Urumçi'de çıkan olaylar, Kaşgar kentine sıçradı

Polisle tartıştıklarını ancak arbede yaşanmadığını belirten Yakub isimli bir Uygur, protesto sırasında etraflarının polis tarafından aniden sarıldığını kaydetti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

PEKİN - Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesinin başkenti Urumçi'de çıkan olayların ardından, protesto gösterileri bölgenin kuzey batısında yer alan Kaşgar kentine sıçradı.

Kaşgar kentinde yaşayan Yakub isimli bir Uygur, Associated Press muhabirine, öğleden sonra İdkah Camisinden ayrılan 300 protestocunun polis tarafından durdurulduğunu aktardı.

Polisle tartıştıklarını ancak arbede yaşanmadığını belirten Yakub, protesto sırasında  etraflarının polis tarafından aniden sarıldığını kaydetti.

Urumçi'de çıkan olaylarda ölü sayısının 140, yaralı sayısının ise 828 olduğu açıklanmıştı.

Sincan Uygur Özerk Bölgesinin, kuzeyde ve batıda sekiz ülkeyle sınırı var

Türkçe'de Sincan olarak adlandırılan "Şinciang" ismi, Çince'de "Yeni Sınır" anlamına geliyor.

Toplam yüzölçümü 1 milyon 660 bin kilometrekareyi geçen Sincan Uygur Özerk Bölgesi, Çin'in yüzölçümü bakımından en büyük eyalet düzeyindeki idari bölgesi.

Sincan Uygur Özerk Bölgesinin, kuzeyde ve batıda sekiz ülkeyle sınırı var. Bölge, bu ülkelerle olan toplam 5400 kilometreyi geçen sınırıyla Çin'in en uzun sınıra ve en çok sınır kapısına sahip bölgesi.

1930'larda patlak veren isyanlar 1933'de Kaşgar'da  "Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti"nin ilanıyla sonuçlanmıştı. Kısa süreli "Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti"nin ardından Çinli general Şıng Şısay "Doğu Türkistan"ın kontrolünü ele geçirdi.

1944-1949 arasında Sincan'ın kuzeyinde bugünkü Kazak Özerk Bölgesi'nde Sovyetler Birliği'nin desteğiyle ikinci "Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti" kuruldu. "Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti" 1949'da Çin Halk Kurtuluş Ordusu'nun Sincan'a girmesiyle birlikte sona erdi.

İşgalinden 6 yıl sonra 1 Ekim 1955'te Sincan Eyalet statüsünden çıkarılarak, Çin tarafından, Özerk Bölge olarak ilan edildi.

Resmi rakamlara göre, nüfusu 21 milyonu geçen Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde 10 milyon 960 bin Uygur, Moğol ve Hui (Etnik Çinli Müslümanlar) yaşıyor.

''Çin polis ve askerlerinin yaptıkları bir soykırımdır''

Bağımsız Doğu Türkistanlılar Birliği Genel Başkanı Abdülmecit Avşar, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki olaylara ilişkin olarak, ''Çin polis ve askerlerinin yaptıkları bir soykırımdır'' dedi.

Avşar, yaptığı yazılı açıklamada, olayların öncesine ve ülkede yaşananlara çok iyi bakılması gerektiğini belirterek, ''Çin'in yaptığının bir milleti ortadan kaldırma hareketinin devamı'' olduğunu savundu.

Çin'in 1949'dan bugüne dek sistemli bir şekilde asimilasyon projesi uyguladığını öne süren Avşar, şunları kaydetti:

''Onlarca yıldır Doğu Türkistanlı Türkler, kızlı erkekli zorla Çin'in iç bölgelerine gönderilerek çalıştırılmaktadır. Kızlar Çinli erkeklerle evlenmeye zorlanmakta, evlenmek istemeyenler işkence görmektedir. 26 Haziranda Guang Dong eyaletinin Şao Güan şehrinde zorla çalıştırılmaya götürülen yüzlerce Türke sopa ve demirle saldıran binlerce Çinli'nin 2 Türk'ü öldürmeleri, yüz kadarını yaralamalarını protesto etmek için Urumçi'de toplanan çoğu üniversite öğrencisi gençlerin oluşturduğu gruba, Çin güçleri silahla karşılık vermiştir. Yüzden fazla insanı öldüren Çinli yetkililerin olayı daha da büyütüp bir katliama doğru gittikleri haberleri gelmektedir. Yaşanan hadiseler, Gazze'ye bile rahmet okutacak şekle gelmiş durumdadır. Amaç, Uygur Türklerinin üniversiteli gençlerini yok etmektir. Çin polisi ve askerinin yaptıkları bir soykırımdır.''

Avşar, yaşanan insanlık dışı olaylara karşı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nde dönem başkanı olan Türkiye başta olmak üzere insan haklarını savunan tüm devlet ve kurumların bir an önce harekete geçmesini istedi, BM ve diğer kurumların bölgeye gözlemci göndermeleri gerektiğini belirtti.

Ban: Sivil halkın hayatını korumak için azami özen gösterilmeli

BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Çin ve şiddete dönüşen iç sorunların baş gösterdiği diğer ülkelerin, sivil halkın güvenliğini ve hayatını korumak için azami özen göstermesi gerektiğini söyledi.

Ban, Cenevre'de gazetecilerin, "Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde dün çıkan, 140 kişinin öldüğü, yüzlerce kişinin yaralandığı sokak çatışmalarıyla ilgili Pekin'e tavsiyesinin ne olacağı" yönündeki sorusu üzerine, "Dünya genelinde çok fazla şiddet içeren iç olayların çıktığını görüyoruz" dedi.

BM'nin, bütün hükümetlerin bu tür olaylarda vatandaşların haklarını koruması gerektiği konusunda çok açık olduğunu belirten Ban, ülke içinde ya da uluslararası alanda bütün görüş ayrılıklarının diyalog yoluyla, barışçı biçimde çözülmesi gerektiğini vurguladı.

Ban, "Ayrıca ilgili hükümetler, sivil halkın hayatını ve güvenliğini korumak için azami özen göstermeli ve gerekli adımları atmalı" diye konuştu.

Hükümetlerin ayrıca mülkiyeti, toplanma, ifade ve bilgi edinme özgürlüğünü koruması gerektiğini belirten Ban, "Bunlar demokrasinin temel ilkeleri ve dünya çapında bütün ülkelere yeniden yaptığım çağrı bu" dedi.

Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin başkenti Urumçi'de dün, on yıllardır meydana gelen en şiddetli olaylarda 140 kişinin öldüğü, 828 kişinin yaralandığı açıklanmıştı.

 

Türkiye'deki Uygurlar'dan protesto

Türkiye'de yaşayan Uygur Türkleri ve bazı sivil toplum kuruluşlarına üye bir grup, Sincan Uygur Özerk Bölgesindeki olayları protesto amacıyla Galatasaray'dan Taksim Meydanı'na yürüdü.

Galatasaray Meydanı'nda toplanan grup, "BM Göreve", "Çin'de Soykırıma Hayır" pankartları açarken, "Zulme Karşı Omuz Omuza", "Uygur Türkleri Yalnız Değildir" gibi çeşitli sloganlar attı.

Grup adına yapılan konuşmada, Sincan Uygur Özerk Bölgesinde bir zulmün yaşandığı ve devam ettiği kaydedilerek, bölgedeki Türklere yönelik Çin Devleti'in bir asimilasyon politikası sürdürdüğü dile getirildi.

Açıklamada, yaşanan olaylarda Çin polisi tarafından kadın, erkek, küçük, büyük demeden rastgele ateş açıldığı ve çok sayıda Uygur Türkünün resmi kayıtların dışında da hayatını kaybettiği savunuldu.

Grup daha sonra çeşitli sloganlarla Taksim Meydanı'na kadar yürüdü.

Kurtulmuş: Türkiye, Dünya kamuoyunu harekete geçirmelidir

Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, Çin'deki Sincan Uygur Özerk Bölgesinin merkezi Urumçi'deki olaylara ilişkin "Türkiye, Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin muhatap kaldığı bu vahşeti durduracak adımların atılması konusunda yapılacak çalışmalara öncülük etmeli ve acilen dünya kamuoyunu harekete geçirecek girişimlerde bulunmalıdır" görüşünü bildirdi.

Kurtulmuş, yaptığı yazılı açıklamada, Urumçi'deki olayları büyük bir üzüntü ve endişe ile takip ettiğini belirtti.

Olaylarda 500'den fazla Uygur Türk'ünün hayatını kaybettiğine ilişkin iddiaların endişeleri arttırdığını ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bütün dünyanın gözü önünde gerçekleşen bu vahşetin geçerli hiçbir mazereti olamaz. Doğu Türkistan yıllardır ciddi baskı ve insan hakları ihlallerinin yaşandığı bir bölgedir. Giderek artan baskı ve şiddet olayları son dönemde neredeyse toplu katliam düzeyine ulaşmıştır. 26 Haziranda Guangdong eyaletinde, şimdi de Urumçi'de yaşanan trajedi bunun en son örneğidir. Buna rağmen bölgeden yükselen feryada karşı sergilenen duyarsızlık da dikkat çekicidir. Her fırsatta insan haklarından, dünya barışından dem vuranların söz konusu Doğu Türkistan olunca sergiledikleri bu sessizlik ayrıca manidardır.

Bu nedenle bütün dünya kamuoyunu, uluslararası kurum ve kuruluşları harekete geçmeye çağırıyoruz. Acilen bağımsız bir heyet oluşturularak bölgeye gönderilmeli ve bu vahşetin sorumluları ortaya çıkarılmalıdır. Bununla da kalınmayarak gerekli uluslar arası müeyyideler uygulamaya konulmalıdır.

Türkiye, Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin muhatap kaldığı bu vahşeti durduracak adımların atılması konusunda yapılacak çalışmalara öncülük etmeli ve acilen dünya kamuoyunu harekete geçirecek girişimlerde bulunmalıdır."