'Türkiye mütevazı olmamalı'

Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser, Türkiye’nin güçlü finans sektörü ve köklü girişimcilik geleneğine vurgu yaparak, “Türkiye üstünlükleri konusunda mütevazı olmamalı” dedi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

WASHINGTON- Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser, Türkiye’nin güçlü finans sektörü ve köklü girişimcilik geleneğine övgüde bulunarak, “Türkiye üstünlükleri konusunda mütevazı olmamalı” dedi.

Raiser, Türkiye’nin bölgedeki diğer ülkelere kıyasla daha avantajlı olduğunun altını çizerek, “Türkiye’nin bazı özellikleri onu cazip ve güçlü hale getiriyor. Bu özelliklerin başında genç bir nüfusa ve yüksek büyüme potansiyeline sahip olması var. Altyapı sektörü de oldukça sağlam olan Türkiye, Dünya Bankası’nın Lojistik Endeksi’nde ilk 30 ülke arasında yer alıyor” şeklinde konuştu.

Asya, Avrupa ve Orta Doğu arasında bir köprü işlevi gören Türkiye’nin coğrafi konumunun da önemli bir avantaj olduğunu vurgulayan Raiser, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye, köklü bir girişimcilik geleneğine ve risk alabilen girişimcilere sahip. Finans sektörü de çok güçlü. Bu özelliklerden bazılarına diğer ülkeler de sahip olabilir. Ancak, Türkiye üstünlükleri konusunda mütevazı olmamalı”.

Raiser, bu noktada asıl önemli olanın bu avantajları ekonomik kazanca dönüştürebilmek olduğunu ve bunun yatırımların artırılmasıyla sağlanabileceğini ifade etti.

"Özel sektör yatırımları düştü"

Türkiye’deki özel sektör yatırımlarının buna karşın son dönemde düşüşte olduğuna işaret eden Raiser, “Rakamlara baktığımızda, hem doğrudan yabancı yatırımın hem de yurt içi yatırımın çok düşük olduğunu görüyoruz. Aslına bakarsanız, özel sektör yatırımları geçen yılın son çeyreği hariç olmak üzere son 6 çeyrektir düşüyor. Bu yatırımcının kısa vadedeki güvenine yönelik ipuçları veriyor. Bence, yapısal reformların acilen bu alana yönlendirilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Raiser, yapısal reformların Türkiye’nin sahip olduğu avantajları sermayeye çevirebilmesine olanak sağlayacağını savunurken, cari açık ve enflasyonun ise yakından izlenmesi gerektiğini dile getirdi.

ABD Merkez Bankasının (Fed) daha sıkı para politikasına başlayacak olmasının gelişmekte olan ülkeler için bazı riskler oluşturduğuna da değinen Raiser, "Güçlenen dolar enflasyonu yükseltebilir" uyarısını yaptı. 

Raiser, bölgedeki güvenlik sorunlarının ise şimdiye kadar ekonomi üzerinde kayda değer bir etkisi olmadığını, ancak şiddet olaylarının devam etmesi durumunda doğacak belirsizliğin riskler oluşturabileceğini söyledi. 

"Türkiye dünyanın en hızlı büyüyen pazarında yeteri kadar temsil edilmiyor"

Martin Raiser, bir soru üzerine Türkiye’nin ihracatına ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. Türk ihracatçılarının çok esnek olduğuna dikkati çeken Raiser, “Bu yıl Avrupa Birliği’ne (AB) yapılan ihracatın Avrupa ülkelerinin pozitif büyüme oranlarına ulaşmasıyla tekrar arttığını gördük. Türk ihracatçıları Avrupa ülkeleri krize girdiğinde ise yönünü Orta Doğu’ya çevirmişti. Türkiye bir pazardan diğerine hızla geçiş yapabilecek kadar esnek ihracatçılara sahip olduğu için çok şanslı” dedi.

Öte yandan Türk ihracatçılarını uzun dönemde iki zorluğun beklediğine işaret eden Raiser, “Bunlardan ilki, Türkiye'nin dünyanın en hızlı büyüyen ve en rekabetçi pazarı olan Asya pazarında yeteri kadar temsil edilmiyor olması. Bu nedenle Türk ihracatçılarının önündeki en önemli sınavlardan biri Asya pazarlarında başarı sağlayıp sağlayamayacakları. Bu, Türkiye'nin ticaret politikasının orta vadeli hedeflerinin arasında yer almalı" diye konuştu.

 Raiser, ikinci zorluğun ise ihraç ürünlerinin çeşit ve kalitesinin artırılması olduğunu dile getirdi. Orta seviyede teknoloji kullanılarak üretilen Türk ihraç mallarının Avrupa’da iyi performans gösterdiğini belirten Raiser, bu malların aynı kategoride üretim yapan Asya pazarlarında yeterli talebi görmeyeceğini ileri sürerek, Türkiye’nin bu pazarlara girebilmek için ihraç ürünlerini bir üst teknoloji seviyesine çıkarması gerektiğini söyledi.

"İnşaat sektöründe balona dair bir işaret yok"

Raiser, inşaat sektöründeki gelişmelere de değinerek, “Veriler, inşaat sektöründe herhangi bir balona işaret etmiyor. Türkiye büyüyen bir nüfusa sahip ve dolayısıyla büyüyen bir konut sektörü olması gayet doğal” yorumunu yaptı.

Vergi alanında yapılacak düzenlemelerin, gayrimenkul vergisini artırarak yatırımlarının yönünü sanayiye çevireceği öngörüsünde bulunan Raiser, bunun inşaat sektöründeki dengeyi sağlamakta önemli rol oynayacağını söyledi.

"Sabırsızlıkla bekliyoruz"

Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser, tüm gelişmekte olan ülkeler gibi Türkiye'nin de reformlara öncelik vermesi gerektiği tavsiyesinde bulunarak, "Finansal krizden sonra her şey yolunda gidiyor ve reformlar gerekli değil gibi bir hava oluştu. Ancak şimdi görüyoruz ki büyümenin motoru olan iç talep ve ucuz likidite artık yeterli olmayacak. Bu nedenle, hükümetin açıkladığı 25 maddelik dönüşüm planının uygulamaya geçirilmesini sabırsızlıkla bekliyoruz" şeklinde konuştu. 

Yapısal reformların gelecek yıl yapılacak genel seçimlerden önce mümkün olduğunca hızlı bir şekilde ele alınması gerektiğini kaydeden Raiser, bunun Türkiye için çok güçlü bir mesaj olacağını sözlerine ekledi.

Bu konularda ilginizi çekebilir