'Arap dünyasına ihracatta Avrupalı’dan önce davranalım'
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şerafettin Aşut, Güney Avrupa ülkelerinin Arap ülkelerindeki faaliyetlerini artırmaya yöneltmesini beklediklerini belirtti.
Derya EĞRİCAN GÜLEÇ
MERSİN - Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Arap ülkeleriyle yapılan ticaretten Türkiye'nin daha fazla pay alabilmesi için devlet ve özel sektörün birlikte hareket etmesi gerektiğini söyledi. 17 Arap ülkesine yapılan ihracatın toplam ihracat içindeki payının yüzde 15.4 olduğunu kaydeden Aşut, "Oysa aynı dönemde, sadece üç büyük Avrupa ülkesinin, krize rağmen, ihracatımızdaki payı yüzde 20.6. Bu göstergeler ciddiye alınmalı" dedi. Krizden kurtulma mücadelesi veren Güney Avrupa ülkelerinin de bu pazarlar üzerindeki etkinliğini artıracağını ve bu pazarlarda rekabetin zorlaşacağını vurgulayan Aşut, şimdiden önlem alınması ve harekete geçilmesi gerektiğini söyledi.
Arap ülkeleriyle ticari ilişkilerin geliştirilmesi noktasında olumlu adımlar attıklarını dile getiren Aşut, ancak bu ülkelerin iktisadi yapıları ve sorunları göz önüne alındığında arzu ettikleri sonuçları alamadıklarını söyledi. "Bu yılın ilk iki ayındaki ihracat rakamlarımıza baktığımızda; Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da yer alan 18 Arap ülkesine yaptığımız ihracat, toplam ihracatımızın yüzde 22.4'ü" diyen Aşut şu bilgileri verdi: "Ancak bu ülkelerden Irak'ın sıra dışı bir konumu var. Şimdilik, ithalatında Türkiye'ye çok bağlı bir ülke. Irak'ı hariç tutarsak, geri kalan 17 Arap ülkesine yaptığımız ihracat, toplam ihracatımızın yüzde 15.4'üne düşüyor. Oysa aynı dönemde, adece üç büyük Avrupa ülkesinin, krize rağmen, ihracatımızdaki payı yüzde 20.6. Bu göstergeler ciddiye alınmalı."
[PAGE]Geçtiğimiz dönemde Arap ülkelerinin aynı süreçten geçmediğine dikkat çeken Şerafettin Aşut, bazılarının iç savaş yaşadığını, bazılarında ise görünüşte hiçbir değişiklik olmadığını ancak taşların yine de yerinden oynadığını anlattı. "Bunların nasıl yerine oturacağı da büyük ölçüde, Mısır'daki gelişmelere bağlı" diyen Aşut, Mısır'ın Arap dünyasında halen etkin bir ülke olduğuna işaret etti. Mısır'la ilişkilere ayrı bir önem verdiklerini açıklayan Aşut, "Bu ülkedeki gelişmelerin hangi yönde ve ne zaman olacağını kestirmek ise çok zor. Arap ülkeleri ekonomik yapıları itibariyle birbirlerine benzemiyor. Düşük nüfuslu, petrole sahip Arap ülkelerinin sorunlarıyla yüksek nüfuslu, doğal kaynak zengini olmayanların sorunları aynı değil. Ancak bölge ülkelerinin tümünü tedirgin eden küresel boyutta iktisadi gelişmeler var. Mısır, bir yıl içinde döviz rezervlerinin yarısını kaybetti, ekonomi daraldı, işsizlik hızla yükseldi. Benzer bir durum Tunus için de söz konusu. Özellikle Suriye'deki sıkıntı Türkiye'ye doğrudan yansıması açısından daha da önem arz ediyor" diye konuştu.
Mısır'da pazarın iyi koklanması gerektiğini vurgulayan Aşut, ticaret müşavirlerinin verdiği bilgiler çerçevesinde hareket edilmesi gerektiğini söyledi. Fiyat rekabetinin iyi değerlendirileceği alanlara yönelmek gerektiğini kaydeden Aşut, "Mısır'da özellikle Türkiye'nin güçlü olduğu gıda sektöründe ciddi bir pazar bulunmakta. Bölgeye yeni ürünlerle girmemiz lazım" diye konuştu.
Rekabette Güney Avrupa'nın gerisinde kalmamalyız
Bölgedeki diğer ülkelerin de Avrupa'daki krizin etkisini daha fazla hissetmeye başladığını
kaydeden Şerafettin Aşut, bölgenin bütünü için bu yıl büyüme hızının düşmesinin beklendiğini hatırlattı. Öte yandan Avrupa'daki krizin özellikle Güney Avrupa ülkelerinin Arap ülkelerindeki faaliyetlerini artırmaya yöneltmesini beklediklerini ifade eden Aşut, bunun işaretlerinin görülmeye başlandığını, Arap dünyasında önümüzdeki süreçte rekabetin daha da yoğunlaşacağını
söyledi. "Özellikle, çoğu Arap ülkesinin bir zamanlar bu ülkelerin sömürgeleri olduğunu düşünecek olursak ciddi anlamda ortak dil konuşulmasının ve kültürel etkilerin Fransa, İtalya
gibi ülkeler için bir avantaj olacağı unutulmamalıdır" diyen Aşut, "Rekabetteki artışı sadece ihracat pazarlarımızda değil, Arap ülkelerinin tasarruflarını çekmede de göreceğiz" dedi.
Arap ülkelerinde pazarların korunması ya da artırılması için devlet-özel kesim işbirliğine dayalı sistematik bir yaklaşım izlenmesi gerektiğini anlatan Şerafettin Aşut, ancak bu yolla
ne yapılabileceğini saptayabilmek için gerekli bilgilerin toplanabileceğini anlattı. Mersin-Mısır Ro-Ro seferlerinde bu işbirliğinin olumlu sonuçlarını hemen aldıklarını ifade eden Aşut, şu değerlendirmeyi yaptı: "Şu an için istikrarsızların ve belirsizliklerin bölgesi olan bu bölgelerde devletin özel sektöre vereceği destek çok önemli. Bu bölgeler ile olan ticaret yolu AB ülkeleri gibi otoban konforuna sahip değil. Bu bölgelerde ticaret taşlı ve patika yollardan geçiyor. Riskler ve ülkelerin kendine özel kurallarından geçiyor.
Hala feodal yapılardan kaynaklanan kişisel ilişkiler ve devletin etkisi çok fazla. Bu anlamda bu bölgelerde devlet-özel sektör iş birliğine dayanan bir sistemle hareket etmeden pazarlara sahip çıkamayız. Pusuda bekleyen ve krizden dolayı daha da agresif hale gelen Güney AB ülkelerinden önce davranmak zorundayız. Aksi takdirde, kaybedilen pazarları bir daha kazanmak mümkün
olamayabilir."