'Sanayiciler 'iç kaynak'lara yönelmeli'
TMV Consulting Yönetici Direktörü Sözer, "Sanayicilerimizin daha fazla dışarıdan borçlanmak yerine iç kaynaklara yönelmeleri lazım" şeklinde konuştu.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan'ın "Türkiye'deki finans sisteminin bu şekilde yürümesinin imkânsız olduğu" şeklindeki açıklamalarına yönelik sorularını yanıtlayan Sözer, mevduat faizleri düşmeden kredi faizlerindeki düşüşün sınırlı olacağını söyledi.
Sözer, Türkiye'deki firmaların finansman giderlerinin yüksek olduğu eleştirilerine katıldığını belirterek, "Sanayicilerimizin daha fazla dışarıdan borçlanmak yerine iç kaynaklara yönelmeleri lazım. Öz kaynakla finansman dediğimiz şey, patronunun parasını şirkete koyması. Patronun parası varsa şirkete koyması kadar kolay bir yöntem yok" değerlendirmesinde bulundu.
Finansman giderlerinin iyileşmesinin diğer bir yolunun da "patronların, şirketlerini paylaşmayı tercih etmesi" olduğuna işaret eden Sözer, "Bunun da birkaç yolu var. Birincisi borsaya kayıt olmadan kendilerine ortak bulup blok satış yapabilirler. İkincisi ise şirketlerini halka arz edebilirler." dedi.
"Faizlerin düşmesi finansman giderlerinin azalmasında yardımcı olur mu?" sorusuna "Birinci sorunumuz, mevduat faizlerini nasıl düşürebiliriz olmalı. Merkez Bankası faizi düşürse de mevduat faizleri düşmeden kredi faizlerindeki düşüş çok sınırlı kalacaktır." şeklinde yanıt veren Sözer, sendikasyon kredilerinin de finansman giderlerinin azalmasında etkili olduğunu vurguladı. Sözer, "Sendikasyonla asıl hedef, yurt dışındaki tasarruf sahiplerine menkul kıymet ihraç etmek. Bunun çok ciddi faydası var. Ama maalesef bunu her firma yapamıyor." ifadelerini kullandı.
'Şirketlerin sermaye artırımı yapmaları gerekir'
Gedik Yatırım Araştırma Müdürü Üzeyir Doğan da, finansman giderlerinde iyileşme için sermaye artırımına gidilmesi gerektiğini vurguladı. Doğan, şirketlerin öz kaynaktan finansman sağlayabilmesi için bedelli sermaye artırımı yapması gerektiğini belirtirken, "Şirketin bu durumda tahsisli sermaye artırımı yapması gerekir. Yani bir yatırımcı bulup ve bunun için de sermaye artırıp bu sermayeyi de şirketin içine koyması lazım. Onun için şirketlerin ortak bulup tahsisli sermaye artırımı yapmaları lazım." şeklinde konuştu.
Büyük firmaların sendikasyon kredileri ile finansman giderlerini iyileştirmesinin de mümkün olduğuna işaret eden Doğan, "Diğer firmaların ise 'Ayağını yorganına göre uzat' atasözüne uygun davranmaları gerekiyor. Eğer bunu yapmazlarsa, sonraki süreçte maliyetlerini kısıp ek kaynak veya ortak bulmaları lazım. Şirketlerin sermayelerini bir şekilde kuvvetlendirmeleri gerekiyor" şeklinde konuştu.
'Öz kaynakla finansman modeli Türkiye'de teşvik edilmeli'
Sermaye Piyasası Yatırımcıları Derneği (SPYD) Başkanı Arif Ünver ise borç-alacak ilişkisi yerine öz kaynakla finansman modeli için Türkiye'nin var gücüyle çalışması gerektiğini belirterek, "Öz kaynakla finansman modeli, Türkiye'de teşvik edilip geliştirilmeli. Giderler borç-alacak ilişkisi içerisine girerek temin edildiği zaman birincisi işletmeye faiz yükü biniyor, ikincisi aktifler, borcu nispetinde ipotek altına alınıyor. Bu durumda firmaların rehinden dolayı hem aktiflerindeki hareket kabiliyeti azalıyor hem de faiz yükü artıyor" şeklinde konuştu.
Türkiye'deki mevcut fonlama modelinin sürdürülebilir olmadığını savunan Ünver, "Ancak piyasalar güllük gülistanlık olacak, kâr marjları yüksek olacak ki o zaman Türkiye'deki mevcut fonlama modeli sürdürülebilir olsun." dedi.
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, 7 Haziran Salı günü, Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu çalışmasını açıkladığı toplantıda, 2015'te finansman giderlerindeki anormal yükselişe dikkati çekerek, sanayicilerin bin bir emekle oluşturduğu faaliyet kârının üçte ikisinin finansman giderlerine gittiğini duyurmuştu. Türkiye'de finansman giderlerinin faaliyet kârına oranının dünya ortalamalarına göre çok yüksek olduğuna işaret eden Bahçıvan, "Bu da gösteriyor ki Türkiye'deki finans sisteminin artık bu şekilde yürümesi imkânsız." ifadesini kullanmıştı. Bahçıvan'ın açıklamalarını bazı iş çevreleri de desteklemişti.