'Tsunami' Türkiye'ye çarpacak
'Tsunami' Türkiye'ye çarpacak
İSTANBUL - Chicago Üniversitesi Finans Kürsüsü Başkanı Prof. Dr. Vefa Tarhan, ABD'de resesyonun başladığını, Çin ve Avrupa'ya yansımasının zaman alacağını söyledi. Tarhan'a göre kriz, Türkiye'yi hem enflasyon hem de büyüme açısından etkileyecek. 2008'de yüzde 5'lik büyüme tutturulsa dahi 2009'da yüzde 3 büyüme büyük başarı olacak. Özel sektörün yüksek borcu gibi Türkiye'nin önemli kırılma noktaları olduğunu söyleyen Prof. Tarhan, çözüm için tasarruf artışı önerdi. Tarhan'a göre, ABD'deki 'çalışanın maaşından vergi almayıp, emekliliğe kesinti yapmak' uygulamasına gidilmeli ve hisse senedine çevrilebilir tahviller çıkarılmalı. Dünya ekonomileri ABD'de başlayan 'subprime krizi'ne kilitlenmiş bekliyor. "Kriz ne zaman dünyaya yayılacak, ABD ekonomisi resesyona girecek mi, Türkiye bu rüzgara kapılacak mı?" sorularının yanıtları aranıyor. Bu soruları Chicago Üniversitesi Finans Kürsüsü Başkanı Prof. Dr. Vefa Tarhan'a sorduk. Tarhan, ABD'de resesyonun başladığını, bunun reel sektöre ve Çin ile Avrupa'ya yansımasının zaman alacağını söyledi. Tarhan'a göre kriz Türkiye'yi hem enflasyon hem de büyüme açısından etkileyecek. 2008 yılında yüzde 5'lik büyüme tutturulsa dahi 2009'da yüzde 3 büyümenin büyük bir başarı olacağını söyleyen Tarhan, enflasyonun da etkileneceğini bildirdi. Özel sektörün yüksek borcu, cari açık, hedge fonların her an kaçabilecek olmasının Türkiye'nin kırılma noktaları olduğunu söyleyen Tarhan, çözüm için tasarruf artışına işaret etti. Tarhan, tasarrufların artması için ABD'deki 'çalışanın maaşından vergi almayıp, emekliliğe kesinti yapmak' uygulaması ve hisse senedine çevrilebilir tahvillerin çıkarılması gerektiğini söyledi. Tarhan'ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle: ABD krizinin iki nedeni var Krizin iki nedeni var. Birincisi Amerika'nın dış ticaret açığı. İkincisi ise FED'in şoklara karşı davranışı. Amerika'da tasarruflar ekside. Nasıl bu kadar tüketim yapabiliyor? Biri bu ülkeye kredi veriyor. Yani oraya mal satan ülkeler. Ama şimdi bu dolarların bir yere yatırılması lazım. Amerika dışındaki dolar likiditesi arttıkça, dünyada çok yüksek miktarda para dolar bazlı yatırımlara dönüyor. Bu da fiyatları yükseltip, getirileri düşürüyor. Bir de getiri sağlamak için kaldıraç kullanıldı. 1980'de Amerikan ailelerinin borcu gelirlerinin yüzde 70'ydi. Bu rakam 2000 senesinde yüzde 100, 2006'da yüzde 130'a çıktı. Çığ gibi artan bir kredi var. Merkez bankaları nezleyi zatürree yaptı FED'in davranışına bakacak olursak, LTCM hedge fonu battı. Merkez bankaları kabiliyetini artırıp, kriz reel sektöre taşmasın diye para enjekte ediyor. Faizleri düşürüyor. Ama maalesef bu problemi çözmüyor, erteliyor ve krizi daha da büyütüyor. LTCM krizi için yapılanlar bence internet balonunu oluşturdu. Bu balon patlayınca, FED reel sektörü etkileyecek diye korktu. 'Ben müdahale edeyim' dedi. O zaman da o para gayrimenkule gitti. Para basarak likiditeyi artırdılar. Merkez bankalarının bu krizden öğrenmesi gereken şeyler var. Problem olduğu zaman faturasını anında ödeyeceksin. Yani reel sektör bu faturayı ödeyecekti, Merkez bankaları karışmayacaktı. Merkez Bankası nezleyi çözemedi ve zatürree haline getirdi. Kriz likidite bolluğundan kaynaklanıyor Merkez bankaları durumu nezleden zatürreeye çevirince mecburen müdahale etmek zorunda kaldılar. Likidite bolluğunu nasıl likiditeyi daha da artırarak çözebilirsiniz? Problem zaten bol olması, menkul ve gayrimenkul fiyatlarının yüksek olması dolayısıyla getirinin düşük olması, bundan dolayı da insanların saçma davranışları. Bir de "moral hazard" (ahlaki tehlike) problemi var. Bu artık güven krizi haline de geldi. ABD 1990'da toplam gayrimenkul değeri 8 trilyonken, 2006'da 20 trilyon oldu. İlk çeyrekte ev fiyatlarındaki düşüş senelik yüzde 25 oldu. Bu finansal çalkantıların reel sektöre yansıması zaman alıyor. Resesyon denen olay, GSMH'nin iki çeyrek üst üste düşmesi demektir. İki çeyrek geçtikten sonra resesyona girilip girilmediğini anlarız. Ama bana göre ABD ekonomisi resesyonda. Bu henüz Çin'e yansımadı. Çin ve Avrupa'ya yayılması zaman alacak. Tsunami Türkiye'ye de çarpar Türkiye bu krizden etkilenecek. Oradaki tsunami daha bize çarpmadı ama çarpacak. Bu kriz değişik bir kriz. Son 15 yıldır dünya şanslı bir dünyaydı, bundan Türkiye dahil herkes faydalandı. Ama şimdi durum değişiyor. Türkiye'nin kırılma noktaları var. Özel sektörün dış borcu yüksek. Cari açık artıyor. Hedge fonlar her an başka bir tarafa yönelebilir. Özel sektör dışarıdan para bulamazsa, hedge fonlar Türkiye'den kaçarsa, doğrudan yabancı yatırımlar düşerse Türkiye'nin etkilenme süreci daha kısa sürede olur. Fay hatlarının çözümü var. Buradaki piyasaları değiştirerek, tasarrufları artırmak gerekiyor. ABD'deki gibi bir sistemle çalışanların maaşından vergi almayıp bir miktar kesintiyi emekliliği için ayırabilirsiniz. Hisse senedine çevrilebilir tahviller de çıkarabilirsiniz. Türkler dışarıdan kredi bulamayabilir Türkiye'yi bekleyen tehlikelerden biri özel sektörün dış borcudur. 158 milyar dolar oldu. Doların değeri dünyada düşmesine rağmen, burada olması gerekenden yüksekte. Kurun düştüğünü varsayalım; şirketler satışını YTL üzerinden yapıyor, borcunu dolar ya da Euro olarak ödüyor. Bu sorun olacak ayrıca borcun faizi de artacak. Şimdi Türk şirketleri dışarıdan para bulabiliyor, ne güzel diye değerlendirebilirsiniz. Ama bu bir kumardır. Dış piyasalarda kredi bulmak iyi ama bu sürdürülebilir bir şey mi ona bakmak lazım. Eğer adam Amerikan şirketine kredi verirken tereddüt ediyorsa, Türk şirketlerine acaba vadeleri dolduğunda yeniden kredi verecek mi? Türk şirketi kurlar değiştiğinde bunu servis edebilecek mi? Türk şirketleri için bu kapı her zaman açık olacak diye bir garanti yok. Türk bankaları dolaylı etkilenir Türk bankacılık sistemi bu toksik kağıtları almadılar. O nedenle şanslılar. Cehalet bazen iyi bir şey oluyor. Bankaların durumundan korkmuyorum. Ama endirekt olarak şu korku var: Şimdi bir şirket dışarıdan borç alıyor. Buradan da yerel bankalardan alıyor. Ama dış borcunu ödemeyince buradaki bankalara da ödeyemeyecek. Türk reel sektörünün etkilenmemesi mümkün değil. Çünkü dışarıdan döviz bazlı kredi bulamayacak. Bulsa bile, eskiden libor + 3'ten bulacaktı, şimdi libor+ 5'ten alacak krediyi. Maliyeti yükselmese bile kur değişirse de riskli bir durum olacak. Döviz riskiyle kumar oynuyorsunuz. 2009'da yüzde 3'lük büyüme başarı olur Türkiye'nin cari açığı sürdürülebilecek bir şey değil. Cari açığa rağmen Türk Lirası değer kazanıyordu. Neden? Hedge fonlar geliyordu. Bu fonlar gelmeyip, giderse TL'nin değeri düşecek. Merkez Bankası dövizi piyasaların belirlediğini söylüyor. 'Faiz politikası uyguluyorsun, neden döviz politikası uygulamıyorsun'? Türkiye yüksek hızla büyüyor bunu cari açıkla finanse ediyordu. Türkiye'de büyüme ve enflasyon etkilenecek. 2009'da yüzde 3 büyüme başarı olur. Enflasyon da etkilenecek. Petrol yüzde 15, tahıl yüzde 12, emtia yüzde 22 arttı. TL'nin değeri düşerse bu da enflasyonu etkileyecek. MB enflasyonla mı yoksa büyümeyi yükseltmek için mi çalışacak?