Anaokulunda çiftlik hayatı

Kahvaltıda inekten sağılan taze sütü içen, kümesten aldıkları yumurtaları, bahçeden kopardıkları domates ve biberi yiyen çocuklar, yemek artıklarını ise solucanlara vererek gübre yapmayı öğreniyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Antalya'daki oyunlaştırılmış bahçe biyolojisi eğitimi veren bir anaokulunda 3 ila 6 yaşındaki çocuklar, kahvaltıda inekten sağılan taze sütü içiyor, kümesten aldıkları yumurtaları, bahçeden kopardıkları domates ve biberleri yiyor, yemek artıklarını ise solucanlara vererek gübre yapıyor.

Döşemealtı ilçesindeki bir anaokulu, çocuklara alışılmışın dışında bir eğitim veriyor. Okulda, çocuklar geri dönüşümlü doğal yaşamayı öğrensinler diye içinde inek, koyun, tavuk ve ördek bulunan çiftlik kuruldu. Çocuklar, çiftlikte inekten süt sağmayı, kümesteki tavukların yumurtalarını toplamayı, bahçede sebze meyve yetiştirmeyi ve yiyecek atıklarından gübre yapmayı öğreniyor.

Okul Müdürü emekli tarih öğretmeni Bilgin Erciyas, yaptığı açıklamada, anaokulu öğretmeni olan kızı Gülnihal Erciyas ile anaokulu açma hayalini gerçekleştirdiklerini söyledi. Farklı bir anaokulu projesini hayata geçirmek istediklerini ve yurt dışındaki modelleri incelediklerini anlatan Erciyas, kendi çocukluğundaki atmosferi bugünün çocuklarına yaşatma kararı alarak bu modelde bir anaokulu açtıklarını belirtti.

Çevre şartlarını en iyi şekilde kullanarak oyunlaştırılmış bahçe biyolojisi eğitimiyle okul öncesi eğitimine yenilik katmak istediklerini aktaran Erciyas, 10 dönümlük bir arazi üzerinde anaokulu projesini hayata geçirdiklerini ifade etti.

Bahçede bir inek, bir buzağı, 4 koyun, 30 tavuk ve 4 ördeğin beslendiği bir çiftlik, sebze ile meyvelerin yetiştirildiği sera ve 25 çeşit meyvenin yer aldığı 250 ağacın bulunduğunu dile getiren Erciyas, bu ortamda çocukların görevliler eşliğinde hayvanlara yaklaştıklarını ve hayvanlarla iç içe yaşamayı öğrendiklerini vurguladı.

Serada yetişen meyve ve sebzeleri çocukların topladığına işaret eden Erciyas, şöyle konuştu:

"Sosyal sorumluluk projesi kapsamında bir örnek olmak istedik. Çocuklarımızın dört duvar arasında değil, bahçede büyümelerini istedim. Küçüklüğümde süt kokusuyla uyanırdım, annem ineğimizden sütü sağar, kahvaltıda bize içirirdi. Aynı duyguyu bu çocuklarımızın da yaşamasını istedim ve şimdi onlara bu doğal ortamı yaşatıyorum. Projemizde öze dönüş var."

Paketlenmiş, katkı maddeleri bulunan gıdalardan uzak durduklarına dikkati çeken Erciyas, peynir, yoğurt, reçel ve pekmezi de kendilerinin yaptıklarını kaydetti.

"Unutulanları çocuklara hatırlatıyoruz"

Anaokulu öğretmeni Gülnihal Erciyas da küçüklüğünden beri anaokulu öğretmeni olmak istediğini ve eğitimini de bu şekilde tamamladığını belirtti.

Çocukların doğayla iç içe olduğu, kedi ve köpek dışında da hayvanları görebildikleri anaokulu oluşturduklarını söyleyen Erciyas, çocuklara yiyeceklerini kendilerinin ürettiği ve evsel atıkların geri dönüşüme kazandırıldığı bir eğitim verdiklerini bildirdi.

Ağaçlardan yeri düşen meyveleri, seralarda çürüyen sebzeleri ve yemek artıklarını solucanlara verdiklerini ve elde edilen solucan gübresini de serada kullandıklarını anlatan Erciyas, bunları çocuklar eşliğinde gerçekleştirdiklerini ifade etti.

Çocukların yaratıcılıklarının gelişmesine de katkıda bulunduklarını aktaran Erciyas, "Günümüzde böyle hayvanlarla iç içe doğa ile bütünleşmiş bir nesil görmek mümkün değil. Biz burada unutulan gerçekleri çocuklara hatırlatıyoruz hatta bu şekilde yaşamayı öğretiyoruz." dedi.

Erciyas, yabancı dil eğitimi de verilen okulda farklı branşlarda 6 öğretmen, bir psikolog, bir veteriner ve bir bahçıvanın da görev yaptığını kaydetti.

Anaokulundaki çocuklar ise hayatlarından çok memnun olduklarını dile getirdi.

Bu konularda ilginizi çekebilir