Uranyum bildirisi, İran'a yaptırım çabalarını değiştirmeyecek

Beyaz Saray Sözcüsü Gibbs, "İran yönetiminin sözleri ve eylemleri çok nadir örtüşüyor" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

WASHİNGTON/MOSKOVA- Beyaz Saray, İran'ın düşük ölçekte zenginleştirilmiş uranyumunu toprakları dışına transfer etmeyi kabul etmesinin, ABD'nin bu ülkeye yönelik uluslararası yaptırımlar çabasına dair adımları ya da bunun zamanlamasını değiştirmeyeceğini bildirdi.

Beyaz Saray Sözcüsü Robert Gibbs, günlük basın toplantısında, "Bu, İran'ı, yaptırımlar da dahil olmak üzere, yükümlülüklerinden dolayı sorumlu tutmaya dönük atmakta olduğumuz adımları değiştirmez" dedi.

İran'a yönelik BM yaptırımlarına doğru ilerleme sağlanmakta olduğuna inandıklarını kaydeden Gibbs, spesifik bir zaman dilimi vermezken, "Bir yaptırımlar kararı üzerinde düzenli ilerleme sağladığımızı düşünüyorum" diye konuştu.

İran'ın teklifinin, geçen Ekim ayında kabul ettiğinden daha az kapsamlı olduğunu savunan Gibbs, "İran yönetiminin sözleri ve eylemleri çok nadir örtüşüyor" ifadesini kullandı.

Gibbs, İran'ın, teklifini resmi değerlendirme için Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na sunması gerektiğini de belirtti.

 

"Bildiride ABD'nin tutumunu değiştiren bir şey yok"

Beyaz Saray Sözcüsü Robert Gibbs, İran'ın uranyum takasıyla ilgili bildiride, Amerikan yönetiminin nükleer konuda bu ülkeye karşı tutumunu değiştiren bir unsurun olmadığını söyledi.

Gibbs, Beyaz Saray'da düzenlediği günlük basın toplantısında, "İran'ın uranyum takasıyla ilgili bugünkü bildiride, Amerikan yönetiminin İran'a karşı tutumunu değiştiren bir şeyin olup olmadığı" şeklindeki bir soruya, "hayır" yanıtını verdi.

Sözcü Gibbs, şöyle devam etti:

"Teklifin tamamına bakalım. İran'ın düşük ölçekte zenginleştirilmiş uranyumunu göndermesinin olumlu bir işaret, ilerleme olacağını söylemiştim. Ancak şunu anlayın ki, teklif, Tahran'ın uranyum zenginleştirmesini yüzde 20 düzeyine çıkaracağı açıklamasını ele almıyor gibi görünüyor.

En öncelikli olarak, bu teklif doğrudan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na (IAEA) sunulmalı, ki böylece uluslararası toplumu konuyu inceleyebilsin. Ancak bu, İran'ı yükümlülüklerinden sorumlu tutmaya dönük atmakta olduğumuz adımları değiştirmiyor, buna yaptırımlar da dahil."

Gibbs, "Beyaz Saray'ın, ileri gidilmesi hususundaki taahhütleri konusunda Rusya ve Çin'den bir tepki alıp almadığı" sorusunu, bu konuda bir bilgisinin olmadığını ifade ederek, "ABD Dışişleri Bakanlığının temasta olduğunu biliyorum ve tabii ki BM'deki temsilcilerimizin P5 1 yoluyla bunun üzerindeki çalışmalarını sürdürdüğünden şüphem yok" diye yanıtladı.

"İlerleme oluşturabilecek belli adımların olduğunu" yineleyen Gibbs, "Bu teklifin, İran'ın geçen Ekim'de kabul ettiğinden daha küçük olduğunu ve İran yönetiminin sözleri ve eylemlerinin nadiren örtüştüğünü anlamanın önemli olduğunu düşünüyorum" ifadesini kullandı.

 

"Teklifin detaylarını IAEA üzerinden görmek gerek"

Gibbs, uluslararası toplumun nihai bir karara varmadan önce teklifin detaylarını IAEA üzerinden görmesi gerektiğini belirtti.

Bir başka soru üzerine, İran'ın sadece sözleri değil, eylemlerinden de sorumlu tutulması konusunda BM Güvenlik Konseyi ve P5 1 ülkeleri üzerinden çalışmaya devam ettiklerini belirten Gibbs, ABD Başkanı Barack Obama'nın Türkiye ya da Brezilya'nın liderleriyle konuyu görüşüp görüşmediği sorusuna da "Hayır, ama Dışişleri Bakanlığının onlarla temas halinde olduğunu düşünüyorum" yanıtını verdi.

Gibbs, bir başka soru üzerine de şunları kaydetti:

"İran eğer sözlerini yerine getirir ve 1200 kg. düşük ölçekte zenginleştirilmiş uranyumu gönderirse, evet bu bir ilerlemeyi oluşturur. Ancak bu son teklifin, geçen Ekim ayında kabul ettiklerinden daha küçük olduğunu ve o tarihte bunu kabul etmelerine rağmen, fikirlerini değiştirdikleri için hiçbir zaman hayata geçmediğini anlamak önemli.

İran yönetiminin sözleri ve eylemlerinin nadiren örtüştüğünü söylememin nedeni de bu. Tabii ki düşük ölçekte zenginleştirilmiş uranyumun dışarıya gönderilmesinin ilerleme oluşturacağını düşünüyor olsam da, nükleer programın genel gidişatıyla ilgili kaygılarımız hala mevcut. Yüzde 20 düzeyinde zenginleştirme, Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev ve biz de dahil olmak üzere diğerlerinin de üzerinde büyük kaygı duyduğu bir şey."

Gibbs, İran'a olası yaptırımların zamanlamasıyla ilgili bir soru üzerine, spesifik bir zaman dilimi vermedi, ancak "bir yaptırım kararı üzerinde düzenli ilerleme sağlıyoruz" ifadesini kullandı.

 

"İran'ın uranyum bildirisi yaptırımları engellemeyecek"

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Philip Crowley, İran'ın uranyum takasıyla ilgili bildirinin, P5 1 içinde ve BM Güvenlik Konseyinde yeni bir yaptırım kararı taslağı üzerinde çalışmaya devam etmelerini engellemeyeceğini söyledi.

Crowley, günlük basın toplantısında bir soru üzerine, soruna diplomatik çözüm istediklerini, ancak sorumluluğun İran'da olduğunu belirtti. Crowley, şunları kaydetti:

"İran ile sivil nükleer enerji konusundaki temel hakkına nasıl sahip olabileceğini konuşurken, İran'ın ileri çıkıp uluslararası toplumun kaygılarını ele alması, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) ile yapıcı işbirliğine hazır olduğunu açıklaması ve BM Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda uranyum zenginleştirme faaliyetlerini askıya alması gerekiyor. Ancak BM Güvenlik Konseyi kararlarına meydan okuyan, uluslararası toplumla şeffaf biçimde temas kurmayan ve programının barışçıl sivil amaçlar taşıdığını göstermesi gereken taraf İran."

İran'ın bunu yapması halinde ABD, P5 1 ve uluslararası toplum içindeki diğerlerinin cevap vermeye hazır olduğunu ifade eden Crowley, "İran'ın nükleer programıyla ilgili uluslararası toplumun kaygılarını ele almaya hazır olması halinde İran ile herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda temas kurmaya hazır olmayı sürdürüyoruz. Son aylarda bunu yapmayan taraf İran" ifadesini kullandı.

 

"Yaptırım kararı taslağımızı engellemeyecek"

Crowley, bir başka soru üzerine, İran'ın uranyum takasıyla ilgili bildirinin, P5 1 içinde ve BM Güvenlik Konseyinde yeni bir yaptırım kararı taslağı üzerinde çalışmaya devam etmelerini engellemeyeceğini söyledi.

Türkiye ve Brezilya'nın da içinde bulunduğu BM Güvenlik Konseyi ülkelerine, yakın gelecekte, olası yaptırımlar konusunda karar taslağının sunulacağına işaret eden Crowley, Türkiye ve Brezilya'nın hafta sonundaki çabalarına saygı duyduklarını da kaydetti.

"Türkiye ve Brezilya'nın çabalarını destekleyip desteklemediğine" dair soru üzerine Crowley, "İran'ın izlediği yolu değiştirmesini sağlayacak her türlü diplomatik çabayı destekleriz. Sorulması gereken soru, İran'ın bugün yeni bir şey sunup sunmadığı ve biz bu konuda şüpheliyiz" dedi.

Crowley, şöyle devam etti:

"İran neyi yapmaya hazır? İran eğer uluslararası toplumun kaygılarını ele almaya, IAEA ile şeffaf biçimde temas kurmaya, uranyum zenginleştirmesi faaliyetlerini askıya almaya hazırsa, çünkü hatırlayın, Tahran'daki araştırma reaktörüne yakıt sağlamak için yüzde 20 düzeyinde uranyum zenginleştirdiğini söyleyen taraf İran'dı, eğer İran, araştırma reaktörünün bir parçası olarak sunulan temel anlaşmayı kabul etmeye hazırsa, yüzde 20 düzeyinde zenginleştirmek için ne gibi gerekçesi var, hiçbir gerekçesi yok. İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki, New York'ta verdiği yemekte uranyum zenginleştirmeye devam edeceklerini yineledi. Bu, BM Güvenlik Konseyi kararlarının ihlali."

Crowley, İran'ın ilk yapması gerekenin IAEA'ye resmi yanıt vermek olduğunu, IAEA ile nasıl bir temas kuracağını ve uluslararası toplumun bu muhtemel transferde ne gibi bir rol oynayacağını da anlatması gerektiğini vurguladı.

 

"Ortak bildiri uluslararası toplumun kaygılarını ele almıyor"

Crowley, İran'ın uranyum takasıyla ilgili bildiriye dair endişelerinin devam ettiğini belirterek, "Ortak bildiri, uluslararası toplumun ana kaygılarını ele almıyor" dedi.  

Crowley, günlük basın toplantısında, İran'ın, uranyum zenginleştirmesi faaliyetlerini durdurmadaki isteksizliği de dahil olmak üzere, BM Güvenlik Konseyi'nin 5 kararına meydan okumayı sürdürdüğünü söyledi.

İran'ın bugün uranyumu yüzde 20 düzeyinde zenginleştirmeye devam etmeyi planladığını yeniden teyit ettiğini, halbuki daha önceden bunu Tahran'daki araştırma reaktörü için gerekçe gösterdiğini kaydeden Crowley, "Bugünkü açıklamalar, Tahran'daki araştırma reaktörüyle ilgili anlaşmanın halen süren zenginleştirme faaliyetiyle ilgisiz olduğunu gösteriyor. Aslında, bunlar tamamıyla bağlantılı" diye konuştu.

Crowley, İran'ın gelecek günlerde nasıl bir resmi cevap vereceğinin kritik noktayı oluşturduğunu ifade ederek, "1 Ekim'deki toplantıdan bu yana İran'ı, resmi bir cevap vererek, neyi yapmaya hazırlandığını ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA) ile nasıl bir işbirliği yapmayı planladığını açıklamaya çağırıyoruz" dedi.

Ortak bildiride, İran'ın IAEA ile nasıl çalışacağı, uluslararası toplumun ana kaygılarını gerçekten ele alıp almayacağı gibi birtakım hususların bilinmediğini savunan Crowley, "Örneğin, bildiride P5 1 ülkeleriyle görüşmeler yapmayı istediğini belirten bir ifade var. Ancak İran, olası bir görüşmede merkezi konunun, nükleer programıyla ilgili uluslararası toplumun sorularını ele almasının oluşturacağını hiçbir zaman kabul etmedi. Bu görüşmelerin tek nedeni, en öncelikli olarak İran'ın nükleer programıyla ilgili ana kaygıları ele almak olmalı. Ortak bildiri, uluslararası toplumun ana kaygılarını ele almıyor" diye konuştu.

Türkiye ve Brezilya'nın çabalarını "selamladıklarını" kaydeden Crowley, İran'ın, gerçek niyetlerinin ne olduğuna dair yanıtlaması gereken hala önemli soruların olduğunu belirtti.

 

"BM yaptırımlarına yönelik çabalar devam ediyor"

Crowley, bir soru üzerine, İran'a yönelik BM yaptırımlarına yönelik çabalarının devam ettiğini de kaydetti.

"Muhtemel yaptırımların tanımlanması çabalarımız da dahil olmak üzere, diplomatik yol üzerindeki çabalarımız devam edecek" diyen Crowley, "İran'ın uranyum zenginleştirmeye devam ettiğini ve bu programını durdurmadığını" belirterek, "Ana kaygımız bu" ifadesini kullandı.

"Bazı zenginleştirilmiş materyalin İran'dan çıkarıldığını görebilecek olmaları gerçeğinin faydalı olduğunu" dile getiren Crowley, "Ancak daha geniş kontekstte, gerçek mesele, İran'ın öne çıkıp, nükleer programıyla ilgili uluslararası toplumun meşru kaygılarını ele almaya hazır olup olmadığı" diye konuştu.

"Bildiriyle ilgili nihai yargıda bulunmadan önce, İran'ın IAEA'ye resmi yanıtının doğasını bekleyip göreceğiz" diyen sözcü Crowley, sözlerine şöyle devam etti:

"Buradaki ana mesele, İran'ın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (NPT) ve BM Güvenlik Konseyi kararları altındaki yükümlülüklerine uyuyor mu, uymuyor mu sorusu. İran bugüne kadar bu testten geçmeyi başaramadı. İran, bildiride IAEA ile işbirliği yapmak istediğini söylüyor. Biz birkaç aydır IAEA ile işbirliği çağrısında bulunuyoruz. İran'ın yanıtının doğasının ne olacağını göreceğiz.

İran bildiride, P5 1 ile de ciddi biçimde temas kurmak istediğini belirtiyor. Ancak sorulması gereken soru, nükleer programıyla ilgili kaygılarımızı ele almak istiyor mu? Dolayısıyla hala birçok soru var. İran'ın sözlerine değil, eylemlerine bakacağız."

Sorumluluğun hala İran'da olduğunu vurgulayan Crowley, "(İran) uluslararası toplumun kaygılarını ele almak istiyor mu? Eğer öyleyse, bu, güven inşası sürecini başlatır ve bunun daha geniş süreçte etkisi olabilir. Ancak, bildirinin içeriğinin, İran'ın son aylarda kamuoyu önünde açıklamalarda bulunup, yine de kaygılarımızı ele almamasının yeni bir versiyonu olduğuna inanmamız için nedenler bulunuyor" diye konuştu.

 

"Türkiye ve Brezilya'nın çabaları olumlu"

Crowley, bir soru üzerine, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Brezilya Dışişleri Bakanı Celso Amorim ile Tahran'a gitmelerinden önce diyaloglarının olduğunu, ancak hafta sonunda bir temasın kurulup kurulmadığı konusunda bilgisinin olmadığını söyledi.

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile Davutoğlu arasındaki görüşmenin içeriğiyle ilgili bir soru üzerine Crowley, Clinton'ın görüşmede uluslararası toplumun açık kaygılarına işaret ettiğini, İran'ın bu kaygıları ele almasını memnuniyetle karşılayacaklarını ve İran'ın anlamlı bir teklifle ileri çıkacağından şüphe duyduğunu söylediğini bildirdi.

Ortak deklarasyonun içeriğini hala değerlendirdiklerini aktaran Crowley, Türkiye ve Brezilya'nın, uluslararası toplumun kaygılarını ele alması için İran ile temas kurmaya devam etme çabasını memnuniyetle karşıladıklarını kaydederek, "Ortak deklarasyonun bu testten geçip geçmeyeceğini görmek gerekiyor. Bunun yeni bir şeyi mi temsil ettiği, yoksa İran'ın önceden ortaya koyduğu versiyonun yeniden ısıtılmış hali mi olduğuna dair birçok soru var" dedi.

Crowley, "Anlaşmayı görüşmek için İranlılarla oturmaya hazır mısınız" şeklindeki soru üzerine, "1 Ekim'de Cenevre'deki toplantının devamı olarak aylardır İran ile oturmak istiyoruz. Geri dönmeyen ve P5 1 ile ciddi ve devamlı diyalog kurmada isteksiz olan taraf İran" ifadesini kullandı.

"İran'ın, bu anda bile, Tahran'daki araştırma reaktörüyle ilgili 1 Ekim'de ortaya atılan teklif konusunda IAEA'ye spesifik yanıt vermediğini, o tarihten sonra P5 1 ülkeleriyle, uluslararası toplumun en kaygı duyduğu konuda toplantı düzenlenmesini kabul etmediğini" söyleyen Crowley, "İran, P5 1 ile diyaloğa geçmeye istekli olduğunu söylüyorsa bunu göstermeli. Bu, uluslararası toplumun temel bir talebi" diye konuştu.

Crowley, Türkiye ve Brezilya ile olan temaslarında, bu süreçteki ana konuları yinelediklerini belirterek, "Türkiye ve Brezilya'nın bizim istediklerimizin ne olduğuna dair sıkı bir anlayışa sahip olduğunu düşünüyorum" dedi.

 

Kremlin: Brezilya ve Türkiye'nin çabaları olumlu

Türkiye, İran ve Brezilya'nın imzaladığı uranyum takası bildirisine ilişkin Kremlin Sarayı tarafından yayımlanan açıklamada, Türkiye ve Brezilya'nın siyasal ve diplomatik çözüm çabalarının, Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev tarafından olumlu olarak değerlendirildiği belirtildi.

Yapılan yazılı açıklamada, "Medvedev, Türkiye ve Brezilya'nın, İran nükleer sorununa siyasal ve diplomatik bir çözüm bulma yönündeki ortak çabalarını olumlu olarak değerlendirmektedir" denildi.

Açıklamada, "Rusya, İran nükleer sorununa, uluslararası toplumu tatmin edecek yapıcı bir çözümün ortak bir çabayla araştırılması ve geliştirilmesi yönündeki her tür fırsatı olumlu yönde değerlendirecektir" ifadesine yer verildi.

 

"İran anlaşması konusunda açıklama yapmayın"

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, kabinesindeki bakanlarından, İran'ın uranyum takası bildirisine ilişkin şu aşamada herhangi bir açıklamada bulunmamalarını istediği bildirildi.

Ynet haber sitesine göre, Netanyahu'nun basın sözcüsü Nir Hefetz, İsrail'in anlaşmayla ilgili olarak daha sonra bir açıklama yapacağını kaydetti.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir