlaşması imzalaması, iki ülke arasındaki silah ticaretinin daha uzun yıllar devam edeceğine işaret ediyor.

“Ortak çıkarlar ilişkileri güçlendiriyor”

Atlantik Konseyi Orta Doğu Güvenlik Girişimi Direktörü Rachel Brandenburg, Trump yönetiminin dış politika önceliklerinden birinin ABD-Suudi Arabistan iş birliğini güçlendirmek olduğunu ifade etti.

Bu önceliğin altında ortak çıkarların yattığını belirten Brandenburg, “ABD-Suudi Arabistan ilişkilerini güçlendiren ortak çıkarlardan biri İran’ı ilgilendiriyor. Hem Trump yönetimi hem Suudi Arabistan, İran’ın Ortadoğu’daki nüfuzunu artırmasını olumlu bulmuyor.” dedi.

Brandenburg, Trump’ın terörizmle mücadelede konusunda Ortadoğu ülkelerinin daha fazla sorumluluk almasını hedeflediğine işaret ederken, “Trump’ın Suudileri terörle mücadeleye verdikleri katkıdan ötürü takdir ettiğini gördük. Suudilerin bölgedeki aşırı gruplara karşı girişimlerini dinledik.” diye konuştu.

ABD’nin Suudi Arabistan’a yönelik silah satışlarını, savunma alanındaki iş birliği çerçevesinde değerlendiren Brandenburg, Suudi Arabistan’ın kendi savunma sanayisini geliştirmeye yönelik planların dikkatle izlenmesi gerektiğini dile getirdi.

Brandenburg, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Prens bin Salman, Suudi Arabistan’ın kendi savunma endüstrisini kurma yeteneğini güçlendirmeyi planladığını söyledi. Ancak savunma sanayisi bir gecede kurulacak şey değil. Kendileri üretemeyecekleri şeyleri diğer ülkelerden satın almaya devam edecekler.”

"Riyad'ın elinden Washington'un tutması..."

21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Uzmanı Ersin Dedekoca ise iki ülke ilişkilerinin tümüyle ekonomi politik temelli olduğunu söyledi.

Dedekoca, "Günümüzde, gerileyen petrol fiyatları sonucu kamu bütçesi açık veren Riyad'ın elinden Washington'un tutması ile ABD ekonomisindeki kırılganlık ve Çin rekabetinin etkisi örtüşmüştür. Yaşananları, ABD'nin sıkıntı içindeki Riyad yönetimine istediklerini yaptırması olarak niteleyebiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.

Bu konularda ilginizi çekebilir