'Enerji'ye yeni denetimler geliyor
EPDK Başkanı yeni yılda özel sektörle görüşmelere başlayacak, piyasada derinlik artacak, yenilenebilir enerji ise yükselişe geçecek
ANKARA - Enerji sektöründe bu yıl yeni denetim mekanizmalarının devreye sokulacağını duyuran Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı (EPDK) Hasan Köktaş, sektörde istikrar için enerjinin bir dış politika enstrümanı olmaktan çıkarılması gerektiğini söyledi.
Enerji muhabirleri ile kahvaltılı sohbet toplantısında buluşan EPDK Başkanı Hasan Köktaş, 2008 yılını değerlendirdi, 2009 yılı hedeflerini hakkında bilgi verdi ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.
2008 yılının enerji sektörü açısından son derece hareketli bir yıl olduğunu belirten Köktaş, geçen yıl enerji yatırımlarının hızlı devam ettiğini, uluslararası piyasalarda doğal gaz ve petrolde çok ciddi fiyat hareketlilikleri olduğunu, petrolün aynı yıl içinde tarihinin en yüksek, aynı zamanda da en düşük fiyatlarından birine ulaştığını anlattı.
Piyasa yapısı açısından da 2008 yılının kendileri için çok önemli yıllardan biri olduğunu kaydeden Köktaş, "Çünkü enerji piyasalarında derinlik oluşmaya, özel sektörün payı giderek artmaya başlamıştır. Arzu ettiğimiz rekabetçi piyasayı oluşturmaya yönelik çok ciddi adımlar atılmıştır" dedi.
Geçen yılın, özel sektörün enerjideki yatırımlarının çok hız kazandığı bir dönem olduğunu söyleyen Köktaş, halen özel sektörün elinde 20 milyar doların üzerinde devam etmekte olan bir portföy bulunduğunu, bunun da yaklaşık 22 bin Megavatlık (MW) bir kurulu gücü ifade ettiğini, elektrik üretimi açısından da 112 milyar kilovatsaatlik (kWh) bir üretime denk geldiğini kaydetti. Köktaş, enerji piyasasında özellikle elektrik sektöründe ciddi şekilde rol almaya başlayan özel sektörün elinde devam etmekte olan 474 proje bulunduğunu vurguladı.
2009'un küresel mali krizin etkilerinin reel sektörde hissedileceği bir yıl olacağını, batı dünyası ve ABD merkezli krizden Türkiye'nin de etkileneceğini ifade eden Köktaş, "Ama Türkiye, barındırdığı fırsatlarla krizi fırsata dönüştürebilecek nadir ülkelerden de biridir" diye konuştu.
Denetimler hız kazanacak
Denetim faaliyetlerine hız verdiklerini ve 2009 yılı bütçesinin üçte birini denetim faaliyetlerine ayırdıklarının altını çizen Köktaş, "2009 yılında, denetim yöntemlerimizi bir miktar daha değiştirmiş ve yeni denetim mekanizmalarını devreye koymuş olacağız. Elektronik ortamı, teknolojileri işin içerisine koyarak, denetim mekanizmalarını geliştirmiş olacağız" dedi.
Daha etkin denetim sağlayacak bir takım stratejileri devreye sokacaklarını, bununla ilgili de TÜBİTAK ile bir çalışmaları bulunduğunu söyleyen Köktaş, değişiklikleri önümüzdeki dönemde proje proje açıklayacaklarını bildirdi.
Sektörle buluşma toplantıları
EPDK olarak bu yılın hemen başında özel sektörle buluşma toplantıları düzenleyeceklerini bildiren Köktaş, 14 Ocak'ta petrol sektörüyle başlayacak olan toplantıların Mart ayının ortasına kadar devam edeceğini söyledi.
Özel sektörde faaliyet gösteren yaklaşık 40'a yakın dernek ve sendika adı altında örgütlenen sivil toplum örgütleriyle yapacakları toplantılarda geçen yıl ve 2009'a ilişkin değerlendirmeler yapacaklarını ifade eden Köktaş, şunları söyledi:
"Bu toplantılarda aynı zamanda krizin sektör üzerindeki etkilerini nasıl azaltabiliriz, bunun çalışmalarını yapacağız. Onlar, yaşadıkları sorunları ve çözüm önerilerini iletmiş olacaklar. Biz de bunları ilgili sektör dairelerimizde değerlendirip, Kurul'a karar şeklinde sunuyoruz. Kurul bunları tartışıp uygun olanları karara dönüştürerek sektöre katkıda bulunuyor. Bu toplantıları geçen yıl yapmıştık. Bu yılın hemen başında da sektörle buluşma toplantılarını yaparak, önemli ölçüde sektörü krize karşı daha dayanıklı hale getirmeye çalışıyoruz."
Derinlik daha da artacak
Bu yıl içinde, elektrik ve doğal gaz sektöründe derinliğin daha da artacağını ifade eden Köktaş, şöyle konuştu:
"Elektrik dağıtımının yüzde 98'i kamunun elindeydi. Son dönemde yapılan özelleştirmelerle (özelleştirmesi bitmiş ama devredilmemiş olanlar da dahil) yaklaşık özel sektörün payı yüzde 25'lere ulaştı. Daha rekabetçi bir piyasa oluşturmaya yönelik çalışmalarımız hızlı bir şekilde devam edecek ve özel sektörün payını olabildiğince artırarak, rekabetçi koşulları oluşturmaya çalışacağız. Monopol piyasalardan rekabetçi, çok oyunculu bir piyasaya geçiş çalışmaları devam edecek. Elektrik üretiminin daha önce yüzde 83'ü kamunun elindeydi. Özel sektörün payı hızlı bir şekilde artıyor. 2009'da da bu pay artmaya devam edecek. Çünkü çok ciddi şekilde üretim tesisleri 2009 ve 2010 yılında devreye alınmış olacak. Dolayısıyla elektrik üretiminde de özel sektörün payı artmaya devam edecek.
Doğal gaz sektörüne baktığımızda da, dağıtım ayağında bir rekabet söz konusu. Son gelinen nokta itibariyle 63 şirket şu anda lisans sahibi. Doğal gaz 63 şehrimize ulaşmış durumdadır. Yaklaşık 40 milyon insanımızın oturduğu şehirlere doğal gaz altyapısı döşenmiştir. Bu, çok hızlı bir şekilde artmaya devam edecek. Halen ihalesi yapılmamış 12 tane daha ilimiz var."
Özel sektör de doğalgaz ithal edecek
Doğal gazın tedarik ayağında sadece BOTAŞ'ın faaliyet gösterdiğini, dolayısıyla Türkiye'deki doğal gazın hemen hemen tamamını BOTAŞ'ın gerçekleştirdiğini anlatan Köktaş, EPDK'nın verdiği lisanslarla 2009 yılında özel sektörün de kontrat devirlerinden kaynaklanan doğal gaz alımlarına başlamış olacağını kaydetti. Köktaş, şu anda BOTAŞ dışında 2 özel şirketin doğal gaz ithalat lisansı aldığını belirtti.
4646 Sayılı Doğalgaz Piyasası Kanununda, 2008 yılının sonuna kadar BOTAŞ'ın piyasa payının yüzde 20'nin altına indirilmesinin öngörüldüğüne işaret eden Köktaş, şunları kaydetti:
"Maalesef bu, bugüne kadar gerçekleştirilememiştir. Bundan dolayı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, ilgili bütün kurumların katkısıyla, doğal gaz piyasasını daha rekabetçi koşullara ulaştıracak bir kanun tasarısı çalışması yapmakta. Doğal gaz piyasasını birden fazla oyuncunun faaliyet gösterebildiği bir piyasa haline dönüştürecek çalışmalar çok hızlı şekilde devam ediyor. Bu konuya ilişkin EPDK olarak biz de kendi görüşlerimizi bakanlığa iletmiş olacağız."
Yenilenebilir enerji yükselişte
"2009 yenilenebilir enerji yılı olacak" diyen Köktaş, rüzgar enerjisinde hukuki altyapının tamamlandığını ve başvuruların değerlendirilme aşamasına geldiğini, güneşle ilgili de hukuki alt yapının çok hızlı şekilde tamamlanacağını bildirdi.
Hidroelektrik santrallerle ilgili faaliyetlerin de devam ettiğini belirten Köktaş, "2009'a baktığımızda hem hidroelektrik açısından hem de rüzgar ve güneş enerjisi üretimi açısından bir yenilenebilir enerji yılı olacağını söyleyebiliriz" şeklinde konuştu.
Enerji tüketimi
2008 yılı Kasım ve Aralık aylarında elektrik tüketiminde meydana gelen düşüşlerin sorulması üzerine Köktaş, geçen yılın ilk 6 aylık döneminde elektrik tüketim oranınında yüzde 9,7 civarında artış olduğunu, sadece geçen yılın son çeyreğinde tüketimde gerileme yaşandığını kaydetti.
Elektrik sektöründeki büyümenin krize duyarlılığının çok az olduğunu ve mali krizin psikolojik etkileri ortadan kalkmaya başladığı andan itibaren tüketimde artış hızının devam edeceğini belirten Hasan Köktaş, "2009 yılında da Türkiye'de elektrik tüketiminde yine dünya ortalamalarının çok üzerinde bir büyümenin olacağını düşünüyorum" diye konuştu.
Rusya, Ukrayna ve doğalgaz
Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan doğal gaz kriziyle ilgili değerlendirmelerinin sorulması üzerine Köktaş, şunları söyledi:
"Temel görüş olarak şunu söylemek lazım; enerji ülkelerin dış politika enstrümanı olmaktan çıkarılmalıdır. Bunu yapamadığımız sürece rasyonel bir fiyatlandırma, yani maliyet bazlı bir fiyatlandırma olmaz. İrrasyonel bir fiyatlandırma gelmiş olur. İkincisi ülkeler enerjiyi bir silah veya dış politika enstrümanı gibi kullandıkları zaman esas itibariyle enerji nihai bir tüketim ürünü olmaktan çıkıp, başka bir şey oluyor. 2008 yılında ham petrolde tarihin en yüksek fiyatı, ama aynı zamanda en düşük fiyatlarından birini de gördük. Ne oldu da ham petrol 148 dolara çıkar çıktı ve ondan sonra ne oldu da 33 dolarlara kadar düştü. Dünyada hangi üretim veya tüketim faaliyetlerinde değişiklik oldu da böyle inanılmaz bir fiyat farkı aynı yıl içinde oldu. Ülkeler konuyu bir dış politika aracı olarak kullandıkları zaman maliyet bazlı fiyatlandırma ortadan kalkıyor, bunun bedelini de dünyadaki herkes ödüyor."
Nükleer santral
Bir gazetecinin Türkiye'nin doğal gazda önemli oranlarda Rusya'ya bağımlı olduğu, nükleer santralde de tek teklif sahibinin Rus-Türk ortaklığı olduğunu hatırlatarak, "Nükleer santral işini de Rusya'ya vermek enerjide bu ülkeye olan bağımlılığı artırmaz mı?" şeklindeki sorusu üzerine Hasan Köktaş, enerjide kaynak ve ülke çeşitlendirmesinin önemli olduğunu belirtti.
Nükleer santral ihalesinde ise tek teklif sahibi bulunduğunu ve sonuçlanmamış bir ihale için yorum yapamayacağını bildiren Köktaş, "Ama ortada bir gerçek var, nükleer önemli bir enerji kaynağıdır ve Türkiye hızlı bir şekilde nükleer enerjiyi sistemine sokmalıdır" diye konuştu.