'Tekstilde yatırım Sri Lanka'ya gitmesin teşvik verilsin, siparişle destek oluruz'
'Tekstilde yatırım Sri Lanka'ya gitmesin teşvik verilsin, siparişle destek oluruz'
İSTANBUL - Türkiye'nin 16 milyar dolar olan tekstil ihracatının yarısını yöneten global markaların 150'yi aşkın satın alma ofisleri, artan maliyetler yüzünden merkez ofislerin siparişleri Bangladeş ve Sri Lanka'ya kaydırdığını açıkladı. Siparişlerin Uzakdoğu'ya kayması ile birlikte özellikle örme ve dokumada yaklaşık yüzde 50'lik kayıp yaşandığı belirtiliyor. Satın alım ofisleri, "Sektör şartlarından dolayı yatırım ve siparişler Mısır, Bangladeş, Sri Lanka'ya kayıyor. Biz alım gruplarının, Türkiye'ye yatırıma devam etmesi için devletin istikrarlı ve kalıcı destek politikalarının belirlenmesi en büyük beklentimiz" açıklamasında bulunurlarken, Türkiye Hazır Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ahmet Nakkaş da, Türkiye'de 500 kişiye istihdam sağlayan bir satın alım ofisinin yatırımını artırmak için hükümetin tekstil sektörüne destek kararı aldığını açıklamasını beklediğini söyledi. Tesco Türkiye temsilci Esra Ercan Taşören, hükümetin doğru politikalar geliştirmesi durumunda Mısır, Bangladeş, Sri Lanka ve Hong Kong'a kayan sipariş ve yatırımların Türkiye'nin gelişmemiş bölgelerine akabileceğini belirtti. Taşören, "Böyle bir politika olursa siparişlerimizle destekleriz" dedi. TGSD, Marks&Spencer ve Tesco gibi dünyaca ünlü markaların Türkiye'deki satın alım ofisi temsilcileri dün ortak bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasında konuşan TGSD Başkanı Ahmet Nakkaş, Cumhuriyet'in 100. yılında 10 büyük ekonomi hedefinin ancak tekstil ve hazır giyim sektörü ile mümkün olabileceğini söyledi. Nakkaş, "Eğer, 2023'de dünya ticareti öngörüldüğü şekilde 35 trilyon dolar olacaksa tekstil ve giyim 1.5 trilyon dolar olacaktır. Biz mevcut yerimizi koruduğumuz takdirde 2023'de 90 milyar dolar tekstil ve hazır giyim ihracat potansiyeline sahip olabileceğimizi söyleyebiliriz. Sektörün bugün dünya ticaretinden aldığı yüzde 5.2'lik pay bunun kanıtı olmuştur" dedi. Geçen yıllarda sektörde yer alan bazı firmaların elendiğini ve faaliyetini durdurduğunu hatırlatan Nakkaş, "Böyle bir kaybın yaşanması istenmese de değişim ülke olarak iyi yönetilememesi sonucu standart ürün pazardaki yerimiz kaybedilmiştir. Tüm bu olumsuz yapı içinde uluslararası piyasadaki yerimizi kaybetmemek için mücadele ediyoruz" dedi. Sektörün çözüm çabası sınıra dayandı Sektörün kendi kendine çözüm bulma çabasının da sınıra dayandığına dikkat çeken Nakkaş, şunları söyledi: "Büyük bedeller ödemeden içine düştüğümüz durumdan ulusal uzlaşma ile çıkmak istiyoruz. TGSD olarak hazırladığımız acil önlemler paketini geçen eylül ayında hükümete ilettik. Bu paket, 27 Mart'ta Bakan Nazım Ekren'in deyimi ile değişim, dönüşüm, destek olarak sektörün stratejik karar belgesine dönüştürülmesiyle hayata atıldı. Daha sonra kamu ve özel sektör 3 haftalık yoğun çalışmasıyla kısa ve orta vadeli uygulama planları tespit etti. Orta ve uzun vadeli planlarda taraflar fikir birliğine vardılar. Kısa dönemde sektöre tekrar hayat verecek acil önlemlerin iki seneliğine DTÖ kurallarına uygun olmak şartıyla tüm sektöre uygulanması talep edildi. Bu yapılmadığı taktirde diğer mutabakata vardığımız orta ve uzun vadeli konuları uygulayabilecek firma bulmakta güçlük çekeceğimizi bildirdik" dedi. Hükümete sunulan acil önlem paketinde maliyetlerin yüzde 25 düşürülmesini istediklerini söyleyen Nakkaş, "Hükümete 22 maddeden oluşan bir rapor sunduk. Tarladaki pamuktan, AR-GE ve son kullanıcıya hizmet noktasında ulaşıncaya kadar neler olabileceğini anlattık. Bunlardan biri artan maliyetlerle ilgili. Biz rekabet gücünü kaybetmemek için mevcut işletmelerin iki yıllığına maliyetlerin yaklaşık yüzde 25 oranında azaltılmasını istedik. Üreticiler ve alım ofisleri de buna göre iş planlarını belirleyecek. Eğer düğmeye basılırsa bu iki ayda çıkar" dedi. Sektör olarak hızla sektör için kısa ve orta vadede yapılacak işlerin net bir şekilde kamuoyuna açıklanmasını beklediklerini belirten Nakkaş, "Bu strateji, ileriye dönük yapacağımız iş planlarımız açısından son derece önemli" dedi. Hükümetin kararını bilmek istiyoruz Türkiye'deki alım ofislerini temsilen bir açıklama yapan Tesco'nun Türkiye temsilcisi Esra Ercan Taşören, toplam 16 milyar dolar olan tekstil ve hazır giyim ihracatının yarısından fazlasını, satın alım ofislerinin yönlendirdiğini söyledi. Alım ofislerinin, temsil ettikleri markaların Türkiye operasyonları ile birlikte Mısır, Ürdün, Türkmenistan, Kuzey Afrika, Tunus, Fas ve Avrupa bölgelerini kapsayan bir üretim pazarının Türkiye üzerinden koordine edilmesini sağladıklarını belirten Taşören, Türk tekstil sektörünün sahip olduğu artı değerlerin, global pazarda yerini koruması için yeterli olmadığına dikkat çekerek, "Günümüz şartlarında rekabet, fiyat ve kâr marjına dayanma noktasına gelmiştir. Nihai müşterilerin beklentileri doğrultusunda değişen pazar şartlarına ayak uyduracak şekilde sektörümüz bünyesinde gerekli değişiklikleri yaratmak zaruridir. Bu bilinçle bilgili tüketim pazarları yenilik talep etmekte. Bu yenilikler teknoloji yatırımları ile yapılabilir. Satın alma gücü nedeni ile tüketici farklılık istiyor. Bu da tasarım ve ürün geliştirme yatırımları ile olur. Global rekabetin yoğunluğu tüketici lehine düşük fiyat baremi teklif etmeyi gerektiriyor. Türk tekstil hazır giyim üreticisi de bu yatırımları yaparak dünya piyasalarında varlığını sürdürebilir" diye konuştu. Siparişler gelişmemiş şehirlere kayıyor Varlığın sürdürülebilmesi için devlet politikasının orta ve uzun vadede tekstil sektörünün geleceğine yönelik öngördüğü stratejik plan ve kararlarının bilinmesi gerektiğine dikkat çeken Taşören, "Hükümete tarafından alınması gereken tedbir ve kararların bu yöndeki devlet politikasının ne olduğunu öğrenmek istiyoruz. Sektörün, dünyada rekabet üstünlükleri elde etmesi ve kaliteli ürün, ileri teknoloji kullanımı, tasarım ve AR-GE, özgün ürün geliştirme yeteneği, eğitimli işgücü, hızlı tedarik ve servis alanlarında kendini geliştirmeye devam etmesi için bu bilgilendirmeye ve güvenceye ihtiyacı vardır" dedi. Alım ofislerinin sektör şartlarından dolayı Mısır, Bangladeş, Sri Lanka ve Hong Kong gibi ülkelere sipariş ve yatırımların kaydığına dikkat çeken Taşören, "Türkiye'nin gelişmemiş olan birçok şehrine de aynı üretimler kaydırılabilir. Biz bu anlamda gerçekleştirilecek projelere siparişlerimizle destek vermeye hazırız" dedi. Taşören, sözlerine şöyle devam etti: "Alım gruplarının, Türkiye'ye yatırıma devam etmesi için devletin istikrarlı ve kalıcı destek politikalarının belirlenmesi en büyük beklentimizdir" dedi.